| Konu: | Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 18.10.2017 |
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında Hükûmetim adına söz almış bulunuyor, bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlarken, öncelikle, tarihin gördüğü en acımasız terör saldırılardan birine maruz kalan Somali'ye ve Somali halkına başsağlığı diliyorum.
Yine, dün Şırnak'taki göçük faciasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.
Dün Mersin'de hain bir terör saldırısıyla karşı karşıya kalan, Allah'a çok şükürler olsun ki şehit haberi almadığımız, yaralılarımızın da hafif bir şekilde yaralandığı ve hastaneden büyük ölçüde her birinin taburcu olduğu, şu anda yaklaşık 7 kişinin hastanede kaldığı bu menfur terör saldırısını da şiddetle kınıyor, yaralılara Cenab-ı Allah'tan acil şifalar diliyorum.
Ayrıca, şu anda hastanede tedavi gören Cumhuriyet Halk Partisinin eski Genel Başkanı Antalya Milletvekili Sayın Deniz Baykal'a da Cenab-ı Allah'tan şifalar diliyorum. Bir an önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde, inşallah, çalışmalarda birlikte olma temennisini de her birinize tekrar iletmek istiyorum.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; müsaadenizle nüfus konusunda önemli gördüğüm bir tartışmaya temas ederek sözlerime başlamak isterim. Birleşmiş Milletlerdeki araştırmacılara göre, 2050 yılında tüm dünyada, günümüze göre, 248 milyondan daha az çocuk olacağı, 2020 yılından itibaren 65 yaş üzerindeki insan sayısının maalesef 5 yaşın altındaki çocuk sayısını geçmeye başlayacağı öngörülmektedir. 2050 yılında Avrupa nüfusunun yıllık kaybının 3 milyon civarında olacağı hesaplanmaktadır. Bu sayı bugün için 700 bin civarındadır. Bunlar gibi başka verilere bakarak küresel nüfusun 21'inci yüzyıl ortalarından sonraki hâlini "demografik kış" olarak tarif eden bilim adamı sayısı maalesef hiç de az değildir. Bu resmin tamamı, aslında nüfus meselesinin doğru ve efektif bir şekilde yönetilmesinin gerekliliğini anlatmaktadır. Mesele sadece nüfusun sayıca artırılmasını sağlamak değil. Kayıtlarımızı doğru şekilde tutabilmek, doğum, ölüm ve evlenme gibi olaylarda vatandaşların kamu hizmetine kolay ve hızlı bir şekilde ulaşabilmesini temin edebilmek, vatandaşların üzerindeki bürokrasi yükünü azaltmak, teknolojiyi bu konuda en üst seviyede kullanmak, gelişmiş bir nüfus kayıt sisteminin yardımıyla tapudan askerliğe, maliyeden adalete kadar her alanda etkinlik ve verimliliği artırmak modern devletin yükümlülük ve hedefleri arasında elbette ki yer almaktadır.
Esas itibarıyla, köklü bir devlet geleneğine ve ciddi bir bürokrasi geleneğine sahibiz. Ülkemizde 17'nci yüzyıldan başlayarak farklı maksatlarla önceleri yerel, sonra da ulusal bazda nüfus sayımları yapılagelmiştir. Yani devletin esasını oluşturan insan unsuruyla ilgili kayıt tutma ve bunu yönetmeye dair geçmişten gelen bir altyapımız söz konusudur. Bu yapı tıpkı bir canlı organizma gibi sürekli yenilenen, sürekli değişen, yeni ihtiyaçlar ortaya koyabilen bir karakter göstermektedir ve hızla gelişen teknoloji, nüfus ve vatandaşlık işlerinde de giderek artan oranda yer almaktadır. Dolayısıyla, bugün huzurlarınıza getirilen kanun teklifimiz böyle bir sürecin devamıdır.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; değerlendirmelerinize sunulan teklifimiz temel olarak 3 kanunda yapılması öngörülen değişiklikleri içermektedir. İlk olarak, Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda 24 madde değiştirilmekte, 7 yeni madde eklenmekte, 2 maddenin kendisi ve 1 maddenin de 1 fıkrası yürürlükten kaldırılmaktadır.
