| Konu: | Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 02.11.2017 |
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
502 sıra sayılı -adı çok uzun olduğu için açıklamayacağım- Kanun Tasarısı'yla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, her ülkenin sıkıntıları olur, sorunları olur. Özellikle, ekonomiyle ilgili olarak da sıkıntı her zaman için söz konusu olabilir. Bu dönem de birçok konuda sıkıntıları var Türkiye'nin ama ekonomiyle ilgili olarak çok önemli sıkıntıları var, sorunları var. Bu sorunları, sıkıntıları geleneği olan devletler bir şekilde hallederler. Kendi yapıları içerisinde, geleneksel yapıları içerisinde, kurumsal yapıları içerisinde bunları hallederler, çözerler. Sorunu önce teşhis eder, ondan sonra da gereken önlemi alırlar. Kurumsallaşma diye bir hadise var. Bu, devletler için de geçerli; kurumsallaşma, şirketler için olduğu kadar devletler için de geçerli. Kurumsallaşmayı becermiş, hem kadrolarıyla, ekonomi kadrolarıyla hem kurumlarıyla, bürokrasisiyle sorunu, gelecekteki sorunları da teşhis edip önlem alırlar devletler, almaya çalışırlar.
Türkiye'ye geleyim. Türkiye'nin sorunları yapısal. Özellikle ekonomiyle ilgili sorunlarımız yapısal sorunlar, basit sorunlar değil. Ekonomi deyince de yanlış anlaşılabiliyor, kimin sorunu ekonomiyle ilgili? Devletin ekonomisi mi, vatandaşın ekonomisi mi? Devletin ekonomisi farklı. Devletin ekonomi anlayışıyla ilgili kendi perspektifinden sorunları farklı. Devlet, öncelikle kendi içerisindeki bu borçlanma sorununu çözmek zorunda, çok önemli sıkıntıları var, yatırım yapmak zorunda, tasarruf yapmak zorunda, döviz bulmak zorunda, devletin aşağı yukarı her alanda sıkıntısı var ekonomiyle ilgili. Ama vatandaşa bakıyorsun, vatandaşın da benzeri şekilde... "Vatandaş" deyince tabii, adını koymak lazım. İşçi, esnaf, emekli, memur, iş adamı, herkesin sorunu var, sıkıntısı var, özellikle de işsizlerin. Bunların sorunları da daha farklı. Bunlar, zaman zaman devletin ekonomideki sorunlarıyla bu saydığımız vatandaş kesimlerinin sorunları da birbirleriyle çelişebiliyor.
Şimdi, bu 502 sıra sayılı Kanun Tasarısı, Hükûmet tarafından bir sıkıntı döneminde, ekonomiyle ilgili olarak bildiğimiz bir sıkıntı döneminde getirildi. Bu torba kanun tasarısının biraz önce Sayın Maliye Bakanımız çıktı bu kürsüden tek tek maddeleriyle ilgili yirmi dakika bir bilgi verdi, kendisini tebrik ediyorum. Geçen torba kanun tasarısında bu kürsüye çıkıp bilgi vermemişti, bu sefer çıktı, bilgi verdi, onun için kendisini kutluyorum. Bu Meclise bilgi verilmesi lazım, doğrusu Maliye Bakanlarının görevi o. Geçen sefer bilgi vermedi nedense, ben de buradan eleştirdim, bu sefer -sağ olsun- geldi, bilgi verdi. Yalnız, şöyle bir şey var: Bu sefer bilgi verdi de ne anladı milletvekillerimiz?
Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısı Türkiye'nin ekonomik sorunlarının, bu yapısal sorunlarının hangilerini çözüyor? Devletin sorunlarını çözüyor mu?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yok.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Devletin borçlanma sorununu, sıkıntısını çözüyor mu?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Çözmüyor.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Vatandaşın sorunlarını çözüyor mu? Esnafın sorununu çözüyor mu, artırıyor mu?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Artırıyor.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - İş adamının, işçinin, işsizin, çiftçinin, memurun, bunların sorunlarını çözüyor mu? Hangi kesimin sorunlarını çözüyor?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Zenginlerin sorununu çözüyor.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Yani bu torba kanun tasarısı -tamam, getirildi, anlatılıyor, önümüzdeki hafta da bunun detayına gireceğiz- hangi sorununu çözüyor vatandaşın? "Şu sorunlarını çözüyor." diyebilen birisi var mıdır Sayın Maliye Bakanı da dâhil olmak üzere?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Var, faizcinin sorununu çözüyor.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Şöyle söyleyebilirim Sayın Tanal, bu kanun tasarısı aslında sadece iktidara biraz zaman kazandırıyor, hiçbir sorununu çözmüyor. Bir süre zaman kazandırıyor, bir süre sorunları halının altına süpürüyor, erteliyor sorunları, daha sonra yeni sorunlarla karşılaşmak üzere sıkıntıları artırıyor.
