GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:10
Tarih:18.10.2017

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Başlarken, yıllarını, ömrünü kadının özgürlüğü mücadelesine adamış, bu uğurda hayatını kaybetmiş binlerce kadın kahramanı saygıyla anıyorum.

7'nci maddeye dair görüşlerimizi evvelce belirtmiştik. Önümüzdeki tasarı, torba yasa mantığıyla düzenlenmiş, açıkça topluma dayatılmış durumdadır. Bu tasarı, iddia edildiği gibi, halkın ihtiyacı, toplumun beklentisi olan bir tasarı değildir. Bu tasarı, toplumsal yaşamda onlarca yıldır verilen mücadelelerin sonucu elde edilen hakların kadınların elinden alınmak istenmesine yöneliktir. Açıkça, "Kadın önce erkeğe itaat etmeli." diye düşünenlerin tasarısıdır.

Şu gerçeği görmemiz gerekiyor: Türkiye artık demokratik bir ülke olmaktan hızla uzaklaşan bir yere gidiyor. Çünkü uzun zamandır, Meclis, artık bir kişinin talimatlarını onaylayan bir kuruma dönüştürülmeye çalışılıyor. Yoksa, "İsteseniz de, istemeseniz de Meclisten geçecek." ifadesini başka türlü anlamak ve yorumlamak mümkün değildir. İşin aslı şu ki birkaç maddeyle toplumu şekillendirme isteğinin bir yansımasıdır ve açıkça talimatı da verilmiştir. Bu cümle, demokrasimizin iflas ettiğinin kanıtıdır. İktidar partisi içinde de eminiz ki bu tasarıya şüpheyle bakanlar ve içine sinmeyenler vardır, bunu iyi biliyoruz. Ancak, bu talimat sonrası ve çoğunluk oyuyla her maddeyi onaylamanız karşısında bu şüphenin artık bir anlamı yoktur.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Talimat değil bu. Van halkına sordun mu? Van halkı ve kadınları bu maddeyi istiyor.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Bu düzenlemelerin yol açacağı travmalara bugün sessiz kalanlar bilmeliler ki artık çocuk gelinlerin, çocuğun cinsel istismarı vakalarının, kadına yönelik tüm şiddet olaylarının artmasının vebali bugün sessiz kalanların boynunda olacaktır.

Sayın milletvekilleri, tasarıya dair çok çeşitli kaygılar dile getirildi, itirazlar yükseldi. Hükûmetin ve Meclisin esas görevi bu itirazlara kayıtsız kalmak olamaz. Toplumun kaygılarına ciddiyetle yaklaşmamız gerekir. Bizim önceliğimiz, itiraz edenlerin, kadınların dikkat çektiği ve bizlerin de bu kürsüden dile getirdiği konular olmalıdır. Biz buradan anlatıyor ve uyarıyoruz ancak görüyoruz ki istesek de istemesek de geçecek sözünün ağır baskısı var bu salonda, inanın bu salonda bu hava çok bariz bir şekilde hissediliyor.

Öte yandan, bizler basında Adıyaman Üniversitesi Rektörünün sözlerine maruz kalıyoruz. Kadınla tokalaşmak ateş tutmaktan daha korkunçmuş bu zata göre. Eğer bu rektör sözleri nedeniyle hâlâ görevinden alınmıyorsa kamuoyu bilmelidir ki bu sözler birileri tarafından onaylanmakta ve kabul görmektedir. Bu tasarının yasalaşması hâlinde ise böylesi cüretkâr sözler eyleme geçecek ve kadınlar toplumsal yaşamdan dışlanacaklardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; popülist söylemlerle tasarının en basit ve gerçek amacı açıkça gizleniyor. Bürokratik bir işlemmiş gibi sunulan değişikliklerle kadınların eşitlik mücadelesinden geriye dönülmesi istenmektedir. Bu adım, başta eşitlik ilkesi olmak üzere anayasal hakların yok edilmek istenmesidir. Bu nedenlerle bizler oluşturulan suni gündemler eliyle esas sorunların sümen altı edilmesine karşı çıkıyoruz. Kadınların sorunu eşit işe eşit ücret uygulanmamasıdır, katleden, tecavüz eden, taciz eden, istismar eden erkeklerin aramızda geziyor olmasıdır, cezasızlıktır. Devasa sorun alanına dönüşen bu konularda bir sorumluluk yok ama her kesimin karşı çıktığı düzenlemeler bir bir dayatılıyor. Bizlerin sorunu cinsiyetçi eğitim politikalarının uygulanmaya başlanmasıdır, Millî Eğitim Bakanının övüne övüne bitiremediği yeni müfredatla ilgili "Erkekler güç ve kuvvet yönünden daha ileri olduğundan ailenin sorumluluğu onlara verilmiştir." şeklindeki sözleridir, benzeri ifadelerle kadının erkeğe itaat etmesinin istenmesi bizlerin esas derdidir.

Sayın milletvekilleri, kadınlar müftünün, imamın nikâh memuru olmasını değil, Hükûmetin ilk imzacısı olmakla her fırsatla övündüğü İstanbul Sözleşmesi'nin asgari gereklerini yerine getirmesini bekliyor fakat biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlüğe girdiği 2014'ten sonra ne kadına yönelik şiddet olaylarında ve ne de faillere uygulanan indirimlerde kayda değer bir azalma görülmemiştir. Kadınlar, devletin 2016 yılında tecavüze uğrayanların yüzde 52'sinin, tacize uğrayanların ise yüzde 90'ının çocuklardan oluştuğu gerçeğine bir yanıt vermesini bekliyor. Kadınlar, her sene 120 bin şiddet mağduru kadın olmasına rağmen nasıl oluyor da tüm Türkiye'de sadece 30 tane elektronik kelepçe olabildiğine yanıt verilmesini istiyor fakat siz bunlara çözüm üretmek yerine kadınların, toplumun yaşantısına müdahale ediyorsunuz, toplumu kutuplaştırıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihazla kapatıldı)

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Son olarak bunu yapmayı kabul etmediğimizi...

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Van halkına soralım, Van halkına. Sizi mi destekliyorlar, AK PARTİ'yi mi, soralım.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - ...bu yasaların böyle geçmeyeceğini bildirmek istiyoruz.

Saygılar sunuyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)