GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:21
Tarih:13.11.2017

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Hükûmet ülkemizin döviz açığı had safhada iken, bu açığı kapatmak için gerekli kaynaklar ortada iken en önemli varlık ve verimlilik başlıklarını yok ediyor. Bu varlıklardan bir tanesi de TTK'dır. Ülkemizde "havza madenciliği" denilince akla ilk gelen yer Türkiye Taşkömürü Kurumuna ait üretim sahasıdır. Bu havzaya 2004 yılında Maden Kanunu'nda yapılan değişiklikle özel sektörün redevans yoluyla girmesinin önü açılmıştır. Bu redevansçı firmalardan birisi de TTK'ya ait Amasra-B sahasını 2005 yılında alan ve yirmi yılda 56 milyon ton kömür çıkarma taahhüdünde bulunan ama o günden bugüne kadar devlete taahhüdünü yerine getirmeyen bir firmadır. Bu firma, sahaya ilk geldiği günden itibaren taahhüt ettiği kömür çıkartmayı bir kenara bırakmış, sadece kurmak istediği termik santralle ilgili çalışmalarını hızlandırarak devleti oyalama taktiği içerisinde olmuştur. Hükûmet ise taahhütlerini yerine getirmeyen bu firmaya sesini çıkarmamış, hesap sormamış, ne hikmetse termik santral konusundaki çalışmalarına hep arka çıkmış, kolaylık ve iltimas tanımıştır, firmanın yaptığı usulsüzlüklere ve hukuksuzluklara göz yummuştur.

Değerli arkadaşlar, firmaya yapılan son güzellik, santralini kurmak istediği Amasra ilçesinin Gömü ve Tarlaağzı köyleri üzerinde olmuştur. Köylerinde yıllardır yaşayan vatandaşlarımıza ait olan taşınmazlara yönelik, TTK tarafından, kamu yararı iddiasıyla kamulaştırma kararı alınmış ve kurumun aldığı bu karar Bakanlık tarafından onanmıştır. Ne olduğu, niçin yapıldığı tam olarak bilinmeyen, sadece "kamu yararı" denilerek yapılan bu işlemle, yıllardır köylerinde yaşayan vatandaşların sahip oldukları taşınmazlarına el atılmıştır. Hatta bu yapılan kamulaştırma içerisine köyün mezarlığı olarak belirlenen alanlar da dâhil edilmiştir. Yani vatandaşların üzerinde yaşadıkları taşınmazlar yetmemiş, öldükten sonra gömülecekleri alanlar da kamulaştırma içerisine alınmıştır. Üstelik bütün bunlar o köylerde TTK'nın herhangi bir yatırımı, faaliyeti, tesisi veya çalışması yokken yapılmaktadır. Dikkatinizi çekiyorum, TTK'nın herhangi bir yatırımı yok, faaliyeti yok, tesisi yok, kömür çıkarma çalışması yok, dolayısıyla TTK'nın ve kamunun da bu uygulamadan bir çıkarı da yok.

Değerli arkadaşlar, "kamu yararı" diyerek bu uygulamaya talimat verenleri, uygulamayı yapanları anlamak gerçekten zor. Kime hizmet ediyorsunuz, kime çıkar sağlıyorsunuz; bunu bilmemiz lazım. "Kamu yararı" diyerek vatandaşın yaşam alanlarını elinden almak kimin işine yarayacak? TTK'ya mı yarayacak yoksa termik santral kuracak firmaya mı yarayacak? Kesinlikle kuruma bir faydası yok, bölgede yaşayan vatandaşa da bir faydası yok; birine faydası varsa o fayda da sadece termikçi şirkete olacak. Eğer "kamu yararı" diyorsak, "toplum yararı" diyorsak orada zaten termik santralin kurulmaması lazım. Kurulmak istenen termik santral vatandaşlarımızın yaşam alanlarını yaşanamaz hâle getirecek, orada yaşayan insanların sağlığına zarar verecek, tarım alanlarını yok edecek, doğal güzelliği ortadan kaldıracak. Bu nedenle, ölüm bacalarının oraya dikilmesinin ne bölge insanına ne de kamuya bir faydası olacak. Yani, kamu yararına değil, toplum zararına olacak bir uygulama bu. Yazık değil mi? Yıllardır orada yaşayan Tarlaağzı ve Gömü köyü sakinlerine yazık değil mi? O insanları yerinden yurdundan etme, yaşam alanlarını, çevresini ve doğasını talan etme, yaşanmaz hâle getirme asla kamu yararı değildir, olsa olsa firmaya yeni bir iltimasın, yeni bir kolaylığın tanınmasıdır. Böyle bir durum Anayasa'mıza, demokratik ve sosyal hukuk devletimize yakışan bir durum değildir. Bu ne insanlığa ne de vicdana sığan bir uygulamadır. Yapılan bu uygulama devlet sorumluluğuyla bağdaşmamaktadır.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yalçınkaya.