Bu torba kanun tasarısı değerli arkadaşlar, bilin ki vergi demek, ilave vergi demek. Bu torba kanun tasarısı bilin ki ilave zam demek. Şimdi, normal olarak Sayın Maliye Bakanının sunumunda bize ne kadarlık bir vergi ve zam getirdiğini bir etki analiziyle... Ki kendi iktidarının çıkardığı bir kanuna dayanıyor etki analizinin yapılması, her kanunun ona dayanması, etki analizine dayanması ama o etki analizini vermedi sağ olsun bize, ısrarlarımızla küçük bir not gönderildi. Buna göre 40 milyar mı vatandaştan, farklı kesimlerden vergi alıyoruz, zam alıyoruz; 50 milyar mı, tam olarak bilmiyoruz ama vatandaşın sırtına vergi ve zam yüklediği kesin. Vergi ve zam yüklüyor, vatandaşı daha da sıkıntılı hâle sokuyor ama ne oluyor? Devlete bir süre daha kazandırıyor, daha doğrusu iktidara bir süre daha kazandırıyor.
Etki analizi yapılmadığı için biz de Hükûmetten aldığımız, iktidardan aldığımız rakamlara güvenerek burada eleştiriler yapamadığımız için tam olarak bilmiyoruz. Ama şunu söyleyebilirim. Bu torba kanun tasarısı bu anlamda etik de değil, bu anlamda insan odaklı da değil. Vatandaşın ve ekonominin sorunlarını çözebilen bir şey değil, özellikle bunu belirtmek istiyorum.
Peki, kime ne kadar yük getiriyor, hangi kesimlere ne kadar yük getiriyor bunu da rakamlandıramıyoruz bu etki analizi yapılmadığı için. Hükûmetin gerçek anlamda ne kadar kazancı olacak onu da tam olarak bilemiyoruz. Ya, o kadar garip ki, bu meşhur MTV var biliyorsunuz, önce "yüzde 40" diye Sayın Bakan açıkladı, tepkiler olunca sanki iktidarın, Cumhurbaşkanımızın ve AK PARTİ Genel Başkanının haberi yokmuş gibi o 40'ı 25'e düşürdü, hâlbuki yüzde 40 yapılırken kendi bilgisi dâhilinde yapılmıştı. Ama, güzel bir manevrayla sanki bilgisi yokmuş gibi, sadece bütün suç Hükûmette ya da Sayın Maliye Bakanındaymış gibi "Yüzde 40 indirildi, 25'e düşürdük." dediler; hiç ilgisi yok tabii. Aslında, Sayın Cumhurbaşkanı konuyu en baştan biliyordu, onun talimatıyla bu şekilde yapılmıştı, "indirildi" dedi.
