| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 13.12.2017 |
CHP GRUBU ADINA ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve bizi ekranları başında izleyen sevgili yurttaşlarım; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçesi üzerine partim adına söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Vakıflar Genel Müdürlüğünün misyonu; tarihî, kültürel varlıklarımızı korumak, tarihî miraslarımız olan vakıfları amaçlarına uygun yaşatmak, geleceğe taşımaktır. Vakıflar Genel Müdürlüğünün 2018 yılı bütçesi 741 milyon, 2018 yılı gider bütçesi 531 milyon 210 bin. 210 milyon bir fazlalığı var. Buna rağmen, bir torba kanun düzenlemesiyle gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan kültür ve tabiat varlıklarının korunması ve değerlendirilmesi o şahısların kendisine bırakılmış.
Sayın milletvekilleri, bu düzenleme yanlış. Bu konuda komisyon üyelerimizin komisyonda yapmış oldukları itirazlar var. Bu düzenlemeden vazgeçilmelidir çünkü Vakıflar Genel Müdürlüğü tarihî ve kültürel miraslarımıza sahip çıkmalıdır, misyonu budur. Vakıflar Genel Müdürlüğü, bütçesindeki paradan faiz elde etmek değil tarihî ve kültürel miraslarımıza sahip çıkmak durumundadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü, mevcut parasını Vakıflar Bankası, Ziraat Bankası ya da Halkbank gibi bir devlet bankasında değerlendirmemektedir. Bunu da ilgili Sayın Başbakan Yardımcısına sormak istiyorum, neden?
Değerli milletvekilleri, ülkemizde birçok vakıf var. Bu vakıflardan bir kısmı, geçmişte yurtları ve yurtlarında çalışanlar iyi denetlenemediği için Karaman'da bir yurda ait öğretmen ne yazık ki hepimizin yüreğini yakan, vicdanını sızlatan bir eylemde bulundu. Keza, Adana Aladağ'da yine bir vakıf yurdu, iyi denetlenemediği için 12 canımızı kaybetmemize yol açtı. Buna rağmen, hâlen gerek Millî Eğitim Bakanlığı gerek Sağlık Bakanlığı ve gerekse Kültür Bakanlığı ne yazık ki bu ve benzeri vakıflarla iş birliği yapmaya devam etmekte ve merkezî bütçeden de çok ciddi paylar ayrılmaktadır. Şunu sormak istiyorum: Millî Eğitim Bakanının görevi yurt yapmak değil de nedir? Niçin Millî Eğitim Bakanı kendi asli görev alanı içerisinde olan yurdu yapıp işletmeyi tercih etmiyor da bu yurtları birtakım vakıflara anahtar teslim vermeyi tercih ediyor?
Keza, merkezî bütçede bu tür vakıflara ayrılan paraları gördüğümüzde, 2006 yılında 13 milyon civarındayken şu anda 1 trilyonu çoktan geçmiş durumda. İşte, bu rakamlar gerek Adana'mızda gerek Türkiye'mizde yurtlarda kalmak zorunda kalan ama devlete ait yurt bulamadığı için vakıf yurtlarında kalan çocuklarımıza dönük bir proje midir diye sadece biz değil Türkiye'deki tüm kamuoyu gerçekten merak ediyor ve bu merakın, bu sorunun cevabını bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, bakanlıkların bütçelerini, Hükûmetin bütçesini görüşüyoruz. Tabii ki bu bütçeyi görüşürken ilim Adana'yla ilgili birtakım sorunları dile getirmek ve bu sorunların çözümü anlamında da Hükûmetin yatırımlarını sormak istiyorum.
Bunlardan birincisi, 2006 yılında Bakanlar Kurulu tarafından alınan bir karar var, bu kararla Yumurtalık, Karataş bölgemiz turizm teşvik bölgesi ilan edilmiş, 2006. Tarih 2017, 2018 bütçesini konuşuyoruz maalesef bu konuda atılmış bir adım yok.
Yine 2010 yılı öncesi Adana-Kozan arası -Kozan ilçemizle ilgili- yolun yapımıyla ilgili çalışma başlanmış, 2017'nin son ayına girdik, hâlen Adana-Kozan arası yolumuz ne yazık ki bitirilmedi. Keza yıllardır Adana'nın Kozan ilçesine doğal gaz bağlanacağı söylenir ama bu konuda da en ufak bir gelişme yok.
Yine Adana'mızın Karataş ilçesinde -ki hemşehrilerimizin büyük bir kısmı balıkçılıkla geçimini sağlamakta olmasına rağmen- çok büyük sorunlar yaşıyorlar ve bu sorunların çözümü anlamında da Hükûmet tarafından en ufak bir adım atılmış değil.
Bunun yanı sıra, Adana'mızda bir kısım çiftçimiz Hükûmetin desteğiyle organik tarıma başladılar ama hepsi pişman. Neden biliyor musunuz? Organik tarımın yapılması için teşvik veren devlet üretilen ürünün satışı anlamında ne yazık ki hiçbir proje gerçekleştiremedi ve organik tarım o kadar eziyetli olmasına rağmen, elde edilen ürünler normal tarım ürünleriyle neredeyse aynı değere satılıyor ve organik tarımla ilgili yatırım yapan çiftçilerin büyük bir kısmı artık bu yatırımlarından vazgeçmek durumundalar.
Bir konuyu daha dile getirmek istiyorum. Adana'mızın Aladağ, Feke, Tufanbeyli, Saimbeyli, Pozantı gibi ilçelerinde özellikle işsiz olan kesim orman işçisi olarak ve mevsimlik taşeron işçi olarak değerlendirilir. Ama buradaki kriter ne biliyor musunuz? Mevcut iktidar partisinden alınacak referans. Bu ilçelerimizdeki hemşehrilerimiz artık iktidar partisinin referansıyla değil, liyakatla işe alınmak istiyorlar.
Değerli milletvekilleri, en önemlisi, Adana'mıza Tarsus'ta yapılan büyük kompleks cezaevine rağmen Kürkçüler'e ek cezaevi yapılıyor, Akkapı'ya yine bir yarı açık cezaevi yapılıyor. Adanalı cezaevi istemiyor, Adanalı, teşvikte, sektörel teşvik istiyor, Adanalı ilçe bazında teşvik istiyor. Bunlar yapılsın ki Adana'nın ekonomisi yeniden genç cumhuriyet döneminde sanayiye yön veren Adana ekonomisi gibi olsun ve böylece, sanayimizle birlikte esnafımız, çiftçimiz, işçimiz, köylümüz ve emeklimiz kazansın.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)