| Konu: | MHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 06.11.2012 |
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubumuza ait toplam 24 milletvekilinin imzasıyla, tesadüfen tam bu tarihten on üç ay önce, yani 6 Ekim 2011 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğumuz, ülkemizdeki ataması yapılamayan öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak gerekli çözümlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması talebimizin gündeme alınması üzerine söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi ve bizleri televizyonları başında bekleyen, acaba bir umut, bizim de atamamız yapılabilir mi diye dört gözle buradan çıkacak kararı gözleyen öğretmen adaylarına saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, AKP'nin gündemi Türkiye'yi bölünmeye götürecek eyalet sistemini nasıl yerel yönetimlerde gerçekleştirir ve millete cumhuriyet tarihi boyunca, yüz yıldır, altmış yıldır, seksen yıldır hizmet veren belde belediyelerini nasıl kapatırız, bir an önce bu kanunu nasıl çıkartırız, adını güzelleştirerek, adını büyükşehir yaptığımız ama gerçekte bütün zehri bu millete nasıl yuttururuz, onun hesabında. Ama milletin gündemi bu değil. Milletin gündemi evine ekmek götürebilecek insanların sayısını nasıl arttırırız, acaba bunlarla ilgili bu Meclis bir karar alır mı diye bugün burada görüşme bekliyor.
Dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu yasama döneminin başından bu yana birkaç kez sizlerle paylaştığımız ama bir kez daha, özellikle bugün yaşanan çileleri de dikkate aldığımızda, Meclis gündemine alınma önerisiyle getirdiğimiz ataması yapılmayan öğretmenlerin sorunlarıdır. Kamuoyunda her ne kadar atanamayan öğretmenler olarak bunlar isimlendirilse de, aslında bunlar atanamayan öğretmenler değil, AKP'nin atamalarını yapmadığı öğretmenler. Dolayısıyla sorun, ataması yapılmayan öğretmenlerin sorunu.
Şimdi, sizi tam on yıl öncesine yani AKP iktidarlarının başına götürmek istiyorum. Sayın Başbakanın 2002 yılında miting meydanlarında bu konuyla ilgili yaptığı açıklamalardan bazılarını paylaşarak on yılda ne değişti, önce onu sizlerle paylaşmak istiyorum. Sayın Başbakanın 2002 yılındaki İzmit mitinginde söylediği sözleri aynen kendi ağzından çıkan ifadelerle bir kez daha hatırlatmak istiyorum: "Şu sisteme bakın hele. Ülkede 72 bin öğretmen açığı var. Sen sınavla öğretmen seçiyorsun, hangi akla hizmet ediyorsunuz? Bırak da öğretmenlerimiz okul seçsin, göreve başlasın. Önüne neden engel koyuyorsunuz? İnşallah biz hükûmetlerimizi kurduğumuzda bütün öğretmenleri göreve başlatacağız ve öncelikli olarak eğitim sorununu çözeceğiz."
Değerli milletvekilleri, bu, 2002 yılında. Şimdi gelinen on yıl sonraki noktaya baktığımızda acaba o gün Sayın Başbakanın miting meydanlarında verdiği bu sözlerin ne kadarı gerçekleşti? 72 bin öğretmen açığı çıktı şimdi 150 bin öğretmen açığına, tam ikiye katladınız. Millî gelirdeki artış gibi öğretmen açığını 2 katından fazla artırdınız. Peki, öğretmenlerimizi sınavsız işe başlattınız mı? Hayır.
Peki, Samsun mitinginde ne demiş? Samsun mitinginde "Buradan sözüm tüm genç öğretmen adaylarına. Siz merak etmeyin, biz geldiğimizde, üniversiteyi bitirdiğinizde `Ne yapacağım, sınavı ya kazanamazsam?' korkun olmayacak çünkü sınav olmayacak." Şimdi sınav var mı? Sınav var, fazlasıyla var. Çalınan soruların tekrarlandığı sınavlar var. Hırsızlık yapılan sınav sorularıyla haksız atanan öğretmenler var. Hani sınav olmayacaktı? On yıl sonra ileri demokrasinin konuşulduğu Türkiye'de, on yıl önceki konuşulanların fazlası ızdıraplar yaşanıyor.
Bitmemiş. Sayın Başbakan Gaziantep mitinginde demiş ki: "Biz iktidar olunca inşallah boşta öğretmen adayı olmayacak." Var mı değerli milletvekilleri, boşta öğretmen adayı? Sayın Millî Eğitim Bakanının 21 Mayıs 2012 tarihli resmî soru önergesine verdiği cevapta, toplam 236.895 öğretmen adayı atama bekliyor. Hani boşta öğretmen adayı kalmayacaktı? Sayı 300 bine dayandı.
