GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:3
Tarih:04.10.2017

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri ve bizleri ekranları başında izleyen aziz milletimiz; öncelikle, bugün Hakkâri'de şehit olan 4 askerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Şehitler diyarı Afyonkarahisar'ımızdan 1 kardeşimiz şehit, 1 kardeşimiz de yaralı. Yaralılara da acil şifalar diliyorum.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1950'den bugüne kadarki yetmiş yıllık sürede, iş hayatı, iş imkânları, teknoloji çok hızlı bir şekilde gelişti, sosyal güvenlik hukukuna ilişkin alan genişledi, işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlıkların niteliğinde ve niceliğinde önemli artışlar oldu. Bu süreçte, İş Mahkemeleri Kanunu'nun bazı maddeleri uygulama kabiliyetini yitirdi, bazı maddeleri de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Ayrıca, 2011 yılında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle iki kanun arasındaki usul farklılıkları ve uyumsuzlukları da ortaya çıktı.

Diğer taraftan, 2016 yılı itibarıyla 14 milyona yakın işçi, 1 milyon 750 bin iş yeri olan ülkemizde işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklar yargımızın önemli bir kısmında yer teşkil etmektedir. Şöyle ki: 2016 yılı sonu itibarıyla ilk derece mahkemelerindeki 3 milyon 525 bin hukuk uyuşmazlığının yüzde 15'i, yaklaşık 528 bini iş hukukuyla ilgilidir. Yine, Yargıtayın verilerine göre ise 780 bin civarındaki hukuk davasının yüzde 30'u, yaklaşık 235 bini de iş mahkemeleriyle ilgilidir. İş davalarının ortalama görülme süresine baktığımızda 2010 yılı ile 2016 yılı arasında dört yüz otuz dört gün olarak belirlenmiştir. Bu kısma ilk derece mahkemelerindeki süreçler tabi değildir. Yani ilk derece mahkeme sürecidir, istinaf ve temyiz aşamasındaki süreler tabi değildir.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında ara buluculuğun fiilen uygulanmaya başladığı 2013 yılından bugüne kadar ara buluculuğa başvurulan 18.300 adet hukuk uyuşmazlığının da yüzde 89'u yani 16.526 adedi iş hukukuyla ilgilidir. Bu başvuruların yüzde 91'i anlaşmayla sonuçlanmıştır. Anlaşmayla sonuçlanan iş hukukundaki uyuşmazlıkların yüzde 93'ü de bir gün veya bir günden daha az bir sürede sonuçlanmıştır. Bu nedenle iş mahkemelerindeki iş yükü, iş davalarının ortalama görülme süreleri, işçi ve işveren örgütlerinin talepleri gözetilerek söz konusu iş kanunu tasarısı hazırlanmıştır.

İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı ilk olarak Bakanlığın internet sayfasından 234 kurum ve kişinin görüşüne sunulmuştur. Daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonumuzda konu alt komisyona sevk edilmiş, alt komisyonda tüm taraflar davet edilmiş, en geniş manada, sendikalardan iş örgütlerine, ara buluculuk derneklerinden sivil toplum kuruluşlarına kadar her biri dinlenmiş ve ciddi manada bir çalışma ortaya konulmuştur. Tarafların tamamına söz hakkı tanınmış ve bunların eleştiri ve itirazları da dikkate alınmıştır.

Değerli arkadaşlar, tasarı genel olarak iş mahkemelerinin kuruluşunu, görev, yetki, sorumluluk ve yargılama usullerini düzenlemektedir. Tasarıda dava şartı olarak yer alan ara buluculuğa ilişkin maddeyle iş yargısının temeli olan çabukluk, basitlik, emredicilik, zayıfın korunması ve en az giderle yargılamanın sonuçlandırılması ilkelerine uyulmuştur. Tasarıyla kabul edilen en önemli yenilik, bir kısım iş uyuşmazlıklarına dava açmadan önce, mahkemeye gitmeden önce mutlaka ara buluculuğa gitme şartıdır. İş kazası ve meslek hastalığından kaynaklanan tazminat davaları hariç olmak üzere, işçi ve işveren arasındaki kanundan, bireysel veya toplu iş sözleşmesinden doğan haklar, işçi alacakları, tazminatlar ve işe iade davaları, bu üç konu ara buluculuğun konusu ve gündemi hâline getirilmiş, dava şartı olarak düzenlenmiştir. Bu üç konuda her iki taraf da ara bulucuya gitmeden önce mahkemeye gidemeyecektir, mahkemeye giderse mahkeme usulden ret kararı verecektir.

Ara buluculuğun dava şartı hâline getirilmesine sayın muhalefet yargıya gitme ve iş hukukunda işçiye karşı bir baskı oluşturma, "Sulha teşvikle zorunlu kılar." şeklinde eleştiri getirmiştir. Bu hususa şu sebeple katılamıyoruz: Mevcut Avukatlık Kanunu'muzun 35'inci maddesinde uzlaşma kuralı var, aynı zamanda da Hukuk Muhakemeleri Kanunu'muzda sulh ve feragat müesseseleri var. Benzer şekilde böyle bir itiraz oralarda da söz konusu olurdu, bu nedenle bu itiraz haklı ve gerçekçi bir itiraz değildir.

