| Konu: | Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 18.10.2017 |
CHP GRUBU ADINA MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce 7 maden şehidimize Allah'tan rahmet, Mersin'de hain terör saldırısında yaralanan polislerimize acil şifalar diliyorum. Hâlen tedavisi devam eden önceki Genel Başkanımız ve Antalya Milletvekilimiz Sayın Deniz Baykal'a acil şifalar diliyor, bir an önce sağlığına kavuşarak aramıza dönmesini ümit ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Cumhuriyetimizin en temel niteliklerinden biri olan hukuk devleti olma özelliğimiz Anayasa'mızda güvence altındadır ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek mutlak bir hükümdür. Anayasa'mızın 10'uncu maddesine göre herkes dil, din, ırk, mezhep, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç ayrımı gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Yine Anayasa'mızın 174'üncü maddesine göre devrim yasalarını uygulamak ve toplumun çağdaş uygarlık düzeyine çıkartılması devletimizin asli görevlerinden birisidir. Devletimizin temel ideali hukukun üstünlüğüdür. Anayasa'mızda bu ideale yer verilmiştir. Dolayısıyla hangi görüş ve düşünceden olursak olalım Anayasa, yasalar ve yazılı olmayan toplum kuralları hepimize önemli ödevler yüklemektedir.
Değerli arkadaşlar, söylediklerimin ışığında müftülüklere nikâh kıyma yetkisi verilmesine ilişkin düzenlemeye bir kez daha bakmanızı sizlerden rica ediyorum. Bu maddenin kabulü açık Anayasa ihlalidir çünkü bu madde Anayasa'mızın ruhuna ve Anayasa'mızın laiklik ve eşitlik ilkelerine aykırıdır çünkü cumhuriyetimiz hukuk devrimine dayanmaktadır. On bir gün sonra kuruluşunun 94'üncü yılını coşkuyla kutlayacağımız cumhuriyetimizin temel harcında hak vardır, hukuk vardır, inancımızın temeli olan adalet vardır.
Kadınlarımızın özgürlüğü, eşitliği ve birey olmaları cumhuriyetimizle taçlandırılmıştır. Tüm insan haklarında olduğu gibi kadın hakları cumhuriyetimizin hukuk rejimiyle teminat altındadır. Oysa bu düzenleme, kadınlarımıza önemli haklar kazandıran Medeni Kanun'umuzun sulandırılmasından başka bir şey değildir. Bu düzenlemenin kabulü hukuk birliğini ortadan kaldıracak niteliktedir.
Değerli milletvekilleri, yasalar iki gerekçeyle hazırlanır: İhtiyaç ve amaç. Bu düzenleme toplumsal bir ihtiyaçtan mı ortaya çıkmıştır? Hayır. Bu maddenin, vatandaşlarımızın evlenme işlemlerini kolaylaştırmak, daha kolay ve seri bir şekilde hizmet almalarını sağlamak amacıyla hazırlandığı öne sürülmektedir. Ben sekiz buçuk yıl belediye başkanlığı yaptım, on yıldır milletvekilliği görevi yapıyorum. Her gün bölgemdeki ve ülkemizin değişik yerlerindeki vatandaşlarımızdan yardımcı olmamızı isteyen değişik talepler alıyorum. Vatandaşlarımız kendisine güvenli ve huzurlu bir gelecek, çocuklarına iş, aş ve ekmek istiyor. Eminim ki sizler de benzer taleplerle karşılaşıyorsunuz ama "Başkanım, nikâh işlemleri çok yoğun, nikâhımızı kıydıramadık. Lütfen süreci hızlandırın, bu sorunu çözün." diye bir taleple siyasetin içinde olduğum on sekiz yıl boyunca, siyasi hayatım boyunca hiç karşılaşmadım.