O da bitmedi, daha da var. İstanbul mitinginde "İnşallah biz iktidar olunca öğretmenler okulun bittiği gün hazırlıklarını yapacak, ertesi gün görev aşkıyla okuluna gidecek. Hiç merak etmeyin." Gidebiliyorlar mı acaba? Dolayısıyla bugün, maalesef, on yıllık AKP İktidarı her alanda olduğu gibi atama bekleyen ve ataması yapılmayan öğretmenlerde de zulüm ortamı yaratmıştır. Evlerde yuvaları yıkmıştır. Atanan öğretmenlerin eşlerini birbirinden ayırmış, iki eşi bir araya getirmemiş, yuvaları yıkmaya devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu geçen on yıllık sürede sadece atanamayan ya da ataması yapılmayan öğretmenlerin sayısı artmadı, on yıllık AKP İktidarı döneminde tam 15.961 okul kapandı. Taşımalı İlköğretim Yönetmeliği'nde bir maddeye takılarak, eğer bunları, ortalama 15.961 okulu 10 ya da 15 derslikle çarptığınız zaman yaklaşık 200 bin derslik bu AKP İktidarı döneminde çöplüğe döndü. Okullar yıkıma terk edildi. Ondan sonra çıkıyorsunuz "Biz 169 bin yeni derslik yaptırdık." diye övünüyorsunuz. Kapattığınız derslikleri bir sayın. En az 200 bin dersliğin kapatılmasına yol açtınız.
Diğer taraftan, bu iktidar döneminde maalesef yuvalar yıkıldı, atanamayan öğretmenlerin özellikle hakları gasbedildi. Millî Eğitim Bakanlığının her bakanlık döneminde uyguladığı ayrı politikalarla millî eğitim yazboz tahtasına dönüştürüldü. Bu süreçte, 10 Eylül 2012 tarihinde yapılan 40 bin öğretmen atamasının branşlara göre dağılımında çok büyük adaletsizlikler yapıldı. Öyle adaletsizlikler yapıldı ki bazı branşlara başvuru yetmedi. 4 bine yakın, 3.900 civarındaki başvuruyu yeniden ek atamayla aldınız. Bu da yetmiyormuş gibi alan değişikliği uygulaması başlattınız. Dışarıda 87-88 puan almış lise branşlarında atama bekleyen öğretmenler dururken, işe başlamış, hasbelkader bir iş sahibi olmuş öğretmenlere birden alan değişikliği uygulaması açtınız. "Buyurun arkadaşlar, biz dışarıdakilere ekmek vermek istemiyoruz, size biraz daha yol açacağız; farklı alanlara, hangi alanı istiyorsanız, geçin." dediniz.
Böyle bir uygulama dünyanın neresinde var değerli milletvekilleri? Bu Millî Eğitim Bakanının uygulamaları saygıdeğer iktidar partisi milletvekilleri olarak sizleri hiç rahatsız etmiyor mu? Bu insana hiç ulaşabileniniz yok mu içinizde? "Sayın Bakan, sen ne yaptığının farkında mısın? Bu ülkeye nasıl bir uygulama getirdin? Bunun uygulama sonuçlarını hiç araştırdın mı?" diye sormuyor musunuz? 4+4+4 uygulamasına başlanır başlanmaz, ne okullarda, nice öğretmenler, ne sıkıntılarla muhatap oldu, hiç biliyor musunuz? Sınıf öğretmenlerinin birçoğu fazlalık çıktı, onlara bir yerler bulmak için alan değişikliği koydunuz. Bunları hep burada önerdik, "Yapmayın, en azından bir yıl uygulamayı geciktirin." diye söyledik ama teknik öğretmenlerle ilgili bir adım dahi atmadınız. 2012 yılına kadar on yıllık süreçte öğretmen adayı olarak bekleyen teknik ve mesleki eğitim fakültesi mezunlarının ancak yüzde 3'üne kadar kontenjan verdiniz. Ağzınızı açtığınızda mesleki eğitimden bahsettiniz ama bu eğitimi verecek öğretmenlere iş imkânı sağlamadınız. Şimdi, geliniz, hiç olmazsa Şubat 2013'te? Sayın Millî Eğitim Bakanı, biliyorsunuz şubat dönemi atamalarını da kaldırdı. "Ali kıran baş kesen" gibi, "Ben yaptım oldu." diyor. Bu yanlışı siz döndürün. Söyleyin bu Bakanınıza bu yanlıştan dönsün. 2013 Şubat ayında yapılacak ek atamalarla şu anda kuyruğa geçmiş atama bekleyen, 90 puanla, 95 puanla yerleşememiş öğretmenlere bir iş imkânı oluşturun.
Bu vesileyle, bu önergemize desteğinizi bekliyor, tekrar saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.