Tasarıda öngörülen uyuşmazlıklar bakımından tarafların dava açmadan önce ara bulucuya başvurması zorunlu olup -burası çok önemli- tarafların serbest iradesiyle anlaşmayı sonuçlandırıp sonuçlandırmamaları kendi hak ve yetkileri içindedir. Ara buluculuğa müracaat edilir, en fazla bir ay içinde bu husus -üç hafta artı bir haftada- sonuçlandırılmalı, sonuçlandırılamadığı takdirde tarafların yargı yolu açıktır. Bu sebeple, ara buluculuğun getirilmiş olması Anayasa'nın 36'ncı maddesindeki hak arama hürriyetinin bir ihlali değildir.

Taraflar, ara buluculuğa müracaat ettiğinde ve anlaştıkları takdirde ara buluculuğun ücretini her iki taraf eşit olarak ödeyecektir. Taraflar anlaşamazlarsa ve ara buluculukta birisi gelmezse iki saate kadar olan ücret tutarı hazine tarafından ödenecektir. Ara buluculuk ücretini karşılamak için adli yardıma muhtaç olanlar da ara buluculuk merkezinin olduğu sulh hukuk hâkiminden bu konuda yardım alacaktır. Ara buluculuk sürecinde sonuca bir günde kavuşmuş olma hâli, hem işçinin hem işverenin dört yüz otuz dört gün ve artı istinaf temyiz sürelerini dikkate aldığımızda son derece erken hakka kavuşma hâli mümkün olacaktır. Ara buluculuk, dava masrafları açısından da son derece az bir masrafla olacak, hem işçiyi hem işvereni önemli külfetlerden kurtaracak. İşçi hakkına bir an önce kavuşmuş, işveren de dava harçları, yargılama giderleri, bilirkişi ücretleri ve faiz gibi ödemelerden kurtulmuş olacaktır.

Günümüzde hukuk alanında gerçekleştirilen reformların temel amaçlarından biri, ülkede yaşayan her bireyin adalete erişimini en üst düzeyde temin etmektir. Birleşmiş Milletler tarafından demokratik yönetimin geliştirilmesi için zorunlu bir gereksinim olan adalete erişimin geliştirilmesi, Avrupa Komisyonu tarafından da defalarca vurgulanmıştır. Ülkemizin 2023 vizyonuna uygun bir biçimde güncellenen yeni Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde adalete erişimin güncelleştirilmesi on temel amaçtan biri olarak görülmüş ve bu amaç doğrultusunda hukuki uyuşmazlıklarda ara buluculuk sisteminin etkin hâle getirilmesi stratejik hedef olarak belirlenmiştir.

Uyuşmazlıkların dava yoluyla çözümü yerine tarafların kendi hür iradeleriyle uzlaşarak uyuşmazlığa son vermeleri, toplumsal barışın korunması açısından son derece önemli bir tercih sebebidir. Bu yolların geniş kapsamlı ve etkin bir biçimde işlerlik kazanması mahkemelerin iş yükünü ciddi manada azaltacaktır.

Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri, aslında yargı sistemiyle rekabet içinde olmadığı gibi, amaç yargısal yollara başvuru imkânını ortadan kaldırmak değildir, devlete ait olan yargı yetkisinin mutlak egemenliğine zarar vermeden uyuşmazlığı daha basit ve kolay bir şekilde çözüme kavuşturmaktır. Ara buluculukta, sürecin tüm safhalarında tarafların egemen olmasından dolayı, iki tarafın da kazanacağı, tartışmaların ve gerginliklerin en aza ineceği, husumete mahal verilmeden ılımlı bir alternatif çözüm yolu bulunmuş olacaktır.

Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'inde "Sulh daima hayırlıdır." diyor. Yine, hukuk sistemimizde kabul edilen bir anlayış vardır: "En kötü sulh en iyi mahkeme kararından iyidir." diye biliriz biz.

Ara buluculuğun yaygınlaşmasıyla birlikte toplumumuzdaki sosyal iletişimin artacağı, toplumsal barışa katkı sağlanacağı, ilerleyen süreçte sadece hukuki uyuşmazlıklarda değil, sosyal hayatın tüm alanlarında, özellikle işçi ile işveren, üretici-tüketici, aile ve komşular arasında uzlaşı kültürünün yerleşeceği, kitle iletişim araçlarının desteğiyle de bu uzlaşı kültürünün devamının sağlanabileceği düşünülmektedir. Bu sebeplerle, görüşmekte olduğumuz İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı'yla binlerce davanın yargıya getirdiği aşırı yük azalacak, adaletin tesisinde gecikmelerin önüne geçilecek, kaynaklar daha etkin bir şekilde kullanılacak ve toplumsal barışın tesisine önemli katkı sağlanmış olacaktır.

Bu vesileyle, bu kanunun hazırlanmasında emeği geçen başta Bakanlığımıza, katkı veren bütün sendikalarımıza, sivil toplum örgütlerine, aracı derneklerine, Komisyonumuzun saygıdeğer üyelerine teşekkür ediyoruz.

İnşallah, bu kanun ülkemizde yeni bir süreci, yeni bir uzlaşma kültürünü getirir diyor, hepinize saygılar sunuyorum, hayırlı günler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederin Sayın Özkaya.