GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:37
Tarih:14.12.2017

CHP GRUBU ADINA ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gümrük ve Ticaret Bakanlığının bütçesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, öncelikle, bütçeler, bütçe hakkı milletin hakkıdır. Bakıyorum, iktidar koltuklarında iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar milletvekili var.

SALİH CORA (Trabzon) - Hani sizin vekilleriniz Sayın Başkan?

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Bizimkiler sizi ikiye katlıyor, görüntü bu.

SALİH CORA (Trabzon) - Kaç kişi geldi?

BAŞKAN - Sayın Cora, rica ediyorum, daha günün başındayız lütfen, lütfen... Hatip konuştuktan sonra söz istersiniz, veririm.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Özellikle şunu söylemek istiyorum: Değerli arkadaşlar, bakın...

BAŞKAN - Sayın Budak, bir dakika efendim.

SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Başkanım, bizi eleştiriyor, kendi sıralarına baksın.

BAŞKAN - Bakın efendim, sizin de bir talebiniz varsa söz istersiniz, veririm. Yerinizden hatip arkadaşlarımıza lütfen sataşmada ve laf atmada bulunmayalım, rica ediyorum.

Sayın Budak, sürenizi uzatacağım.

SALİH CORA (Trabzon) - Bütçeyle alakalı konuşsun, bize sataşmasın.

BAŞKAN - Sayın Cora, rica ediyorum, günün daha çok başındayız.

SALİH CORA (Trabzon) - Bize sataşmasın.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Sayın Vekilim, isterseniz gelin birlikte konuşalım burada.

BAŞKAN - Sayın Budak, buyurun.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Sürem gitti Sayın Başkanım.

BAŞKAN - İlave vereceğim efendim.

Buyurun.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, millet vergilerinin nereye kullanıldığını öğrenmek ister, bilmek ister; burada da vekiller yoluyla, vekiller kanalıyla o denetleme unsurları yerine getirilir. Peki, bugün böyle bir durumdan söz edebilir miyiz? Edemiyoruz ve üstelik de önümüzdeki yılın bütçesi konuşulurken gerçek rakamlara da ulaşamıyoruz. Ulaşabildiğimiz rakamlarla ben bugün Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın faaliyetleri üzerine birkaç konuyu sizlerle paylaşacağım.

Esnafın durumu ortada, bunun özellikle kanıtları da şu: Kredi Garanti Fonu, esnaf kredi ve kefalet kooperatiflerinden verilen krediler, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden verilen krediler ve daha birçok kurumdan verilen kredilerle hâlâ esnaf kendini toparlayamamış. Buradaki ana sorun şu: Kredilerle esnafın durumunun düzeltilmesinin, vergi yapılandırmalarıyla esnafın durumunun düzeltilmesinin mümkün olmadığının artık anlaşılması gerekiyordu. Asıl mesele, perakende ticarette bile tekelleşmenin ne boyutlara geldiği ortada. Bunu da şöyle açıklamak lazım: Türkiye'de şu anda "zincir market" adı altında dört büyük grubun 12 binin üzerinde işletmesi var, neredeyse her apartmanın altında bir zincir market o marka, bu markayla. Bakıyorsunuz bir sokağın üzerinde bir marka, diğer marka, diğer marka; orada da bir bakkal, bir büfe boğulmuş durumda. E şimdi bu tekelleşmenin karşısında esnafa ne verirseniz verin, esnaf bir kere bu tekelcilik anlayışının kırılmasını istiyor ve Türkiye'de ciddi sayıda esnaf var. Esnafın son rakamlara göre 500 bini işsiz durumda. Bunu da önlemek için Sayın Başbakan geçenlerde Ahilik Fonu'nu açıkladı. Ahilik Fonu neydi? Esnaf İşsizlik Fonu. Yani İşsizlik Fonu neyse esnaf için de İşsizlik Fonu getirildi ama bakın, özellikle esnafın BAĞ-KUR ödemeleriyle ilgili sıkıntısı ortada. 2,8 milyon BAĞ-KUR'lu var, bunun 2,3 milyonu borçlarını ödeyemiyor ve esnaf diyor ki: "Ben bu borçları ödeyemiyorum, bir de üstelik bu fona nasıl para yatıracağım? Kalsın, bu verdiğiniz müjdeyi şimdilik istemiyorum. Önce benim bu borçlarımı ödeyecek bana bir çare bulun. Ben sizden kredi istemiyorum, ben sizden bağış istemiyorum, ben sizden benim işlerimin büyütülmesini istiyorum." Bu kadar net esnafın söylediği. Peki onların işlerini büyütebilmek için ne yapıyorsunuz? Örneğin et satışını yine bu büyük zincir marketlerden ikisine veriyorsunuz ve onların da reklamını yaparken öbür tarafta kasap esnafını yok ediyorsunuz. O adam elamanına para verecek. O adam elektriğini, suyunu ödeyecek. Kasap sayılmıyor, iki tane büyük market ve ucuz diye iddia ettiğiniz eti satan o iki markete veriyorsunuz.

Bir de bir soru aslında, çok net bir soru. Gürcistan'dan kaçak et geliyor Türkiye'ye, bu çok komik.

