| Konu: | Tutuklu avukatların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 16.11.2017 |
SELİNA DOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün tutuklu avukatlar ve genel olarak avukatlık mesleğinin icrasına yönelik ihlaller üzerine söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, malum 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL sürecinde gerçekten çok sıra dışı günlerden geçiyoruz. Temel hak ve özgürlüklerin çok ciddi anlamda askıya alındığı, toplumun geniş kesimlerinin siyasete katılımının şiddet yoluyla engellendiği ve en acısı da hukukun bizzat hukukçular tarafından ihlal edildiği, ayaklar altına alındığı günlerden geçiyoruz. Bakınız, son bir yılda 550'nin üzerinde avukat tutuklandı. Yine aynı sürede gözaltına alınan avukat sayısı ise 1.500 küsur. Dosyaların hemen hepsinde kısıtlama kararı olduğu için biz bu dosyaların içeriğini dahi bilemiyoruz.
Sayın vekiller, avukatların mesleklerini yürütmesine herhangi bir mesleğin müdahalesi olarak bakamayız çünkü avukatlar aynı zamanda hak arama mücadelesinin çok önemli bir bileşeni ve savunmanın temsilcileri. Bir avukatı tutuklamak sadece o avukatı tutuklamak değil aynı zamanda müvekkilini de savunmasız bırakmak demek. Hatırlayın Nuriye ve Semih'in avukatlarının büroları duruşmadan sadece iki gün önce 12 Eylülde basıldı ve avukatlar gözaltına alındı. Peki, nelerle suçlandılar biliyor musunuz? Emniyette müvekkillerinin susma hakkı olduğunu hatırlattıkları için ve yine müvekkillerine işkenceye uğramaları hâlinde suç duyurusunda bulunma haklarının olduğunu hatırlattıkları için yani CMK'nin 147'nci maddesindeki hakları hatırlattıkları için suçlandılar. Artık avukatların görevlerini yapması bile suç.
Yine Suruç katliamı kurbanlarının ailelerinin ve mağdurlarının avukatlığını yapan Avukat Özlem Gümüştaş ve Avukat Sezin Uçar tek sanığı bile mahkemeye getirilmemiş Suruç katliamı davasının üçüncü celsesinin yapılacağı 13 Kasımdan iki hafta önce 26 Ekimde tutuklandı.
Yine ayrı bir skandal, KHK'yla kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneğinin Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı tutuklandı. Kozağaçlı'ya sorulan sorulardan biri Soma Davası için gittiği İzmir'de bir avukat arkadaşının evinde neden kaldığı.
Altan kardeşlerin davasının avukatı, meslektaşımız, ağabeyimiz Avukat Ergin Cinmen savcılık mütalaasından önce soruşturmanın genişletilmesi hakkında söz istediği için duruşmadan atıldı, evet, duruşmadan atıldı. İşte, bütün bu rezillikler için her perşembe Çağlayan Adliyesinde nöbet tutan avukatlara da yine polis marifetiyle sürekli müdahaleler gerçekleştiriliyor ve daha da abesi, orada, nöbet tuttukları yerde sabunlu sularla yerler temizlenerek orada bulunmaları engellemeye çalışılıyor.
Sayın milletvekilleri, çıkarılan KHK'larla avukatların gözaltı işlemleri Anayasa, CMK, Avukatlık Kanunu ve TCK uygulanmadan baypas edilmeye çalışılıyor. Yasaya göre, avukat bürolarının aranmasında savcının bulunma zorunluluğu ortadan kaldırıldı ancak hâlâ barolardan bir yetkilinin bulunması zorunluluğu var fakat gelin görün ki bu bile uygulanmıyor yani kolluk kuvvetleri kendi OHAL hukukunu bile uygulamıyor.
Başka bir sorun da avukatlara ilişkin soruşturmaların kolluk tarafından yürütülmesi. Avukatlık Yasası ve CMK'nın açık hükümlerine göre avukatlar hakkında soruşturmayı bizzat savcıların yürütmesi gerekir ancak mevcut uygulamada bu soruşturmaları emniyet kuvvetleri yürütüyor, savcının bunlardan haberi bile olmuyor ve ne yazık ki bu hukuksuzluklar hiçbir şekilde takip edilmiyor.
Şimdi buradan soruyoruz: Eski İstanbul Barosu Başkanı Profesör Yücel Sayman'ın ifadesiyle bir devlet avukatlığı mı yaratılmaya çalışılıyor? Tıpkı savcılar ve yargıçların yetiştiği gibi bir avukat tipi mi yetiştirilmek isteniyor? Savunma bir süs hâline mi getirilmek isteniyor?
"Adalet bir gün herkese lazım olacak." sözü öylesine söylenmiş bir söz değil sayın vekiller, herhangi bir intikam duygusu da taşımaz çünkü hukukta intikamın yeri olamaz.
Son olarak şunu söylemem gerekir ki, avukatların darp edildiği, tutuklandığı, savunmanın kısıldığı bir dönemde baroların bunca sessiz kalması iktidara hiç cesaret vermesin çünkü baroların sessizliği altında yok ettikleri o hak, hukuk, adalet, vicdan su gibi, hava gibi hepimizin tek ortak paydasıdır ve onlar yok olduğunda hepimizin büyük bir yıkıntının altında kalacağından, hepimizin nefessiz kalacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)