| Konu: | Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 18.10.2017 |
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Adana'mızın ilçelerinden Saimbeyli'nin kurtuluş gününün yıl dönümü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emperyalizme karşı tüm Türkiye'de, Anadolu'da başlattığı mücadelenin Adana'daki çoban ateşini yakan ilçemiz. Bu nedenle, Meclisten Saimbeyli'ye selamlar olsun, saygılar olsun. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Yıl dönümünde mektup yazdın mı?
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Diyanet İşleri Başkanlığının sayfasında "müftülük" tanımını okudum, şöyle diyor: "İslam dini hakkında aydınlatan, din hizmetleri konusunda düzenlemeler veya denetimler yapan, hutbe ve vaaz konularını belirleyen, hac ve umreyle ilgili işlemleri yürüten, Başkanlık kadrosunda çalışan kişi." Müftünün Diyanet İşleri Başkanlığındaki tanımı bu. Bu tanımın içerisinde, müftülerin nikâh kıymasını uygulayabilecekleri bir tanımlama ne yazık ki mevcut değil. Ama Adalet ve Kalkınma Partisi bu kanun tasarısıyla, yüzyıl önce dünyevi ve devlet işlerinden çıkarılmış dini yeniden dünyevi, hukuki ilişkiler içerisine koymakta yani laiklik ilkesini delmektedir.
Buna şaşırmıyoruz. Daha yeni, sıbyan mekteplerinde çocuklara annenin kazandığı parayı haram olarak öğreten bir yapı söz konusu. Bu yapının müftülere resmî nikâh kıydırmasının gereği bugün bu Mecliste şeriat devletine doğru yürümektir. Bugün bu Mecliste, demokrasinin en önemli toplumsal ilkesi olan laikliğin kavram ve uygulama olarak içinin boşaltıldığı gündür. Adalet ve Kalkınma Partisi toplumun tüm kesimlerini kendi siyasal anlayışı temelinde dönüştürmenin peşindedir. Bu nedenle, kadının olmadığı bir kamusal alanı yaratmak istemektedir, kadın olarak kazanılan, bireysel ve toplumsal hakların, kolektif hakların ortadan kaldırılması için yasal düzenlemeler yapmaktadır ve bütün bunları yaparken de dini referans alan eril resmî ağzı kadınlar üzerinden kullanarak toplumu dönüştürme görevini edinmiştir. Bu yapının Türkiye'yi getireceği nokta ne yazık ki son on beş yılda her alanda olduğu gibi medeni haklar alanında da kadınların kaybedeceği alanlardır.
Sevgili kadınlar ve kadınlarla yol yürüyen erkeklere seslenmek istiyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk "Bir toplum cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebepleri kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur." demiş. Yüzyıl önce bu durum tespitini yapan ve bu durum tespitine uygun devrim kanunlarını yapan bir dünya liderinden, kadınları ve kadınlar üzerinden ülkeyi karanlıklara sürükleyen bir ülke yönetimine gelmiş bulunmaktayız.
Son söz olarak şunu söylemek isterim: Her karanlık gecenin bir sabahı vardır ve o sabahı doğuracak olanlar da biz kadınlarız. İşte bu nedenledir ki günlerdir Türkiye'de o sabahlara sahip çıkan kadınlar direniyor; dün direndiler, bugün direniyoruz, yarın da direneceğiz. Siz bu kanun maddesini çıkarmış olabilirsiniz ama bu ülke cumhuriyet değerlerine dün sahip çıktı, bugün sahip çıkıyor, yarın da sahip çıkacak.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)