GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:27
Tarih:22.11.2017

HDP GRUBU ADINA MİTHAT SANCAR (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesi geçen hafta bir karar verdi. Bizim tutuklu milletvekillerinin bireysel başvuru dosyalarından Gülser Yıldırım'la ilgili bu karar. Açık söyleyeyim, sadece hayal kırıklığı yaratmadı bu karar. Bu kararı nitelemek, tanımlamak gerekirse, gerçekten bir skandal. Birçok açıdan skandal niteliğinde bir karardır bu. Bir defa, Anayasa Mahkemesi ilk derece mahkemesi gibi değerlendirmeler yapıyor, hüküm veriyor; hem başvurucu Gülser Yıldırım'la ilgili hüküm niteliği taşıyacak ifadelere yer veriyor bu kararda hem de partimizi yargılıyor. Oysa Anayasa Mahkemesinin yapması gereken şey, bireysel başvurunun konusuyla sınırlı bir karar vermektir. Bu kararı da, zaten kendi içtihatlarına da referans aldığı bazı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da uymuyor. O açıdan da gerçekten son derece vahim bir durumla karşı karşıyayız.

Bakın, şöyle başlayalım: Gülser Yıldırım'la ilgili dosyayı neden ilk inceleme dosyası olarak belirledi Anayasa Mahkemesi, bu belli değil. Çünkü Anayasa Mahkemesine daha önce bizim milletvekillerinin yaptığı tutuklulukla ilgili bireysel başvurular var. 10 tane bireysel başvuru içinde Gülser Yıldırım'ın başvurusu 9'uncu sırada. İlk başvuru ile yani Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'ın başvurusu ile Gülser Yıldırım'ın başvurusu arasında 14.981 başvuru var. İlk önce Demirtaş'ın dosyasını incelemiyor, diğer 8 milletvekilimizin dosyasını incelemiyor, Gülser Yıldırım'ın dosyasını çekiyor, onunla ilgili karar veriyor. Anayasa Mahkemesine sormak istiyoruz buradan ve aynı şekilde kamuoyuna da soruyoruz: Mahkemenin öncelikle ilgili bir kriteri var mıdır? Hangi dosyaları, hangi kriterlere göre sıraya koyuyor? Eğer bu kriter yoksa, peki o zaman aldığı bu karar, Gülser Yıldırım'ın dosyasını öne çekme kararı hangi mantığa dayanıyor? Anayasa Mahkemesi, açıkça burada bir de AİHM'e Hükûmetin cevap vermesi gereken süre dolmadan bir hafta önce bu dosyayı gündemine alıyor ve karara bağlıyor. Burada da AİHM'e bir mesaj yollama gibi derdi var mı?

Anayasa Mahkemesi, maalesef, kendi içtihatlarını da çarpıtarak kararına koymuş. Kararında referans verdiği Balbay ve Haberal kararlarının da gereğini yerine getirmediği gibi, onları farklı yorumlayarak, çarpıtarak gerekçesine almıştır. Anayasa Mahkemesi adına gerçekten son derece utanç verici bir durumdur. Sadece o değil, AİHM kararlarına da atıf yapıyor Anayasa Mahkemesi ama yaptığı atıflar da yine çarpıtıcı niteliktedir. Asıl bizim başvurularımızı olumlu sonuçlandırmasına referans olabilecek kararları göz ardı ediyor, yok sayıyor.

Anayasa Mahkemesi, bu kararıyla, demokrasiye, demokrasi tarihine kara leke olarak geçecek bir tutum sergilemiştir. Bunun nereden kaynaklandığını mutlaka yüce Meclisin de araştırması gerekiyor. Bu ilk değil, Anayasa Mahkemesi, OHAL kanun hükmünde kararnameleriyle ilgili iptal başvurusunu da aynı şekilde, daha önce verdiği içtihatlara aykırı olarak reddetmiştir. Anayasa Mahkemesi, demokrasiyi ve özgürlükleri ortadan kaldıran işlemlere ve tasarruflara onay vermekle kalmıyor, bunları kutsuyor. Bir tür militan devletçi anlayış uyguluyor ki şu an o sıralarda oturan, Anayasa Mahkemesi hâkimi olan ve bu kararda imzası bulunan Başkan ve bazı üyeler, bunu yıllarca yazılarında eleştirdiler. Soruyoruz Anayasa Mahkemesine: Korkuyor musunuz? Korkuyorsanız, biz bu korkunun sebeplerini araştıralım, ortaya çıkaralım. Eğer değilse neden böyle davrandınız?

Saygılarımla efendim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sancar.