GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:17
Tarih:07.11.2012

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 25 Nisan 2012 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından onaylanan, Resmî Gazete'de 26 Nisan 2012 tarihinde yayımlanan 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'un uygulanmasındaki aksaklıkların araştırılması için Anayasa'nın 98'inci maddesi ve İç Tüzük'ün 102 ve 103'üncü maddeleri gereğince genel görüşme açılması talebimizle ilgili söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, bu kanun Mecliste görüşülürken aksaklıkları, taleplerimizi ilettik ama ne yazık ki dikkate alınmadı. Şunu söyledik, dedik ki? İlk defa Türkiye Büyük Millet Meclisinde, 24'üncü Dönemde, özellikle bir kanun hakkında -gerek Milliyetçi Hareket Partisi gerekse Cumhuriyet Halk Partisi gerekse AK PARTİ- üç partinin de seçim beyannamesinde olmasından kaynaklanan ve üç partinin de bu sorunu çözme noktasındaki iradesini beyan etmesi noktasında, bir noktada birleşmiş bulunduk, dedik ki: "Gelin, üç parti bu konuda birleştiyse, en azından, bu kanunu vatandaşların beklentileri doğrultusunda çıkaralım." Yıllarca süren ve kanayan bir yarayı el birliğiyle ortadan kaldıralım istedik. Ama ne yazık ki yine Meclisteki çoğunluğunuza dayanarak, getirdiğimiz bütün önerileri, talepleri, önergeleri oy çoğunluğunuzla reddettiniz ve bugün uygulamalardaki aksaklıkları hepinizin görmesini isterim.

Bakın, Gerek Komisyonda gerekse Meclis Kurulunda MHP Grubu olarak görüşlerimizi ısrarla belirttik, doğru olanları belirttik ama ısrarla yerine getirmeme noktasında gayretin içerisinde bulundunuz. Bunu söyledik.

Şimdi, burada birçok konuyu dile getirdik ama üç tane ana şey üzerinde duralım dedik. Neydi bunlar? Bunlardan bir tanesi şuydu, dedik ki: "Dünyada ve Türkiye'de ormansızlaşma, küresel ısınma ve iklim değişikliği dünyanın en önemli problemiyken ve dünya buna çözüm bulmaya çalışırken buradan elde edilecek gelirleri gelin, yeniden, ormanlarımızın ihyasında ve orman köylülerimizin kalkındırılması noktasında harcayalım." Hepiniz biliyorsunuz ki, bakın, kanunun özü nedir? Orman köylülerinin kalkındırılması; Ne yazık ki sadece kanunun adında kaldı.

Bugün Türkiye'nin yüz ölçümünün yüzde 27'si ormanlarla kaplı ama çok acı olan bir şey var: Yüzde 27'nin, ne yazık ki yüzde 50'si verimli, yüzde 50'si ise bozuk vasıflı ormanlar. Yani taşlık, kayalık, çalılık, çırpılık olan yerlerin, açıklıkların orman sayıldığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Fakat orada cüzi bir miktarda kaynak aktarılması öngörüldü ama ben bunun da olmayacağını düşünüyorum.

İkinci husus neydi? İkinci husus da şuydu: Bu ormanlarımızı canı pahasına koruyan köylülerimiz, bir yangın çıktığında -burada orman köyünden birçok milletvekili var- ilk defa, gece de olsa, gündüz de olsa tüm imkânlarını seferber eden orman köylüleri, ormanları koruyan orman köylüleri. Dedik ki: "Bu orman köylülerinin kalkındırılmasına destek sağlansın." Çünkü bunlar yüzyıllardır bu ormanları koruyor, yüzyıllardır. Çünkü orada dedesinin hatırası var, babasının hatırası var, canı pahasına korumuş. Ama bırakın orman köylüsünü korumayı, orman köylüsünü mağdur edecek noktaya getirdiniz.

Üçüncü hususumuz da şuydu: Dedik ki bir hukuk oluşturuyoruz. Bu hukuku düzgün oluşturalım, ama hukuku da ortadan kaldırdınız, hukuk da ortadan kalktı.

