| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 14.12.2017 |
CHP GRUBU ADINA NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Değerli Başkan, değerli milletvekilli arkadaşlarım; Bor Araştırma Enstitüsü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii "bor" denildiğinde Suudi Arabistan'da petrol ne ise, Rusya'da doğal gaz ne ise Türkiye'de de borların dünya stratejik önemi bütün tarafsız, taraflı, herkes tarafından kabul edilmektedir.
Bakın "borlar" denilince akla hemen özelleştirme uygulamaları geliyor. Neden öyle Sayın Bakan? Çünkü Osmanlı Dönemi'nden beri dünyanın en stratejik madeni olarak yabancı şirketler tarafından işlenmiş olan bor madenleri, sürekli uluslararası emperyal şirketlerin ağzını sulandırmıştır.
Bakın, Türkiye'nin önüne borların özelleştirilmesiyle ilgili argümanlar sürekli gelmiştir ve biz o zaman Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili arkadaşlarımızla bölgeye giderek, o zaman benim bölgemde bulunan Eti Bor AŞ'yi inceleyerek, sendikalarla görüşerek borların ülkemiz için ne kadar stratejik olduğunu bir kez daha orada ifade ettik.
Değerli arkadaşlarım, bugün borların özelleştirme kapsamından çıkarılması isabetli olmuştur. Bakın, o kadar önemli ki dünya bor rezervlerinin yüzde 75'e yakını yani dörtte 3'ü bizim topraklarımızda. İkinci üretici ABD ve Rusya. ABD ve Rusya'daki bor madenlerinin 2040 ve 2050 yıllarında tükeneceği ifade edilmektedir. Bu, şu anlama geliyor: Bakın, bugün uzay sanayisinden kimya sanayisine her türlü alanda sanayinin tuzu olarak değerlendirilen borlar, Türk evlatlarının, evlatlarımızın, torunlarımızın geleceğini şekillendirecek. Peki, biz bu piyasanın neresinde varız? Biz ne üretiyoruz? Biz, maalesef, hâlâ dünya bor piyasasının yüzde 36'sını yani çok büyük bir miktar yaratmasına rağmen işlenmiş sanayi ürünleri satamıyoruz. Yani borun hamallığını biz yapıyoruz, parasını bor çıkarmayan ülkeler kazanıyor. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Peki, bu noktada BOREN (Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü) niye kuruldu? Denildi ki: Bu kıymetli madenden rafine ürünler üretilmesiyle, uç ürünler üretilmesiyle ilgili, AR-GE çalışması yapılmasıyla ilgili bir kurum kuruldu. Peki, bugüne kadar incelediğimizde, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin yaptığı tespiti aynen sizlere okuyorum. "Dünya rafine bor ürünleri pazarının bugün için toplam 2,5 milyar Amerikan doları olduğu varsayılıyor. Türkiye'nin bugün için bu pazardaki payı 899 milyon dolar civarında." Eti Maden 1978-2000 yılları arasında yaklaşık 400 milyon dolar yatırım yapmış ve bunun karşılığında arkadaşlar, 2,8 milyar gelir elde etmiş. Ve yine 2001-2014 arasında 1 milyar 240 milyon dolar yatırım harcaması yapmış, 7,1 milyar dolar gelir elde etmiş. Şimdi, bu kadar önemli yatırımlarla bu kadar kârlar elde etmiş. Ve yine, ne yazık ki "BOREN'le Eti Bor arasında kurumun güçlü bir AR-GE altyapısı ve donanımı olmakla birlikte bugüne kadar kayda değer bir çalışmanın yapıldığını söylemek zordur." diyor TMMOB. "Zaman zaman gerek kurumun kendi olanakları gerekse üniversitelerle iş birliği içinde bir kısım araştırma çalışmaları yapılmışsa da bunlar bir strateji içerisinde araştırma sonucu uygulama alanlarıyla ilgili planlamalar, bir yayın altyapısı ve referans oluşturma hedefi doğrultusunda yapılmamıştır. Eti Maden araştırma ve geliştirme çalışmaları açısından korumacı bir tavır sergilemiştir ve BOREN'le Eti Bor arasında bir uyum sağlanamamıştır."
Sayın Bakan, bakın, Türkiye'de sanayinin altyapısının temeli enerjiye dayanıyor. Bugün Türkiye'mizde benim bölgemde, Balıkesir'de...