İkinci olarak, Türk Vatandaşlığı Kanunu'nda 6 madde değişmekte, 1 yeni madde eklenmekte ve 2 maddenin birer fıkrası yürürlükten kaldırılmaktadır.
Ve son olarak da, 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'a da 1 yeni madde ilave edilmektedir.
Hükûmet olarak bu tasarının yasalaşmasıyla;
1) Bürokrasinin azaltılmasını,
2) Hizmet sunumunda etkinlik ve verimliliğin artırılmasını,
3) İç iş süreçlerinin basitleştirilmesi ve kısaltılmasını,
4) Kâğıt ortamında bazı hizmetlerin on-line olarak sunulmasını,
5)Birtakım fiilî durumlara hukuki dayanak kazandırılmasını amaçlıyoruz.
Tasarının getirdiği düzenlemelere ilişkin Komisyondaki sunuş konuşmamda maddeler üzerinde detaylı bilgi vermeye çalıştım. Burada da önemli gördüğüm bazı noktalara ilişkin sizleri ve kamuoyunu bilgilendirmek isterim.
Getirilen en önemli yeniliklerden biri elektronik ortamdaki aile kütüklerinde artık kişiye ait tek bir kayıt tutulacaktır. Bu sayede kişi ve olay kayıtlarının T.C. kimlik numarasıyla ilişkilendirilmesi, nüfus kayıtları arasında gerekli bağların kurulması, mükerrer kayıtların önlenmesi ve tüm işlemlerde teknik denetim sağlanması amaçlanmaktadır.
Bu altyapıya bağlı olarak diğer bir yenilik de "KPS" olarak bilinen Kimlik Paylaşım Sistemi'dir. Bugün Kimlik Paylaşım Sistemi'yle bürokrasiden kaynaklanan iş gücü ve zaman kaybı önemli ölçüde önlenmiştir. Ülkemizde hâlen Kimlik Paylaşım Sistemi'ne bağlanarak hizmet yürüten kurum ve kuruluş sayısı tam 2.020'dir. Getirilen yeni teklifle, Kimlik Paylaşım Sistemi ve MERNİS'teki nüfus kayıtlarına ilgili kurum ve kuruluşların elektronik ortamda anlık olarak ulaşabilmesi imkânı sağlanmaktadır. Yani artık kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, noterler, bankalar vatandaşlarımızdan nüfus kayıt örneği, kimlik kartı örneği, yerleşim yeri ve diğer adres bilgisi talep etmeyip bunları Kimlik Paylaşım Sistemi'nden otomatik olarak alabilme imkânına sahip olacaktır. Komisyonda da ifade ettiğim gibi, bu düzenlemeyle, devletin bir cebindekini öbür cebine koyması için vatandaşı koşturması gibi anlamsız bir uygulama veya şu anda teknolojiyle beraber anlamsız olan bir uygulama elbette ki son bulacaktır.
Ayrıca, yapılan bu düzenlemeyle, kamu kurumları ve noterlerce ölüm olaylarının tespiti de elektronik ortamda yapılacaktır. Vergi dairelerine ve noterlere kâğıt ortamında bildirime ait uygulama, mücbir sebepler dışında sona erecektir yani artık noterlerle... Bir taraftan, ölüm olaylarıyla ilgili -vesayetti, verasetti- birtakım meselelerin elektronik ortamda anında çok rahat bir şekilde çözülebileceği ve kayda geçeceği de bu yeni yasayla apaçık ortadadır. Tabii ki bu konuda veri güvenliği de dikkate alınmıştır. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun 45 ve 65'inci maddelerinde yapılan değişiklikle ve eklenen bir geçici maddeyle Veri Paylaşımı Kurulu oluşturulmuş, kimlik paylaşımına ilişkin esas ve usuller ile ücretleme yeniden düzenlenmiştir.
