GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:16
Tarih:01.11.2017

HDP GRUBU ADINA MİTHAT SANCAR (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir yıl kadar önce 3 Kasımı 4 Kasıma bağlayan gece yarısı bir operasyon düzenlendi. 5 merkezde aynı anda, aynı noktadan düzenlendiği, organize edildiği anlaşılan bir operasyondu bu. Eş Genel Başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dâhil milletvekillerimiz, 11 milletvekilimiz gözaltına alındı. Bu bir siyasi darbe operasyonuydu. Bu operasyonun benzerini daha önce de yaşamıştı bu Meclis, bu ülke. Sorunlara çözüm üretemeyen, ülkeyi yönetemeyen, yeni siyaset üretemeyenlerin dönüp geldiği yer yargı eliyle, polis eliyle baskıdır. Başka bir yöntem de bilemedikleri için, akıl edemedikleri için kendilerini bu şekilde kurtarabileceklerini sanırlar. 1994'te de aynısı yapıldı fakat bu operasyonların bu ülkeye ne huzur ne refah ne barış getirdiği de geçen süre içinde yeterince anlaşıldı.

Evet, bu operasyon bir korku operasyonuydu; bir fikirden, bir siyasi hareketten duyulan korku. Bu korku 7 Haziranda somutlaşmıştı. 7 Haziran bir kâbus gecesiydi iktidar için ve o korkuyla derhâl demokratik ortamı terk ettiler; bir güvenlikçi dil, baskıcı, tehditler içeren, şantajlar içeren bir politikayı devreye soktular. Tam 1 Kasım 2015'te yaşanan da bu korku, şantaj ve tehdit politikalarının yarattığı bir iktidar değişikliğiydi. İktidardan düşmüş olan AKP, o seçimlerde yeniden bu yöntemlerle çoğunluğu elde etti ama bir kere korku içine girmişti. 7 Haziranda devrilmenin mümkün olduğunu gördü ve bunun sonuçlarının ne olacağını da herhâlde çok iyi biliyordu. Çünkü geçmişte arkasında bıraktığı haksızlıklar, yolsuzluk iddiaları, baskılar ve daha nice adaletsizlikler vardı. Bunların hesabının sorulacağını anladıkları için iktidara sıkı sıkıya yapıştılar.

Bize yönelik, eş başkanlarımıza, milletvekillerimize yönelik bu operasyon bu korkunun bir ürünüydü. Neden korkuyorlar? Çünkü bu düşüncenin, bu fikrin, bu hareketin doğru olduğunu gördüler ve bu doğrunun kendilerine hesap sorulacak bir yolu da sonuna kadar gösterdiğini anladılar. Evet, doğruyu temsil edenlerle eğer siyaseten baş edemiyorsanız onlara karşı duyacağınız şey öfke hâline geliyor. Bu öfkeyi meydanlarda iktidarın bütün temsilcileri dile getirdiler, "bağımsız yargı" dediler. Bunun bir hikâye olduğunu, boş bir söz olduğunu en az bizim kadar onlar da biliyorlar, hatta bizden çok daha iyi biliyorlar. Nitekim dün burada açıkladığımız belge de Adalet Bakanlığının bizim vekillerle ilgili yürütülen yargılamalara nasıl müdahale ettiğini bir kez daha açıkça ortaya koydu. Fakat bütün bu baskılara, bütün bu zulme rağmen milletvekillerimiz de içeride ve dışarıda örgütlerimizle, halkımızla boyun eğmedi; kendi doğrusunu savunmaktan vazgeçmedi; sonuna kadar kendi doğrularını gururla, onurla savunmaya devam etti. İşte bu, korkuyu daha da büyütüyor; evet, değerli milletvekilleri, iktidar direnenler karşısında daha da fazla korkuya kapılıyor. Bu sefer, bu korku sadece muhaliflerine değil kendi içine de baskı ve zulüm operasyonlarının yapılmasının zeminini hazırlıyor. İktidar böyle davranınca kendi kendini tüketmeye, kendi kendini yok etmeye başlıyor.

Biz tekrar söylüyoruz: İçerideki vekillerimiz, başkanlarımız barış istiyordu, hakikat istiyordu, adalet istiyordu, özgürlük ve demokrasi istiyordu; bunları istemeye devam ediyorlar. Biz "savaş" değil "barış" diyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen, ek bir dakika daha süre veriyorum.

MİTHAT SANCAR (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Evet, biz "savaş" değil "barış" diyoruz, "yalan" değil "hakikat" diyoruz, "zulüm" değil "adalet" diyoruz. Bunları dediğimiz için arkadaşlarımız bu operasyona, zulme yalan eşliğinde maruz kaldılar; bunları savunmaya devam ettikleri için de iktidara korku salmaya devam ediyorlar.

Buradan, bütün içerideki milletvekili kardeşlerimize, Eş Genel Başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'a selamlarımızı, minnetimizi, şükranlarımızı iletiyoruz. Bu yolda beraberiz, hep birlikte barış için, adalet için, hakikat için yürümeye devam edeceğiz.

Saygılarımla efendim. (HDP sıralarından alkışlar)