GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:26
Tarih:21.11.2017

HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 502 sıra sayılı torba kanunun 87'nci maddesiyle ilgili huzurlarınızdayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Burada, belediyelerin meclis kararıyla mabetlere indirimli veya ücretsiz su vermesine eğitim kurumları, yurtlar, okul pansiyonları ve hastaneler de ekleniyor. Özellikle şunu belirtmek isterim ki: Bunun, TÜRGEV ve Ensar Vakfı gibi kurumsallaşan bazı cemaat örgütlenmelerine imtiyazlar tanımak için kılıf hazırlamak olup olmadığına dair ciddi endişelerimiz söz konusu. Eğer iktidar 15 Temmuz darbe girişimine rağmen tarikatlara bel bağlamanın nasıl büyük bir hata olduğunun farkına varmamışsa üzülerek belirtirim ki bu ülkede daha çok cemaatler darbe yapma fırsatı bulabilir.

Bu anlamda, dün Ankara Büyükşehir Belediyesinde konuşma yapan AK PARTİ'li Çamlıdere Belediye Başkanı Hazım Caner Can'ın Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün yıllar önceki söylemlerinde anlatmak istediklerinin uygulanması hâlinde bugün FETÖ yapılanmasının vücut bulamayacağını aktaran şu sözüyle aynı temennilerde bulunmak isterim. Hazım Caner Can diyor ki: "İlimden uzaklaşıp mürşidin peşine takıldığımız müddetçe yeni FETÖ'lere maalesef ki esir olacağız. Hiç olmazsa bundan sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün veciz sözlerini kulak arkası yapmayalım."

Ayrıca, bu maddede geçen mabetler konusunu da pozitif hukuk bağlamında irdelememizde fayda vardır. Çünkü cemevleri gibi inanç mabetlerinin bazı hukuki çıkmazlardan ötürü mabet statüleri tanınmamaktadır. Eşit haklar açısından bakıldığında, sorun, ibadet yerlerinin genel hukuki statüsünün eşitlik ilkesini her zaman ve tam gözetir nitelikte olmayan bir pozitif düzenlemeler bütününün varlığından kaynaklanan tanınmama ve hakkaniyet ölçüsünde eşit muamele görmeme sorunudur. Cemevlerinin statüsünün ibadethane olarak kabulü için, sıkça ileri sürüldüğü gibi, Anayasa'nın temel hükümlerinden olan ve inkılap kanunları içinde sayılarak güvence altına alınan 174'üncü maddenin (3)'üncü fıkrasında 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine Dair Yasa'nın değiştirilmesine de ihtiyaç yoktur. Ufak bir hukuki düzenlemeyle cemevlerinin statüsü, ilgili yasanın yasakladığı türbe ve benzeri yerlere iliştirilmekten kurtarılabileceği gibi, illa bir düzenlemenin de açıkça zikredilmesi gerekmeden de sorunun idari yargı içtihadıyla çözülebileceği bilinmektedir. Cemevinin bu kapsamda bulunduğu hükmünü yargı içtihadıyla yerleştirmek teknik olarak imkân dışı değildir ancak bu yol, açık bir yasal düzenleme yoluyla karşılaştırıldığında öncelikle zaman alıcıdır; dahası, yargıda mevcut muhafazakâr tutumun etkileri, bugüne dek yerleşmiş içtihadın ve gözlenen performansın ışığında düşünüldüğünde yargısal yolun başlatıcı değil ancak birtakım açık düzenlemelerle harekete geçirildiği takdirde tamamlayıcı sonuç vereceğini düşündürmektedir.

Sözlerimi tamamlamadan önce, toplum olarak birbirimizi anlamamamıza neden olan, kin, nefret ve öfkenin sevgiye dönüşmesini, cennet gibi vatanımızda yaşayan tüm inançların birbirlerinin haklarına saygılı, kardeşçe, el ele, barış içinde birlikte olmalarını diler, aşk-ı niyazla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)