| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 16.11.2017 |
HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, gerçekten, aslında konuşmanın zor olduğu, sözlerin bittiği zamanları yaşıyoruz. Yani otuz küsur yıl hukukçuluk yapmış, avukatlık yapmış bir milletvekili olarak burada yargıyla ilgili, hukukla ilgili konuşmak bana zül geliyor, hele bugünkü Anayasa Mahkemesi kararından sonra. O yüzden, sonda söyleyeceğimi belki başta söylemekte yarar var: Artık, bu ülkede verilen hiçbir yargı kararı gerçekten yargı kararı değil, tamamen siyasetin kararı ve bütün kararların neredeyse siyasi olduğunu söylemek mümkün. Çünkü hakikaten, yargıyla ilgili, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmaya yönelik eylemlere, demokrasimizin korunması için yargılama süreçlerinin adil olmasına katkı sunulması amacıyla yapılacakları araştırmaya yönelik bir önergede neleri sıralayacağını bilemiyor insan. Hangi birinden söz edeyim diyorsunuz.
Yani 3.831 hâkim ve savcının ihraç edilmiş olduğundan mı söz edeyim örneğin? Bunların pek çoğunun örgüt üyesi iddiasıyla ihraç edildiğini, gözaltına alındığını ve tutuklandığını mı söyleyelim? Bunun dışında, Meclise akan, akın akın gelen fezlekelerden mi söz edelim -ve bunların hepsi de muhalefet partilerine ait olan fezlekeler- ya da bunun dışında, siyasal iktidarın talimat niteliği taşıyan söylemleriyle yargıyı etkilemeye çalışmasından mı söz edelim?
Örneğin, AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'la ilgili kullanmış olduğu ifadelerle yargı sürecine nasıl müdahale ettiğinden mi söz edelim? Adalet Bakanlığının eş genel başkanlarımızın dava dosyasına duruşmanın SEGBİS'le gerçekleştirilmesi için "gizli" ibareli yazı göndererek yargıya açıkça müdahale ettiğinden mi söz edelim? Cezaevinde tutulan milletvekillerinin yargılama süreçleri hakkında Bakanlığa bilgi verilmesi amacıyla tüm savcılıklara resmî yazı gönderdiğinden mi söz edelim? Evet, bugün kendi içtihadını uygulayamayan, aslında gerçekten utanç verici bir durum olan Anayasa Mahkemesi kararından mı söz edelim? "Milletvekilleri tutuklu yargılanamaz." diyen, kendi kararını dahi uygulayamayan bu ülkenin en yüksek mahkemesinin nasıl bir siyasi etki altında olduğundan mı söz edelim? Eş Genel Başkanımız Yüksekdağ'ın milletvekilliğinin nasıl hukuka aykırı bir şekilde düşürüldüğünden, istinaf mahkemelerinin -kurmuş olduğunuz istinaf mahkemelerinin- aslında nasıl hızlı hızlı karar verme süreçleri için kullanıldığından ve vekillerimizin çarçabuk ceza alması, vekilliklerinin düşürülmesi için kullanıldığından mı söz edelim? Ha, "Bu yetmiyor, istinaf mahkemesi kararı yetmiyor, aynı zamanda bir de üyelikten ceza verelim." diyerek vekilliği düşürülen vekillerimizin aynı zamanda cezaevlerinde daha uzun kalması için de o dosyaları ayırıp başka kararlar da verilmesine gayret ettiğinizden mi söz edelim? Roboski'de öldürülen onlarca gencin hesabını aslında sormadan, o hesabı sormak isteyen oranın vekilinin vekilliğini nasıl düşürmeye çalıştığınızdan mı söz edelim, Ferhat Encu'den mi söz edelim?
Evet, bana, gerçekten "Tutuklama bir tedbir olmaktan çıkarılmış, bir cezalandırma aracına dönüşmüştür." sözünü söylemek buradan, bir klişe ve gerçekten artık zül geliyor. Sıkıyönetim mahkemelerinde de bulundum, DGM'lerde, özel yetkili mahkemelerde de bulundum ama bugün bu ülkeyi, bu ülkenin yargısını hepsinden beter bir hâle getirdiniz. Gerçekten, artık "Yargı bağımsızlığı, hukuk devletinin vazgeçilmez temel ilkesidir." deniyor ya, böyle bir devlet yok artık. Ne yargı bağımsızlığı var ne hukuk devleti var.
Evet, adliyede bir güne baktığınız zaman, 110 yasaklı avukat, onlarca engellenen avukat, tutuklanan Selçuk Kozağaçlı, engellenen, adil yargıya erişemeyen binlerce insan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Tamamlayabilir miyim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun, tabii ki.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - ...bunların hepsini ama hepsini sadece bir gününüzü adliyede geçirdiğiniz zaman görebilirsiniz. Türkiye tamamen kuşatılmış durumda ve dediğim gibi, yargı bağımsızlığı hoş bir seda olarak sadece yukarılarda bir yerde yankılanıyor, duruyor.
O yüzden, değerli arkadaşlar, apaçık bir vesayet hukuku yarattınız bu ülkede, hiçbir vesayeti falan da kaldırmadınız. Kaldırdım dediğiniz vesayetçilerle şimdi kol kola -tıpkı o "Fetullahçı savcılar" dediğiniz savcıların yaptıklarını yaparak- aynı yolda yürümeye devam ediyorsunuz. O yüzden, araştırma önergemizi reddediniz. Size bu yakışır ve bu, bize değil, size dert olsun diyorum.
Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)