GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:33
Tarih:06.12.2017

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; küçük torba yasanın sonuna geldik. Bu yasada ağırlıklı olarak eğitimle ilgili bölümler vardı ama her konuya değindik ama bir üniversitenin kuruluşu, bir üniversitenin adının değiştirilmesi üzerine bir torba yasaydı. Bu değişikliklere baktığımızda bütün olanaklara sahip bir üniversite kuruluyor, sağlık üniversitesi; tıp fakültesi var, diş hekimliği fakültesi var ve bir üniversitenin adı değiştiriliyor, başına "müzik" konuluyor. Ama eğitimin genel tablosuna baktığımızda sayın milletvekilleri, tıpkı gelir uçurumu gibi, Türkiye'de büyük bir eğitim uçurumuyla da karşı karşıyayız. Buradan sadece öğretim üyelerinin yetiştirilme programı ve öğretim üyelerinin durumuyla ilgili konuya dar zamanda değinmeye çalışacağım.

Sayın milletvekilleri, şu anda Türkiye'de öğretim üyesi yetiştirme programı içindeki tam 14 bine yakın gencimiz -tam rakam 13.170- öğretim üyesi adayımız geleceğinden belirsiz bir vaziyette yedeğe alınmış durumda. Bu öğretim üyeleri için, adaylar için devlet binlerce, milyonlarca liralık harcama yaptı. 15 Temmuz sonrasında bu öğretim üyelerinin geleceğiyle ilgili bir karar alındı, KHK'yle dendi ki: "Biz sizi artık asıl kadroya değil, yedek kadroya alıyoruz."

Sayın milletvekilleri, eğer bu öğretim üyeleri içinde FETÖ'cü olduğuna ilişkin bir kuşkunuz varsa yedi imbikten geçirildiler, yüzde 1,9'u FETÖ'yle bağlantılı bulundu ve açığa alındı, kalanı şu anda umutla bekleyiş içinde.

Sayın milletvekilleri, eğer bunların içinde bir FETÖ'cü kuşkunuz varsa burada aramayın çünkü FETÖ'cüler -onların öğretim üyeliği sürecini- böyle, bu gençlerimiz gibi idealist bir şekilde, üç yıl yüksek lisans, altı yıl doktora, tam dokuz yıl sonra öğretim üyeliğine geçiş gibi bir süreci beklemediler; onlar kendi içlerindeki örgütlenmeyle uluslararası dergilerde ya da yayınlarda hemen kendi yayınlarını yayınlayacak yerler buldular, kendi adlarına doktora yazacak kişileri buldular ve en çok iki yılda doçent oldular. Ama bu kişiler gariban Anadolu evlatları, sıradan yurttaşların çocukları; dokuz yıllık bir süreç sonunda öğretim üyesi olmak, yardımcı doçent olmak için bir mücadeleye girdiler ama siz onlara şimdi "Biz sizi açığa aldık." FETÖ'cü müsünüz? Değilsiniz. Pek çok üniversiteden baskı gelince çözümü şurada buldunuz: "Rektörler karar verecek." Rektörler de kendi istediklerini aldılar, istemediklerini almadılar ama şu anda en çok yüzde 5'i üniversiteye girebilmiş durumda.

Her şey bir yana, bu genç öğretim üyelerine yaptığınız haksızlık bile eğitim konusunda Hükûmetin iddiasını ortaya koymaktadır. Bunun yanında, kapatılan üniversitelerdeki 3.500 dolayında öğretim üyesi için de henüz hiçbir işlem yapılmadı, haklarında herhangi bir soruşturma yok ama üniversitesi kapatılmıştı. Öğretim üyesinin suçu ne? Açan sizsiniz, kapattığınız 15 üniversiteden sayın milletvekilleri, 14'ünü siz açmıştınız. Şimdi, oradaki öğretim üyeleri eğer suçluysa "Suçlusunuz." deyin, değilse haklarında bir şey yapın, 3.500 öğretim üyesi ayrıca, beklemede.

Sayın milletvekilleri, son bir dakikayı da gündemde çok tartışılmakta olan taşeron üzerinde kafamızdaki soru işaretlerini kamuoyu aracılığıyla sizlerle paylaşmak istiyorum. Görünen, Hükûmetin kadrosundaki taşeronlar ile belediyelerin kadrosundaki taşeronlar, bir başka deyimle "bakanlıkların taşeronları" ile "belediyelerin taşeronları" diye bir ayrım söz konusu. İlk açıklamalardan gördüğümüz, sorunu çözelim derken daha bir çatallanma söz konusu. Bu konuda atacağınız adımları, kadroya alınmaları yönündeki adımları elbette destekleriz ama ne yazık ki bu konuda her şey bir yana, öncelikle, böyle bir endişemiz bulunmakta. "Taşeron sorununu yıl sonuna kadar çözeceğiz." demiştiniz. Şu anda, ağırlıklı olarak Bakanlığın açıklamasına göre, belediyelerdeki taşeronların sayısı bakanlıklardaki taşeronlardan daha fazla. O zaman, sorunun büyük çoğunluğunu çözmemiş oluyorsunuz diyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.