GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:6
Tarih:11.10.2017

DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben bugünkü konuşmamı madde üzerinde yapmayacağım. Bugün, dünyaca ünlü Kürt yazar Mehmed Uzun'dan aslında biraz söz etmek istiyorum. Mehmed Uzun'un bugün ölümünün üzerinden on yıl geçti, kendisini bir kez daha burada saygıyla anıyorum, Allah'tan rahmet diliyorum. Mehmed Uzun verdiği bir demeçte kendisi için "Ben yasaklı bir dilin yazarıyım." demişti. Mehmed Uzun kendi dilinde yani ana dili olan Kürtçede yazabilmek için sürgünü yaşamak zorunda kaldı, yıllarca memleket hasreti içerisinde kitaplarını yazdı, sürgün hayatına mecbur kaldı. Tabii ki Mehmed Uzun'un sürgünde yaşamasının nedeni, o dönemde hâlâ devam eden asimilasyon ve inkâr politikalarıydı. Mehmed Uzun'un yirmi dile çevrildi kitapları, onlarca Kürtçe, İsveççe ve Türkçe kitap yazdı. Mehmed Uzun'un kitaplarını Türkçeye çeviren kişi Muhsin Kızılkaya'ydı, kendisi de bir dönem AK PARTİ'den milletvekili olmuştu. Biliyorsunuz, ki tabii o dönemler Mehmed Uzun'dan, mağduriyetlerden söz etmek revaçtaydı, AK PARTİ de bu toplumsal mağduriyetleri oldukça uzunca bir dönem kendi politika çıkarları için kullandı. Dolayısıyla o dönem Mehmed Uzun ve Mehmed Uzun gibi mağduriyet yaşayan, zulüm yaşayan kişilerden söz etmek oldukça revaçtaydı. Çoğu zaman meydanlarda ve bu kürsülerde onlardan söz edildiği zaman bu kürsülerde de bolca alkışlanıyordu ama bugün, gelin görün ki aynı iktidarın atadığı, daha doğrusu görevlendirdiği kayyumlarca, aslında onların aracılığıyla bu Mehmed Uzun ve Mehmed Uzun'un yarattığı değerlere ciddi bir saldırı var. Tabii, bugün, Kürt kültürüne, Kürt tarihine, Kürt edebiyatına ve Kürtlerin yarattığı değerlere saldırmak aslında bir makul olma ölçüsü çünkü bunu yapanlar ve kayyumlar da bu asimilasyon siyasetinde derinleştiklerinde ne kadar takdir toplayacaklarını biliyorlar. Onun içindir ki Mehmed Uzun'un isminin verildiği Diyarbakır'daki Yenişehir Parkı'nda tabela kaldırıldı. Getirilen yoğunca eleştiri ve baskı sonucunda kayyum bu yaptığı kararda geri adım attı ama bu sefer de Mehmed Uzun'un aslında yıllarca sürgünü göze aldığı dili olan, Kürtçe olan tabela değiştirilerek Türkçe yazıldı. Tabii, bu uygulamalar sadece Mehmed Uzun şahsında yaşanmıyor, kayyumlar belediyeleri gasbettiğinden beri bu uygulamalar oldukça Kürt kültürü ve tarihi üzerinde yoğunca yaşanıyor.

Diyadin Belediyesine atanan kayyum da ilk göreve başladığında ilk önce, Diyadin Belediyesinde Kürtçe ve Türkçe yazılan (...)(x) veya Diyadin Belediyesi yani çok dilli belediyecilik anlayışımızın bir yansıması olan tabelayı kaldırmıştı. Yine Doğubayazıt Belediyesine atanan kayyum ilk önce ne yapmıştı? Ahmedi Hani'nin şehir merkezinde yıllardır olan anıtını kaldırmıştı, buna saldırmakla göreve başlamışlardı.

Tabii, bütün bunların asimilasyon politikalarının bir devamı, derinleştirilmiş bir hâli olduğunu bizler çok iyi biliyoruz. Mehmed Uzun ve Ahmedi Hani öyle saldırılarak, tabelalarda kaldırılarak yok edilemez, izleri silinemez çünkü Ahmedi Hani de Mehmed Uzun da hakikatin diliyle bugüne kadar tüm asimilasyon politikalarına karşı mücadele ettiler, direndiler, bundan sonra da bunu sürdürmeye devam edecekler çünkü bizler biliyoruz, kayyumlar geçicidir, kayyumların bıraktığı izler de geçidir ama Ahmedi Hani de Mehmed Uzun da yıllardır bu coğrafyada, bu halkların ortak mücadelesinin dili olarak, hakikatin dili olarak devam ediyorlar. Dolayısıyla öyle kolayca silinemezler, bizler bunu biliyoruz. Ama bu politikanın deşifre edilmesi ve bu asimilasyon politikaları karşısında da olduğumuzu bir kez daha ifade etmek için buna değinmek gereği duydum.

Biliyorum, biz bunları ifade ettiğimizde siz bu kürsüye çıkıp yine aynı hamaset laflarıyla şunu ifade edeceksiniz, diyeceksiniz ki: "Bizim Kürt vatandaşlarımızla bir sorunumuz yok." Ama biz de gerçekten merak ediyoruz, o zaman şu sorunun cevabını almak istiyoruz: O kayyumlar geldiğinde neden ilk önce tabelalardan, Kürtçe dilinden, tarihinden, anıtlardan başladı? Yoksa siz de Ahmedi Hani'yi terörist olarak mı görüyorsunuz? Bu sorunun da cevabını bekliyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)