| Konu: | Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 19.10.2017 |
CHP GRUBU ADINA NİHAT YEŞİL (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Başta sevgili eski Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal'a da geçmiş olsun dileklerimi de tekrar iletiyorum.
Değerli arkadaşlarım, biliyorum ki biz burada ne konuşursak konuşalım ve siz içinizden ne kadar haklı olduğumuzu söyleseniz de yapacak bir şeyiniz yok. Çünkü Genel Başkanınız, Cumhurbaşkanı sıfatıyla da emrini verdi. "İsteseniz de geçecek istemeseniz de geçecek." dedi ve kestirdi attı önümüze. Size düşen görev de kadın düşmanı bu ayrımcı tasarıyı el kaldırarak yasalaştırmaktı. Dün gece bu emri yerine getirdiniz, hepinize teşekkür ederiz. Bu yasaya karşı çıkan kadınlarımızı da bu yüce Meclisin önünde gazlatmaktı, onu da yaptırdınız.
Üstelik, Sayın Genel Başkanınız Hünkâr Bektaş Veli'nin "Bir olalım, iri olalım, diri olalım." öğüdünü tekrar ettiği konuşmasında, bu kadın düşmanı tasarının Meclisten geçmesi emrini verdi. Murat Bakan arkadaşımız dün bunu gündeme getirdi zaten.
Ben de bugün bu kürsüde Sayın Genel Başkanınıza, Hünkârın başka bir öğüdünün de olduğunu hatırlatmak istiyorum. Ne diyor Hacı Bektaşi Veli? "Erkek dişi sorulmaz muhabbettin dilinde/ Hakk'ın yarattığı her şey yerli yerinde/ Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok/ Noksanlık da eksiklik de senin görüşlerinde." Ne zaman diyor: 13'üncü yüzyılda. Nereden sesleniyor? Anadolu'nun bir bozkırından.
Şimdi 21'inci yüzyıl Türkiyesinde -gerçek din insanlarımızı tenzih ederek konuşuyorum- sözde müftü ve imamların kadınlara yönelik aşağılayıcı, onur kırıcı sözlerini, kelamlarını, vaazlarını tek tek anlatmaya başlasam Meclisimizin bu çalışma dönemi yetmez. Google'da bir tur atmanız yeter zaten. Üstelik bunların çoğu da devlet memuru.
Bırakın sözüm ona bu din tacirlerini, daha geçen hafta ilim ve bilim, evrensel değerlerin sözcüsü olması gereken Adıyaman Üniversitesini teslim ettiğiniz rektörünüz ne diyor? "Kadın eliyle tokalaşmak ateş tutmaktan daha korkunç." Ve şimdi siz, bu zihniyette olanların cirit attığı bir zümreye, kadınların en önemli kazanımı olan Medenî Kanun'u teslim ettiniz.
Değerli arkadaşlar, bu arada, bu sözden dolayı rektörü arayıp kınayan AK PARTİLİ kadın kardeşim, Milletvekili Sayın Belma Satır Hanımefendi'ye bu kürsüden bir erkek olarak teşekkür ediyorum. O erkek rektör o ilim yuvasının başında kalmamalı. O erkeğin o ilim yuvasının başında kalması kadınlar için zül, biz erkekler için yük, üniversitelerimiz için de utançtır. O rektörü hemen görevden almanız, yerine kadın bir rektör atamanız bu ülkenin şerefi olur. Bu hamleyi yapmanız müftülüklere nikâh yetkisi vermenizden binlerce kez daha hayırlıdır.
Değerli arkadaşlarım, bizim bu 6'ncı maddeye neden karşı çıktığımızı, neden fuzuli bulduğumuzu arkadaşlarım anlattılar. Ülkemizin temel yakıcı sorunları varken, halkımızın derdini anlatmamız gerekirken ancak ülkemizin içinde bulunduğu vahim tabloyu kendinize dert edinmiyorsunuz zira asıl derdiniz rejim değişikliği. Bu yasa da dinci mezhepçi bir rejim inşa etme projenizin yeni ve önemli bir hamlesidir. Yani dinci bir rejimin hukuksal alt yapısını oluşturmanın son adımlarından biridir.
Yapınızı imam, müftü, din, mezhep üzerine inşa eden AK PARTİ rejimi olarak şimdi de bu zümreye kadını tamamen teslim etmek istiyorsunuz. Biraz önce dediğim gibi çağdaş kadın-erkek eşitliğini benimseyen cumhuriyetin müftü ve imamlarını tenzih ederek söylüyorum. Kadınlara yönelik aşağılama, karalama, onları meta olarak gösteren vaazlar en çok sözde imam ve müftülerden geliyor. Bunu hepimiz görüyoruz. Zorla evlendirilen küçük yaştaki yüz binlerce kızımıza dinî nikâh kıyanlar, onları koca koca adamlara teslim edenler sözde imamlar, müftüler değil mi?
