| Konu: | Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 119 |
| Tarih: | 26.07.2017 |
CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ancak az önce Meclis Başkan Vekilimize ifade ettiğim hususu bir kez daha halkımın huzurunda tekrarlamak durumundayım: Meclisin anayasası sayılacak olan bir İç Tüzük değişikliğinde muhalefetin ne diyeceğini merak etmeyen, onu dinleme nezaketine dahi katlanmayan AKP Grubunu, şu anda salonda bulunan 13 üyesini tenzih ederek, halkıma şikâyet ediyorum, halkıma şikâyet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ama daha önce dinledik bunları Sayın Başkan.
LEVENT GÖK (Devamla) - Böylesine önemli bir konuda hiç olmazsa, görünüşte dahi olsa bir siyasi nezaketi korumak ve bu Meclisin saygınlığını sürdürmek hepimizin görevi olmalı değerli arkadaşlarım. Bu tablo vahim bir tablo. Böyle bir tablo içerisinde iktidar partisi milletvekilleri bir muhalefet partisi milletvekilinin ne diyeceğini hiç merak etmiyor mu?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Maddeleri merak ediyoruz Başkanım, buradayız biz.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Onlar talimatları merak ediyorlar sadece.
LEVENT GÖK (Devamla) - Yani, böyle bir tabloyu gerçekten yakıştıramıyorum. Büyük üzüntü içerisindeyim ama böylesine saygı içerisinde ifade ettiğim eleştirileri dahi, şakacı bir üslupla dahi, eleştiri boyutuyla bir şakaya getirmek de hoş değil, hoş değil. Bu manzara hoş değil değerli arkadaşlarım. Bu manzara ne biliyor musunuz? İç Tüzük değişikliğinde eğer yoklama maddesi geçerse, işte, Meclisin bundan sonraki hâlini gösteren ibretlik bir tablo. Yoklamalar geçtikten sonraki Meclisin tablosu bu değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Aynen, aynen.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Böyle bir Meclis arzu ediyorlar zaten.
LEVENT GÖK (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda aklıma geldi, belki de diyorum, acaba AK PARTİ'li milletvekilleri benim ne konuşacağımı tahmin ettiler de onun için mi yoklar salonda?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hayır, daha önce konuştunuz ya Sayın Başkan.
LEVENT GÖK (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, AK PARTİ'nin, başında Genel Başkanı olmak üzere, milletvekillerinin kafası karışık. AK PARTİ'ye baktığımız zaman yanardöner bir parti; kimi zaman öyle, kimi zaman böyle. Bunu nereden çıkartıyoruz? Kimi önemli olaylar olduğu zaman... Örneğin Genel Başkanları Recep Tayyip Erdoğan'ın çeşitli konularda demeçleri var. Şimdi, ben bir muhalefet partisi milletvekili olarak karşımdaki rakip partiyi tanımak istiyorum. Yahu, bunlar nasıl bir parti? Programlarında ne yazıyor, kendileri ne yapıyorlar? Ya da bir gün ne söylüyorlar, öbür gün ne söylüyorlar? Yani siyasi çekişmenin temeli de birbirini tanımaya dayanır. Diğer partileri tanıyorum; MHP'yi tanıyorum, HDP'yi tanıyorum ama AK PARTİ'yi tanıyamıyorum değerli arkadaşlarım. Hangi sözlerine itibar edeceğiz AK PARTİ'lilerin, başta Genel Başkanları olmak üzere? Bir gün öyle, bir gün böyle.
Şimdi, Gezi olayları olmuş, Recep Tayyip Erdoğan açıklama yapıyor değerli arkadaşlarım, diyor ki: "Gezi Parkı AVM olacak." Böyle diyor. Ya, bundan tam iki ay sonra yine aynı Recep Tayyip Erdoğan diyor ki: "Zaten metresiyle falan, Topçu Kışlası'na AVM olması mümkün değil." İki ayda tekzip eden bir Recep Tayyip Erdoğan.
