GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:11
Tarih:19.10.2017

BÜLENT ÖZ (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Galatımeşhûr lügatıfasihten yeğdir." diye bir söz vardır. Size galatımeşhûrdan konuşacağım. Gerçekten maşallahınız var. Memleketin tüm dertlerini çözdünüz, iş nikâhı kıymaya kaldı. Tuzunuz kuru, memleket yansa, ne zaman sıkışsanız aynı ipe sarılıyorsunuz. Nedir o? İnanç istismarı. Madem inancımızı bu kadar önemsiyorsunuz, size bazı meseller anlatayım. İslam'da ceza sistemine ukubât denir. Ukubât ikiye ayrılır: Allah tarafından belirlenen suç ve cezalara had cezası suçu, cezası ise idareciler tarafından belirlemeye tazîr denir. Kur'an'da meşhur had cezalarında ayet şöyle der: "Yaptıklarına bir karşılık ve Allah'tan caydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir." Maide suresi, ayet 38. Burada, ellerin kesilmesi mecazidir, "Cezalandırın." anlamındadır, ellerin kesilmesi değildir. Nikâh nasıl dinî bir vecibeyse ve nikâhsızlık cezaya tabiyse hırsızlık da çok daha sert bir yaptırımla cezaya tabi tutulur Kur'an'da.

Evet, eller dedik. Ben size tanıdığınız bazı eller göstereceğim. Bu eli tanıdınız mı? Sizin can yoldaşınız, milletin anasına söven, vergilerini sıfırladığınız, kamu hakkını gasbettirdiğiniz, havuzlar kurdurduğunuz bir zatımuhterem, evet, Mehmet Cengiz. Gelin, başka bir el daha göstereyim size. Bu eli tanıdınız mı? Yine, can yoldaşınız, çikolata kutularıyla rüşvet taşınan bir muhterem. Kim o? Egemen Bağış. Bir el daha göstereyim size. Ayakkabı kutularında kamu hakkı, yetim hakkı var bu zatın, eli masum hakkıyla kirlenmiş bir şahıs, evet, hepiniz tanırsınız: Süleyman Arslan. Reza Zarrab'ın elinin olduğu bir resim bulamadım, keza, hırsızın ustası ellerini gizlermiş. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, ben siz alın satırı elleri kesin demiyorum, Kur'an da demiyor. Aslolan eli kesmek değil, cezalandırmaktır. Allah ısrarla "Cezalandırın." diyor. Siz ne yaptınız? Cezalandırmadınız, aksine paraları faiziyle iade ettiniz onlara. Mesele nikâh olunca dini bütünsünüz, mesele hırsızlık olunca dinimizin vecibelerini unutuyorsunuz. Madem güzel dinimizi bu kadar önemsiyorsunuz, hırsızı koruyup yoksulu perişan eden, sırtınızda taşıdığınız vebalin ağırlığını da biliyor olmanız gerekir. Bunca zamandır evlenen insanlar İslami usule aykırı evlilik yapmadılar. Gittiler imam nikâhı oldular, akabinde devlette onaylattılar. Nikâhta esas olan beyan ve ilandır. Bugüne kadar kıyılan hiçbir nikâh inancımızla çelişmez. Kerbelâ'dan sonra İslam dünyası bir fırtına iklimine döndü, yüzlerce farklı görüş oldu. Ardından, yüzlerce cemaat ve tarikat doğdu. Her bir cemaat, tarikat kendini gerçek Müslüman sandı. Kimin gerçek Müslüman olduğuna devletin değil, Allah'ın karar vermesini sağlıyor laik düzen, tarikatlar ve cemaatler değil. (CHP sıralarından alkışlar) Siz ne yaptınız? Devleti bir cemaate teslim ettiniz, onlarla nikâh kıydınız ve 15 Temmuzu yarattınız.

Mesele müftüler değildir, mesele bir içtihadı devletleştirme niyetinde olmanızdır. Sıkışınca "Batı'da papazlar kıyıyor." diye kaçamak yapıyorsunuz. Batı'da papazlar Hazreti İsa'ya yalan hadis isnat ederek sübyancılığa cevaz vermiyorlar. Doğu'da ise sapkın kimselerin Allah'ın resulü Peygamber Efendimiz'e her türlü yalan isnatlarla evlilik yaşını reşit olma sınırının altına çektiği uydurmalar kol geziyor. İşte bu durum, yüzyıllarca İslam'ı yalan yanlış, kendine göre yorumlayanların yüzünden oldu. Bu gruplar İslam'ı yalanlarla şekillendirdi. Siz de bu yolda olmayın, İslam'ı bu şekilde yorumlamayalım.

Bu konuda mukallitçe Batı'yı taklit etme hevâsıyla ihya olunmaz. İlla ki İslami ve insani bir iş yapacaksanız Allah'ın emrettiği gibi hırsızları cezalandırın ve ülkeyi refaha sokun, artık inanç istismarından da vazgeçin diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)