GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Taşkömürü Kurumunun sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:18
Tarih:07.11.2017

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde taşkömürü deyince akla ilk gelen kurum Türkiye Taşkömürü Kurumudur. TTK, ülkemizdeki taşkömürü üretiminin esas ihtisas sahibi, ustası ve en köklü kurumu olarak maden sektörünün en önemli değeridir. Yüz yetmiş yıllık kömür üretim kültürü ve tecrübesi bulunan TTK, ülkemizin yegâne taşkömürü üretimi yapan kurumu olarak, cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne kadar geçen süreçte ülkemizin ekonomisine ve sanayisine can suyu olmuş, güç vermiş ve çok önemli katkılar sağlamıştır. Gözümüz gibi korumamız gereken böyle bir kurum, yıllardır devletin üzerine yük olarak görülmüş ve bugün ne yazık ki kapanmaya doğru giden bir sürecin içerisine sokulmuştur.

Değerli milletvekilleri, bilmenizi isterim ki maden işçisi her gün ailesiyle helalleşerek ocağa iner. Önceki gün TTK'ye ait ocaklarda çalışan 3 bin maden işçisi de ailesiyle helalleşti ve ocağa girerek bu ülkenin ekonomisine katkı sağlamak için kazmasını salladı, vardiyası bitti, bitti ama işçiler geleceklerini düşünerek ocaklardan çıkmadı. Peki, bunu neden yaptı? Çünkü madenci tedirgin; çocuklarına götürecekleri bir lokma ekmeğin ellerinden alınacağının korkusunu yaşıyor, ocaklarının kapısına kilit vurulacağından endişe duyuyor. Peki, bu korku, bu endişe neden kaynaklanıyor? Çünkü Genel Kurulda görüşmelerine başlanan torba kanuna konulan TTK'ye ait bir düzenleme var. Bu düzenlemenin içinde ne var? TTK'ye ait maden sahaları bölünerek parsel parsel üçüncü kişilere devredilecek, kurumun özelleştirilmesinin yolu açılacak. Onun için bugüne kadar devletiyle hiçbir sorunu olmayan madenci ayağa kalktı, sesini Ankara'ya duyurmaya çalıştı. Şimdi, deniliyor ki: "Düzenlemeden devlet eliyle işletilen sahalar hariç tutulacakmış." Peki, bu durumda TKK rahat bir nefes mi alacak? Hayır. Ruhsatlar devredilirse havzada bütünlük bozulacak, denetimler zorlaşacak ve daha büyük sorunlar ve sıkıntılar kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktır. İçinde TTK'nin deneyimi, birikimi olmayan bir madencilik faaliyeti daha çok taşeron, daha çok sömürü ve daha çok iş kazası ve ölüm demektir.

Değerli arkadaşlar, taş kömürü stratejik bir madendir ama sadece bir madenden ibaret değildir. Taş kömürü, Uzun Mehmet'ten bugüne emek demektir, alın teri demektir, iş demektir, aş demektir. Kara elmas, vatanımız için bağımsızlık demektir. Eğer üretim varsa iş vardır, ekmek vardır. İş varsa, ekmek varsa orada huzur vardır, mutluluk vardır. Huzur varsa, mutluluk varsa biliriz ki orada istihdam vardır, katma değer vardır. Ancak yıllardır TTK'ye işçi alınmaması ve gerekli yatırımların yapılmaması nedeniyle üretim her geçen gün azalmakta, kurumda ve bölge insanında mutsuzluk ve huzursuzluk her geçen gün artmaktadır.

Kurumda 1974 yılında 5 milyon ton olan satılabilir kömür üretimi, 2016 yılında 911 bin tona inmiştir. 2002 yılında 15.760 bin olan üretim işçisi bugün 7.613'e gerilemiştir. Yani kurum her geçen gün kan kaybetmekte, göz göre göre ölüme mahkûm edilmektedir.

Değerli arkadaşlar, eğer niyetiniz gerçekten kömürü millî ekonomiye kazandırmaksa o zaman yapacağınız tek şey, ülkemizin yegâne taş kömürü üretimini yapan, bu işin ustası, ehli olan TTK'yi ayağa kaldırmak olmalıdır. Onun için, devlete olan taahhütlerini yerine getirmeyen, birdenbire yerli kömür sevdalısı olan firmaların değil, madencilerin feryadına kulak verelim.

"Güçlü bir Türkiye için bizim kömürümüz, bizim enerjimiz" diyorsak hepimiz destek verelim, TTK'ye yatırım yapalım, üretim işçisi alınsın, gücüne güç katılsın; bundan kazanan da ülkemiz ve ülkemizin yarınları olsun.

Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)