| Konu: | Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 30.11.2017 |
EREN ERDEM (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle, vazifeniz hayırlı olsun. Bütün Divan üyelerinin de yeni görevini kutlarım. Atatürk'ün frakı da çok yakışmış, onu da ifade etmek isterim.
505 sıra sayılı YSK Kanun Teklifi'yle çok ilintili, biraz da bu saate uygun bir fıkra anlatmak isterim. Sayın Bakanın ilgi alanına girmeyecektir ama Sayın Bostancı'nın ilgisini çekeceğini düşünüyorum.
Napolyon dirilmiş arkadaşlar, dünyayı dolaşmaya başlamış. Öncelikle Amerika'ya gitmiş, Beyaz Saray'a. Ağırlamışlar tabii, güzel bir izzetüikramda bulunmuşlar ve akşam olduğu zaman Donald Trump'a demiş ki: "Sendeki askerî teknoloji bende olsaydı Waterloo Savaşı'nı kaybetmezdim." Hemen arkasından Rusya'ya gitmiş. Aynı şekilde izzetüikram, Napolyon gelmiş vesaire. "Sendeki istihbarat bende olsa Waterloo Savaşı'nı kaybetmezdim." demiş. Üçüncü ziyareti Türkiye'ye yapmış. Tabii çok güzel bir karşılama, izzetüikram. Akşam sarayda iktidar partisinin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a şöyle demiş: "Sendeki medya bende olsaydı Waterloo Savaşı'nı kaybettiğimden kimsenin haberi olmazdı." (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, öncelikle, biz burada ne söylersek söyleyelim, bunun gazetelere ve televizyonlara nasıl yansıyacağını biliyoruz, Türkiye'deki düzen belli, Türkiye'deki düzen belli.
Şimdi, değerli arkadaşlar, size bir çuvaldan bahsetmek istiyorum. Ne çuvalı? Bu üç kavramı birbirine bağlayan ortak bir kavram, çuval. Nedir bu? Bir: YSK, oy çuvalı.
İki: Malum, bir isim söyleyeceğim, çok değerli Binbaşımız Aydın Eser, 11 askerlik timin komutanı olan, Amerikalıların başına çuval geçirdiği timin komutanı olan bir isimden bahsediyorum.
Üç: Reza Zarrab'ın haram dolu çuvalları.
Şimdi, değerli arkadaşlar, haram dolu çuvallarla ilgili bir problemimiz yok anladığım kadarıyla. Uğruna Amerika'ya 2 tane nota verebiliyoruz. Haram dolu çuvallar, uğruna nota verilecek kadar değerli ama Mehmetçik'in başına geçirilen çuvallar anladığım kadarıyla Reza'nın çuvalları kadar değerli değil. Ve aynı zamanda YSK'nin çuvalları da çok değerli. İçi şaibeyle doldurulmuş ve aynı zamanda YSK tarafından müdahale edilmiş o çuvallar da tartışmamız gereken bir konu değerli arkadaşlar.
Bugün bir şey benim çok dikkatimi çekti ve rahatsız oldum, burada ifade etmek isterim: Hükûmetin Sözcüsü konuştu, Sayın Bozdağ, dedi ki: "Reza, itirafçı yapılmıştır." Bunda bir şüphem yok, itirafçı yapılmıştır. Baskıyla yapılmıştır, öyle, o ayrı bir tartışma. Yalnız, bir şey çok dikkatimi çekti: "Geçmişte Hazreti Meryem ile Hazreti Ayşe'ye de iftiralar attılar." dedi. Şimdi, değerli arkadaşlar, bu konuda da bir problem yok, burada da bir sorun yok.
Bakın arkadaşlar, yapılan mukayeseye bakın. Cenab-ı Allah'ın vahyettiği Kuran tarafından temizliği tescillenmiş iki mukaddes değerimiz getiriliyor, bugün bir siyasi konunun ortasına koyuluyor. Soruyorum: Vicdanınıza sığıyor mu? Etik mi? Ahlaki mi? Nasıl mukayese edebiliriz bu değerler ile bugünkü kirli siyaseti? Yakışır mı? Yakışmaz. Her fırsatta orayı kullanıyoruz. Kaçacağımız kapı, yangın çıkışı; dinî alana gireriz, oradan devam ederiz. Bu ifadeler apaçık inanç zemininde haddi aşmaktır, çok yanlış ifadelerdir.
Değerli arkadaşlar, Reza Zarrab gitti. Şimdi, dün öyle bir hadise yaşandı ki artık böyle fıkra gibi bir ülkeye dönüştük, manidar hadiseler üzerinden hepimiz mâni yazar hâle geldik "Reza için nota/ Tütün için kota/ / Sıfır vergi yata/ Doymadınız sata sata." diye bir mâni yazmış vatandaşın biri, SMS attı, buradan paylaşmak istedim.
Bakın arkadaşlar, bu nota var ya bu nota, bu nota, bu Parlamentonun tarihindeki en büyük utançlardan biridir. Neden? 11 Mehmetçik Amerikan askeri tarafından tarumar edilirken âdeta herkes sustu.
Dün "Nota verin." dedik, "Müzik notası mı?" dediniz. Dün "Reza'yı yargılayın." dedik, efendim, neredeyse hepimizi alabora edecektiniz. Dün "Bu FETÖ'yle ilgili bir şeyler yapmanız lazım." dedik, havuz gazetelerinde CHP'yi linç ettirdiniz. Geldiğimiz noktada sürekli haklı çıkmaktan biz yorulduk, siz sürekli haksız çıkmaktan yorulmadınız.
Bakın, Reza bugün ne dedi? Bugün Türkiye'nin âdeta itibarını, izzetini, bütün karizmamızı ayaklar altına alan bir tutumla çıktı oraya her şeyi konuşuyor. Bundan bu memleket zarar görecek, sizin yanlışlarınızın bedelini hepimiz ödemek durumunda kalacağımız için çok üzgünüz değerli arkadaşlar.
Bu nedenle, çok net söylüyorum: Bakın, yaptığınız...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EREN ERDEM (Devamla) - Bir ekleme...
BAŞKAN - Sayın Erdem, buyurun efendim.
Ek bir dakika süre veriyorum, sözlerinizi tamamlayınız lütfen.
EREN ERDEM (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, yaptığınız işlerin yanlış olduğunu görmekten hep imtina ettiniz. Yanlışta ısrar daha büyük felaketlerin başlangıcıdır. Bugün geldiğimiz noktada yapmanız gereken bir tane hadise vardır: Elimizi vicdanımıza koyacağız, Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosudur burası, 550 vekili vardır ve bu ülke adına yapılmış olan hataların neresinden nasıl dönebilirizin hesabını yapma adına oturup konuşmakla mükellefiz. Bu mükellefiyetlerin farkına varanlar gerçekten de bu ülkenin bekası için, birliği için mücadele edenler noktasında olacak ama bunu görmekten imtina eden herkes bu ülkenin kaybetmesi için yangına odun taşıma noktasında tavır almış olacak diye düşünüyorum.
Sizleri saygıyla selamlıyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erdem.