| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 14.12.2017 |
CHP GRUBU ADINA TUFAN KÖSE (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Rekabet Kurumunun bütçesi hakkında söz aldım.
Rekabet Kurumu, mal ve hizmet piyasalarının serbest ve sağlıklı bir rekabet ortamı içinde teşekkülünün sağlanması amacıyla kurulmuş bir bağımsız denetim kuruluşu. Şöyle baktığımızda, bu kuruluş bağımsız mı, bağımsız olması mümkün mü? Bütün üyeleri, başkan ve üyeleri iktidar tarafından atanan bir kurumun bağımsız olması düşünülemez. Şeffaf mı? Şeffaf olması da düşünülemez. Tanımında "Hiçbir organ ve makamdan emir ve talimat almaması gereklidir." diye yazıyor, böyle bir durum mümkün mü Türkiye Cumhuriyeti'nin bulunduğu 2017 yılında? Türkiye'de yargı bile bağımsız değil. Rekabet Kurumu Başkanı burada mı bilmiyorum, "Ben bağımsızım, bağımsız karar vereceğim." diyecek olsa şaş kaza vallahi, ya FETÖ'cü diye cezaevine tıkılabilir ya görevinden uzaklaştırılabilir, her şey başına gelebilir yani yargının bile bağımsız olmadığı bir yerde Rekabet Kurumunun bağımsız olması düşünülemez. O anlamda da Rekabet Kurumu görevini layıkıyla yapmamakta ve iktidarın sopası olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle, ben Rekabet Kurumu hakkında da konuşacağım ama genel olarak bu kurum hakkında, rekabet hakkında biraz çeşitlemeler yapacağım.
Şimdi, geçenlerde Sayın Başbakan bir konuşma yapmış, diyor ki kamu görevlilerine: "Kaynakları kullanırken âdeta kılı kırk yarın." "İsraftan uzak durun." "Kibirlenmek yok, böbürlenmek yok, tevazudan vazgeçmeyin, her yaptığınızın hesabını hem Hakk'a hem halka vermek zorundayız." demiş.
Şimdi, Rekabet Kurumu hakkında bazı dedikodular geziyor, Sayın Başkan ya da Sayın Bakan bu konularda bilgi versin istiyoruz. Rekabet Kurumunun Ankara'nın en gözde yerinde, Bilkent'te bir binası var, binasına son günlerde tadilat yapıldığı ve odalarına banyo, duş, vesaire eklendiği söyleniyor. Ben merak ediyorum gerçekten, yani evden duş alıp çıkıyorsunuz, Rekabet Kurumunda ne iş yapıyorsunuz ki de duş almanızı gerektirecek bir ortam var; bunu izah ederseniz seviniriz.
Şimdi, geçmişte Amerika Birleşik Devletleri İstanbul'daki büyükelçiliğini Ankara'ya taşımakta biraz zorlandı, birkaç sene aradan sonra taşıdı. Ben, bunun sebebini araştırdım -başka sebepleri de olabilir ama- sebeplerinden birisi de Ankara'nın o dönemki sosyal donatılarının yeterli olmaması diye izahat verdiler. Şimdi Ankara'nın sosyal donatıları Allah'a şükür 2017 yılında çok güzel; çok güzelken, kurumun merkezi Ankara'dayken kurum tutuyor yirminci yıl kutlamalarını İstanbul'da yapıyor. Yani, bir Ankara-İstanbul rekabeti mi yaratmak istiyorlar hani Rekabet Kurumu ya; bunu merak ediyorum, bunu öğrenmek istiyorum. Tabii, gitmişler orada, öyle alelade bir otelde de kalmamışlar, çok lüks bir otel -reklam olmasın diye ismini vermek istemiyorum- başka otellerden de fiyat almışlar mı bunu da merak ediyorum? Örnek olsun, sadece basit bir odanın konaklaması kahvaltı dâhil 340 dolar yani yaklaşık 1.300 lira. Suit odalar ki, suit odalarda da kalmışlardır, 3.600 lira.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Gecelik mi?