Sonra Lozan Anlaşması konusunda geçen yıl diyor ki: "Birileri bize Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalışıyor." Dün de Recep Tayyip Erdoğan kalkıp diyor ki: "Türk milleti, Lozan Anlaşması'yla bu topraklardaki bin yıllık varlığını hedef alan Sevr'i yırtıp atmış, bağımsızlığından asla taviz vermeyeceğini tüm dünyaya kabul ettirmiştir." Şimdi, hangi Recep Tayyip Erdoğan? Geçen yılki Recep Tayyip Erdoğan'ı mı önümüze alacağız, yoksa bugünkünü mü?
Recep Tayyip Erdoğan Şubat 2014'te: "Biz bu paralel örgütü 12 Eylülde darbeci paşalara yaptığı yalakalıktan, 28 Şubatta sırtımıza sapladığı hançerden biliriz ama inanın, bu kadar büyük bir düşkünlüğün, bu kadar büyük bir ihanetin içinde olmamışlardı; aldanmışız, gerçekten safmışız." diyor. Aynı Recep Tayyip Erdoğan bir iki yıl sonra diyor ki: "Siyasi hayatımızda ne aldanan olduk ne de aldatan olduk."
Değerli arkadaşlar, Genel Başkanımız "Van denizi" dediği zaman "Kılavuzunuz doğru olmayınca gölü deniz zannedersiniz." diye Genel Başkanımıza eleştiri yapıyor, aynı Recep Tayyip Erdoğan Van'a yaptığı ziyarette "Varsın haritalarda 'göl' denilsin, biz ona sizlerin dediği gibi 'Van denizi' deriz." diyerek kendi kendisini tekzip ediyor.
Yine, Genel Kurulda diyor ki: "Şunu da söylüyorum: 'Milletimin dili tektir, o resmî dil Türkçedir.'" Sonra, bir kaç ay sonra "Ben ne 'tek dil' dedim ne de 'tek din' dedim. Hiçbir yerde benim böyle bir ifadem yok." diyor.
Değerli arkadaşlarım, örnekleri artırmak mümkün. İmralı görüşmeleriyle ilgili olarak "Adayla görüşme yaptınız mı?" diye bir soru soruluyor. "Hayır, haşa, o külliyen yalan. Kılıçdaroğlu, ey Bahçeli; bizim o masaya oturduğumuzu iddia ediyorsanız ispatlayın." diyor ve sonra da "Hâlen tabii ki İmralı'yla görüşmeler sürüyor." diyor değerli arkadaşlarım.
Böyle bir tablo içerisinde Recep Tayyip Erdoğan böyle, şimdi milletvekilleri nasıl? Değerli arkadaşlarım, ben AK PARTİ Programı'nı inceledim. Hepinize söylüyorum, bakın şimdi, AK PARTİ Programı'nda -elimde şu program- şu hususlar yer alıyor, diyor ki: "Biz başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Paris Şartı ve Helsinki Nihai Senedi olmak üzere Türkiye'nin taraf olduğu tüm uluslararası anlaşmalara uyacağız." AK PARTİ'nin Programı. Şimdi, bütün uluslararası kuruluşlar AK PARTİ'ye yağmur gibi ciddi eleştiriler getiriyorlar ama programınızda bu yazıyor ve devam ediyorsunuz: "Düşünce ve ifade özgürlüğü dünya standartlarında, o temelde inşa edilecek; düşünceler özgürce açıklanacak." AK PARTİ'nin Programı değerli arkadaşlarım.
Devam ediyorlar: "Partimiz medya özgürlüğünü temin edecektir. Medyanın, başta Anayasa olmak üzere, tüm yasal çerçevede özgürlüğü sağlanacaktır." diyor.
