| Konu: | Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 119 |
| Tarih: | 26.07.2017 |
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İç Tüzük değişikliği 10'uncu maddeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
İç Tüzük değişikliği 10'uncu maddesinde yapılmak istenen, aslında maddelerin oylamasında açık oylama usulünün kaldırılmasıdır değerli arkadaşlar. Açık oylama talebinin kaldırılması ve yoklama talebinin daraltılması ile toplantı yeter sayısı olmadan bir maddenin oylanması sağlanacak. Bu da ne yazık ki Meclisimizin saygınlığına gölge düşürecektir. Çünkü milletvekili, seçildiği andan itibaren bütün milletin temsilcisidir ve her kararıyla millete karşı sorumludur. Her bir milletvekilinin hangi oyu verdiği seçmenine, milletine hesap verebilmesi açısından oldukça önemlidir. İşte bunun için açık oylamalarda her milletvekilinin, siyasi parti grubunun tavrı kayıtlara geçiyor ve kamuoyunun bilgisine sunuluyor.
Uygulamada torba yasaların temel kanun gibi görüşüldüğünü düşünürsek temel kanunun tümüne karşı olmamakla birlikte bazı maddelerine karşı olabiliyoruz. Getirdiğiniz torba yasalarda maddelerin birbiriyle ne kadar alakasız olduğunu da birçok örnekte gördük. Örneğin bir torba yasada benim seçim bölgem olan Kocaeli'yle ilgili olumlu, bizim de onay verebileceğimiz bir madde getirdiniz ama aynı torbanın içerisine hiç alakası olmayan ve asla onay veremeyeceğimiz başka bir madde daha doldurdunuz. Böylesi bir durumda, normalde, kritik maddelerde açık oylama talep ettiğimizde kimin ne oy verdiği belli olur yani aynı torbadaki seçim bölgemle ilgili olumlu maddeye "evet" oyu verebilirim ama bir sonraki maddede hak gasbına yol açacak maddeye "hayır" oyu kullanabilirim ve bu konuda da seçmene rahatlıkla hesap verebilirim. Ama bu düzenlemeyle, 10'uncu maddedeki düzenlemeyle bu imkânı ne yazık ki elimizden alıyorsunuz ve her maddeye ayrı oy kullanmamızın ve kayıt altına alınmasının önünü kapatıyorsunuz. Sonra da diyeceksiniz ki: "Bakın, muhalefet bu yasanın içerisindeki önemli bir maddeye, olumlu bir maddeye 'hayır' dedi." diye kara propaganda yapacaksınız.
Ayrıca açık oylamada aynı zamanda salonda kaç kişinin olduğu da tespit edilebiliyor. Açık oylamayı ortadan kaldırdığınızda salonda kaç kişinin olduğu tespit edilemeyecek ve Anayasa'ya aykırı olarak iktidar partisi 184 kişiden az olduğu hâlde bazı kanun maddelerini oylayacak ama bunun tespitine olanak verecek bütün yollar tıkanacak. Yani 184 kişinin olmadığı oturumlarda karar alınırken parmak izi bırakılmayacak.
Muhalefetin iktidarı denetlemesinin yok edilmesini, hesap vermek istemeyen, muhalefetten kaçan, bunu da birkaç dakika kazanma arzusuymuş gibi gösteren bir anlayışla yapıyorsunuz. Aslında tam da bu noktada kendine güvenen bir iktidarın meydan okuması gerekir değerli arkadaşlar, muhalefete "Hodri meydan, gelin, bizi denetleyin." demesi gerekir ama böyle bir güven ne yazık ki sizde görmüyoruz. Böyle bir şey diyebilen iktidar yerine denetim yollarını tıkayan, muhalefetin sesinin kısılmasını ısrarla savunan bir iktidar yapılanması var karşımızda. Milletvekilini değersizleştiren ve yasama faaliyetini otomasyona bağlayan bu anlayışı şiddetle reddediyoruz.
Hatırlayın, geçen sene gecenin bir yarısı Sayın Adalet Bakanının çantasından bir önerge çıktı, küçük çocukların tecavüzcüsüyle evlendirilmesine dönük gece yarısı getirdiği bir önergeydi. Şiddetle karşı çıktık, oylama istedik. Yeterli sayı bulunamadı, bir sonraki haftaya kaldı ama sonra oluşan toplumsal muhalefetle birlikte bu önerge geri çekildi. Bu örnek bile tek başına açık oylamanın ne kadar önemli olduğunu ve buna ne kadar ihtiyaç olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca bu örnek, konuşmayı zaman kaybı olarak gören, hızlı yasama faaliyeti isteyen ama kaliteli yasama ilkesini hiçe sayan iktidar anlayışına karşı da önemli bir örnektir. Eğer o akşam bu garabet önerge alelacele geçirilmiş olsaydı toplumun yüzüne nasıl bakacaktınız gerçekten merak ediyorum. Demek ki hızlı karar almak her zaman adil ve doğru sonuçlar doğurmuyormuş.
Ayrıca, susturulmuş Türkiye yaratacak olan, uzlaşmayı zaaf ve teslimiyet olarak gören anlayış da bu İç Tüzük Teklifi'nin OHAL koşullarında getirilmesi de asla meşru değildir değerli arkadaşlar. Tek adam rejimine giden yoldaki dikenleri temizleyen, 1980 darbesine rahmet okutan bu yol, yol değildir. Bu İç Tüzük'le beraber sadece parti grubumuz değil iktidara kim gelirse gelsin bu koltuklarda suskunları oynayacak ve millet, vekil olarak tayin ettiği bizleri Meclis TV'de sadece ve sadece otururken izleyecek değerli arkadaşlar.
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum ve hayırlı olsun diyemiyorum bu İç Tüzük'e. (CHP sıralarından alkışlar)