GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:4
Tarih:05.10.2017

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 491 sıra sayılı İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerinde söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Burada, hâlen mevcut uygulanmakta olan sistemde bilindiği üzere bireysel ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan, kanunundan kaynaklanan işçi ve işveren alacakları ile tazminatlarda, bunun haricinde işten çıkarma davalarında ara bulucuya başvurma zorunluluğu yok. Bize göre, getirilen kanun tasarısının esas kırılma noktası 3'üncü madde Sayın Başkan. Neden 3'üncü madde? Çünkü burada yeni bir sistem getiriliyor. Önceki sistemde ihtiyari olan ara bulucuya gidip gitmemeyle alakalı davacının bir takdir şartı olan husus ortadan kaldırılıyor ve diyor ki: "Mutlaka ara bulucuya gitmek zorundasınız, eğer ara bulucuya gitmezseniz bu bir dava şartıdır, dava reddedilir." Bunu kabul etmek mümkün değil. Neden dolayı kabul etmek mümkün değil?

Önce, ara bulucu nedir? Ara bulucu aslında bir hakem değildir, ara bulucu bir hâkim de değildir, karar verme organı değildir. O nedenle, ara bulucunun bir hakem gibi, bir hâkim gibi karar vermesi söz konusu olmadığı için ara bulucu ne yapabilir? Ara bulucu ancak tarafların bir araya gelerek karar vermesine yardımcı olabilir, bir karar organı değildir. O nedenle, bir karar ihdası söz konusu değildir. O nedenle, bunu bir dava şartı hâline getirmek, ihtiyari olmaktan çıkartmak bir kere kanunun özüne, tasarının özüne aykırıdır diye düşünüyoruz, bunu kabul etmek mümkün değildir değerli arkadaşlarım. Aslında, iş yükünü gördüğümüz zaman, dava yoluna gitmeden tarafların bir uzlaşmayla bunu halledebileceğini öngörerek hiç mahkemeye götürmeden ara bulucuyla halletmek iyi gibi gözükmesine rağmen, bunu zorunla hâle getirmek davanın, tasarının, kanunun ruhuna aykırıdır değerli arkadaşlarım, öncelikle bunu belirtmek istiyoruz.

Arkasından söyleyeceğimiz olay şudur: Ara buluculuk -biraz önce de ifade ettiğim gibi- hâkimin vereceği kararın ötesinde bir karardır. Ara bulucunun konusu da şudur: Önceki kanun tasarısı bu Meclisten geçiyorken... Her konuda ara bulucuya gidemezseniz, ara bulucuya ancak özel hukuka ilişkin işlemlerde gidebilirsiniz.

Şimdi, getirilen bu tasarıda, evet, şöyle düşünebilirsiniz: İş Kanunu'yla alakalı bu değişiklik aslında bir özel hukuk ilişkisidir diye düşünülebilir. Biraz önce değerli milletvekilleri de ifade ettiler, değerli arkadaşlarım, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar, işveren alacakları, işçi alacakları sadece bir özel hukuk ilişkisinden kaynaklanan bir fiilî durum değildir, buna başka bir sayfadan bakmalıyız. Aynı anlamda, bir kamu hukuku, bir sosyal hukuk vardır, yani bir toplu hukuk vardır, buna bir özel hukuk çerçevesi içerisinde bakmak doğru değildir. O nedenle, sadece kategorik olarak özel hukuk ilişkisi içerisinde nitelendirilecek bir durumu alıp da böyle bir dava şartına bağlamayı doğru bulmuyoruz, bunu kabul etmiyoruz, bunu ifade etmek istiyoruz. Bu bir alternatif çözüm yolu olmalıdır. Yani vatandaş dava açmadan evvel, evet, düşünebilir, der ki: "Ben bu davayı bu şekilde bir yöntemle izleyebilirim." diyebilmelidir ama bunu zorunlu bir hâle getirmek kabul edilebilir bir olay değildir.

Bir başka olay daha vardır. Bakın, biraz önce söyledim, "Ara bulucu bir hakem değildir." dedim, "Ara bulucu aynı zamanda bir hâkim de değildir." dedim. Ama siz şimdi bu kişileri, tarafları eğer böyle bir dava şartına zorlarsanız... "Silahların eşitliği" diye bir olay vardır, ekonomik anlamda güçlü olmayan, bir anlamda gelecek kaygısı duyan işçiyi siz bir anlamda bir aslanın önüne atıyorsunuz işverenle beraber, diyorsunuz ki: "Gelin, oturun, burada anlaşın ve mahkemeye gitmeyin." Buradan ne derecede sağlıklı bir karar çıkabilir? Bu ancak neye yarayabilir arkadaşlar? Silahların eşitliği olmadığı için, işveren ve işçi aynı eşit koşullarda ara bulucunun önüne gidemeyeceği için, ara bulucunun önünde kendi geleceğini tartışamayacağı için...

Düşünsenize, bir işçi otuz yıl kamuda çalışmış veya özel hukuk ilişkisi içerisinde bir işverenin yanında çalışmış, siz ona diyorsunuz ki: "Davaya gitmeden evvel mutlaka ve mutlaka ara bulucuya git." Bunu kabul etmek mümkün değildir değerli arkadaşlarım, yani bunun daha doğrusu pratik faydası yoktur. Şunu diyebilirdiniz: "Evet, bu bir alternatif yoldur." Bu konuda bir yasal düzenleme yapmanıza da gerek yoktu, bunu buraya neden koyduğunuzu anlayamıyorum, neden böyle bir zaruret hâline ihtiyaç duyduğunuzu anlayamıyorum. Kanunun ruhundaki amaç, iş hukukun temeli aslında işçinin hukukunu koruyabilmektir. Biz burada bu düzenlemeyle işçinin hukukunu koruyabiliyor muyuz? Buna ilişkin gerekçeye de baktım, tasarıya ilişkin Hükûmet tarafından getirilen gerekçeleri de inceledim, afaki birtakım şeyler var ama somut gerekçeler, gerçekten işçinin geleceğiyle alakalı, işçinin güvencesiyle alakalı 3'üncü maddede hiçbir şey yok değerli arkadaşlarım. Aslında 3'üncü madde, biraz önce söylediğim gibi, temel direk, asıl kırılma noktası ama getirilmek istenen şeyle zorunlu hâle getirilerek işçiye bir yandan da yük çıkartılıyor.

Bu konuda oylarınızla bu değişikliği kabul edeceğinizi umuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)