GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:19
Tarih:08.11.2017

HDP GRUBU ADINA MİTHAT SANCAR (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bir süredir sızıntılardan, belgelerden konuşuluyor. Bundan önce "Panama Belgeleri" adı altında yayımlanan bilgiler vardı. "Malta Belgeleri" sızıntısıyla gündeme gelen finansal dünyadaki karanlık ilişkiler vardı; şüpheli, şaibeli ilişkiler vardı. Şimdi de yine yeni bir sızıntıyla karşı karşıyayız, "Paradise Papers" adıyla gündeme oturdu, dünya gündemine oturdu. Bizi de ilgilendiren önemli bir boyutu var çünkü bu belgelerde Başbakan Binali Yıldırım'ın çocuklarının, yakınlarının şirketlerinin de adı var. Onların da Malta'da, bu "vergi cenneti" olarak adlandırılan yerde ticari faaliyetlerini sürdürdüklerine ilişkin bilgiler var; zaten Sayın Başbakan da bunu reddetmedi.

Buradaki sorun ne? Onu çok kısa aydınlatalım ve sonra da Hükûmete sorularımızı yöneltelim: Bu tür durumlarda ortada iki ihtimal söz konusu olabiliyor; biri, vergi kaçırma, diğeri de vergiden kaçma ya da vergiden kaçınma ya da bir başka terim de kullanılıyor, vergiden sakınma. Her ikisi bir arada gerçekleşebiliyor fakat; bu, şart değil.

Vergi kaçırma, apaçık yasalara aykırı bir faaliyet ve bu, çeşitli yaptırımlarla zaten cezalandırılması gereken bir davranış. Bu, yasalara aykırı fakat vergiden kaçma ve kaçınma, mutlaka yasalara aykırı olmak zorunda değil. Vergiden kaçma, esas itibarıyla, ahlaki ve yine ekonomi politik bir mesele olarak konuşulur. Yani, vergiden kaçma, esas itibarıyla, ahlaken yargılanması gereken bir davranış ama sadece ahlaki bir mesele değil, bunun sosyoekonomik, ekonomi politik sonuçları da var.

Bu "Paradise Belgeleri"nde gündeme gelen ilişkilerin daha çok "off-shore" şirketler bağlamında tartışıldığını görüyoruz, çeşitli ülkelerden yüzlerce siyasetçinin adı geçiyor. Peki, burada aslolan soruya daha önce yaptığı açıklamayla Sayın Başbakan cevap vermiş oluyor mu? Hayır, olmuyor değerli arkadaşlar. "Soruşturma açılsın çocuklarım hakkında, onların dokunulmazlığı yok." diyor. Öncelikle, tabii Türkiye'de böyle bir soruşturmayı açacak bir savcının olup olmadığı sorusunu sorarız ama asıl soruya cevap vermesini beklerdik Sayın Başbakanın. Acaba, bu yatırımlarla, çocuklarının Malta'daki bu yatırımlarıyla ülkeye verdiği kayıp nedir? Daha açık soralım: Bu, ahlaki bir davranış mıdır? Eğer bu ilişkileri Türkiye'deki şirketleri üzerinden yapsaydı Türkiye'de ödeyecekleri vergi ne kadardı? Bunu Malta'da yaptıkları için sadece kendilerine kalan kazanç ne kadardır? Neden Türkiye'de elde edilmiş bir kazanç farklı adlarda şirketler kurularak Malta'da yatırıma dönüştürülüyor? Acaba o şirketlerin faaliyetlerinin ne kadarı Türkiye'yle bağlantılı? Malta'da kurulu şirketler Türkiye'de faaliyet yapıyorlar mı? Bütün bu sorulara tek tek açık cevap verilmesi gerekiyor.

Nitekim, bugün grup başkan vekilimiz de açıkladı, evet, Başbakan Yıldırım'ın çocuklarının şirketlerinden, Malta'daki şirketlerinden biri Türkiye'de ihale almış, 7 milyon dolar civarında. Bu para, bu kazanç nereye gidecek, nerede vergilendirilecek? Türkiye'deki şirketiyle yapsaydı ne kadarı Türkiye'de vergilendirilecekti, şimdi Malta'da ne kadarını veriyor? Sürekli "yerli" ve "millî"den söz eden bir iktidarın bu konulara tereddütsüz, açık, net cevaplar vermesi gerekiyor. Bakın, yoksulun sırtına binip vergileri sürekli artıran bir iktidar kendi Başbakanının çocuklarının daha az vergi ödemesine göz yumabilir mi? Bunun hesabını vermek zorunda; yoksullara vermek zorunda, halka vermek zorunda.

Teşekkürler efendim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.