GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:119
Tarih:26.07.2017

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 492 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçTüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüksek heyetinizi hürmetle selamlıyorum.

Bugünlerde Kudüs'te, Mescid-i Aksa'da yaşanan olaylar, tüm Müslümanların içini sızlatmaktadır. Kudüs uzun zamandır mahzundur. İlk kıblegâhımız Mescid-i Aksa yaralıdır. Peygamberler diyarında her geçen gün, müminlerin birliği, beraberliği, en kutsal değerleri hedef alınmaktadır. Masum insanlar acımasızca katledilmektedir. Müslümanların kendi camilerinde ibadet etmeleri zalimce ve barbarca engellenmektedir. Unutulmamalıdır ki bir mabedi ibadete kapatmanın, engellemenin hiçbir hukuki gerekçesi, hiçbir dinî dayanağı, hiçbir insani yönü olamaz. Mescid-i Aksa bütün Müslümanların namusudur. Harem-i Şerif tüm Müslümanların şeref nişanesi, kutsiyeti çok yüksek bir ibadethanesidir. Miraca şahitlik eden, maddi mesafeye rağmen manen hepimizin kalbinde var olan bu kutlu mekândır.

İsrail, musallat olduğu Harem-i Şerif'ten derhâl elini çekmelidir. Kutsallarımıza hürmet etmeli, Filistinli kardeşlerimizin hayat ve varlık haklarını öğütmekten vazgeçmelidir. Uluslararası toplum, Kudüs'teki suikastı durdurmalı, daha büyük felaketlerin önüne geçmelidir. Mescid-i Aksa'ya ve Müslümanlara karşı yapılan düşmanca tutumu, mütecaviz ve zalimce muameleleri şiddetle ve nefretle kınıyorum. Bu zorbalık, İsrail'in yanına kalmayacaktır. Masumlara şiddet fermanı yazanlar, Müslümanlara kastedenler elbette cezasını bulacaklardır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde 16 Nisan referandumu sonucu kabul edilen Anayasa değişikliğiyle hükûmet sistemi köklü bir reforma tabi tutulmuştur. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini öngören Anayasa değişikliğinin kabul edilmesinin ardından Anayasa'nın değişen maddelerine uyumlu olarak, ilgili mevzuatta düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Nitekim, Anayasa'ya eklenen geçici 21'inci maddede Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Anayasa değişikliklerinin gerektirdiği Meclis İçtüzüğü değişikliği ile diğer kanuni düzenlemeleri altı ay içinde yapması hükme bağlanmıştır.

Yasama meclislerinin düzenli ve çalışma yöntemini belirleyen hükümler "İç Tüzük" olarak tanımlanmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Anayasa değişikliğine uyum düzenlemelerinin odağında "Sistem nasıl daha demokratik, katılımcı ve etkin bir hâle getirilebilir?" sorusuna verilecek cevabın olduğunu değerlendiriyoruz. Bu çerçevede, daha demokratik, hızlı, etkin, şeffaf, çoğulcu, katılımcı ve kaliteli bir yasama sürecinin ortaya çıkarılmasını sağlayacak bir İç Tüzük'ün hazırlanmasını gerekli görüyoruz.

Anayasa'ya uyum bağlamında İç Tüzük değişikliğinde gözetilmesi gereken temel ilke, Meclis çalışmalarının etkin, verimli, kaliteli ve sağlıklı bir şekilde yürütülebileceği bir çalışma düzeni ortaya konulması, yasa yapım sürecine sivil katılımın ve etkinliğinin artırılması ve kuvvetler ayrılığına uygun düzenlemeler yapılması suretiyle demokrasinin güçlendirilmesi olmalıdır.

