| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 3 |
| Tarih: | 04.10.2017 |
CHP GRUBU ADINA OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Halkların Demokratik Partisinin belediyelere atanan kayyumlarla ilgili vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine söz aldım. 94 belediye ve belediyelere atanan kayyumlar mutlaka konuşulması gereken bir mesele.
Az önce HDP Grup Başkan Vekili konuşurken Mehmet Uzun'dan örnek verdi. Evet, Mehmet Uzun dünya edebiyatının tanıdığı önemli bir şahsiyetti ve onunla ilgili bazı tasarruflarda bulunuluyor olması bu ülkenin vicdanını yaralayan bir şey olur. Ama tabii şöyle bir durum var: Belediyelere atanan, DBP'li belediyelere atanan kayyumları konuşacağız ama İstanbul Belediyesine atanan kayyumu da konuşmak lazım, onu da ıskalamadan gitmek lazım. Ben az önce şöyle bir şey yaptım -biliyorsunuz gruplara basın bültenleri dağıtılır, Cumhuriyet Halk Partisine de dağıtılır, Adalet ve Kalkınma Partisine de dağıtılır- Genel Kurula ara verildiğinde Adalet ve Kalkınma Partisine dağıtılan basın bültenine şöyle bir bakma imkânım oldu ve gördüm ki, aslında bugün İstanbul Belediyesine, Kadir Topbaş'a yapılan muameleyle, istifaya zorlanmasıyla alakalı herhangi bir şey yok. Hâlbuki bugün basında çıkan haberler var, bunlardan bir tanesini en azından hatırlatmak isterim. Yazan kişi ilginç, Akif Beki yazmış -şu anki Cumhurbaşkanının danışmanıydı biliyorsunuz üç buçuk yıl boyunca- biraz uzun okuyacağım çünkü aradan seçtiniz, cımbızladınız denilmesin diye. "Erdoğan, seçime kadar değişimi, dönüşümü, yenilenmeyi sürdüreceklerini söylüyor. Parti teşkilatları için bu geçerli olabilir, zaten kongreler yapılıyor. Fakat herhalde belediye başkanlarının, istifa görüntüsü altında, örtülü müdahalelerle görevden alınmalarını kastetmiyordur. Çünkü bunun demokratik bir değişim, dönüşüm ve yenilenme olarak görülmesi pek mümkün değil. Partinin il başkanları ile belediye başkanları bir tutulabilir mi? Aynı muameleye tabi olabilir mi? İkisi de başkan ama biri Genel Merkeze, öbürü doğrudan millete bağlı. Birini atama, onaylama yetkisi partide, öbürü seçmen iradesiyle geliyor. Ne oldu bu demokratik-antidemokratik müdahale ayrımlarına, ruhuna Fatiha mı yoksa? Başkası yapsa, AK PARTİ gök kubbeyi başına yıkardı." Sizin gayet yakından tanıdığınız ama sizin basın bültenlerinizde yer bulamayan Sayın Akif Beki'nin sözleri.
Başka bir söz, yine sizin yakından tanıdığınız, sevdiğiniz, saydığınız, 17-25 Aralık operasyonundan sonra yurt dışına aracı olarak gönderdiğiniz başka bir gazeteci şahsiyet, Fehmi Koru şunu söylemiş: "Yöntem, Fransız İhtilali sonrası konvansiyonda birbiri ardına kellelerin düşmesini andırıyor." Daha veciz bir şekilde ifade etmiş.
Şimdi, değerli arkadaşlar, İstanbul Belediyesine ya da -adı sıkça geçiyor- Melih Gökçek'e yapılacak olan şey ya da başka belediyelere yapılacak olan şey bildiğiniz bir kayyum operasyonudur. Burada beni ilgilendiren tarafı şu: Bu belediye başkanlarının yorulmuşlukla, başarısızlıkla ya da buna benzer objektif bir kriterle görevlerinden ayrılıyor olduklarını söylemek siyasetin de seçmenin de...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OĞUZ KAAN SALICI (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Son bir dakika daha vereyim, toparlayın.
OĞUZ KAAN SALICI (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
...aklıyla alay etmek olur. Ortada şöyle açık bir mesele var: Bir siyasi suç isnat edilerek, bu, sizin de okuduğunuz bizim de okuduğumuz gazetelerde olağanüstü hâl koşullarında mümkün olan mertebede yazılabiliyor ve ısrarla söylenen şey şu... FETÖ bağlantılı olduğu için görevden el çektiriliyor, istifaya zorlanıyor veya yolsuzluklarla alakalı istifaya zorlanıyor gibi ifadeler sizin parti yetkilileriniz tarafından da üstü kapalı bir şekilde ifade ediliyor. Şimdi sorum şu: Eğer FETÖ'yle bağlantılı bir şekilde Kadir Topbaş görevden el çektirildiyse bu sadece onu istifaya zorlamakla bitecek bir süreç değil. FETÖ'nün bir terör örgütü olduğunu burada herkes biliyor, mahkemelerde yargılanan insanlar var. Ya da yolsuzluklarla alakalı bir durum söz konusuysa görevden el çektirmek yetmez, o zaman yargılayacaksınız arkadaşlar. Melih Gökçek'i de yargılayacaksınız, Kadir Topbaş'ı da yargılayacaksınız ki kamu vicdanı yerini bulsun.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim ben de.