GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:14
Tarih:26.10.2017

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisi, dışa bağımlı ekonomik sistemi nedeniyle küresel ve bölgesel gelişmelerden yüksek bir düzeyde etkileniyor. 2016 ve 2017 yıllarında bölgesel ve küresel belirsizlikler arttığı için, Hükûmet, bizatihi Başbakanın ifadeleriyle bu yılları "tasarruf yılı" olarak ilan etti. Binali Yıldırım "Son söyleyeceğim şey: Önce, milletten bir şey isterken kendimiz ne yapıyoruz ona bakmamız lazım." dedi. "Devlet olarak 2017'de muazzam bir tasarruf yılı olacak, çok ciddi tasarruflar yapacağız." diye devam etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Gelişen Sekiz Ülke toplantısında yaptığı konuşmada "Biz kendimiz rahat yaşayacağız diye insanların alın terini sömüremeyiz." dedi.

Şimdi, bu sözler pek güzel ancak bu açıklamalara rağmen, 2017 yılının nisan ayında Türkiye, Cumhurbaşkanlığı sistemi referandumuna götürüldü. Bir tür seçim ekonomisi uygulandı, tasarruf yılı olmasına rağmen gidilen bu referandum ekonomiyi daha kırılgan hâle getirdi. Hükûmet tasarruf yılı söyleminin tam tersi uygulamaları hayata geçirdi, israf had safhaya ulaştı.

Şimdi bazı harcamalara bakalım. Ben çok net harcamaları size ifade etmek istiyorum. Cumhurbaşkanlığı sarayının garajındaki 268 aracın piyasa değeri, kasko bedelleri ve ihale dosyasındaki ek donanımları da eklendiğinde, yaklaşık 54 milyon liradır. 268 aracın değeri 54 milyon liradır. Yurttaşlarımız zamlı motorlu taşıtlar vergisini nasıl ödeyeceğini düşünürken Cumhurbaşkanlığının israf harcamaları kamuoyunda ciddi yankı uyandırmıştır. Açıktır ki biriken vergi yükü yurttaşları düşündürürken yine Cumhurbaşkanlığı ve 5 milyar lira vergi borcu silinen 3 şirketi ise hiç de düşündürmemekte, ilgilendirmemektedir.

Cumhurbaşkanlığına bağlı bin odalı sarayın yanı sıra, şimdi de Marmaris'te Okluk Koyu'nda Cumhurbaşkanına özel, 300 kişiyi ağırlayabilecek bir sarayın inşası gündemdedir.

Bunların yanı sıra, Sayıştay raporunda şu harcamalar açığa çıkmıştır: 2016 yılı için tüketime yönelik mal ve malzeme alımları kalemi 26 milyon 489 bin, temizlik giderleri 2 milyon 50 bin, gıda amaçlı ve mutfakta kullanılan tüketim malzemeleri ise bir yıl boyunca 1 milyon 216 bin 63 lira olmuştur. Bu duruma karşı, ülkemizde her 8 yurttaştan biri yani 10 milyon insan gıda, tüketim ve temizlik ihtiyacını tam olarak karşılayamamakta, sosyal yardımlara ihtiyaç duymaktadır. Açıktır ki itibar israfla değil, 2017 yılının ilk dokuz ayında yaşamını yitiren 1.410 emekçinin hayatını kurtarmak ve insanlara insani yaşam koşulları sağlamakla gerçekleşebilir.

Şimdi, yukarıda sayılan harcamalara karşın, Türkiye halkları büyük bir vergi yükünün altına sokulmakta, enflasyonla alım gücü düşmekte, işsizlikle yurttaşlar düzenli bir gelirden yoksun bırakılmaktadır. 2014'te yoksulluk oranı yüzde 15,1 iken 2015 yılında yüzde 15,8 olmuştur. Türkiye'de iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını karşılayamayanların oranı 35,8'dir. İki güne bir et, balık, tavuk yiyemiyor vatandaşlarımız.

Resmî açıklamalara göre işsizlik 10,5 ama yapılan araştırmalara göre 11,2. Ayrıca, 3 milyon 558 bin işsiz var ki bu rakamlara İŞKUR eliyle çalıştırılan stajyer, çırak kursiyeri -yani sahte istihdam dışında bu rakamlar- eklediğimizde 4 milyon 500 bin işsiz var bu ülkede. Genç işsiz oranı 19,8; genç kadın işsizlik oranı ise 27,5'a yükselmiş.

Şimdi, bu TÜFE verilerine göre, 2017 Ağustos ayında, en yüksek fiyat artışı 16,85'le yumurtada olmuş. Arkasından 12,84'le kayısı, 12,16'yla yeşilsoğan, 7,55'le limon, 6,6'yla tüp gaz, 5,87'yle süt, 3,87'yle beyaz peynir listede yer alıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Sayın Başkanım, tamamlayabilir miyim?

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Bunların hepsi yurttaşların gündelik zaruri ihtiyaçları ve bunları karşılayamıyor insanlarımız. Yani saray bütçesi ile pazar bütçesi arasında çok net rakamlarla ciddi bir açık bulunuyor. Eğer siz "tasarruf" diyorsanız, gerçekten tasarrufu önce sarayda yapmanız, buradaki harcamalara bakmanız gerekiyor. İktisatçı Mustafa Sönmez diyor ki: "Hem doların hem faizin yönü yukarı doğru ve zor bir kış olacak."

Şimdi, arkadaşlar, bu zor kışların hep vatandaşlar için zor kışlar olmasını biz asla kabul etmiyoruz ve buna "hayır" diyoruz. O nedenle, bu kapsamda Türkiye'de biri israftan, diğeri tasarruf ve yoksullaşmadan oluşan iki suretli ekonomik durumun araştırılması ve çözüm için yol haritası oluşturulması için verdiğimiz önergemizi de desteklemenizi bütün Genel Kuruldan rica ediyoruz.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)