GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Savunma hakkına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:23
Tarih:15.11.2017

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Değerli Başkan, salonda bulunan değerli arkadaşlarımız, bütün emekçi arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Buradan bir dörtlüğü anımsatarak sözlerime başlamak isterim. Yunus Emre şöyle söylüyor:

"Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,

Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz."

Yunus'un dizeleri bunlar. Söz bazen çok yineleniyor. Çok yinelendiği zaman bu başarılarından hiçbirine de ne yazık ki ulaşamıyor belki ama yine de derdi olan derdini söylemeye devam ediyor.

Dün Meral Beştaş arkadaşım, şu anda konuştuğum konuda söyleyeceğim sözleri aslında sizinle paylaştı ama bir kez daha kamuoyuna da sizlere de o sözlerle ilgili sıkıntılarımızı ifade etmek istiyorum.

Ben sekiz yıl süreyle Çağdaş Hukukçular Derneğinde Genel Başkanlık yaptım. Bunu daha önce de burada ifade ettim, bunu onurla yaptım. Halit Çelenk gibi, bütün dünyanın tanıdığı çok değerli bir avukatın ve avukatlar topluluğunun kurduğu bir hak arama örgütüydü Çağdaş Hukukçular, hukukun demokratikleşmesi örgütüydü. O örgütü onlar kurdular, ben de onların sürdürücülerinden biri oldum. Şimdi benimle bu görevi yapmakta olan arkadaşım Selçuk Kozağaçlı tutuklandı.

Selçuk Kozağaçlı sadece Türkiye'nin tanıdığı bir isim değil, bu dernekte görev yapmış olan bütün arkadaşlarım gibi insan hakları alanındaki savunuculukları, demokrat tavırları, devrimci tavırları, ilerici tavırlarıyla pek çok Avrupa ülkesinin ve dünyanın tanıdığı avukat arkadaşlarımızdan birisi. Dün ya da birkaç gün önce onu tutukladık. Onunla birlikte sayıları 50'yi aşmış olan ve önemli bir bölümü bu derneğin üyesi olan arkadaşlarımız da tutuklandılar.

Sevgili arkadaşlar, bütün kamuoyunu ilgilendirilen bir kural vardır "adil yargılanma hakkı" diye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin güvence altına almış olduğu kural. Bu kuralın en önemli maddelerinden birisi savunma hakkıdır yani avukatın yaptığı görevdir. Birey çoğu zaman hukuk bilgilerindeki eksiklik ya da başka bir olanaksızlık sebebiyle avukattan yardım ister. Özellikle de tutuklu insanlar mutlaka avukatın yardımına muhtaçtırlar. Avukatlarla ilgili, avukatların rolüne dair prensipler, Birleşmiş Milletler prensipleri, aynı zamanda Avukatlık Yasamız, aynı zamanda Anayasa'mız bu hakkın kişi hak ve özgürleri yönünden ne kadar önemli olduğunun altını çizerek avukatları özel olarak korur. Şimdi bu prensiplerden sadece 3 maddeyi sizinle paylaşmak istiyorum, diyor ki: "Hükûmetler, avukatların hiçbir baskı, engelleme, taciz veya yolsuz bir müdahaleyle karşılaşmadan her türlü mesleki etkinliğini yerine getirmelerini görev bilir." Bu, hükûmetlere verilmiş olan bir görevdir. Öbür maddeyi okuyorum: "Avukatlar görevlerini icra etmeleri nedeniyle müvekkilleriyle veya müvekkillerinin davalarıyla özdeşleştirilemez."

Şimdi, değerli milletvekili arkadaşlarım, siyasi dava avukatlığı gerçekten insan hakları savunuculuğu gibi zor bir iştir ve devlet ile devletin suçlu gördüğü insanlar arasında hukuken herhangi bir hak kaybı olmaması amacıyla görevi üstlenirler ve bir sırat köprüsü üzerinden yürürler ama onlar hiçbir zaman kendi müvekkilleriyle özdeş değildirler, bu koruma görevi hükûmetindir. Bugün ne yazık ki OHAL'in yarattığı psikolojik ortamdan, OHAL'in yarattığı fiziksel ortamdan yararlanılarak sayıları 580'e varmış olan avukat şu anda tutuklu bulunmaktadır. Avukatlar susarsa, değerli arkadaşlar, hak susar, hakkın sustuğu yerde de gerçeği bulamazsınız, iyiliği bulamazsınız, kötülük ve karanlık hâkim olur. Bunun bir kez daha altını çizerek yapılan bu işin ne kadar hatalı olduğunu sizlerle paylaşmak ve yargı makamlarını adil yargılanma hakkını korumaya davet etmek istiyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Sarıhan.