GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İç Tüzük değişikliğiyle ilgili bugüne kadar yapılmış olan çalışmalara, Meclis çalışmalarında emeği geçen herkese teşekkür ettiğine, önümüzdeki dönemlerde yepyeni bir iç tüzük yapabileceklerini umduğuna ve Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydın'ın ifadeleriyle bir insanlık dersi verdiğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:120
Tarih:27.07.2017

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

26'ncı Dönem İkinci Yasama Yılının son gününe geldik. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 1'inci maddesinde yasama yılını tarif ederken 1 Ekimde başlayıp 30 Eylülde sona eren gün yasama yılı diye tarif edilmiş ama İç Tüzük'ün 5'inci maddesinde de bir hüküm var, biraz önce Sayın Akçay ifade etti; aksine Danışma Kurulunca karar alınmadığı takdirde 1 Temmuzda Türkiye Büyük Millet Meclisi kendiliğinden tatile girer, 1 Ekim tarihinde de çağrısız toplanır diye İç Tüzük'ün 5'inci maddesinde bir hüküm var.

Muhakkak ki milletvekili arkadaşlarımız burada elinden gelen gayreti gösteriyorlar, çalışmalarını yapıyorlar; hem denetim faaliyetlerinde hem de yasamalardaki eleştirileriyle, katkılarıyla da vatana millete, milletin temsilcisi olarak katkı yapmaya çalışıyorlar ama şunun da altını çizerek ifade edelim ki biz, tahmin ediyorum, herhâlde 17 Haziran tarihinde AK PARTİ Grubunun önerisiyle birlikte 1 Temmuzda Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatile girmeyip çalışmalarına devam etmesi konusunda bir karar aldık. Bu da AK PARTİ Grubu önerisi çerçevesinde yapılan bir karar çerçevesinde İç Tüzük'ün 5'inci maddesindeki kesin emredici hükmün yani 1 Temmuz tarihinde Danışma Kurulunda karar alınmadığı takdirde Türkiye Büyük Millet Meclisinin kendiliğinden tatile gireceği hükmünü önümüzdeki işleri bitirebilmek adına bu çalışmaları yaptık.

Değerli arkadaşlar, Sayın Başkan İç Tüzük'le ilgili süreci, bu dönemdeki ilgili süreci anlattı. İç Tüzük'le ilgili konum, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1980, 1973, hatta daha önceki dönemlerine baktığımızda hep çalışmaların engellenmeye çalışıldığını, Türkiye Büyük Millet Meclisinde vaktin istismar edildiğini ve teamüllerdeki bazı uygulamaların ihmal edilerek yeni bir teamül oluşturmasıyla birlikte ortaya çıkan sıkıntıları giderebilmek adına her dönemde İç Tüzük yapılmasıyla ilgili çeşitli çalışmalar yapılmış ama ilk defa, öncelikle 2008 tarihinde dört siyasi partiden birer milletvekilinin katıldığı İç Tüzük Uzlaşma Komisyonu çıkmış. İç Tüzük Uzlaşma Komisyonuna o gün Barış ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Türk Genel Başkan olarak olumlu görüşler, katkılar vereceklerini ifade etmiş, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli olumlu görüşle katkı da vereceklerini ifade etmiş. AK PARTİ Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına yazdığı yazıda "Bazı maddelerde çekincemiz olmasına rağmen Komisyonda ve Genel Kurulda değerlendirerek anlaşabilirsek olumlu katkı vereceğimizi ifade ediyoruz." demiş. Dört milletvekilinin 2008 ve 2009 tarihli İç Tüzük çalışma önergesi... Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal ve Grup Başkan Vekili -kulakları çınlasın- Sayın Hakkı Suha Okay'ın imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir yazı yazılmış. "Parti içerisinde bir İç Tüzük Komisyonu kurduk. İç Tüzük Komisyonu, çalışmalarına devam ediyor. O çalışma çerçevesinde biz buna cevabımızı vereceğiz." demiş. O da o şekilde kalmış.

2008-2009'da arkadaşlarımız önemli çalışmalar yapmışlar, çeşitli ülkeleri gezmişler. O ülkelerde gördükleri iyi uygulamaların Türkiye Büyük Millet Meclisinde nasıl olacağı konusunda bir kanaat oluşturmuşlar. Mesela bazı maddeleri söyleyeyim. Diyorlar ki: "Bir kanun 60 madde. Önce Meclis Başkanının Başkanlığında, 19'uncu maddeye göre bir danışma kurulu oluşturalım. Orada kanunun zamanını belirleyelim. Bir kanunu İç Tüzükte... 60 madde diyelim bir şey, kolay olsun diye... Bir kanunla ilgili 60 saat konuşacağız. Bunun, siyasi partilerin sandalye dağılımına göre oranlaması yapılsın. Eğer danışma kurulu ittifakla karar veremezse o zaman Meclis Başkanı bu konuda takdir etsin ve Genel Kurul da buna uyup uymamakta serbesttir, Genel Kurulun takdirlerine gelsin."

