| Konu: | Kudüs'e ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 6 |
| Tarih: | 11.10.2017 |
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Cumhurbaşkanımızın malum bir çağrısı var "Kudüs'ü ziyaret edin, Kudüs'e gidin, Kudüs'teki kardeşlerimizle hemhâl olun." şeklinde. Biz de bu çağrıya uyan bir grup milletvekili, ki İstanbul Milletvekilimiz Tülay Kaynarca, Kocaeli Milletvekilimiz Sayın Radiye Sezer Katırcıoğlu, Mardin Milletvekilimiz Ceyda Bölünmez, İstanbul Milletvekilimiz Fatma Benli Hanım, Trabzon Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlu, Kayseri Milletvekilimiz İsmail Tamer Bey, İstanbul Milletvekilimiz Halis Dalkılıç, Rize Milletvekilimiz Hasan Karal, Amasya Milletvekilimiz Haluk İpek, Trabzon Milletvekilimiz Adnan Günnar, bendeniz ve çok Değerli Meclis Başkan Vekilimiz Ahmet Aydın Bey'le birlikte Kudüs'e eşlerimizle, ailelerimizle bir ziyarette bulunduk.
Bu yapmış olduğumuz ziyaret hüzünle başladı, hüzünle bitti çünkü ilk vardığımız yer Tel Aviv'de Yafa'ydı; Yafa'da Mahmudiye Camisi'nde kıldığımız namaz ve o Osmanlı'dan arta kalan sokaklarda yaptığımız yürüyüşler, Türkevinde içtiğimiz bir kadeh çay bizi hüznün ilk adımları olarak karşıladı.
Sonra aşkımız, sevgimiz, ilk kıblegâhımız, vazgeçemeyeceğimiz Kudüs'e geçtik. Kudüs bizi aşkla, hasretle karşıladı. Biz Kudüs'e aşkla, hasretle girdik ama karşımızda bu hasretlerle beraber bizi öfkelendiren bir durum vardı. Burada, Kudüs'te tam 1917 yılından sonra yüzyıl geçmiş, yüzyıl içerisinde Kudüs işgal altında, siyonistlerin askerlerinin ayaklarının altında, işgal altında bir Kudüs. O Kudüs bizi hasretle kucakladı fakat o hasreti dindirecek aşkımız bizi rahat bırakmadı. Öfkelendik çünkü Kudüs'te, sadece 2016 yılında 24 tane, tüm Filistin'de 120 tane şehit vermiştik. 2 binin üstünde tutuklu Arap kardeşlerimiz var ve bunların yarısına yakını çocuk ve kadınlar. Kadınlara eziyet ediyorlar, çocuklara eziyet ediyorlar, gelenleri engelliyorlar, gidenleri engelliyorlar. Çocuklar namaz kılmak istiyor, çocuklar ibadet etmek istiyor, onlar engelleniyor.
Fakat Kıyamet Kilisesi'ne gittiğimizde, tam yüz altmış dört yıldır orada duran merdiveni görünce içimiz cız etti, yüreğimiz dağlandı. Yüz altmış dört yıl önce Osmanlı bir ferman yayınlamış. Bu fermanın sebebi, orada bulunan Hristiyan mezheplerine ait papazların kendi aralarındaki kavgalar. Kavga, "Ben burayı süpüreceğim çünkü çarmıha ilk defa burada gerildi Hazreti İsa." kavgası. Bu kavgayı gidermek için bir ferman: "Bundan sonra eşit olarak hareket edeceksiniz, adaletle davranacaksınız, birbirinizin üzerinde bir üstünlüğünüz yoktur. Kim ki bu merdivene dokunursa bunun cezası ağırdır." Ceza fakat adaletle. Kimsenin kimseye üstünlük duymadığı bir yerde, biz orada Yahudilere, siyonistlere o merdivenin ne kadar önemli olduğunu belki anlatamadık. Anlatamamamızın sebebi kim? Bizler. Bizler bir değiliz, beraber değiliz, birlikte hareket edemiyoruz maalesef.
El Halil'de yüreğimiz kan ağladı. El Halil Camisi ikiye bölünmüş, bir kısmını sinagog yapmışlar. El Halil'deki müezzin öğlen ezanını okumak için siyonistlerden izin alıyor, müezzin mahfiline gidiyor, ezan okuyor.
Niye Kudüs'ten bahsediyorum? Kudüs'te, 3 dinin kutsal saydığı Kudüs'te, ilk ikametgâhımızda, ilk kıblegâhımızda eğer o günkü adaleti sağlarsak emin olun Orta Doğu'daki bu kavgalar, bu kardeş düşmanlığı, bu mezhep kavgaları, bu etnik kavgalar tamamen ortadan kalkacak ve sadece Orta Doğu'ya değil, dünyaya da büyük bir barış gelecektir. Gelin Kudüs için, gelin insanlık için, gelin oradan gelmiş geçmiş bütün peygamberler için...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NUREDDİN NEBATİ (Devamla) - ...gelin Allah rızası için hep birlikte Kudüs'e sahip çıkalım diyorum.
Saygılarımı arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)