GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:5
Tarih:10.10.2017

HDP GRUBU ADINA MİTHAT SANCAR (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan tam iki yıl önce Ankara Garı'nda peş peşe 2 canlı bomba kendini patlattı, meydan kana bulandı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük, en vahşi, en barbar katliamı gerçekleşti. Hangi şartlarda gerçekleşmişti bu katliam, hangi ortamda bu canlı bombalar patlatmıştı kendilerini; hatırlatmakta fayda var çok kısa bir şekilde.

7 Haziran seçimleri yapılmış, AKP tek başına iktidar olma çoğunluğunu kaybetmiş ve bu seçimlerin geçersiz kılınması gerektiği yönünde artık hazırlıklar tamamlanmıştı. 7 Haziranı geçersiz kılmak için önemli bir yöntem benimsenmişti, kendilerince önemli bir yöntem benimsemişlerdi. Ortam korku dolacaktı, Türkiye dehşete esir düşürülecekti, böylece toplum rehin alınacaktı ve çoğunluk böylece sağlanacaktı. Art arda bombalar patlamaya başladı. Suruç'ta patladı bomba önce ve orada 34 canımızı yitirdik. Ardından, Ankara Garı patlaması geldi. Ankara Garı patlamasına giden yolda ne tür ihmaller olduğunu artık anlatmaya gerek yok. Sadece ihmal mi? Asıl sorulması gereken soru bu. Acaba iktidarın bu katliamdan bilgisi var mıydı? Göz mü yumdu? Bunların gerçekleşmesinden fayda mı umuyordu?

Şimdi, bu yönde, bu şüpheleri kuvvetlendiren açıklamalar yapıldı katliamdan sonra. Dönemin Başbakanı Sayın Davutoğlu "Ankara saldırısından sonra oylarımızda artış trendi görüldü." dedi. Bunun için mi bu katliamlara zemin hazırlandı, yol verildi? 2 canlı bomba yüzlerce, belki bin kilometreyi aşkın bir yolu katedip Ankara'ya giriyorlar. O gün yol kontrollerine ara verilmiş, bunu ben söylemiyorum, müfettiş raporları söylüyor.

Peki, bunlarla ilgili herhangi bir soruşturma yapıldı mı? Hayır. Yargılanan tek bir kamu görevlisi yok. O gün basının karşısına geçen 3 bakanın görüntüleri hafızalardadır. "İhmal yok, güvenlik açığı yok." diyorlar. Eğer ihmal yoksa, güvenlik açığı yoksa, bu canlı bombalar bu kadar yolu katedip alana bu kadar serbest nasıl girebildiler? Bugün anma için alana girmek isteyenleri dört bir yanı kuşatarak engelleyen Emniyet, o gün o canlı bombaları neden engellemedi? Nasıl engellemedi?

Ardından, Başbakanın "kokteyl örgüt" iddiası ortaya çıktı. Neyi örtmeye çalışıyordu iktidar?

Ardından, nefret dili başka yerlerde kendini gösterdi; Konya'da millî maç oynanırken, üç gün sonra, katledilenler yuhalandı.

Dün akşam Konur Sokak'taki 10 Ekim kurbanları anıtı yıkıldı. Kim yıkıyor? Kim bu katliama sahip çıkıyor? Kim katliam mağdurlarına saldırmaya böylesine bir cüret bulabiliyor, kimden alıyor bu cüreti?

O zamanın Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu "HDP'yi mağdur duruma düşürmek için yapılmış provokatif bir eylem." demişti. Bakın, arkadaşlar, dünyanın hiçbir yerinde bu tür kanlı, barbar saldırıların anılmasını engelleyen tek bir örnek yok. Neden engelliyorsunuz; anmayı, yası protestoyu neden engelliyorsunuz? Bu iktidar, katilleri korumak mı istiyor? Niye bugün o meydana girmeye izin vermediniz? Neyi saklamaya çalıyorsunuz? Orada bu iddialar tekrar dile getirilecek ve sorumluluğunuz tekrar yüzünüze vurulacak diye korkuyor musunuz?

Evet, bunları yapmaya devam edebilirsiniz ama bu kadar barbar, bu kadar kanlı bir katliamı ne vicdanlardan silebilirsiniz ne hafızalardan çıkarabilirsiniz ne de hukuken ve siyaseten sorumluluktan kurtulabilirsiniz. Asla unutturmayacağız, hesabı mutlaka sorulacak. (HDP sıralarından alkışlar)