Tasarının getirdiği başka bazı düzenlemeleri de kısaca ifade etmek gerekirse... Hastanelere, mahkemelere, dış temsilciliklere ve evlendirme memurluklarına nüfus müdürlüklerine gitmeden doğum, ölüm, evlenme gibi nüfus olaylarını elektronik ortamda bildirme ve tescil etme yetkisi tanınmaktadır. Bu hastanedeki olaylardan şunu kastediyoruz: Çocuk doğduğu andan itibaren ailesinin artık tekrar nüfus idaresine gitmesine gerek kalmadan hastanedeki yetkili, doğan çocuğun eğer adı hastanede konulmuşsa adını ve soyadını, doğan çocuğun eğer adı hastanede konulmamışsa soyadını ilgili nüfus idaresine on-line sistemle belirtecek ve ondan sonra da çocuğun nüfus kâğıdı -adı ve soyadı belirtilmişse- ailenin adresine gitmiş olacaktır. Yani aslında teknolojinin getirmiş olduğu bir imkânı çok net bir şekilde kullanmış oluyoruz.
Ayrıca, mahkeme kararı gerekmeksizin değiştirilmesi imkânı tanınan isim ve soyadları ve imla hatası bulunan isim ve soyadlarıyla ilgili de çok kolaylaştırıcı bir düzenleme geliyor. Mahkeme kararıyla kocasının soyadını kullanabilen kadınlarımıza da istedikleri takdirde sadece nüfus müdürlüğüne vereceği dilekçeyle, mahkeme kararına gerek olmadan evlenmeden önceki soyadlarını yeniden kullanabilme imkânı tanınmaktadır.
Göçmen olarak Türk vatandaşlığına alınan, doğum yeri ve doğum tarihi hatalı olan kişilerin -ki buna hepimiz şahit oluyoruz- kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl içinde, usulüne göre onaylanmış doğum belgeleriyle nüfus müdürlüğüne müracaatları hâlinde, mahkeme kararı aranmaksızın doğum yeri ve doğum tarihlerinin düzeltilmesi sağlanacaktır.
18 yaşını tamamladığı hâlde aile kütüklerine kaydedilmemiş olan kişilerin -bu da çok önemli bir değişim- anne ve babasının, bunların ölmüş olmaları hâlinde ise varsa kardeşlerinin tıbbi rapor ibrazı hâlinde başka bir belge istenmeden tescil işlemlerinin gerçekleştirilmesi, yine bu tasarımızın getirdiği önemli yeniliklerden bazılarıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine bu kanun değişikliğiyle getirilen önemli bir yenilik de doğum olaylarının tesciliyle ilgilidir. Mevcut uygulamalarda doğum olaylarının tescili resmî belgeye veya -burayı dikkatle dinlemenizi isterim- sözlü beyana göre yapılmaktadır. Ülkemizde halen doğum olaylarının yüzde 98'i sağlık kuruluşlarında gerçekleştirilmektedir. Doğumlarda sözlü beyanın araştırılması görevi ise mülki idare amirinin talimatıyla şimdi aile hekimlerine verilmiştir. Yani, burada, doğum olaylarında sözlü beyana ek olarak başka bir değerlendirme daha ortaya konulmuştur.
Biz, bunu Komisyonda ilk tartıştığımız zaman, bazı kadın dernekleri, hiçbir şekilde bunu anlamadan ve okumadan, maalesef, burada farklı bir düzenleme yaptığımızı düşünerek çok anlamsız bir karşı koyuş ortaya koydular; işin esasını öğrendikten ve okuduktan sonra da bundan vazgeçtiklerini... Çünkü, burada kolaylaştırıcı değil tam tersi sıhhatleştirici, sağlık açısından daha doğru olan bir kayıt sistemine geçici bir düzenleme gerçekleştirilmektedir.
Adı konulan çocuğun doğum olayına ait bilgilerin MERNİS veri tabanına elektronik yolla tescil edilebilmesi, sağlık kuruluşlarında dünyaya gelen ancak adı konulmayan çocuğun da biraz önce anlattığım gibi MERNİS veri tabanına elektronik bir şekilde kaydedilmesi amaçlanmaktadır.
Yine, yaptığımız değerlendirmeler neticesinde, Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun bazı maddelerinin yeniden gözden geçirilmesi gereği doğmuştur.