Devam ediyorlar; esas konumuza gelelim, bu konuşmalarımızı ilgilendiren boyutuna gelelim: "Farklı tercihlerin rekabeti sağlıklı bir demokratik sistemin vazgeçilmez unsurlarındandır. Bu yarışta çoğunluğun oyunu alan iktidara gelir. Ancak, yarışı kazanmak ve iktidara gelmek çoğunluğun iradesini mutlaklaştırmaz." diyor. Parti programı, doğru bir söz. Ve devam ediyorlar: "Azınlıkta kalan görüşlerin ve muhalefet hakkının Anayasa'yla güvence altına alınması, demokrasinin çoğulcu niteliğini pekiştiren bir unsur olarak kabul edilmektedir." deniyor ve "Parlamentonun yasa çıkarmada ve denetimde etkin, bağımsız ve verimli olması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Partimiz, sadece kendi için değil, yasama yaparken herkesin görüşlerini alan bir süreç yürütecektir." diyor AK PARTİ Programı'nda.
Değerli arkadaşlarım, AK PARTİ Programı buysa, sizler kimsiniz? Sizler hangi partinin milletvekilisiniz? AK PARTİ Programı'nda bunlar yazıyor ve tüzüğünde "Partinin tüzük ve programına, demokrasi, insan hakları, hukukun evrensel temel kural ve normlarına aykırı faaliyette bulunanlar tüzüğün 117'nci maddesine göre kesin ihraç edilirler." diyor değerli arkadaşlarım. Ve ben de bu program çerçevesinde, AK PARTİ Programı'ndan aldığım ve tüzükten aldığım bilgilerle diyorum ki: Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, AK PARTİ'li tüm milletvekilleri kesin ihraç edilecek durumdadır değerli arkadaşlarım, kesin ihraç edilecek durumdadır. (CHP sıralarından alkışlar) Ya programa uyacaksınız ya da tüzüğe. Ya göründüğünüz gibi olacaksınız ya da olduğunuz gibi görüneceksiniz.
Şimdi, karşımıza bir dayatmayla bir Tüzük değişikliği getiriliyor. Ama, değerli arkadaşlarım, bu Tüzük değişikliği bir bumerang gibi, bir gün bakarsınız, çok da uzun olmayan bir müddet sonra, iktidardan düştüğünüzde "Biz bunu niçin yaptık?" dersiniz değerli arkadaşlar, bu hep öyle olmuştur. Bakın, sizleri uyarıyorum, bunu yaşayacaksınız. Aslolan, Parlamentonun, Meclisin hakkını, hukukunu korumakken, iktidarda bulunanın "Hadi, iktidar bizde, biz bir an önce sesleri kısalım, yasaları geçirtelim." mantığı bir müddet sonra onların ayak bağı olmuştur değerli arkadaşlarım; sizler için de olacaktır, bakın, uyarıyorum sizleri.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bunlar CHP'ye güveniyor, biz gelince düzeltiriz diye.
LEVENT GÖK (Devamla) - Şimdi, bir dönem "Torba yasa kalkacak." denildi. Sayın Bülent Arınç Bakanlar Kurulu toplantısından sonra açıklama yaptı, dedi ki: "Torba yasa kaldırılacaktır."
NURETTİN DEMİR (Muğla) - Başkan, o zaman CHP vardı.
LEVENT GÖK (Devamla) - Ya, şu İç Tüzük değişikliğinde -özellikle Milliyetçi Hareket Partisi- hiç mi aklınıza gelmedi arkadaşlar şu torba yasayı da şunların içerisine koyalım diye?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yeni İç Tüzük'te Levent Bey.
LEVENT GÖK (Devamla) - Yani torba yasa sizleri ilgilendirmiyor mu, temel yasa sizleri ilgilendirmiyor mu? Bunlar önemli meseleler değil mi? Bunların hiçbiri İç Tüzük'te yok.
