| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 06.11.2012 |
HÜSEYİN SAMANİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin yaş sebze ve meyve üreticilerinin sorunlarıyla ilgili vermiş olduğu araştırma önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, burada, biraz önce Vahap Bey'in de işaret ettiği son derece stratejik bir sektör olan tarım sektörünün sorunlarıyla alakalı konuşuyoruz ve onun içerisinde de aslında yaş sebze ve meyve dediğimiz, depolama imkânı olmayan, kısa sürede tüketilmek durumunda olan veya işlenilmesi gereken kısmıyla alakalı konuşuyoruz. Tabii, elbette ki böylesine hassas bir konuyu konuşurken mutlaka verilerle konuşmamız gerekmekte. Gerçekten, bu sektörün beklentileri nelerdir? Bu sektördeki çiftçilerin beklentileri nelerdir? Bu sektörde ürün üretmiş olan üreticilerin ürünlerini satmak için hangi şartlara ihtiyaçları vardır veya pazarın neye ihtiyacı vardır? Aslında, bunlara bakmamız gerekiyor. Üretmiş olduğumuz politikaları da buna uygun olarak üretmemiz gerekmekte.
Gerçek manada baktığımız zaman yaş sebze ve meyve sektöründe, aslında üretim bazında baktığımız zaman geriye doğru bir gidiş olmadığını görüyoruz, biraz önce Vahap Bey de onu işaret etti. 2002 yılında 39 milyon tondan bugün 45 milyon tonlara gelmiş, meyve üretiminde dünyada 12'nci sıradan 6'ncı sıraya gelmişiz, sebze üretiminde de dünyada 4'üncü sıraya gelmişiz. İhracat anlamında baktığımız zaman: 534 milyonluk sebze ve meyve ihracatı bugün 2,5 milyar dolara çıkarılmış; fındık, kuru üzüm, kuru incir gibi işlenmiş ve kurutulmuş sebze ve meyveler bunların dışında.
Değerli milletvekilleri, aslında "sebze ve meyve" dediğimiz zaman hepimizi ilgilendiren bir konu çünkü acıktığımız zaman bize bu üreticilerin taze bir şekilde sunmuş olduğu bu ürünlere ihtiyacımız var, beslenmek için bu ürünlere ihtiyacımız var. Fakat, ne yazık ki bu ürünler hakkında da bir sürü spekülasyonlar var. Bu ürünler hakkında konuşan çoğu konuşmacılar, televizyonlara çıkan, beyanatta bulunan birçok insanlar bu ürünler hakkında bilgi sahibi olmayan insanlar.
İşte, bugüne kadar Tarım Bakanlığının almış olduğu bu mesafeleri ve uygulamış olduğu destekleri aslında bir hedefe dönük olarak yaptığı ortada. Zira, tarım sektöründeki desteklemeleri yaptığımız zaman? Elbette ki birçok destekler var fakat bunların çoğu spesifik destekler. Mesela sertifikalı tohuma, fidana destek yapılıyor. Bunun amacı şu: Pazarın ihtiyaç duyduğu fidana destek yapılıyor. Yani biz bugüne kadar meyveyi üretmişiz, tonlarca üretmişiz, pazarın kapısına dayanmışız ama dünya bunları yemiyor artık, dünyanın istediği meyve çeşitleri farklı. İşte, Tarım Bakanlığı bunu çok iyi tespit etmiş ve artık, dünyanın ihtiyaç hissettiği, tüketirken ihtiyaç hissettiği fidanlara destek vererek, sertifikalı fidan olarak onlara destek vererek onların üretilmesini, onlarla ilgili bahçe tesisini sağlamaya dönük teşvikler veriyor.
Yine, pazarın talepleri şu? Çok önceki dönemlerde hatırlarsınız, kalıntı problemleri var. Bizim için de geçerli yani buradaki bütün milletvekili arkadaşlar, evimizdeki çocuklarımız bir tane elmayı, bir tane domatesi aldığı zaman "Acaba kalıntı var mı?" diye kafamızın içerisinde bir soru işareti var. İşte, gerek iç pazarın gerek dış pazarın taleplerini, beklentilerini? Yaş sebze ve meyveyle ilgili istifhamları ortadan kaldıracak birtakım adımlar atılmalıydı. İşte, Tarım Bakanlığı bunu da yaptı. Nasıl yapıyor bunu? Tabii, yüzde 22 olan bu ürünlerdeki kalıntı miktarı bugün takdir edersiniz ki yüzde 1.5'lar seviyesine düştü 2002 yıllarına baktığımız zaman. Artı, bütün kriterler Avrupa Birliği kriterleriyle de özdeş hâle getirildi.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Kaç tane numune alınıyor da bunu söylüyorsun ya. Her gün zehirliyorsunuz ya.
HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) - Peki, bunlara nasıl ulaştık? Bunlara, elbette ki işte iyi tarım uygulamalarıyla ulaştık. Bunlara, doğru ilacı doğru zamanda kullanma uygulamalarıyla ulaştık. Çok önceki dönemde, bildiğiniz gibi zirai ilaç kullanan faturalara destek verilirdi, ondan belli bir pay verilirdi, bunlar ortadan kaldırıldı, reçeteli sisteme geçildi. Bunun yanında, biyolojik mücadeleye destekler veriliyor artık, bunları hepimiz biliyoruz. Seralarda kullanılan, özellikle serada üretilen, kış aylarında yetiştirilen ürünlere dönük olarak biyolojik mücadele, feromon tuzaklar, tül gibi birtakım uygulamalara Tarım Bakanlığı bugün destekler vermekte.
Dolayısıyla, bugün zihinlerimizde "Hep hormonlu ürün mü alıyoruz acaba?" diye kafamızda bir soru işareti var. Artık o soru işaretinin ortadan kaldırılmasına dönük olarak, bugün seralarda, Antalya'da, Akdeniz Bölgesi'nde, "bombus terrestris" dediğimiz arılar kullanılıyor. Biyolojik yöntemlerle döllenmeyi sağlıyor ve hormon kullanılmadan tabii döllenmeyle o üretim sağlanabiliyor; işte pazarın da ihtiyacı bu.
Yine Avrupa'da çok eski dönemlerde, o Eurepgap denen, bizde iyi tarım uygulamaları denen uygulamalara doğru bir geçiş var, kayıt sistemi var, çiftçi kayıt sistemiyle birlikte artık kullanılan ilaçların da kayıt edildiği bir sisteme doğru gidiliyor.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Ya, neden bahsediyoruz? Islahiye'de üzümü çöpe attınız, çöpe; ondan bahsedin. Siz neden bahsediyorsunuz?
HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) - Bütün bunların sonucunda da tarımsal üretim ve ihracat artıyor ve bu politikaları bu şekilde sürdürerek de artmaya devam edecektir diyorum, Tarım Bakanlığı bu konuda gerekli tedbirleri alıyor diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.