Bilindiği gibi, çalışma izni ve Türkiye'ye yerleşme niyeti gösteren, geçerli bir ikametle beş yıl kesintisiz olarak Türkiye'de bulunan yabancıların Türk vatandaşlığına başvuru hakkı vardır. Bu kapsamda, doktor, mühendis, iş adamı veya bilimsel, teknolojik, ekonomik, sosyal, sportif, kültürel ve sanatsal alanlarda katkısı olan veya olacağı düşünülen kişilerin faaliyetlerinin niteliği gereğince bu beş yıllık zaman zarfında yurt dışında kalabilme süreleri en fazla altı aydı. Çok doğaldır ki gerek seyahat imkânlarının gelişmesi gerek küreselleşmenin getirdiği imkânla buradaki bu yetkin kişilerin ülkemiz vatandaşlığını hak edebilmelerini temin etmek maksadıyla, beş yıllık süre içerisinde altı ay dışarıda kalma süresini bir yıla yani on iki aya çıkarıyoruz.
Kamuoyu veya medya gündeminde yoğun olarak yer bulan bir düzenlemeye ilişkin olarak da sizleri, yüce Meclisi bilgilendirmek isterim. Yapılan düzenlemeyle ilgili nikâh kıyma yetkisi Medeni Kanun'daki ve Evlendirme Yönetmeliği'ndeki hükümler çerçevesinde mevcut görevlilere ilave olarak il ve ilçe müftülüklerine de genişletilmektedir. Yani nikâhın şekliyle değil, nikâh işlemini uygulayacak memur tanımına bir ek yapılmasıyla ilgili bir düzenlemeyi Meclisimizin huzuruna getirmiş bulunuyoruz.
İzin verirseniz önce mevcut hukuki ve fiilî durumu izah etmek isterim. Nikâh türü itibarıyla ülkemiz nezdinde ve devlet nezdinde geçerli olan nikâh, resmî nikâhtır. Medeni Kanun'umuzda, aynı zamanda da Medeni Kanun'umuzla birlikte Evlendirme Yönetmeliği'mizde bunun usul ve esasları açıkça belirlenmiştir. Getirilen düzenlemeyle buradaki usul ve esaslarda herhangi bir değişikliğe gidilmesi veya değişiklik yapılması söz konusu değildir. Nikâh kıymaya yetkili kişiler açısından mevcut durum da şöyledir: Hâlihazırda belediye ve köy evlendirme memurlukları, nüfus müdürlükleri ve dış temsilciliklerimizde nikâh kıyılmaktadır. Tabii ki nikâh çok ciddi bir hukuki işlem olduğu için kimlerin bu yetkiyi kullanabileceği noktasında düzenlemeler açıktır ve nettir ve bu uygulama da bugüne kadar sürmektedir. Hatta daha önce de bu rakamları vermiştim, tekrar etmek isterim. 2017 yılbaşından tasarı komisyona geldiği güne kadar 426.258 nikâh belediyelerimizdeki nikâh memurlarımız tarafından, 3.212 nikâh işlemi nüfus müdürlüklerimiz tarafından, 16.543 nikâh işlemi de muhtarlarımız tarafından, 19.979 nikâh işlemi de dış temsilciliklerimizde yetkilendirilmiş kişiler tarafından gerçekleştirilmiştir. Şimdi, bu tasarıya yapılan, bu gruplara ilave olarak il ve ilçe müftülüklerine de nikâh kıyma yetkisi ve görevi verilmesinden ibarettir. Buradaki yetkilendirme de tamamen İçişleri Bakanlığının uhdesindedir aynen nüfus müdürlüklerinde olduğu gibi.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Peki, müftüler imamlara yetki verecek mi?