Değerli arkadaşlarım, Allah'tan arşivler var. Arşivler, kayıtları tutar ve bir gün insanın önüne bir hesaplaşma sürecini de ortaya koyar. Şimdi, bakın değerli arkadaşlarım, yine bir tarihte İç Tüzük değişiklikleri görüşülüyor, bir sayın üye benim şurada konuştuğum gibi konuşuyor. O zaman da konuşma sürelerinin kısaltılması, kanunların okunmaması, maddelerde, falanca oylamalarda şöyle yapılması gibi 7-8 maddelik bir İç Tüzük değişikliği yapılıyor ve sayın konuşmacı konuşuyor burada. Şimdi o sayın konuşmacının söylediklerini söylüyorum: "Arkadaşlar, parlamenter sistem kanun çıkartmak değildir. Biz denetim görevimizi yapacağız, denetim görevimizi kısmayın." diyor. Sesleniyor, haykırıyor haklı olarak; ben de haykırıyorum. "Burası postacı işlevi gören bir yer değil. Türkiye Büyük Millet Meclisi birinci kuvvettir; yasama, yürütme, yargı. Yürütme buranın içinden çıkmaktadır, Cumhurbaşkanı dâhil. Biz Cumhurbaşkanını denetleme hakkına sahibiz, bu olanakları elimizden almayın." diyor. Çok gür bir sesle sesleniyor: "Denetleyemeyeceksiniz hükûmetin kurumlarını, bizi buraya getirmeyeceksiniz; sadece kanun çıkartacaksınız, biz de komisyondan geldiği gibi geçiyorsa gidip evimize, bürolarımıza, şehirlerimize oturalım." diyor o sayın milletvekili. Devam ediyor, "Sözlü sorular da aynı vaziyettedir, sözlü sorular çok önemlidir, bunları kaldırmayın." diyor. "Arkadaşlar, millet bizden problem çözmemizi bekliyor, bırakın TRT 3 yayınını yapsın." diyor sayın milletvekili. Devam ediyor, "İktidarın sayısal gücünün yetmiş olması demokrasiye gösterilecek olan hassasiyeti bir tarafa itmemelidir. Sayısal çoğunluk olabilir ama çoğulcu demokrasilerde sayısı çok olanların değil, demokrasinin temelinde sayısı az olanların haklarının korunması esastır." diyor. "'Sayı çokluğu var, biz öyle uygun gördük.' deyip kanunları dayatmak demokrasiyle bağdaşmayacak bir kavramdır. Meclisin görevi, denetimi yürütmektir ve denetimsiz bir Meclis olmaz. Böyle yanlış, gayriciddi durumlara meydan vermeyin." diye bir milletvekili bu kürsüden haykırıyor. Soruyorum, kimdir o milletvekili değerli arkadaşlarım? O tarihte, değerli arkadaşlarım, İç Tüzük değişikliği yapıldığı zaman kalkıp burada konuşan kişi şu anda Meclis Başkanımız olan Sayın İsmail Kahraman'dır. (CHP sıralarından alkışlar) İsmail Kahraman'ı o günkü konuşmasından dolayı kutluyorum, şimdiki duruşundan dolayı da kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bakın, "sözlü sorular" diyor, bilmem neler diyor, "çoğunluk" diyor, "azınlık" diyor...
BAŞKAN - Sayın Meclis Başkanımızın teklifi değil bu, biliyorsunuz, teklifi veren milletvekilleri.
LEVENT GÖK (Devamla) - Sayın Başkanım, tabii, siz de konulara girmemek durumundasınız, benim sözümü kesiyorsunuz.
Şimdi, ben bir realiteyi anlatıyorum arkadaşlar. Yani herkes işine geldiği zaman konuşmuş, gerçekler unutulmuş. İsmail Kahraman'ın o gün söylediklerinin bugün aynısını söylüyorum, geçerli. O gün Meclis Başkanı değil İsmail Kahraman, milletvekili; iktidara karşı söylüyor, haklı. Şimdi biz de söylüyoruz. İsmail Kahraman şimdi hangi tarafta? İsmail Kahraman şimdi çark etmiş vaziyette.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) - O zaman Mercedes alamıyordu, şimdi alıyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - 7 trilyona Mercedes alıyor.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Mercedes adamı bozarmış.