Mesela, yine, söylenen, "torba yasa-temel yasa" diye İç Tüzük'ün 91'inci maddesinde olan konuyla ilgili, yine o dönemdeki milletvekili arkadaşlar bir tespit yapmışlar. 60 maddelik kanunun her bir maddesi için birer önerge verme hakkı olsun, altmış tane önerge verilsin. Bu altmış tane önergenin üçte 1'i iktidar partisine, geriye kalan kısmı muhalefet partilerine. Hani, 60 saatlik konuşma diye anlaşıldı ya, o da sandalye dağılımına göre ayarlanacak ama altmış tane önerge verilecek. Altmış önergenin yirmi tanesi iktidar partisine, kırk tanesi muhalefet partilerine. Önergelerin konuşma süreleri üç dakika diye anlaşılmış. Maddeler üzerinde görüşme yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Açıyorum, buyurun Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Geneli üzerindeki görüşmeler yirmi dakikayla sınırlı. Komisyonlarda da on beş yirmi dakikayla sınırlı; her bir komisyon üyesinin onar dakika konuşma hakkı, dışarıdan gelen milletvekillerinden en az 3 kişi beşer dakika konuşmadığı takdirde kifayetimüzakere önergesinin verilmeyeceği şeklinde... O günlerdeki komisyonlarda uzun sürelerle, sabahlara kadar, saatlerce konuşulması münasebetiyle o günkü arkadaşlarımız bu değerlendirmeyi yapmış.

2013 yılındaki İç Tüzük Komisyonunun, o arkadaşlarımızın yaptığı değerlendirmeyi esas alarak biz de önce parlamenter sistemin uygulandığı İngiltere'yi, yarı başkanlık sisteminin uygulandığı Fransa'yı, ardından tam başkanlık sisteminin uygulandığı Amerika Birleşik Devletleri'ni ziyaret ettik. O ziyaretlerimiz sonrasında çalışmaların daha etkin, verimli ve yasaya dönük, millete hitap eden, siyasetlerimize, ideolojilerimize değil, buradaki çalışmalarımız sırasında, millete hitap eden nasıl yapılır diye bir İç Tüzük Komisyonu kurduk. Toplamda 22 maddede anlaşamadık. 186 maddelik İç Tüzük değişikliğinde 22 maddede anlaşamadık. Daha sonra, 1 madde, Cumhuriyet Halk Partili bir milletvekili arkadaşımızın durumundan dolayı -pantolon giyinmesi- "Meclis Başkanlık Divanı kararıyla olsun." dedik ama o değerli milletvekili -kendince haklı- "Ben kurala bağlı olmadığı sürece, kuralda tanımlanmadığı sürece bu İç Tüzük kuralını, Meclis Başkanlığının yaptığı kuralı yapmıyorum." dedi ve 1 maddelik İç Tüzük değişikliğini -ortak önerge verdik diye tahmin ediyorum- gerçekleştirdik, 21 maddeye düşürdük. Daha sonra, grup başkan vekillerinin oluşturduğu heyet, 164 madde konusuna hiç değinmeden, sadece 21 maddeyle ilgili tekrar toplandı "O 21 maddeden 15 madde Komisyondaki metnin aynısı kalsın." Attım, 6 madde kaldı.

Değerli milletvekili arkadaşlar, şu anda yaptığımız iş 2013-2014 yılındaki İç Tüzük Değişikliği Komisyonunun ve altında imzalarımızın bulunduğu, daha sonra grup başkan vekili arkadaşlarımızla teyit edip, 164 maddesini hiç konuşmayıp komisyonun kabul ettiği şekilde kabul kıldığımız bir süreç içerisinde...

Bitiriyorum, Sevgili Başkanım, sataşmıyorum kimseye.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sadede gelin Sayın Elitaş, sadede gelin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, biz muhalefeti sabırla dinliyoruz ama siz iktidara sabredemiyorsunuz. Yani, lütfen, sabırla dinliyoruz, hakaretleri duymamaya çalışıyoruz. Bir süreci anlatmaya çalışıyorum.

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, lütfen buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, bakın, bu İç Tüzük'te bizim kıstığımız, kestiğimiz bir şey yok. 2011 yılında, şu anda grup başkan vekili olmayan 2 grup başkan vekili -biri milletvekili değil- Sayın Emine Ülker Tarhan, Sayın Muharrem İnce, Sayın Güldal Mumcu Cumhuriyet Halk Partisinden; AK PARTİ'den Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı, ben; Milliyetçi Hareket Partisinden Sayın Oktay Vural, Sayın Mehmet Şandır, Cemil Çiçek Başkanlığında yaptığımız toplantıda, usul tartışmalarının üç dakika olmasıyla ilgili bağıtladık ve 2011 yılından bu tarafa da usul tartışmaları hep üç dakika geçiyor.

