| Konu: | Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 01.11.2017 |
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 501 sayılı Helal Akreditasyon Kurumu Yasa Tasarısı üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Sözlerime başlamadan önce, bugün 1 Kasım, önemli bir gün. Birincisi, dünya Kobani günü olması münasebetiyle, 1 Kasım itibarıyla Kobani'de IŞİD barbarlığına, IŞİD karanlığına karşı halkların umudu, kurtuluşu olarak, başta Rojava halkları ve tüm Suriye halklarının bu uğurda bedel ödeyen tüm kesimlerine selamlarımı gönderiyorum.
İkincisi: Bugün 1 Kasım. Evet, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra, özellikle 20 Temmuz tarihinden itibaren ülkeyi bir savaş sürecine sokan ve 7 Haziranda ortaya çıkan halk iradesini yok sayıp 1 Kasım 2015 tarihinde yeni bir seçimle teşekkül eden bu Mecliste bütün baskılara, bütün zorluklara, bütün siyasi soykırım operasyonlarına rağmen, halkımızın iradesinin yine bir tecellisi olarak bu Mecliste yer almış, Parlamentonun 3'üncü büyük partisi olarak Meclise giren ancak bir yılı dolmak üzere olan -4 Kasım tarihi itibarıyla bir yılı dolacak olan- yine siyasi bir darbeyle siyasi rehine olarak cezaevlerinde tutulan eş genel başkanlarımız ve milletvekillerimiz ile yine hukuksuzca, yine siyasi darbelerle cezaevine tıktırılan belediye eş başkanlarımızı ve parti yöneticilerimizi bir kez daha buradan selamlıyorum. Onların özgürlük, demokrasi, barış ve ortak yaşam uğruna hem içeride hem dışarıda vermiş oldukları mücadele bizim için onur kaynağıdır ve o mücadeleyi biz var oldukça sürdürmeye devam edeceğiz; onlarla gurur duyuyoruz, onur duyuyoruz.
Değerli arkadaşlar, görüştüğümüz kanun tasarısı Helal Akreditasyon Kurumu, kısa ismiyle gerekçede HAK deniliyor. HAK, aslında tek başına sadece bir yeme içmeyi ifade etmiyor. Hak, adalet, teslim edilmeli; hak, hukuk, adalet birbirlerini tamamlayan kavramlar. Hak, hukuk, adalet ve helal kavramlarının karşıtı haramdır, zulümdür, hukuksuzluktur. Dolayısıyla, bu sadece bir gıda maddesini yemekten ibaret değil, doğuştan birtakım haklara sahip olanların haklarını teslim etmemek de haramdır; fakir fukaranın, gurebanın hakkını yemek de, teslim etmemek de haramdır; hukuka uymamak da haramdır. Dolayısıyla, sadece piyasa koşulları içerisinde daha çok kâr etmek saikiyle, özellikle İslam âlemine yönelik "hak" kavramı adı altında, akredite edilecek taraflar, şirketler üzerinden "hak" kavramını ifade edemeyiz. Dolayısıyla bugün partimize ve eş genel başkanlarımıza dayatılan hukuksuzluk da aslında "hak" kavramının dışında, diğer bir deyişle haramın kabulüdür.
Dolayısıyla, dünden beri tartıştığımız -özellikle ortaya çıkmış olan "gizli" ibareli- Adalet Bakanlığı vasıtasıyla mahkemelere gönderilen ve talimat niteliğindeki karar gizlilik ibaresi içeriyor ve açığa çıktığı için biliyoruz. Peki, açığa çıkmayan kaç tane buna benzer talimat vardır, gizlilik içeren? Ya da bu gizlilik içeren belge açığa çıkmamış olsaydı, Sayın Başkanın izah ettiği gibi bir soruşturma başlatılacak mıydı? Kaldı ki başlatılan soruşturma, gerçekten buradaki hukuksuzluğa, yargıya yapılan müdahaleye yönelik bir soruşturma mıdır? Mesela "Bakanın bilgisi dışında." deniliyor. Bilgisi dışındaysa bu talimatı veren hâkim hemen görevden alınacak mıdır? Bence o değil. Evet, bir soruşturma var, bu soruşturma belgeyi sızdıranlar hakkında yürütülecek bir soruşturmadır, muhtemelen bunun faturası da adliyedeki gariban bir kâtibe çıkarılacaktır. Eğer yargının bağımsızlığı söz konusuysa o zaman bunun gereği yerine getirilmeli ve bunun gibi ne kadar talimat var, bunun açığa çıkarılması gerekiyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)