LEVENT GÖK (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlarım, Türkiye'de bu İç Tüzük değişikliği kadar önemli bir Anayasa değişikliği yapıldı, gensoru kaldırıldı. "Denetim" diyor İsmail Kahraman, bir muhalefetin en etkin denetim aracı olan gensoruyu kaldırdı şimdiki Anayasa değişikliği, sözlü soruları kaldırdı.
Arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle Meclisin kanun yapma hakkı kaldırıldı. 2019'dan sonra Cumhuriyet Halk Partisi elbette seçimleri kazanacak ve bu sistemi tekrar biz geri getireceğiz ama öyle bir aksi tabloda artık kanunları Meclis yapmayacak ki, Cumhurbaşkanı kararnameleriyle...
"Gensoru" diyorsunuz. Sayın Meclis Başkanı Abdülhamit'i çok sever, onun müzelerini açar. Değerli arkadaşlarım, gensoru, Anayasa'da kaldırılan gensoru Abdülhamit'ten kalma bir müessesedir. Sözlü sorular, değerli arkadaşlarım, oradan kalmadır. Siz biliyor musunuz ki tarihimizdeki ilk gensoru Osmanlı Dönemi'nde Abdülhamit zamanında 14 Şubat 1909'da uygulanmıştır. Abdülhamit'in Sadrazamı Kamil Paşa için uygulanmıştır. Şimdi Hükûmet gensoruyu kaldırıyor. Vallahi de billahi de Abdülhamit mezardan kalksa sizleri kovalar değerli arkadaşlarım.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Siz Abdülhamit'e karşı mısınız?
LEVENT GÖK (Devamla) - Abdülhamit sizleri kovalar. "Yahu, herkes bana 'istibdat yönetimi' diyordu, siz beni de geçtiniz." der sizlere değerli arkadaşlarım. "Beni de geçtiniz." der. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Gözlerimiz yaşardı, gözlerimiz! Abdülhamit aşkınıza gözlerimiz yaşardı!
LEVENT GÖK (Devamla) - Şimdi, böyle bir süreç içerisinde daha ne konuşmalar var. Bülent Arınç'ın, her zaman olduğu gibi Ahmet İyimaya'nın çok değerli konuşmaları var. Hepsi eskilerde.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Burhan Kuzu'nun yok mu?
LEVENT GÖK (Devamla) - Burhan Kuzu'nun da var. Sevgili Burhan ağabeyi de burada görmüşken söyleyelim. Burhan ağabey, Sevgili Burhan Kuzu, biz hak, hukuk, adalet için yürürken bizlere biraz eleştirel yaklaşıyordu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Alay ediyordu.
LEVENT GÖK (Devamla) - Çeşitli televizyonlarda verdiği demeçlerde müstehzi bir ifade kullanıyordu ama Sevgili Burhan abim, adalet herkese lazım.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Size de lazım.
LEVENT GÖK (Devamla) - Biz o yürüyüşü yaparken bakan olmak için bekleyen AK PARTİ'li arkadaşlarımız için de yürüdük, Burhan Kuzu için de yürüdük, Burhan Kuzu'ya da adalet dedik. (CHP sıralarından alkışlar) Hak, hukuk, adalet içinde sizler de varsınız değerli arkadaşlarım. Burhan Kuzu, siz en başta varsınız.
BURHAN KUZU (İstanbul) - Sağ ol, sağ ol.
LEVENT GÖK (Devamla) - Biz sizlerin de haklarını gözettik değerli arkadaşlarım. Bakan olmayı bekleyen AK PARTİ'li arkadaşlarımızın da adalet anlayışına tercüman olduk değerli arkadaşlarım.