Sayın Bakan, bakın Sayın Bakan, size sesleniyorum.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Dinlemiyor, dinlemiyor.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Balıkesir borun merkezi. Balıkesir'de doğal gaz çevrim santralleri yapılıyor. Ya, bizim ülkemizde doğal gaz var mı? Rusya'dan getirilen doğal gazlarla Erdek Körfezi'nin kenarına iki tane çevrim santrali yaptınız. Çanakkale'de onlarca termik santral yapılıyor Rusya'dan gelen kömürle. Bizim topraklarımızda kömür var mı o bölgede? Bizim ülkemiz rüzgâr enerjisi ve güneş enerjisi cenneti, bunu bütün bilim adamları söylüyor. Çanakkale Körfezi gibi bir körfezin kıyısına, Erdek Körfezi'nin kıyısına durmadan doğal gaz, kömür santralleri yapılıyor. Bizim ülkemizde çıkmayan kömürle, bizim ülkemizde olmayan doğal gazla biz neyin geleceğini planlayacağız?
Bakın, buradan sesleniyorum: Gelin, o bölgede rüzgâr enerjisi santrallerini, güneş enerjisi santrallerini, borları atıl olmaktan çıkarıp evlatlarımızın bir zenginliği olarak kullanalım. Borlardan biz... Durmadan işçilerimizle ilgili ilk yapılan şey... Özelleştirme kapsamında taşeronlara verilen bir hizmet var orada. Bakın, taşeron sistemini kaldıracağınızı söylediğinizde bölgemizde bizim, gerek belediyede gerek Eti Bor'da çalışan taşeron kardeşlerimizde büyük bir sevinç yarattı. Buraya gelmeden Eti Bor'da güvenlik hizmeti veren bir kardeşim "Namık ağabey, bu taşeron, kamuya geçme işi bizi de kapsayacak mı?" dedi. Soracağım dedim Sayın Bakana. Sayın Bakan, size soruyorum: Bu Eti Bor'da güvenlik görevlisi olarak görev yapan taşeron işçi kardeşimiz kadroya alınacak mı? Onların adına soruyorum. Ben alınmayacağını biliyorum çünkü uzun yıllardır, 2011'den bu yana burada milletvekili olarak çalışıyoruz; burada sizin, işçinin, köylünün, memurun, öğretmenin lehine bir tek yasa çıkarmadığınızı biliyorum. Buradan da bir aldatmaca olduğunu biliyorum. O bakımdan, az sonra, inşallah, işçilerimizle ilgili müjdeli haberlerinizi verirseniz, Eti Bor'da güvenlik elemanı olarak çalışan kardeşimizin kadroya alınmasını görürüz.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, burada bütçe görüşmeleri başladığından beri Türk halkı, bizden kavgasız, gürültüsüz sorunlarının çözümünü tartışmamızı bekliyor ve gözleri bizim üzerimizde. Şimdi bir yolsuzluk tartışmasıdır başladı. Ataşehir Belediyesiyle başlayan ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının çok isabetli bir şekilde, bağırıp çağırmadan... Arkadaşlar, 2011'de milletvekili olduk. Biz ne yaptık? Mal beyanlarımızı Meclise verdik. Şimdi, bir siyasetçi olarak bu yolsuzluk işini, bağırıp çağırmadan şunu yapmamız lazım: Rıza Yalçınkaya, Namık Havutça, Tanju Özcan, Haydar Akar, milletvekili; mal beyanında bulunmuş, annesinin, babasının, amca oğlunun, teyze oğlunun ne kadar mal varlığı varsa... 2011 yılından bugüne kadar Namık Havutça'nın ne kadar malı var, bunu tespit etmek bir saatlik iş. Giderseniz tapu dairesine, hatta gitmeye de gerek yok, tapudan derhâl bunları çıkarırsınız. Bağırmaya çağırmaya ne gerek var.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Çocuklar dâhil.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Sayın Genel Başkan ne dedi? "Benim, ailemin, hısımlarımın akrabalarımın mal varlığını,..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz...
BAŞKAN - Sayın Havutça, sözlerinizi tamamlamak üzere bir dakika ek süre veriyorum.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - "...bunu ortaya koyalım." dedi. Gayet basit. Belediye başkanımızla ilgili bizim aynı saldırı var.
Ben buradan şu çağrıyı yapıyorum: Başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı, hepsinin anasının, babasının, kardeşinin, bütün hısımlarının mal varlığını açıklamaya davet ediyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Enişte, enişte...
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Hesabını versin. Ve aynı zamanda yargılamaya başlayacaksak bakanlardan başlayalım, o milyon dolar rüşvet alan bakanlardan başlayalım.
Ailesi Lozan göçmeni olan bir aile olarak söylüyorum: Lozan güncellenmez, Lozan uygulanır. Dün sayın bakan diyor burada, Gümülcineli bakan: "Benim de ailem Selânik'ten geldi." Hiçbir Selânikli Lozan'ın güncellenmesini istemez, Lozan'ın uygulanmasını ister.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Havutça.