Değerli arkadaşlarım, sayıları yüz binleri bulan imam ve müftülerin arasında bir tek kadın müftü yoktur. Yani erkek egemen bir zümreye kadını teslim ediyorsunuz. "İmam da müftü de devlet memuru" diyorsunuz ama toplum onlara "din adamı" diyor hem de sadece tek bir mezhebe hizmet veren bir din adamı. Düşünün bir kere Alevisi Sünnisi, Yezidisi Hristiyanı, ateisti, inananı inanmayanı yani yurttaşlarımızın tümü, resmî nikâhlarını kıyan memurlara karşı bir güvensizlikleri oldu mu bugüne kadar? Hayır, hiç de olmadı, hiç de görmedik. "Benim kimliğimle bu memurun kıyacağı nikâh bağdaşmıyor." diyen oldu mu? Bugüne kadar hiç görmedik, duymadık da. Ya da tersi bir durum yani herhangi bir memur "Ben bu inançtan olan birinin nikâhını kıymıyorum." dedi mi? Hayır, onu da duymadım. Ama dün gece Meclisten geçirdiğiniz bu yasayla bu olumsuzlukların tümü de olacak. Siz de göreceksiniz ve bizim ne kadar haklı olduğumuzu anlayacaksınız bir kez daha.
Değerli milletvekilleri, bakınız, bu ülkenin dörtte 1'i Alevi. Hangi Alevi, müftüye, imama gidip nikâh kıydıracak? Yani nikâh kıymayı da mezheplere göre ayırdığınızın farkında mısınız? Helal olsun değerli arkadaşlarım. O zaman Alevi dedelerine, Musevi, Ezidi, Süryani, Caferi Şafii din insanlarına da bu hakkı tanımanız gerekmez mi? Biz resmî nikah için, eşitlik adına da olsa, bu yolu asla doğru bulmuyoruz. Yani "Bunlara da bu yetki verilsin." diye... Onu görmüyoruz... Sizin bu anlayışınıza karşı bu sorunu dile getiriyoruz. Doğrusu, şimdiye kadar sorunsuz yürüyen hâliydi. İsteyen istediği şekilde dinî nikâhını kıyıyor zaten. Herkesin, her inancın, ortak değeri hâline dönüşen resmî nikâhı bu hâliyle bırakmayarak, yeni ayrımcı bir kulvar açtınız bu güzel ülkemizde.
Ayrı ayrı inançtan iki gencimizin evliliğinde bir aile belediye, diğer aile müftülük diye tutturacak, şimdi biz de, siz de bunları yaşayarak göreceğiz. Tıpkı 15 Temmuzda "İmam darbesi"ni gördüğümüz, acı acı yaşadığımız gibi. Toplumumuzu daha tasarı konuşulurken böldünüz. Böle böle bölecek yeni bir şey bulamadınız, şimdi de evlilik kurumuna el attınız. Bu topluma bu kötülüğü yapmayacaktınız. Bu toplum ayrışmaktan yoruldu.
Türkiye kadın örgütlerine kulak verin. Kadın duygusunu yabana atmayın. Onları dinleyeceğinize onlara gaz sıkıyorsunuz hem de Meclisin önünde hem de milletvekillerimizin yanında, onlara rağmen. Bu ne korkudur böyle? Ama bu korkunuz iyidir. Kadınlardan korkmanız ise daha hayırlıdır. Cumhuriyetin en önemli, en saygın devrimini, Medenî Kanun'unun din örgütlerine teslim edilmesine dün gece siz el kaldırarak onay verseniz de cumhuriyetin eseri bu Meclis kapısında gaz sıktığınız cumhuriyet kadınlarına kabul ettiremeyeceksiniz. Bu ülkenin devrimlerini sahiplenen erkeklere de kabul ettiremeyeceksiniz.
Bu Mecliste bulunan hepimiz cumhuriyet sayesinde buradayız. Bizi biz eden bu cumhuriyete ihanet içinde olmayalım o zaman.
Ayrıca, her şeyi din eksenli düşüne düşüne, yapa yapa insanları dinden uzaklaştırdınız. Dindar nesil yetiştirme projeniz iflas etmiş durumda.
Onun için, hukuksal altyapılar oluşturarak, evlilik kurumu üzerinden din eksenli yeni bir gündem peydah ettiniz ve Meclisten geçirdiniz. Bu yolla dindar nesil yetiştireyim derken, hoşgörüsüz, kindar bir nesil yetiştiriyorsunuz. Hepimizi eşit yurttaş yapan ve hepimizin eşit yurttaş olarak benimsediği cumhuriyet değerleriyle oynamayın artık.
Cumhuriyetin en önemli değeri olan Medenî Kanun'u, din eksenli bir kanunla değiştirmenize Cumhuriyet Halk Partisi olarak "Hayır." demeye devam edeceğiz.
Bakın, siz de, Genel Başkanınız da koro hâlinde Melih Gökçek'e "Hayır." diyorsunuz. Demem o ki, bizi dinlemeniz sizin için de hayırlı olur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)