Şimdi, sevgili arkadaşlarım, geliyoruz, Tüzük'te öyle aykırı maddeler var ki bunların çoğu Anayasa Mahkemesinden dönecek. Uyarıyorum. Kınama cezası, geçici çıkarma cezası, bunların sınırlarının genişletilmesi, para cezası. Arkadaşlar, "yasama sorumsuzluğu" diye bir kavram var; yasama sorumsuzluğu. Ve Meclis yargı yetkisini nasıl kullanacak değerli arkadaşlarım? Yani Meclisteki çoğunluk yargı makamı olacak ve beğenmediği bir kelimeye, beğenmediği bir cümleye ceza kesecek. İşin bir boyutu bu ama ben bir başka boyutunu dikkatinize sunmak istiyorum: Acaba siz böyle yapmakla Mecliste her türlü konunun konuşulmasına olanak mı tanıyorsunuz değerli arkadaşlarım, bir kez daha düşünün. Öyle ya, iş parayla değil mi? Para benim değil mi? Parayı bastırırım, istediğimi söylerim. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Biraz da böyle düşünün değerli arkadaşlar.
NURETTİN DEMİR (Muğla) - Ama onların ibadeti para artık, para.
LEVENT GÖK (Devamla) - Böyle olursa ne olacak? Cebine koyar parayı buraya gelen kişi, bütün aykırı kelimeleri burada kullanır, bastırır parayı Meclis Başkanına, çeker gider.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - "Parasıyla değil mi?" der.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - "Paran kadar hakaret et." Neoliberal Meclis!
LEVENT GÖK (Devamla) - Bir daha gelir, çeker gider. Bunun yolunu açmayın, bunu bir kez daha düşünün. Böyle bir yol açılabilir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Size grup indirimi yapar Meclis Başkanı.
LEVENT GÖK (Devamla) - Biz Meclisin saygınlığını böyle para cezalarıyla falan koruyamayız değerli arkadaşlarım. Kendi iç dinamiklerimizi harekete geçirebiliriz ama işin bu boyutunu mutlaka düşünün.
37'nci maddeyi getiriyorsunuz. 37'nci madde de çok yanlış bir düzenleme değerli arkadaşlarım. Diyorsunuz ki: "Siyasi parti grupları her hafta bir tane kanun teklifi getirecek." E, Anayasa'nın 87'nci maddesini okumadınız mı? Siyasi parti grupları kanun teklifi verebiliyor mu? Kanun teklifini Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri veriyor değerli arkadaşlarım. Yani siz diyorsunuz ki: "Siyasi parti grupları adına bir milletvekili." E, Anayasa'da ne diyor? "Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri kanun teklifi verebilir." Son derece aykırı bir düzenleme. Siz, siyasi parti gruplarını, kanun teklifi veremeyen siyasi parti grubunu buraya nasıl dercediyorsunuz böyle? Pek çok imla hataları var, cümle hataları var. Bu da yanlış.
Açık oylama... Birazdan arkadaşlarımız anlatacak. E, ben Ankara'nın Haymana ilçesinin bir sorununun burada çözülmesine tanık oluyorum, ona "evet" diyeceğim ama Polatlı ilçesindeki bir sorun çözülmedi, ona da "hayır" diyeceğim. Benim seçim bölgem, bırakın seçmenlerim görsün beni. Sizi de görsün, ne yaptığınızı. Niye bundan kaçıyorsunuz? Yanlış bir düzenleme.
Yoklama... İşte yoklamanın esas mantığı şu manzara değerli arkadaşlarım. Zaten benim başka bir söz söylememe gerek yok. İşte, bu manzara için.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - AK PARTİ'den 18 kişi var, 18.
LEVENT GÖK (Devamla) - AK PARTİ yöneticileri diyor ki milletvekillerine: "Kanun başladıktan sonra git, ertesi gün öğleden sonra gel, ne işin varsa gör."
Değerli arkadaşlarım, böyle bir tablo yakışmaz bu Meclise. İktidar partisi Meclisi çalıştırmak durumundadır. Bu, açıkça Anayasa'ya aykırıdır ve Anayasa Mahkemesi geçmişte böyle bir uygulamayı iptal etmiştir. Benden söylemesi. Ben şimdiden zaten dilekçeyi yazmaya başladım. İlk götüreceğimiz maddelerden bir tanesi bu.
Düzeltme hakkı... 58'inci maddedeki değişiklik.
Sayın Başkan, bir dakika daha -bana da sataştınız çünkü az önce- süre istiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Verin Sayın Başkanım, verin; Levent Bey'e verin.
