Konu: | Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 119 |
Tarih: | 26.07.2017 |
LEZGİN BOTAN (Van) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 12'nci maddesi üzerine grubum adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şu an üzerinde tartıştığımız İç Tüzük değişikliğinin her maddesi, milletvekillerinin düşüncelerini sınırlandırmak, sözünü kesmek ve hatta mümkünse konuşturmamak üzerine kurulmuştur. Bu nedenle, bu İç Tüzük'ün ruhu, sansür üzerine oluşturulmuştur. Ankara katliamı, IŞİD'le ticaret, Ceylanpınar veya Sur katliamı, "Terör araştırılsın." talebiyle verdiğimiz araştırma önergelerini reddeden AKP, şimdi de halkın, önerilerin, önergelerin, bu mevcut şeylerin içeriğine ulaşmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Çünkü yapılan düzenleme, genel görüşme ve Meclis araştırması önergelerinin Genel Kurulda okunması işlemini kaldırmakta, sadece önerge ve özetlerinin milletvekillerine ve hükûmete bildirilmesini hüküm altına almaktadır.
Başkanlığın sunuşlarında, mevcut durumda, genel görüşme ve araştırma önergeleri, Genel Kurulun bilgisine kâtip üye tarafından okunarak sunulmaktadır. Düzenlemeyle sadece milletvekili ve hükûmete bildirilmesi düzenlenmektedir. Genel Kurulda milletvekilleri tarafından Meclis Başkanlığına bir dönem içinde verilen araştırma önergelerinin ve genel görüşme önergelerinin tümünün görüşülmesi imkânsızdır. Buna karşın bu maddeyle bu denetim aracı da sınırlandırılmakta ve ortadan kaldırılmaktadır. Milletvekilleri tarafından verilen araştırma ve genel görüşme önergelerinin Başkanlığın sunuşları kısmında okunmasının kaldırılması, milletvekillerinin, siyasi parti gruplarının, muhalefetin ülke gündemine dair neleri çalıştığı, neleri konuşacağı, neleri gündeme taşıdığı hususu, hem Meclis tutanaklarına geçirilerek tarihe not düşülmekte hem de kamuoyuna yansıması sağlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu hakkın kaldırılmasıyla muhalefetin söz hakkı ve denetim araçları daha da sınırlandırılmakla birlikte kamuoyunun bilgi edinme hakkı da engellenecektir. Üstelik genel görüşme herhangi bir önerge değildir. Genel görüşme, ülkenin kritik gündemlerinde söz konusu olan bir Meclis çalışmasıdır. Düzenlemeyle muhalefetin, ülkenin genel gündemiyle ilgili verdiği genel görüşme talebinin kamuoyuna aktarılmasının önüne geçilmektedir. Bütün bu sebeplerle maddenin teklif metninden çıkarılmasını öneriyoruz.
Geldiğimiz noktada, halkın Meclisi, âdeta sarayın noteri hatta sarayın hizmet, çalışma birimine dönüştürülmekte. Bu, postmodern bir vesayet düzenidir, asla demokratik değildir çünkü halkın iradesi hiçleştirilmektedir. Bunun içinde havuz medyası diye bir ucube yaratıldı, ana akım medya tamamen kontrol altına alındı. Peki, neden? Çünkü medyanın özgürce haber yapabildiği bir ülkede, kürdistanda işlenen savaş suçları, skandal hak ihlalleri ve sivil katliamlar ortaya çıkacaktır.
Eğer özgür medya olsaydı... Necmettin Fendik, arkadaşlar, özellikle bunu dinlemenizi istirham ediyorum. Bir hafta önce Yüksekova'da kolluk güçleri, bir mahalleye genel bir arama yapmak üzere girdikleri bir sokakta Necmettin Fendik'in kapısı çalınıyor ve Necmettin Fendik kapısını polislere açarken bir polis, kafasına ateş etmek suretiyle Necmettin Fendik'i çocuklarının gözleri önünde öldürdü ve dokuz aylık çocuğunu eşinin kucağından alıp yere çaldı. Evini tarumar ettiler. Düşünün, bir yurttaş gelişigüzel bir şekilde öldürülüyor, sonra da arkasından ailesine ne denirse beğenirsiniz, "Pardon, kusura bakmayın." deniyor fakat bu ülkede bu, soruşturma konusu olmuyor. Bir insan, evinde çocuklarının gözleri önünde öldürülüyor. Eğer basın özgür olsa bir ülkede insanlar, yurttaşlar bu kadar gelişigüzel birileri tarafından öldürülmez. Bakın, bu adama yani bu tetiği çeken katil polise burada "terörist" desem hepiniz bağırıp çağıracaksınız.
15 Temmuzdan önce de benzeri şekilde katliamlar yapılıyordu ve biz onları buraya taşıdığımız zaman buralarda birileri ayağa kalkıp "Siz terör örgütünün propagandasını yapıyorsunuz..." Fakat ne oldu? O kadar azdılar ki geldiler, burayı bombaladıktan bir gün sonra o insanların "terörist" olduğunu, o insanlara "asker kılıklı teröristler" demeye başladınız. Peki, Necmettin Fendik'i evinde öldüren bu adama "terörist" diyecek misiniz? Veya yarın öbür gün "Fetullahçı'ydı, FETÖ'ydü, bilmiyorum, bu kılık içerisinde bunu yaptı." gibi bahaneler sizi kurtarmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LEZGİN BOTAN (Devamla) - Bu durumu kınamak ve bu durum karşısında durabilmek için basının özgür olması lazım. Halk burada rahatlıkla ne oluyor, ne bitiyor... Burada iktidar neyi çeviriyor, muhalefet ne yapıyor, bunun kamuoyuna yansıması için burada özgür bir ortamın sağlanması lazım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Botan.
LEZGİN BOTAN (Devamla) - Bitiriyorum.
Düşünebiliyor musunuz, ben mahallede, sokakta "kürdistan" diyeceğim, kahvede "kürdistan" diyeceğim, suç yok ama halkın iradesinin tecelligâhı Mecliste "kürdistan" dersem suç olacak. Bu, ne demektir? Demek ki kahve, bu Meclisten daha itibarlıdır, kahve, bu Meclisten daha ileridir. Yapmayın, Meclisin itibarıyla bu kadar oynamayın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Botan.