Bir de şu durum var: Sayın Başbakan da bir açıklama yaptı, bu torba kanun ve bütçeyle ilgili olarak dedi ki: "Bundan sonra debdebe ve şaşaa dönemi bitmiştir, bundan sonra tasarruf dönemine giriyoruz Hükûmet olarak. Bundan sonra bilin ki kemerleri sıkacağız." Şaşırdım hakikaten yani Sayın Başbakan bunu söylüyor ama bu tasarruf nasıl yapılacak, kim tasarruf yapacak, Hükûmet mi tasarruf yapıyor? Baktım, şimdi, biz Plan ve Bütçe Komisyonunda, yukarıda bütçeyi görüşüyoruz, geçen yılın bütçesine yani içinde bulunduğumuz yılın bütçesine göre yüzde 30'dan fazla bir artış yapılmış bütçede, yüzde 30'dan fazla. Şimdi tasarruf yapıyorsan bütçeni küçültürsün, nasıl bir anlayıştır daha büyük bir bütçe yapıyorsun, daha fazla vergi topluyorsun, daha fazla harcama yapıyorsun; tasarrufa yönelik bir bütçe değil bu. Bu torba kanun da tasarrufa yönelik değil. Nasıl bir tasarruf anlayışı var? Sayın Başbakanının dediğini ben burada bulamadım.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Söylediğinin tersini yapıyorlar, ondandır.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Bu biraz önce anlatmaya çalıştığım konuya da tekrar geleyim. MTV'de yüzde 40 denildi, tepkiler oldu, "Düşürüldü, yüzde 25 yapıldı." dendi, biraz sonra anlatacağım onu ama... Orada tam bir hesaplama yapılamadan hemen torbada Hükûmet tasarısında olmayan bir hüküm getirildi, kurumlar vergisine yüzde 10 zam yapıldı. Ya, daha beş altı ay önce "Kurumlar vergisini biz yüzde 5'e indireceğiz." demişlerdi.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok canım.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Ne oldu? Birdenbire yüzde 10 zam yapıldı.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok canım, demedik öyle bir şey.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Evet, iktidarın bazı mensupları "Yüzde 5'e kadar indireceğiz." dediler Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Açıklamaya yetkili olan benim; ben de öyle bir şey demedim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Açıklamaya yetkili olan çok var sizde.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Olur mu canım, Maliye Bakanı olarak ben açıklarım.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Şimdi, "Kurumlar vergisini düşüreceğiz." diyorsunuz, sizin getirdiğiniz, Hükûmet olarak bakanların ve Başbakanın imzaladığı tasarıda böyle bir şey yok. MTV, Motorlu Taşıtlar Vergisi güya tabii o da tam öyle değil ama 40'tan 25'e düşürülünce kurumlar vergisine birdenbire zam yapıyorsunuz, yüzde 10 zam yapıyorsunuz. Ee, peki, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Bu, tasarrufları mı artırıyor? Bu, debdebe ve şaşaayı mı azaltıyor? Neye hizmet ediyor bunu anlamak mümkün değil, ben anlayamadım.
Sayın Bakan birçok maddeyle ilgili olarak dedi ki anlatmaya çalıştı; işte "Alacağın aslını alıyoruz, 406 sayılı Kanun'la ilgili olarak ihtilafları ortadan kaldırıyoruz." Sayın Bakanım, bu, Maliyenin bir anlamda pes etmesidir. Yıllardır uğraşıyorsunuz "hazine payı" adı altında bu iletişim şirketlerinden bir şeyler almaya çalışıyorsunuz -bunun tutarı, toplamı milyarları buluyor, birkaç milyarı buluyor- ama kaybediyorsunuz; ondan sonra diyorsunuz ki "Ben bir af çıkarayım, bunu farklı hâle getireyim." Ee, bu, Maliye Bakanlığının pes etmesidir doğrudan doğruya maalesef. Bu, bir anlamda başarısızlıktır, itiraftır.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Gayet başarılıyız alacaklarımızı tahsil etmekte, merak etmeyin.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Başarılı olmanızı biz dileriz.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Teşekkür ederiz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Bu ülke için öyle olması lazım ama başarıyı arıyorum bulamıyorum.
MURAT EMİR (Ankara) - Bak, karıştı; kâğıtlarda bile yok başarı!
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Evet.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - O kâğıtlarda nerede başarı? Yok o kâğıtlarda başarı.
MURAT EMİR (Ankara) - Olsaydı orada yazardı emin olun!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - O sizin kâğıtlarınız, bizim kâğıtlarda...
MURAT EMİR (Ankara) - Bir rakamı bile söylemediniz, benden esirgediniz Sayın Ağbal.
BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, devam edin lütfen.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Şimdi, MTV ile ilgili olarak girdik, şöyle bir rakam vereyim: Bakın, vakit kaybetmemek için hemen giriyorum. Çıkarttık, eski oranlarla kıyaslayınca sadece 1300 cc'lik motor hacminin altında olan ve vergisiz değeri 40 bin liranın altında olanlarda yüzde 15'lik bir zam var, ondan sonra 70 bin liranın küçüğüyle başlıyor, 26,5 zam, ondan sonra 38,1'lik, ondan sonra tekrar 26'lık, 37,5'luk, 50'lik zamlar hâlinde devam ediyor yani ortalaması aslında tekrar yüzde 40'a geliyor değerli arkadaşlar. Yani şöyle bir manevra yapılmış: "Biz 40'tan vazgeçiyoruz, tepki geldi, 40'tan vazgeçtik, 25'e indirdik." Ama görüyorsunuz aslında yine 40 ortalaması ama öyle duyuruluyor, bu arada kurumlar vergisine de yüzde 10 zam yapılıyor. Bu kadar başarılı olunabilir. Yani "başarı" diyorsak işte buradaki manevrayla başarılı olunmuştur ve vatandaş sanki ikna edilerek daha fazla vergi alınmıştır vatandaştan, konu bu.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Mehmet Şimşek bile anlamamış beni, televizyonda yanlış anladı.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Merak etmeyin, başarımıza devam ediyoruz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Demin Ankara Milletvekili Sayın Murat Emir Sayın Bakanımıza bir soru sordu. Varlıkların millî ekonomiye kazandırılmasıyla ilgili bir kanunu burada geçen yıl kabul etmiştik. Yani yurt dışında ve Türkiye'de şu anda kara para dediğimiz ya da kayıtlı olmayan meblağların döviz, altın, varlık, gayrimenkul her tür varlığın ekonomiye kazandırılması gerekiyordu, bir kanun çıkarttık. Sayın Maliye Bakanına soruyorum: Bütçede 2 kere sordum, burada Sayın Emir sordu. Ya, kaç kişi bundan istifade etti, ne kadar para geldi, ne kadar döviz geldi, cevap yok. Bilemiyoruz. Yani bir Maliye Bakanı bunu bilmez mi?
MURAT EMİR (Ankara) - Sarayın muhasebecisi belki biliyordur.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Tamam, bankalara beyanda bulunulmuştur, vergi dairelerine beyanda bulunulmuştur ama Maliye Bakanlığı bunu bilir, bir devlet bunu bilir. Bir devletin bunu bilmemesi mümkün değil. Bir Maliye Bakanının da "Ben bilmiyorum." demesi züldür.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Devlet tefessüh etmiş Beyefendi, devlet tefessüh etmiş.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Maalesef, maalesef... Ne diyeceğimi bilemiyorum.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Siz "kara para" diyorsunuz, kara para değil ki.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Gerçekten bu kadar önemli bir konu; varlıklar ekonomiye kazandırılmış, kim ne kadar bir varlık kazandırmış, bundan haberimiz yok ve Maliye Bakanlığının da haberi yok maalesef.
Burada, bir de, birinci bölümde kış saatiyle ilgili çok önemli bir uygulama var, bu kanunlaştırılıyor Danıştayın iptal ettiği. Hâlbuki onunla ilgili olarak açıklama istedik. Bakanlık yetkilileri bize şöyle bir rapor verdi: "İşte, vücut saati, şu saati, bu saati..." Ya, sonuç olarak geçmiş yıllarda yapılan tasarruf neydi bu yaz saati uygulaması varken, şimdi nedir, bunu bir türlü anlatmıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakikam olabilirse...
BAŞKAN - Peki, ek süre vereyim size bir dakika.
Tamamlayın lütfen Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sonunda EPDK yetkilileri bir rakam verdi. Size çok kısaca okumak istiyorum, bilmemiz lazım: 2012 242 milyar kilovatsaat; 2013 248 milyar kilovatsaat, 6 milyar kilovatsaatlik bir artış var 2012'den 2013'e; 2013'ten 2014'e 9 milyar kilovatsaatlik, 2014'ten 2015'e 6 milyar kilovatsaatlik yani ortalama 6-7 milyar kilovatsaat her yıl bu yaz saati dolayısıyla bir artış oluyor. Biz bu yaz saati uygulamasını yapmadık, ne oldu biliyor musunuz? 15 milyar kilovatsaatlik bir artış var. Ya, bu raporların ne ilgisi var? Ondan sonra da üniversite yazmış, şöyleymiş, böyleymiş, bilmem ne tarifesi, gece tarifesi, gündüz tarifesi... Yok böyle bir şey. İşte, çok basit bir şekilde... Bu nedir biliyor musunuz? Bu elektrik şirketlerine para kazandırmaktır, olay bu.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.