TUFAN KÖSE (Devamla) - Tabii gecelik, 929 dolar bir geceliği.
Kral dairesi de var, onlar çok daha pahalı, onları söylemiyorum; orada kaldıklarına inanmak bile istemem. Yani, 3.600 liralık bir odada kalacak kadar israfı niye yapıyorsunuz bu kadar yoksul bir ülkede yaşarken, dünyada yoksulluğun en fazla olduğu ülkelerden birisi olduğumuz hâlde? Yani, bu konu aydınlatılması gereken bir konu ki Başbakan da bu anlamda israfın haram olduğunu söylüyor. Yani Ankara-İstanbul rekabeti mi yaratıyorsunuz bunu merak ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, Rekabet Kurumu görevini yapmıyor dedim. TESK verilerine göre -az önce Sayın Çetin Osman Budak da söyledi- 2017 yılında 70 bin esnaf iş yerini kapatmış, 70 bin esnaf kepenk kapatmış, küçük esnaf -hepimiz biliyoruz- zincir mağazaların karşısında eziliyor. Zincir mağazalar neredeyse köylere girmiş yani 81 il, 800'den fazla ilçe, binlerce mağaza. Köylere kadar giren bu zincir mağazalar varken hâlâ iktidarın temsilcileri çıkıyor geliyor, burada diyorlar ki: "Ahi Evran, Ahilik geleneği, dayanışma..." Ya, şu yaptıklarınızı ve bu zincir mağazaların ulaştığı sayıyı eğer Ahi Evran duysa, bilse inanın yattığı yerde yatamaz, kemikleri sızlar.
Yine, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı geçtiğimiz günlerde et ithalatı yaptı biliyorsunuz. Et ithalatını, etleri satmak üzere köylere kadar giren bu iki zincir mağazaya verdi -onların da isimlerini vermiyorum- yani böyle bir ortamda rekabet etmek ya da böyle bir ortamda esnafın yaşaması mümkün müdür, Rekabet Kurumuna sormak istiyorum?
Arkadaşlar, İran'la altın ticareti... Bakın, İran'la altın ticareti, önüne yatılan, efendim, madalya takılması gereken, cari açığın yüzde 15'ini kapatan Reza Zarrab diye -şimdi "şarlatan" diyorsunuz ama o zaman şeref madalyası takmak istiyordunuz- bu adama ve Halk Bankasına verilmiş. Yani, Türkiye'de başka altın ticareti yapacak iş adamı kalmadı mı da sadece Reza Zarrab'a veriliyor ya da başka kamu bankası... İlla kamu bankası üzerinden yapılacaksa Halk Bankasından yani Genel Müdürü rüşvetçi olan Halk Bankasından başka banka yok muydu da Halk Bankasına verildi? Niye "Burada haksız rekabet var." diye Rekabet Kurulu bu işlere el uzatmadı? Yani illa şikâyet etmek mi gerekiyor? Şikâyet etmek sizin... Kendiliğinizden bu konularda ön alamaz mıydı Rekabet Kurumu? Almamış ve bugün ülkemizi Amerika'da ve dünyada rezil eden bir tablo ortaya çıkmış.
Şimdi, tabii, kurumlar görevlerini yapsalar... Gelişmiş demokrasilerde kurumlar görevlerini yaptığı için ülkeler başka yerlerde rezil olmuyor. İşte, Rekabet Kurumu ya da mahkemeler zamanında görevlerini yapsalar da bunları yargılasalardı bugün biz bu duruma düşmüş olmayacaktık.