LEVENT GÖK (Devamla) - Düzeltme... 58'inci maddeye göre, değerli arkadaşlarım, şimdiki mevcut İç Tüzük'ümüze göre kişi kalkıyor, diyor ki: "Ben geçen tutanakta yanlış bir kelime söyledim, söz söyledim, düzelteyim." Bir dakika, iki dakika konuşuyor. Şimdi ne oluyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
LEVENT GÖK (Devamla) - Başkanlığa yazıyla vereceksiniz. E peki, bir kitap hâlinde verirse ne olacak? Bunu hesap ettiniz mi Burhan ağabey?
BURHAN KUZU (İstanbul) - Ona bir çözüm buluruz.
LEVENT GÖK (Devamla) - Kişi bir dakikada konuşacağı düzeltme hakkını, Başkanlığa yazı olarak verme hakkını elde ederse diyelim ya da öyle olursa, vallahi de billahi de ben size bir kitap eşliğinde sunarım bunu. Bunu nereye sığdıracaksınız? Yanlış yapıyorsunuz.
NURETTİN DEMİR (Muğla) - Burhan Bey artık vazgeçti.
LEVENT GÖK (Devamla) - Havale... Havalelerde -73'üncü madde- Meclis Başkanı kendi hatasını nasıl düzeltecek? Değerli arkadaşlarım, yanlış bir havale olursa Meclis Başkanlığına yazılı olarak vereceksiniz. Yani hatayı yapan kişiye itiraz ediyorsunuz. Yanlış maddelerden bir tanesi de bu.
Grup önerileri... Dokunmayın değerli arkadaşlar. Bu Mecliste her zaman biz kolaylık sağlıyoruz. Halkın yararına gördüğümüz her konuda -arkadaşlarımız tanıktır, öyle değilse "Öyle değil." desinler ama- yasalar çıkıyor değerli arkadaşlarım. On beş dakikadan, yirmi dakikadan feragat edeceğiz diye, bakın, karşınıza öyle manzaralar çıkar ki biz bütün maddelerde konuşuruz, bütün maddelerde konuşuruz. On beş dakika yerine size tam altı saate patlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LEVENT GÖK (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakika daha rica ediyorum.
BAŞKAN - Bir daha sataşayım, bir dakika daha vereyim.
Şimdi, Sayın Gök, gerek Anayasa Değişikliği Teklifi'ni gerekse de İç Tüzük Değişiklik Teklifi'ni Meclis Başkanımız vermedi, ilgili milletvekilleri verdi ve buna karar veren de, onaylayan da Genel Kurul oluyor. Dolayısıyla bir dakika daha vereceğim bu tutumdan dolayı da. Bir dakika daha veriyoruz.
Buyurun.
LEVENT GÖK (Devamla) - Şimdi, Dimyat'a giderken eldeki bulgurdan olmayalım değerli arkadaşlarım. Bu Parlamentonun bir işleyiş düzeni var. Biz o işleyiş düzeninde muhalefet olarak gerekli her türlü yasalarda, halkın yararına olan konularda gerekli desteği veriyoruz, bunda hiçbir tereddüt yok. Bazen sizin hiç ummadığınız anda dahi bu Mecliste tartışmalar bitiyor, kanunlar çıkıyor, her şey bir sonuca bağlanıyor. Bunlarla oynamayın. Bunlarla oynamayın derken sizlerin menfaati için söylüyorum. İnanın ki bir müddet sonra iktidar değiştiğinde geleceksiniz bize ve o zaman "Haklıydınız." diyeceksiniz ama o zaman çok geç olacak.
Biz bu tarihî uyarılarımızı size yapmak durumundayız, kayıtlara aldırmak durumundayız. Bu hatayı yapmayın, bizleri dinleyin. Getirilen teklifler kesinlikle demokratik değil, kesinlikle teamüllere uygun değil. Bunları anlatmaya çalıştık, az arkadaşımız anlayabildiyse ne mutlu bize diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Gök.