GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İspanya Krallığı Arasında Savunma Sanayi Konusunda Gizlilik Dereceli Bilginin Korunması Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:7
Tarih:12.10.2017

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sayın konuşmacıyı dinledim, eleştirilerini dinledim. Fakat konuşmasının başında tasvip etmeyeceğimiz, kabul etmeyeceğimiz alanlara da kendisi girmiş oldu. Sosyal medyada dönen, olan veya oluşan hadiseleri bize bağlayıp: "Efendim, bunlar sizin beslediğiniz troller. Bunlar sizlerden ihale alarak bu işi yapıyorlar." Sayın Salıcı, bunu ispatlamaya sizi davet ediyorum, ispatlayamazsanız bakın tüm bu Genel Kurul önünde bütün milletten özür dileyeceksiniz. Bir iddia ortaya koydunuz, bunu gelip ispatlamanız lazım, yoksa havada kalır söyledikleriniz ve bizim tarafımızdan da bunun hiçbir kabulü yoktur.

Bir medya tutturdu, havuz medyası, havuz medyası. Nedir arkadaşlar havuz medyası? Şimdi, sizin tasvip etmediğiniz şeyler basında çıkınca havuz medyası, istedikleriniz basında istediğiniz şekilde çıkınca size yakın medya. Ya, bu medyanın oraya veya buraya yakınlığı olmaz, medya medyadır; bunu bir kere bilmek lazım.

Efendim, Genel Başkanı Pelikan Dosyası'yla girdiniz; bakın, bunları, ben bir partiyle alakalı bu değerlendirmeleri yapmayı arzu etmezdim. Sayın Altay burada, biz dosyayla falan kimseyi göndermedik. Bunları kürsüden tekrarlamak istemezdim ama siz bir kasetle Genel Başkan gönderdiniz, gelen Genel Başkanınız da bir kasetle gelmiştir; bunları unutmayacaksınız. Çıkıp kürsüye bir şey söyleyeceğiniz zaman sizin evinize taş geleceğini bileceksiniz.

Bir diğeri, en ufak bir eleştiride "Kapının önüne koyarım." tehdidiyle karşılaşan bir partisiniz. Sayın Salıcı bunları bilerek ifade etmeniz lazım.

Dosyacılık... Bakın bir fotoğraf karesi anlatayım size. Genel Başkanınızın il genel başkanı olduğu zaman bir fotoğrafı vardı, önünde dosyalar, bir tanesi de Sarıgül dosyasıydı, fotoğraf çektirmiş; daha sonra onu büyükşehir belediye başkanı yaptınız. Dosya işinden bahsettiğiniz zaman bu dosyalamanın sizler tarafından iyi yapıldığını da bilmeniz gerekirdi. Uzatmayacağım, bu kısmını bu kadarla bırakmak istiyorum.

Bir diğeri, değerli milletvekilleri, bizim Kürtlere karşı bir öfkemiz falan yok. Biz Türkiye'nin her tarafından oy alan, 78 ilden milletvekili çıkaran bir siyasi partiyiz. AK PARTİ Türkiye'nin bir gerçeğidir, doğudan da güneydoğudan da, Ege'den de Akdeniz'den de, İç Anadolu'dan da batısından da, Karadeniz'den de Marmara'dan da milletvekili çıkarabilen, 78 ilden milletvekili çıkarabilen tek partidir. Dolayısıyla biz etnik siyaset hiçbir zaman yapmadık. "Kürtlere karşı öfkeniz var." diyenlere, sanki Kürtlerin hamisisiniz, sizden başka Kürtler adına kimse söz söyleyemez, onların haklarını savunmak sadece size düşmüş gibi, her kürsüye çıkan, Kürtlere karşı bizim bir öfkemiz olduğunu dile getiriyor. Bu iddiayı kesinlikle reddettiğimizi ifade etmek isterim.

Sayın Cumhurbaşkanımızın "Bir Kobani'ye asla izin vermeyeceğiz..." Bir daha söylüyorum: Bir Kobani'ye asla ve asla bir daha izin vermeyeceğiz. 50'den fazla vatandaşımız o çatışmalarda hayatını kaybetti, sokaklar savaş alanına döndürüldü. Bir daha asla bunu yapamayacaksınız.

Değerli dostlar, burada bir hülya anlatılıyor, hülya, bir hayal anlatılıyor Suriye'deki gelişmeler, Irak'taki gelişmelerle ilgili. Bakın, oyun çok basit: "DAEŞ" diye bir terör örgütü ortaya çıktı; azılı, acımasız bir terör örgütü. Bu, bir yere gidiyor, sonra "PYD" diye başka bir terör örgütü var, PYD gelince DAEŞ orada ne var ne yok, çatışmadan, bırakıp insanların olduğu başka bir yere gidiyor, insanlar oradan kaçıyorlar. Sonra PYD buraya geliyor, DAEŞ buradan bırakıp gidiyor; sonra, diğer ilçelere, diğer şehirlere ve Suriye'nin kuzeyi, bizim güneyimiz... Bu şekilde, o hattın olduğu gibi demografik yapısı değiştirildi. Orada onlarca farklı etnik kökene sahip insan yaşıyordu ve terör örgütüne sempatisi olmayan, onlarla aynı düşünmeyen onlarca, yüz binlerce Kürt yerlerinden edilmiştir. Bizim olaya bakışımız budur.

Bir diğeri Irak'la ilgili referandum meselesi. Değerli dostlar, biz hiçbir zaman Kuzey Irak'ta yaşayan Kürtlere karşı olduğumuzu söylemedik. Orada karşı olduğumuz konu şudur: Ortaya çıkacak olan bir referandumun bölgede yeni çatışmalara, yeni karışıklıklara sebebiyet verebileceğidir. Orada çıkacak olan her çatışma Türkiye'ye göç dalgası demek. Orada çıkacak olan her türlü çatışmada ortaya çıkacak olan boşluklardan beslenecek olan terör örgütleri Türkiye'ye tehdit oluşturur. Karşı çıktığımız, karşı durduğumuz nokta budur. Görüşlerimizin ve fikirlerimizin kesinlikle çarpıtılmasına müsaade etmeyeceğiz.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)