GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:21
Tarih:13.11.2017

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 31'inci maddesi hakkında konuşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi adına söz aldım.

Muhterem vatandaşlar, söz aldığım maddeye göre kamu özel iş birliği projelerinin finansmanı için yurt dışında ihraç edilen menkul kıymetlere bir düzenleme getiriliyor. Kamu özel ortaklığı veya kamu özel iş birliği, esasen kamunun finansman sıkıntısı çektiği projelere özel sektörü dâhil eden ve özel sektörü de risk üstlenmeye teşvik ederek ülkenin ihtiyaç duyduğu yatırımları millete kazandırmak üzere kurulan bir özelleştirme türüdür.

Biliyorsunuz, gelişmiş ülkelerde de özelleştirmeler dönem dönem yapılmaktadır. Tabii, o ülkelerde kazanç garantisi olmamakla birlikte, özel sektör ve finansörler yaptıkları analizler neticesinde bir kazanç fırsatı gördükleri için bu projelere ilgi gösterirler. Çoğu yabancı özelleştirme programında yatırımcılar genellikle yatırımlarını otuz, kırk, hatta elli senelere varan vadelerde ancak amorti ederler. Peki, bizdeki durum nedir? Bizde özel sektör yap-işlet-devret modeli işlerde, yirmi-yirmi beş sene sonra devlete devredecekleri projelerde daha dördüncü, beşinci senelerinde yatırımlarını çoktan amorti etmiş bulunuyorlar. Örneğin, Osman Gazi Köprüsü günlük araç geçiş garantisiyle yatırımcısı için âdeta altın yumurtlarken Türk milletinin bütçesini hovardaca yakan hayırsız bir evlat gibi zarar ziyana sokuyor. Kendi alanımı ilgilendirdiği için yakından biliyorum, şehir hastaneleri de böyle. Bakın, tüm ülkenin "Bu yapılan hakkaniyetsizdir." demesine rağmen bu projelere birçok garantiler verildi. "Kira ödeyerek hastane sahibi olacağız." diye reklam yapan sağlık bakanlarını televizyonlarda izledik, "Vatandaşımıza beş yıldızlı otel gibi hastane yapıyoruz." demeçlerini hatırlıyoruz. Oysa işin arka planında neler var biliyor musunuz? Kamuoyundan saklanan sözleşmeler, üstü örtülen Sayıştay görüşmeleri, görüşüne başvurulmayan sağlık camiası ve dinlenmeyen yapıcı eleştiriler var.

Bakın, iki rakam vereceğim sevgili vatandaşlar size. 34 şehir hastanesine, devlete devredilene kadar vatandaşlar olarak tam 130 ile 160 milyar lira ödemek zorunda kalacağız. Oysa bu hastanelerin maliyeti ne kadar biliyor musunuz? 27 milyar TL. Yani kendi kendini beş yılda amorti eden bir yatırıma Türk milleti olarak fazladan 100-130 milyar lira ödemek zorunda kalacağız. Dahası, kampüslerin içine otopark, kantin ve AVM gibi gelir getirici ticari işletmeler için imtiyazlar verilmiştir. Bu yetmezmiş gibi, ihaleye giren şirketlere kamu bankalarından krediler verildi. Hani asgari ücretli vatandaşımın acil bir ihtiyacı için 5 bin lira lazım olduğunda istediği krediyi vermeyen o bankalar var ya, işte onlar yüz milyonlarca krediyi bu işletmelere verdiler. Çok acı, gerçekten çok acı. Osmanlı Dönemi'nde verilen kapitülasyonlardan hiçbir farkı yok bu politikaların.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak yapıcı olmaya ve milletimizin çıkarlarını korumaya çalışıyoruz. Uyarılarımızı dikkate alırsanız bundan kazançlı çıkacak olan Türk milletidir. Şunu da ifade etmek isterim ki: Bizler bu memleket için bir tuğla koyanın hep yanında olduk ama çürük bir tuğla gördüğümüzde ise bunu görmezden gelemeyiz. Arzumuz, o anlaşmalarda Türk milletinin çıkarının korunması. O yüzden buradan ifade ediyorum ki: Bunun için Hükûmeti şeffaf, açıklanabilir ve gerçekten bağımsızlığına güvenilen yapılar tarafından denetlenebilir anlaşmalar yapmaya davet ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yurdakul.