Şimdi, yine, şey var, Genelkurmay Başkanımız var Hulusi Akar. Yine Rekabet Kurumunun konusu bu da. Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı, 15 Temmuz darbe girişiminin engellenmemesi ve sonra da aydınlatılmaması için kendi aralarında böyle tatlı bir rekabete girdiler, tatlı bir rekabete; daha sonucunu da almış değiliz. Bu Hulusi Akar tutmuş, Kayseri'de bir cami yaptıracakmış, yaptırsın, Allah hayrını da kabul etsin. Tabii, çok okul eksiği de varmış ama okul eksiği de önemli değil, öyle takdir etmiştir, o da doğrudur. Şimdi, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik açıklama yapmış, diyor ki: "Birçok hayırseverimiz bu camiyi yaptırmak istiyordu ama biz, şehrin mezarlığı şehrin bütününü ilgilendiriyor diye teklifleri kabul etmedik. Mevzubahis Genelkurmay Başkanı olunca ona hayır diyemedik." E, burada da bir haksız rekabet var. Sıradan vatandaşlar oraya cami yaptırmak, hayır işi yapmak isterken engelleniyor, Büyükşehir Belediyesi izin vermiyor, Hulusi Akar deyince -ki rekabeti de bilir Hulusi Akar, işte rekabet ettiler dedim MİT Müsteşarıyla- Hulusi Akar mevzubahis olunca oradaki camiyi yaptırma iznini Hulusi Akar'a veriyorsunuz.
Şimdi, yine rekabet diyeceğim. Arkadaşlar, bir de soylu Bakanımız var biliyorsunuz, Süleyman Soylu. İftirada, karalamada -ben tam adını söylemeyeceğim- övgüde -onun seviyesine düşmek istemediğim için söylüyorum- bununla rekabet edebilecek herhangi bir siyasetçi, bürokrat veya Türk vatandaşı ben tanımıyorum. Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı hakkında ben şimdi bu sözleri söylesem vallahi AKP sıralarından birileri beni burada kürsüden indirmeye ve dövmeye kalkabilir. Bu vatandaş "Paçalarından yolsuzluk akıyor." demiş "Boyan döküldü Recep Tayyip Erdoğan." demiş, "Kendisini padişah olarak görüyor." demiş, "Başbakan, rantın babası." demiş. Şimdi, bununla biz nasıl rekabet edeceğiz, böyle bir iftirayla? (CHP sıralarından alkışlar) Sayın Başbakana, Recep Tayyip Erdoğan'a bu kadar iftira atmış, dönmüş, bu soylu Bakanımız dönmüş, Sayın Genel Başkana -ya, sen arkana almışsın devasa İçişleri Bakanlığı bürokrasisini, MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma, en son sen tehdit edeceksin, birilerini tehdit edeceksen- diyormuş ki: "Kılıçdaroğlu, senin aklın gibi ipin de çürüktür, sen onu da beceremezsin, sana açık açık söylüyorum, sen bittin." Hadi oradan, haddini bil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TUFAN KÖSE (Devamla) - Sayın Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlamak üzere bir dakika ek süre veriyorum.
Buyurun Sayın Köse.
TUFAN KÖSE (Devamla) - Ben onun seviyesine düşmek istemiyorum.
Şimdi, tabii, daha sonra Sayın Başbakan hakkında, şimdiki Cumhurbaşkanımız hakkında da çok övgü dolu sözler söyledi. "Kanım akmadan senin yanından ayrılmayı Allah bana nasip etmesin." de diyor. Yani neyi gizliyorlar, neyi gizliyor, neyi saklıyor belli değil. Ben inanıyorum, çok uzun bir zaman geçmeden aradan Sayın Genel Başkan Kılıçdaroğlu için de övgü sözleri dizebilir. Biz ona da inanmayacağız. Sevgili AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlarım, sevgili vatandaşlarım, Sayın Soylu'nun ne övgüsüne ne iftiralarına sizler de inanmayın.
Rekabet Kurulu görevini yapmıyor arkadaşlar. Beş tane şirket 300 milyar dolarlık ihale almış, hiçbir soruşturma yok haklarında. Buna benzeyen onlarca, yüzlerce örnek var. CHP'li belediyelerde müfettişler kadrolu personel gibi çalışıyor, mesela orada da bir haksız rekabet var. Yani gitsinler AK PARTİ'li belediyelerde de çalışsınlar. Neresinden tutsak Rekabet Kurumu boş bir kuruluş, iktidarın sopası olmuş. O nedenle biz bütçeye "hayır" diyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Köse.