| Konu: | BDP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 08.11.2012 |
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisinin lehinde konuşmak üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, her şeyden önce hepimiz insanız. Yani iktidar partisinin konuşmacı milletvekili arkadaşımızın gerçekten zor bir görev yaptığına tanıklık ettik. Elindeki rakamlar tabii ki önerge sahibi Barış ve Demokrasi Partisinin Sözcüsünün söylediği rakamlarla aynı. Yani 66 cezaevinde 683 tutuklunun süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinde olduğu ve 58'inci gününde bulunduğu, yine bunlardan 2'sinin açlık grevlerini 16 Ekimden bu yana ölüm orucuna çevirdiği belli. Günlerdir benzer konuyu burada konuşuyoruz, tartışıyor arkadaşlarımız. Öneriler de ısrarla hemen hemen her gün Meclisin gündemine geliyor. Çözüm aranıyor ama yani biraz ruhunuzu mu yitirmişsiniz, insanlığı giderek kayıp mı ediyoruz kaygısına düşüyoruz ister istemez. Yani 58 gün, 50 gün, 40 gün kaç gün olursa olsun, açlık grevine yatan insanların hâlâ sağlıklı olduğunu burada iddia etmeye kalkışmak doğaya aykırı, insanlık bilimine aykırı, biyolojik olarak mümkün olmayan bir şeyi ispata çalışmakla eş anlamlı.
Yani çözüm yeri, böyle bir sorunun, Meclis olduğu için bir araştırma önergesi veriliyor ve Mecliste gelin, bunu tartışalım, bir komisyon kuralım, incelensin, tartışılsın, çözülsün isteniyor; bundan kaçınmak hiçbir şey kazandırmaz.
Yani gerçekten, geçtiğimiz haftalarda bizim arkadaşlarımız da cezaevlerini dolaştılar, izlenimlerini onlar da anlattı. Şimdi buradan, kalkıp da tanık göstererek "Bir şey yok, kantinden alışveriş yapıyorlar, şöyleler, böyleler?" diyerek iyilik hâllerini ortaya koymaya çalışmak hakikaten yakışmadı. Bu arkadaşlar, işte bizim arkadaşlarımız da söylüyor; gözleri seğiriyor, burunları kanıyor, yüz hatlarındaki gerilimi okumak mümkün yani hâlsiz oldular, hâlsiz kaldılar.
Değerli arkadaşlar, olay gerçekten hem insani açıdan, hem siyasi açıdan ele alınması gereken bir konu. Biz burada siyasi boyutuna katılmayabiliriz, katılmayabilirsiniz ama en azından bu sorunun geçmişten ders alınarak? Biz bunu 12 Eylül döneminde yaşadık, 90'lı yıllarda yaşadık, 2000'li yıllarda yaşadık, ölüm oruçlarında müdahaleye ya da dönüşümsüz olduğu için ölümlere tanıklık ettik, dünyaya rezil olduk.
Yine, ben konuşmanızın bir cümlesine katılıyorum: Hiçbir siyaset insan sağlığının önüne geçerek onu canından edecek kadar ileriye götürecek bir eylem biçimi olamaz -insan sağlığına zarar verecek bir eylem biçimi olamaz- insan sağlığına zarar verecek bir eylem biçimini asla ben de tasvip etmem ama belki yol alınacak, belki çözüm bulunacak bir konuyu Sayın Başbakan yurt dışından "Bunlar dalga geçiyorlar, yiyip içiyorlar." diyerek konuşunca, sizin de burada öyle konuşmanız maalesef doğru yani anlayışla karşılamamız gerekir çünkü Başbakanız o yoldan gidiyor.
Değerli arkadaşlar, sağlığa önem vermiyorsunuz ama Sayın Başbakanın kendi sağlığı her şeyden önemli ama Başbakanın söylemleri, AKP'nin eylemleri, hazırladıkları tasarılar ya da kanun teklifleri, bizim sağlığımızı da bozuyor. Gerçekten bunların da bir ele alınmasının zamanı geldi. Bakınız, artık giderek Başbakanın ne kadar zararlı konuma geldiği Junge Welt gazetesinde yayınlandı, Türkçe olarak. Almanya ziyaretinde "Savaş kışkırtıcısı defol." diye başlık attı Alman gazetesi.
Şimdi?
FATİH ŞAHİN (Ankara) - Sana da burada bunu göstermek mi düşüyor?