ERKAN AYDIN (Bursa) - Sırp kasabından da geliyor.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Evet, kaçak et geliyor ve demek ki Gürcistan'daki et fiyatları o kadar ucuz ki Türkiye'ye hâlâ bu ucuz dediğiniz 30 liralık fiyatla kaçak et girebiliyor.

Daha başka, Sayın Bakanım -gümrük alanı, sizin alanınınız- Türkiye'ye kaçak yolla gelen petrol bu önümüzdeki yüz yıl içinde bitirilecek mi? Sizin raporlarınız da var. 5 bin ton petrol girdiğini söylüyorsunuz. Bu nasıl önlenecek?

Bunun dışında kaçak alkolden bahsediliyor ama marketlerde etil alkol satışı serbest. Etil alkol satışı orada serbest ama içki kaçak. Bu nasıl oluyor? Sizin elinizde, önlemek de sizin elinizde. O marketlerdeki satışın kontrolü sizin elinizde. Eğer işler iyi olsaydı esnaf verdiğiniz bu müjdelerle aslında şapkayı havaya atardı ama esnaf... Geçen yılki rakamlara göre 340 bin KOBİ 25,3 milyar liralık borç batağının içine düşmüş. Bu da toplam borcun yüzde 5'i, çok tehlikeli bir sınır. Protestolu senet tutarı geçen yıla göre yüzde 10 düzeyinde artmış; 9,5 milyardan 10,5 milyar düzeyine çıkmış. E şimdi, bir de büyüme rakamları var, yüzde 11,1 büyüdük; güzel, evet, memnunuz ülkenin son üçüncü çeyreğinde yüzde 11,1 büyümesinden. Peki, bu kadar büyüme var da bu rakamlar niye böyle? Esnafa bastık, 505 milyar -bakın arkadaşlar, 550 milyar, katrilyon yani eski parayla- para dağıtılmasına rağmen takipteki KOBİ sayısı 340 bin ve 25 milyar lira borç. Bunun bir yerinde bir hata var; ya büyüme doğru değil ya bu esnafın söyledikleri doğru değil.

Şimdi, buradaki asıl mesele şu: Tamam, büyüme refah demektir. Peki, refah artışı esnafın ve diğerlerinin üstüne yapılabiliyor mu, buna bir bakmak lazım, buna bir bakalım. Yani eğer enflasyon yüzde 10'un üzerindeyse, büyüme de yüzde 11,1 ise bu büyümeden esnafın da köylünün de işçinin de memurun da pay alması lazım. Peki, alıyor mu? Hayır, enflasyon altında vatandaş eziliyor.

Konuşacak çok şey var ama bana göre en önemli konuyu sizlerle paylaşıp konuşmamı bitireceğim. Şimdi, bu Zarrab meselesiyle ilgili Sayın Bakanımıza bir soru soracağım. Birincisi: İran'la ticaret, Rıza Sarraf denen şarlatan yerine daha düzgün insanlarla neden yapılmadı? Sorunun biri bu.

İkincisi: O dönemde devlet aklı bunun şarlatan ve casus olduğunu neden anlayamadı? Bunlara cevap bekliyoruz.

Sayın Bakan, diğer bir sorum da... Başkanlığınızın Başmüfettişi Mehmet Eryılmaz tarafından hazırlanan, Ağustos 2014'te sunulan 651 sayfalık rapor var. Bu raporla ilgili bugüne kadar ne işlem yaptınız? Bu raporda ne yazıyor? Sayın Bakanım, neden bunun gerekleri yerine getirilmedi ve Türkiye'nin başına bu kadar çorap örüldü?

Bir başka soru, bunu da sizden almak isterim: Türkiye'nin bu seneki altın ihracat rakamlarına baktım. Altın ihracat rakamları 6,1 milyar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Budak, sözlerinizi tamamlamak üzere bir dakika ek süre veriyorum.

Buyurun.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

İhracat rakamı 6,1 milyar. Bu 6,1 milyarlık ihracatın 5 milyar dolarlık bölümü Birleşik Arap Emirlikleri'ne gidiyor. Bunun sırrı nedir? Ve 14 milyar dolarlık da ithalat var. Biz altın üreticisi ülke değiliz, ihracat yapıyoruz; 14 milyar dolarlık bir altın ithalatı var, bunun gerekçesi ne? Geçmişteki gibi bir altın hareketi mi? Bu hareketin gerekçeleri ne? Birleşik Arap Emirlikleri'ne 5 milyar dolarlık altın ihracatının gerçeği ne? Türkiye altın üreticisi değil, işlediğini satarsa ihracat sayılır. 2012 büyüme rakamlarında yüzde 1 altının etkisi vardı. O zaman da böyle rakamlar vardı. Ben buna dikkatlerinizi çekmek istiyorum. 2012'de olanlar da bugün ortalığa pislik olarak dökülüyor. Ve bugün izaha muhtaç rakamlar bunlardır.

Sürem bitti. Söylenecek çok şey var. İnşallah daha sonraki seferlerde de bunları söyleriz.

Hepinize saygılar ve sevgiler. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Budak.