Bugün 81 ilimizde, 919 ilçemizde evlendirme dairesi var. 18.332 köyümüzde muhtarlarımız nikâh kıyıyor yani sorun yok, hiç kimse böyle bir ihtiyaçtan söz etmiyor. Yine, 2015 yılında 626 bin, 2016 yılında ise tam 615 bin çiftimizin resmî nikâhı kıyılmış. Yıllar itibarıyla anlamlı bir evlilik artışı var; ama nikâh salonları önünde bir yığılma olmamış. Demek ki bu düzenleme toplumsal bir ihtiyaçtan doğmamış. O hâlde amaç ne? Durup dururken nereden çıktı bu? Amaç başka. Amaç, cumhuriyetimizin taçlandırmış olduğu çağdaş uygarlık ideali düzenlemelerini sulandırmaktır. Doğru düzgün giden işe çomak sokmanın amacı da bu yapılmak istenen düzenlemedir.
Değerli milletvekilleri, korkarım ki bu düzenleme, din adamlarımız ile vatandaşlarımızın arasında sorunlar ve toplumsal yaralar da ortaya çıkaracaktır, toplumdaki kutuplaşma derinleşecektir. Vatandaşlarımız "dinî nikâh töreniyle evlenenler" "resmî nikâh töreniyle evlenenler" olarak ayrışacak, mahalle baskısı artacaktır. Farklı din ve mezheplere inanan vatandaşlarımız ve aileleri arasına daha nikâh kıyılmadan nikâhı kimin kıyacağına dair ikilik araya girecektir. Oysa resmî nikâh, kanun önünde eşit olmanın teminatıdır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, itirazımız dinî nikâha değildir. Dinî nikâh zaten ülkemizde serbesttir. Ben de duanın kutsiyetine inanarak inancımın gereği imam nikâhını kıydırmış bir insanım. TÜİK'e göre vatandaşlarımızın yüzde 86'sı resmî nikahlarından sonra dinî nikâhını özgür bir biçimde kıydırmaktadır. Yani dinî nikâha bir engel, bir itiraz yoktur. Tartışmaların odağı da zaten dinî nikâh konusu değildir. Sorun, çağdaş hukuk devleti rejimiyle çatışma ideolojisine zemin hazırlamadır.
Esasen, ben, bu düzenleme Komisyondayken İçişleri Bakanımıza "Yetki ve sorumluluğu size ait olan bir konuyu neden Diyanet İşleri Başkanlığıyla paylaşıyorsunuz? Yaşanabilecek olumsuzlukların ve sorunların sorumluluğunu Bakanlık olarak üzerinize alacak mısınız?" diye sordum ama yanıt alamadım. Buradan bir kez daha Sayın Bakandan soruma cevap vermesini rica ediyorum. Eğer gerçekten böyle bir sorun, böyle bir talep varsa bugün köy muhtarlarımıza verilmiş olan yetkiyi mahalle muhtarlarımıza da verelim. Muhtarlar da seçilmiş insanlar ve vatandaşlarımızı en yakından tanıyan ve sorunlarını en yakından bilen insanlar. Mahalle muhtarlarımıza yetkiyi verelim, varsa sorun böylece ortadan kalksın.
Değerli milletvekilleri, bugün, yüreğimizi dağlayan terör sorunumuz var. Ülkemizin işsizlik sorunu var, her 5 gencimizden 1'i işsiz. Çalışanlarımızın yüzde 35'i kayıt dışı. 9 milyon muhtaç vatandaşımız var. Emeklilerimizin, çiftçilerimizin, öğrencilerimizin, velilerin sorunları var. Sınırlarımızın ötesinde her geçen gün büyüyen bir yangın var. Meclis olarak bizim bütün bu sorunlara çözüm bulmamız gerekiyor.
Biz ülkemizde huzur içinde, komşularımızla barış içinde yaşamak istiyoruz; yapılan hataların bedelini halkımız ödemesin istiyoruz. Kurucu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta barış, dünyada barış." sözünü bu ülkenin temel var oluş felsefesi hâline getirmek -bu ilkeden milim sapılmasın istiyoruz- 80 milyon özgür, eşit ve kardeşçe birer yurttaş olarak yaşamak istiyoruz. Onun için Anayasa'mıza, laik hukuk devletimize, Atatürk'ün ilkelerine ve Büyük Önderimizin devlet prensiplerine ve ideallerine her zamankinden daha fazla sahip çıkmak hepimizin görevi olmalıdır.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)