Diyorsunuz ki: "Bizim on dakikamızı kestiniz." Değerli arkadaşlar, hakikaten kestiğimiz bir şey yok. Bakın, 1 Ekim tarihinden itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaşanacak olan hadise bugünkü hadise. Niye? Bugün grup önerileri vermedik, sadece AK PARTİ grup önerisi verdi. Uzlaştık, o grup önerilerinde de beşer dakika iki siyasi parti konuşacak, vermeyeceğiz dedik. Eğer grup önerileri verilmiş olsaydı biz şu anda yaptığımız işi gece saat birde yapmış olacaktık. Ama en verimli saatte, televizyonun açık olduğu süreçte ki İç Tüzük 54'üncü maddeye de "saat 21.00'e kadar" diye süre koyduk... Demek ki Türkiye Büyük Millet Meclisi çalıştığı zaman, önündeki işleri konuştuğu zaman televizyon sürekli yayın hâlinde olacak, bu amaçla bu değerlendirmeyi yaptık.

Bir de değerli arkadaşlar, 81'inci maddeyle ilgili kısmı İç Tüzük'ün 143'üncü maddesine aykırı olduğu için değiştirdik. İç Tüzük'ün 143'üncü maddesine bakarsanız, Anayasa'da işari oylama ve gizli oylamayla mecbur kılınmış hâller dışında açık oylama istenebilir. İç Tüzük'te işari oylamaların neler olacağı net bir şekilde yazılmış, gizli oylamaların neler olacağı da yazılmış, açık oylamanın ne olduğu da 142'nci maddede değerlendirilmiş. Diğer kısımlar "Açık oylama istenebilir." şeklinde hüküm koymuş. 81'inci madde -2001 yılındaki değişiklik- 143'ü dikkate almadığından dolayı bir çelişki var. O çelişkiyi de düzeltmek adına, değerli arkadaşlarımızla birlikte bu işi değerlendirmiş olduk.

Gönül isterdi ki hep beraber biz bunu, 2013-2014 yılındaki İç Tüzük değişikliğini... Belki biz o zaman bir adım geri atabilirdik, belki siz bir adım, yarım adım geri atardınız, o değişikliği gerçekleştirme imkânı bulurduk ama vakit geçmiş değil.

BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Umuyorum, diliyorum ki 1 Ekim tarihinden itibaren, bu görüştüğümüz maddeler de dâhil olmak üzere, hepsini yeniden gözden geçirerek... Bizlerin, 2017 veya 2018 tarihli yepyeni bir iç tüzük yapabilecek olgunlukta, uzlaşma kültürünü edinmiş siyasi parti grupları ve milletvekilleri olduğumuzu düşünüyorum, inşallah bunu gerçekleştireceğiz.

Ben Sayın Başkanın teşekkür ettiği bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. O, bütün Meclis çalışanlarını bildiği için onları tek tek yazdı, not etti. Ben burada özellikle stenograf arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. O uğultu içerisinde laf atmaları nasıl kaydediyorlar bilmiyorum, herhâlde o da meslek başarısı; kendilerini tebrik ediyorum.

Burada Değerli Meclis Başkan Vekiline de çok önemli bir teşekkürüm var. O Kürt soylu, ben Türk soyluyum. On yıldır milletvekiliyiz ama Çanakkale'de, İstiklal Savaşı'nda bayrağımıza rengini veren ecdadımız gibi bin yıldır kardeşiz. Bugün o Kürt olduğuyla övünüyor, ben Türk olduğumla övünüyorum; ikimiz de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmakla övünüyoruz. Hiç kimse birbirini ötekileştirerek değil... Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı herkesi kapsıyor ama "Ben Kürt'üm." dediğiniz zaman herhâlde siz beni içine almıyorsunuz diye düşünüyorum. Ama ben "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı" dediğim zaman bu ülkede yaşayan kim varsa...

ERKAN AKÇAY (Manisa) - "Türk milleti" deyince de öyle.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - ...dili, dini, ırkı ne olursa olsun, bunun, bu vatandaşlık içerisinde kardeşlik olarak var olduğunu ifade ediyorum. Biz "tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" ülküsüyle Ahmet Aydın'la kardeşlik hukukunu bin yıldır kurduk. Bugün Sayın Ahmet Aydın bir Kürtlük, Türklük dersi değil bir insanlık dersi verdi; kendisini de kutluyorum, teşekkür ediyorum.

Hepinizi sevgiyle, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)