Bunları niye anlatıyorum? Bunların hepsini anlattık, buradan saatlerce anlattık. Şimdi, bu yaz döneminde -benim bölgem Torosların bir dağ köyü, bir orman köyü- Adana'nın Toroslardaki tüm köylerini gezdim, dağ köylerini gezdim, yetinmedim, 2/B'yle ilgili, Mersin, Antalya, Muğla gibi özellikle 2/B'nin yoğun olduğu yerleri gezdim, her yerde aynı sıkıntı.

Değerli milletvekilleri, bakın, eğer gezdiyseniz bu sıkıntılarla karşılaşmışsınızdır. Ana sıkıntı şu: Şimdi biz burada söyledik, getirdiniz bir yasa. Orman Bakanlığı bu yasayı getirmesine rağmen Orman Bakanlığı bu yasada yok. Tamamen para kazanmaya yönelik, bütçe açığının giderilmesine yönelik, cari açığı dengelemeye yönelik bir çalışma hâline getirdiniz. Şimdi ben size buradan soruyorum. Yani günü kurtarabilirsiniz... "Şimdi, buradan 15-20 milyar, 9,8 milyar para bekliyoruz, 27 milyar para bekliyoruz." gibi Maliye Bakanının ve Ali Babacan'ın çeşitli açıklamaları var. Bugün bu paralarla günü kurtarabilirsiniz. Zaten satılmadık hiçbir şey bırakmadınız, çok açık söylüyorum. Hazine arazilerini satıyorsunuz, yabancıya toprak satışını getirdiniz, Türkiye'nin stratejik tüm kurumlarını, Cumhuriyet döneminde kazanılan tüm kurumlarını sattınız. Bu sattıklarınızla günü kurtarabilirsiniz ama geleceği nasıl kuracaksınız? Çocuklarımıza neyi bırakacaksınız? Şimdi burada da tamamen Orman Bakanlığı ve orman köylülerinin kalkındırılması bu işin içinde olması gerekirken tamamen parasal olarak bakıldı ve orman köylüsünün bırakın kalkındırılmasını, mağdur edildiği bir süreci yaşıyoruz.

Şimdi size soruyorum: Sayın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek "30 Ekim tarihi son. Biz çok güzel bir kanun çıkardık, kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Bütün vatandaşlarımız gelecekler, bu imkânlar içerisinde bunları alacaklar." dediler. Defalar kere soruldu kendisine, biz de sorduk. Dedi ki: "30 Ekim tarihi son." Ne oldu da peki, 30 Ekim tarihini üç ay ileriye almak zorunda kaldınız? Ben size söyleyeyim: Çünkü gerçek hak sahipleri müracaat edemediler, gerçek hak sahiplerinin müracaatı olmadı, açık söylüyorum.

Bakın, orman köylülerinin kalkındırılması olması gerekirken mağduriyetiyle karşı karşıyayız. Fiyatları açıklamadınız, rayiç bedelleri öyle bir açıklamışsınız ki o kadar çok tutarsız. Aynı ilçenin bir tarafında 5 katı, bir tarafında 1 katı. Bunu kendi milletvekilleriniz çok iyi bilir, almaları mümkün değil. Ya, şunu söyledim, buradan şunu söyledik Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak: "Ya, bu köylülerin çay içmeye paraları yok, siz 2 milyar lira müracaat parası koymuşsunuz. Bundan dolayı bunlar müracaat edemez." Dediniz ki: "Efendim, bu işe bir resmiyet kazandıralım." Biz de dedik ki: "Bir resmiyet kazandıracaksanız, o zaman 100 lira koyun."

Evet, değerli milletvekilleri, bakın, orman köylerinde 2 milyar lirayı veremediği için müracaat edemeyen binlerce orman köylüsü var, binlerce orman köylüsü var, açık söylüyorum ve bu fiyatlardan dolayı alamayan binlerce orman köylüsü var.