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Burada yapılmak istenilen, gerek ülkemizin özellikle bazı bölgelerinin coğrafi şartları gerekse yetkili memur sayısı dikkate alınarak insanların resmî nikâha ulaşılabilirliğini artırmaktadır.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Müftüler bu yetkilerini devredecek mi Sayın Bakan, onu soruyoruz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Nikâh konusunda kanunlarımızın hiçbir yerinde herhangi bir boşluk veya yoruma açık bir durum söz konusu değildir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Camilerde imam yok, müftüler camide namaz kıldırsın.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bunu tekrar ifade etmek istiyorum: Nikâh konusunda kanunlarımızın hiçbir yerinde herhangi bir boşluk veya yoruma açık bir durum söz konusu değildir.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Müftüler bu yetkilerini devredecek mi Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Medeni Kanun'umuz gereğince evlenme iradesinin bizzat evlenecek kişiler tarafından yetkili resmî memurun önünde açıklanmasıyla gerçekleşecek olan medeni evlenme, Türkiye'de yapılabilecek tek evlenme şeklidir ve yine Medeni Kanun'umuzla, evlendirme yetki ve görevinin belediyede bulunan yerlerde belediye başkanına veya başkanın evlendirme işlerine memur ettiği görevliye, köylerde muhtarlara verilmiş olduğu da bilinmektedir. 5490 sayılı Kanun'la belediye başkanı ve muhtarlar dışında İçişleri Bakanlığınca il nüfus ve vatandaşlık müdürleri ile nüfus müdürlükleri ve dış temsilciliklere de evlendirme memurluğu görev ve yetkisi verilmektedir.
Bugün sizlere sunduğumuz tasarıyla da il ve ilçe müftülüklerine de evlendirme memurluğu görev ve yetkisi verilerek bu saha genişletilmektedir. Her vatandaşımız kanuni şartlara uymak kaydıyla resmî nikâhını dilediği evlendirme memurluğunda kıydırma hak ve yetkisine sahiptir. İsteyen belediye evlendirme memurluğuna, isteyen nüfus müdürlüğüne, isteyen muhtara, isteyen il ve ilçe müftülüklerinde evlendirme işlemleri yaptırabilecektir. Bu tercih tamamen vatandaşlarımıza aittir. Ancak hangi memurla yapılırsa yapılsın, kıyılan nikâh aynıdır ve resmî nikâhtır. Bunun da altını çizerek söylüyorum: Evlendirme işlemlerinde, müracaattan tören yerine, düzenlenecek belgeden memurun giydiği cübbeye kadar belediye evlendirme memurunun uyguladığı Türk Medeni Kanunu ve Evlendirme Yönetmeliği hükümlerini aynen il ve ilçe müftülükleri de uygulayacaktır, yapılacak evlenmeler hiçbir farklılık göstermeyecektir. Yani il veya ilçe müftüsü nikâh kıyarken belediyenin nikâh memurunun giydiği cübbeyi giyecek ve keza ibadethanelerde kanunumuzun ve yönetmeliklerimizin öngördüğü şekilde de resmî nikâh kıyılamayacaktır. Evlenme usul ve esaslarını düzenleyen mevzuatta bu konu açıkça belirtilmiştir: Dinî mekânlarda resmî nikâh işlemi yapılamaz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Ya bırakın, müftülerimiz müftü olarak kalsın.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Evet, tabii, burada önemli bir noktayı daha izah etmek isterim. Şimdi, biz bunu komisyonda tartıştık, çok net bir şekilde değerlendirmelerimizi ortaya koyduk. Bence Komisyondaki tartışmalar da çok olgun geçti, herkes kendi değerlendirmesini ortaya koydu. Burada, isteyen vatandaşımız istediği memura, yetkisi olan memura bunu kıydırabilir. Arkadaşlarımız şu tartışmayı yapıyorlar: "İşte, Avrupa'da kilisede nikâh kıyılıyor, şurada şöyle yapılıyor."
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Papazın boş vakti var.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bakınız, bizim bu getirdiğimiz uygulamayla Avrupa'daki veya herhangi bir ülkedeki uygulama arasında bir benzerlik veya bir örneklik söz konusu değildir. Tam tersi, burada laiklikle ilgili yani din ve vicdan hürriyetimizi bağlayıcı bir kısıtlılığı olan bir anlayış da söz konusu değildir. Tam anlamıyla, esas itibarıyla bunun cinsiyetçilikle de bir alakası yoktur, bunu da çok net söylüyorum. Nikâhın iki cinsi vardır, kadın ve erkek. Bunun cinsiyetçilikle de bir alakası yoktur.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Kadın müftü var mı?
