GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:33
Tarih:06.12.2017

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 6'ncı maddesine ilişkin olarak vermiş olduğumuz önerge üzerinde, Halkların Demokratik Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu teklifin 6'ncı maddesinde, Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi, "Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi" olarak değiştirilmektedir. Bakınız, Türkiye'de 2000'li yılların başından beri istikrarlı olarak sürdürülen neoliberal politikaların temas etmediği neredeyse hiçbir yaşam alanı kalmamıştır. Özellikle eğitim alanının maruz kaldığı yoğun baskı ve sözde reform çalışmalarıyla yaratılmak istenen yeni eğitim anlayışı meyvelerini çoktan vermeye başlamıştır.

Değerli milletvekilleri, aslında, bir kamu hizmeti olan eğitim, giderek piyasada alınıp satılan bir metaya dönüşmüştür. Bu metalaştırma süreci eğitimi bir hak olmaktan çıkarmakla kalmayıp piyasada değişim değeri yaratan bir sermaye alanına dönüştürmüştür. Bu bağlamda, eğitimin, artık özgürleştirici yönünden çok uzağa düşüldüğü, tam tersine ekonomik krizlerle beslenen sistemin modern kölelerini yaratan statüko aygıtına dönüştüğü apaçık ortadadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; altını çizerek belirtmek isterim ki metaya dönüştürülmüş eğitimin iktidarın kullanışlı bir aparatına dönüşmesi, şüphesiz insanın özgürleşmesi ideali çerçevesinde şekillenen sanat eğitimini de hedef almıştır.

Türkiye'de tüm öğretim tür ve düzeylerinin maruz kaldığı şiddetli saldırılar güzel sanatlar eğitimini de ıskalamamıştır. Bakınız, tıpkı diğer öğretim tür ve düzeylerinde olduğu gibi ülkemizde güzel sanatlar eğitiminde çok çeşitli sorunlar yaşanmaktadır. Güzel sanatlar eğitiminin öznesi olan eğitimcilerin eğitimi ve atanması, hizmet içi eğitimleri, ekonomik beklentilerinin karşılanması, dünyadaki güzel sanatlar eğitimine entegre olmaları, lise ve üniversitelerin ilgili güzel sanatlar bölümlerine öğrenci seçimi, ders programları ve içeriği, öğrencilerin mezuniyet sonrası istihdam edilmeleri, ülkenin her yerinde tek tip müfredat uygulamalarının varlığı gibi konular başta olmak üzere, konu başlıkları gün geçtikçe daha büyük bir sorun yumağına dönüşmektedir.

Değerli milletvekilleri, siyasi iktidarın bu sorunları çözmek adına yaptığı sayısız reform denemeleri aslında politik çıkarların ve günü kurtarmanın hedeflendiği popülist bir siyaset güdüldüğünü göstermektedir. Bu da temel ihtiyacın, insanın özgürleşmesini merkeze alan bir yaklaşımla neoliberalizmin yarattığı eğitim politikalarını eleştirmek ve değiştirmek zorunluluğunu doğurmaktadır. Türkiye'de güzel sanatlar eğitiminin sayısız sorunlarını mümkün olduğunca görünür hâle getirmek, betimlemeye çalışmak ve bu sorunların daha derinlikli ve eleştirel bir bakış açısıyla tartışılabilmesine katkı sağlayabilmek öncelikli hedeflerimiz olmalıdır.

Değerli milletvekilleri, elbette üzerinde görüştüğümüz bu madde üniversiteyle, akademiyle ilgili olunca bir konuya değinmeden geçmek istemiyorum. Dikkatinize sunmak istediğim konu, bugünlerde yargılamalarına başlanacak olan barış akademisyenleri. Bildiğiniz üzere, "Kürt sorununda çözüm süreci" olarak adlandırılan iki buçuk yıllık dönemin sonlandırılmasıyla başlayan çatışmaların yarattığı ağır kayıplara karşı 11 Ocak 2016'da "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildiriyle barış çağrısı yaptıkları için hakaretlere, tehditlere, ihraçlara, tutuklamalara ve daha bir dizi baskıya maruz kalan barış için akademisyenler, şimdi de ağır ceza mahkemelerinde yargılanmaktadırlar.

Kürt meselesinde diyalog sürecinin sona ermesi ve yeniden güvenlikçi çözümsüzlüğe dönülmesi nedeniyle çatışmaların yol açtığı tablo çok ağırlaşmıştı. Ne yaşandığı, kaç çocuğun, kadının hayatını kaybettiği vesaire Birleşmiş Milletler raporlarında da yer alıyor ve bu raporları da internette bulabilirsiniz. Dolayısıyla, hem tablo ağırdı hem de bu ülkenin okumuş yazmış, kendini eğitmiş insanlarının ülkenin geleceği konusunda söz söyleme hakkı ve sorumluluğu olduğunu kabul etmemiz gerektiğine inanıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün üniversitelerimizin içerisinde bulunduğu nitelikli akademisyen ve nitelikli bilimsel yönetim sorunlarıyla birlikte düşündüğümüzde, barış için akademisyenlerin üniversitelerden uzaklaştırılmış olmaları, yargılanıyor olmaları makul hiçbir demokratik yaklaşımla açıklanacak bir durum değildir.

Barış akademisyenlerine dair bu yanlış kriminalize etme yaklaşımından bir an önce vazgeçilmesini bir kez daha Genel Kurula hatırlatıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dora.