Şimdi, Adana'nın Gedikli köyünde seçimden önce Milliyetçi Hareket Partisinin toplantı talebine cevap verilmemiş ve bu yasa çıktıktan sonra baktım ki o köyün muhtarı ve vatandaşları bizi arıyor, diyorlar ki: "Gelin, yandık." "Ne oldu?" 500'e yakın vatandaş, Gedikli'de, Durmuşlu'yu, Horzum'u toplamışlar, bizi bekliyorlar. Aynı söylediğim sıkıntıları söylüyorlar, "Bizim bu fiyatlarla bunları almamız mümkün değil." diyorlar. Çözüldü mü? Çözülmedi.

Bakın, Mersin'de gezdim, Muğla'da gezdim, Antalya'da gezdim. Mersin'de bu vatandaşlarımıza bunlar elli, altmış, yüzyıldır dedelerinden kalmış. Dedelerinden kalan yerlerde dedeleri, babaları sırtlarında çuvalla toprak taşıyarak bir-iki dönüm bir ekebilecek arazi ortaya çıkarmış ama bugün bunu alamıyor. Peki, alamayınca ne yapacaksınız? Genel hükümlere göre üçüncü şahıs vatandaşlara satacaksınız, belki yabancılara satacaksınız. Hani nerede orman köylüsünü düşündünüz, hani nerede orman köylüsünün kalkındırılması? Yazık değil mi bu orman köylüsüne?

Şunu açık söyleyeyim, bakın, o köylerden yüzde 50-60 oranında oy aldınız yani bu vatandaşlar sizin "garip gureba, fakir fukara" gibi söylemlerinize inanarak bu oyları verdi ama siz burada? Bakın, araştırın, gelin, işte, bu araştırma önergemize destek verelim. Bu 2/B'den yararlananlar kimler biliyor musunuz? 2/B'den yararlananlar tuzu kurular, müteahhitler, turizm avcılığı yapan, fırsatı ganimet bilen insanlar. Bakın, gelin, araştırmalarını yapalım ama şu ana kadar parasını yatırıp şartlarını tam yerine getiren yüzde 31. Yarın, üç ay sonra da bu tabloyla karşılaşacaksınız. Peki, bu vatandaşların durumu ne olacak?

Muğla'ya geçtik, Muğla'ya. Muğla'da 1.100 kilometre sahil bandı var. Burada vatandaşlarımız ta dedelerinden, atalarından beri zeytincilik yapıyor. Şimdi, öyle fiyatlar konmuş ki bu vatandaşların Muğla'da bunu alması mümkün değil. Peki, almayınca kim alacak? Üçüncü şahıslar alacak. Kim alacak? Yabancılar alacak. Kim alacak? Zenginler alacak. Ya, zaten orman köylüsü perişan vaziyette, orman köylülerinin fakirliği Meclis raporlarına girmiş, araştırmalara girmiş, Türkiye'nin millî gelirden en az payı alan kesimi. Yani bu kanunla orman köylülerini korumamız gerekirken şu anda orman köylülerini bırakın korumayı, mağdur ediyorsunuz. Aladağ'da emin olun, araştırın, bakın, gelin, bunu, araştırmayı yapalım görelim. 20 milyar lira para birimi belirlemişler, 20 milyar lira. Oraya 2-3 tane arsacı, emlakçıyla gittim,  aldım gittim, üşünmeden hem o yöredekilerle hem hemşehrilerle, sizin bürokratlarınızın 20 milyar lira belirlediği yere kaç lira belirliyorlar biliyor musunuz? 500 lira, 1 milyar lira. Ya, yazık değil mi, zaten bunu on beş yıldır, yirmi yıldır, elli yıldır, yüz yıldır kullanıyor. Yani 500 lira, 1 milyar lira olan yeri 20 milyar liraya verdiğiniz zaman bu vatandaş nasıl alacak? İnanmıyorsanız gelin?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla)- ?şu şeyimize bir destek verin, bu gerçeklerin hepsini ortaya çıkaralım.

Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.