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bir tane kadın müftü ismi verebilir misiniz Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Yine şunu da ifade etmek istiyorum yani çok net bir şekilde altını çizmek istiyorum. Bu, tamamen... Özellikle şu tartışma da beni yaralamaktadır: Yani bizim, grup olarak hepimizin, gerek kadın hakları olsun gerek evlilik hakları olsun, bu konudaki hassasiyetimiz çok açık ve ortadadır. Yani burada kadınların küçük yaşta evlendirilmeleri değil, tam tersi evliliklerin meşruiyetine yönelik, yaygınlaştırılmalarına yönelik bir adım atılmaktadır. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna seslenerek ifade etmek istiyorum ki bence bunu sizin desteklemeniz lazım.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Hiç öyle değil, hiç öyle değil.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Çünkü bir evlenme yetkisinin meşruiyetini ve bir evlenme yetkisinin alanını yaygınlaştırıyoruz ve...
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Küçük yaşta evlendirme çoğalacak.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - ...bu konuda özellikle, çok önemli bir şekilde ifade etmek istiyorum ki bunu bugünkü resmî nikâh mevzuatı ve kanunu çerçevesinde gerçekleştiriyoruz. Bunu sizin desteklemeniz, esas itibarıyla bugüne kadar itiraz edilen konuların ortadan kalkmasına sebebiyet teşkil edecektir.
Bu vesileyle şunu ifade etmek istiyorum ki: Özellikle yasalarımızın bu noktada herhangi bir suistimali engellemek maksadıyla... Bakınız, dinî nikâh ile resmî nikâh arasındaki bağı engellemek için yasalarımızın aldığı tedbirler açık ve nettir.
Birincisi: Medeni Kanun'un 143'üncü maddesi uyarınca, aile cüzdanı gösterilmeden evlenmenin dinî töreni yapılamaz; açık ve net.
Bir dakikalık veya bir buçuk dakikalık ek süre isterim eğer mümkünse.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen bir dakikada tamamlayın.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Bakan, cenazelere imam bulunamıyor. Müftüler ne yapsın, namaz mı kıldırsın, nikâh mı kıysın?
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - İkincisi: Diyanet İşleri Başkanlığı Görev ve Çalışma Yönetmeliği'nce Medeni Kanuna göre akdedilen nikâhtan sonra isteyenlere nikâhın dinî merasimini icra etmek hükmü uyarınca, aile cüzdanı ibraz edilmeden bir dinî nikâh da Diyanet İşlerinin kendi yönetmeliğine göre yapılamaz.
Ayrıca, bu konunun, biraz önce bahsettiğim gibi, cinsiyet temelinde tartışılmasını da çok net söylüyorum, anlamakta zorluk çekiyorum.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Erkek olarak bakıyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Özet olarak, nikâhın şekli değişmiyor, nikâh merasiminin mekânı değişmiyor, dinî nikâhla ilgili herhangi bir düzenleme yapılmıyor.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ülkenin eğitimi, sağlığı dibe vurmuş, ekonomi can çekişiyor, sizin uğraştığınız işlere bak!
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Sadece, hâlihazırda nikâh kıyma yetkisi tanımlanmış devlet memurlarına il ve ilçe müftülüklerinin de ilave edilmesinin önü açılmış oluyor.
Bizim şu anda yüce Meclise sunduğumuz yasa tasarısı bu kadar.
Bir cümle de İçişleri Bakanı olmam vesilesiyle, belediye başkanlarına girdiğiniz için söylemek istiyorum. Bakınız, yolsuzluk yapan kim olursa olsun, kanuna aykırı davranan her kim varsa, bu belediye başkanıdır, X'dir, Y'dir, Z'dir, bizim yetkimiz dâhilinde, biz gözünün yaşına bakmayız. Bu saatten sonra muhalefet belediyeleri de iktidar belediyeleri de nasıl gözünün yaşına bakmayacağımızı görecekler ama o zaman oralardan da ses çıkarmasınlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)