Konu: | Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 11 |
Tarih: | 19.10.2017 |
SAADET BECEREKLİ (Batman) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sosyal sorunlar dağlar gibi yığılmış bugün Türkiye'de, önümüzde.
Kısaca eğitime birkaç vurgu yapmak istiyorum. Sürekli değişen eğitim sistemiyle başta tüm öğrenciler, aileler olmak üzere, öğretmenler de dâhil herkes bir şaşkınlık içerisinde ve perişan hâldeler. Ne yazık ki UNICEF'in yaptığı istatistiklerde, Türkiye'de eğitim kalitesini değerlendirirken 41 ülke arasında 41'inci sıradayız. Yani yapboz tahtasına dönen, neredeyse her yıl değişen eğitim müfredatı bir işe yaramıyor ve ne yazık ki çağdaş, bilimsel bir eğitim sistemi benimsenmediği için, eğitim hiçbir şekilde yolunda gitmiyor.
Bakın, yalnızca 2015 ve 2016 döneminde 143 bin kız çocuğu okula gönderilmemiş. Bunu nereden mi biliyoruz? Yine, yapılan istatistiklerden. Peki, niye okula gönderilmemiş bu kız çocukları? Biliyoruz ki birçoğu daha çocuk yaşta evlendirilmiş.
Dün Meclisten geçen ve müftülere nikâh kıyma yetkisi veren kanun maddesiyle bunun önümüzdeki dönemlerde çok daha fazla boyutlanacağını ve sosyal olarak toplumu çok daha sarsacağını, Allah kısmet ederse hep birlikte yaşayarak göreceğiz.
Yine, istatistiklere göre 482 bin kız çocuğu zorla evlendirilmiş. İşte, bu, bununla tamamen bağlantılı bir şey ve bu, kız çocuklarını küçük yaşta zorla evlendiren ailelerin işini kolaylaştırmak anlamına da gelir.
Biliyor musunuz değerli milletvekilleri, çocuk hükümlü sayısı Türkiye'de kaçtır? Rakamı tam olarak bilmiyorum ama şunu söyleyebilirim: Beş yılda tutuklu çocuk, hükümlü çocuk sayısı 5 kat artmış, bu korkunç bir rakam aslında. Yine, 2002 ve 2012 yılları arasında 5.734 kadın cinayeti gerçekleşmiş. Yani AKP iktidarı döneminde ve bu son beş yılı saymıyoruz, onu da katarsak çok daha fazla katlanarak çoğaldığını görebiliriz. Peki, ne anlama geliyor bu? Ne yazık ki ne bu iktidar ne de bu devlet sistemi ne kadınları koruyabiliyor ne de çocukları koruyabiliyor.
Tabii, bu sosyal sorunlara değinirken Orta Doğu'da yaşanan savaşları, iç çatışmaları es geçemeyiz. Neredeyse her yer kan kokuyor, her gün ölümler, her gün gözyaşları. Bunların neden olduğu bir de göçler var ve ne yazık ki savaşlar yaşamı yok ettiği gibi yaşamsal bütün güzellikleri de yok ediyor ve yine, onulmaz acılar yaratarak yoksulluğa neden oluyor ve bu yoksulluk yine ne yazık ki en çok kadınları ve çocukları vuruyor.
Evet, sorunlar dağlar kadar ve ne yazık ki hiçbirine çözüm üretilmiyor. Beş dakikaya, beş saate sığmayacak, belki günlerce tartışılıp Türkiye'nin önümüze yığılan sosyal sorunlarını çözüp sonra da siyasal sorunları çözmek hepimizin görevi, hepimizin boynunun borcu ama ne yazık ki Meclis çok farklı mecralarda yürüdüğü için bu sorunlar giderek daha da artıyor.
Tabii, bu biriken sorunları daha çok güvenlikçi politikalarla çözme zihniyeti her şeyi birbirine daha fazla karıştırıyor. HDP'ye, bileşenlerine yönelik gözaltılar, tutuklamalar bir türlü durulmuyor. Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ'ın avukatının bir grup avukatla bugün gözaltına alındığını biliyoruz. En makul taleplerde, itirazlarda bile hemen gözaltı mekanizması devreye giriyor. Allah muhafaza, hele bir de muhalifseniz ve yürütülen politikaları ciddi anlamda eleştiriyorsanız işte o zaman size yaşam hakkı bırakılmıyor.
Cezaevleri doldu taştı, işte bu politikasızlıktan ya da güvenlik politikalarından dolayı. İnanın değerli arkadaşlar, bu kafayla hiçbir yere varamayız. Herkesin durup kendine sorması gerekiyor, hepiniz kendinize sorun, vicdanınıza sorun: Nereye gidiyoruz, ne olacak Türkiye'nin sonu? Eğer baş aşağı gidiyorsak inanın, yalnız biz değil, şu anda siz iktidarda olabilirsiniz ama hep birlikte baş aşağıya gideceğimizi ve Türkiye'nin bunu hak etmediğini kendinize sorgulayın, vicdanınıza sorgulayın ve doğru yolda, doğru adımlarla Türkiye'yi hep birlikte bu içine düştüğü zorlu durumdan çıkaralım diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)