İZZET ÇETİN (Devamla) - Evet, evet, Başbakan da yönetim özürlü İçişleri Bakanınız da benim sağlığımı da bozuyor, halkın sağlığını da bozuyor.
FATİH ŞAHİN (Ankara) - Ayıp ediyorsun!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Ne ayıp ediyormuşum? Dün gece ahlak anlayışınıza, yasa yapma anlayışınıza yakışır bir yasa tasarısını buraya getirdiniz.
FATİH ŞAHİN (Ankara) - Biz iş yapıyoruz, iş.
İZZET ÇETİN (Devamla) - Kurt sisli havayı sever, eşkıya gece çıkar ininden, siz de gece üç buçukta yasa getirerek benim sağlığımla oynuyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen ama Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu kürsüsünden sarf edilecek sözler mi şunlar Sayın Çetin, lütfen.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Engellerseniz sabah beşe kadar olur.
İZZET ÇETİN (Devamla) - Engelleyeceğiz değerli arkadaşlar.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ne konuştuğunun farkında değilsin.
İZZET ÇETİN (Devamla) - Şimdi, siz ne yaptığınızın farkında değilsiniz, ben ne konuştuğumun farkındayım.
FATİH ŞAHİN (Ankara) - Millî bir ağızla konuş, millî bir ağızla.
İZZET ÇETİN (Devamla) - Siz, hiçbir şeyi yani Başbakanınız ne derse, Bakanınız ne derse, yönetme özürlü Bakanınız, kuklacı, taklacı Bakanınız ne derse onları burada söylüyor, onları burada konuşuyorsunuz. Halkın sağlığıyla oynuyorsunuz, kamu düzeniyle oynuyorsunuz, cumhuriyetle oynuyorsunuz, demokrasiyle oynuyorsunuz, insan haklarıyla oynuyorsunuz. İnsanlar orada ölüm orucuna yatmış, burada aşağılıyorsunuz.(CHP ve BDP sıralarından alkışlar)
Yaptığınız yasa tasarıları ortada, bir gece yarısı operasyonuyla bir ilçeyi paramparça ediyorsunuz, seçim kaygısıyla. Ne yaparsanız yapın, cetvel alın elinize çizin, ne Yenimahalle'yi alabileceksiniz Ne Etimesgut'u alabileceksiniz ne Çankaya'yı ne Ankara'yı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Anket yap?
İZZET ÇETİN (Devamla) - Zaten korktuğunuz ve kaçmakta olduğunuz ortada, Başbakanınız veda mektubunu kurultayında okudu ama nereye kaçarsa kaçsın, ne yaparsa yapsın yaptıklarının hesabı, zenginleşmesi, bu tip, insanlara eziyet etmesinin hesabı sorulacak. Gün gelir defteriniz dürülür, bir gün yaptıklarınızın hesabı sizden de sorulur. Meydan o kadar boş değil. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FATİH ŞAHİN (Ankara) - Hiç merak etme!
İZZET ÇETİN (Devamla) - İnsanlar ölüyor, alay ediyorsunuz; insanlara duyarsız kalıyorsunuz, çıkarlarınız için yasa yapıyorsunuz. Gece yarısı gidip Haririlerle görüşüp bu ülkenin yoksullaşması pahasına peşkeş çekiyorsunuz kamu kuruluşlarını.
FATİH ŞAHİN (Ankara) - Ağır ol, ağır!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Hiç ağır olacak bir şey yok.
Değerli arkadaşlar, dün yaptığınız işin ne namusu var ne ahlakı var ne de demokrasiyle bağdaşır bir yönü var. Tam bir eşkıyalık örneği gösterdiniz.
Onun için, değerli arkadaşlar, biraz yaptıklarınızın farkına varın, özgür milletvekili olun, burada insan haklarına yönelik bir öneri yapılıyorsa hiç olmazsa insana insan olduğu için, dili, dini, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun ona insan olduğu için saygılı olun, hiç olmazsa, elli sekiz gündür açlık grevinde olan bir insana "Yiyor, içiyor; doktor `sağlam raporu' verdi." diye hakaret etmeyin. Bir de o insanları öyle taciz etmeye kalkışmayın.
Değerli arkadaşlar, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konunun çözüm yerinin Meclis olduğunu düşünüyoruz ve konuşulmasında, tartışılmasında yarar görüyor ve destekliyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.