Görüşmekte olduğumuz İç Tüzük Değişikliği Teklifi, Genel Kurulun yasama ve denetleme faaliyetlerini etkin, verimli ve huzurlu bir şekilde yerine getirmesini temin etmek üzere uygulamadan kaynaklanan sorunları gidermeyi öngörmektedir. İç Tüzük değişikliğine itiraz edenler söz hakkının kısıtlandığını iddia etmekteyse de grup önerileriyle ilgili olarak 24'üncü Dönem İç Tüzük Uzlaşma Komisyonu çalışmalarında üzerinde durulan süreler daha da kısadır. Yapılan düzenlemeyle Genel Kurul çalışma saatleri ve televizyon yayın süresi de uzatılmakta, Mecliste muhalefetin söz hakkı korunmakta ve etkisi artırılmaktadır.

Aslında, gerek 23 gerek 24'üncü Yasama Döneminde oluşturulan İç Tüzük Uzlaşma Komisyonları tarafından geniş kapsamlı çalışmalar yapılmış, yasama sürecinde yaşanan sorunlar tespit edilmiş, yeni İç Tüzük için ilke ve hedefler belirlenmiş ve hazırlanan taslak metnin maddelerinin büyük çoğunluğunda mutabakat sağlanmıştır. İşte, bu İç Tüzük değişikliği metni hazırlanırken İç Tüzük Uzlaşma Komisyonunda parti gruplarının üzerinde anlaştığı değişiklikler de esas alınmış ve geliştirilmiştir. Genel Kurulda zaman kaybına neden olan uygulamalardan ve tekrarlardan kaçınılması suretiyle Meclis faaliyetlerinin hızlandırılması, bu türden sebeplerle aksamasına yer vermeyecek şekilde daha rasyonel, sağlıklı ve verimli bir çalışma ortamı oluşturulması amaçlanmıştır.

İç Tüzük değişikliği hazırlanırken, iddia edildiği gibi milletvekillerinin sesinin kesilmesi, susturulması asla öngörülmemiştir. Meclisin ana faaliyet konuları yasama ve denetimdir. Son derece açıktır ki İç Tüzük'ün kanun tasarı ve tekliflerinin Genel Kurul ve komisyon görüşmelerine ilişkin maddelerinde ve denetim yollarına ilişkin düzenlemelerde bu yönde bir değişiklik yapılmamakta, konuşma sürelerine hiçbir kısıtlama getirilmemektedir.

Açık ve net bir şekilde ifade ediyorum ki bu İç Tüzük değişikliği, Türkiye Büyük Millet Meclisinin üretkenliğinde ve verimliliğinde artış sağlanabilmesine yöneliktir. İç Tüzük değişikliğinin maddeleri üzerinde inceleme ve objektif bir değerlendirme yapılması hâlinde bu durum açıkça görülecektir. Mecliste zaman kaybına sebep olan unsurların giderilmesiyle hem muhalefetin hem de iktidarın esaslı meselelere odaklanması daha mümkün hâle gelecek, milletimizin beklediği işlerin süratle gerçekleşmesi temin edilecektir.

Değerli milletvekilleri, bakınız, teklifin 10 ila 18'inci maddelerinden oluşan ikinci bölümünde yer alan maddelerde şu düzenlemeler yapılmaktadır: 10'uncu maddede, Anayasa değişiklikleri hariç, kanun tasarı ve tekliflerinin tümünün oylamasının -açık oylamaya tabi işlerden değilse- en az 20 milletvekilinin talebi hâlinde açık oyla, aksi takdirde işaret oyuyla yapılması düzenlenmektedir. Tümünün oylaması talep hâlinde açık oyla yapılabilecek kanun tasarı ve tekliflerinin maddelerinde de açık oylama yapılmasının, zamanın kullanılması açısından verimli olduğunu söylemek pek mümkün değildir. O nedenle, açık oylamaya tabi olmayan kanun maddelerinin açık oylamayla yapılması talebi kaldırılmaktadır.

11'inci maddede kanun tasarı veya teklifleri üzerinde verilen değişiklik önergelerinin hem veriliş hem de aykırılık sırasına göre okunması, Genel Kurul çalışmalarında zaman israfına neden olduğundan önergelerin sadece aykırılık sırasına göre okunup işleme alınması öngörülmekte, 2 defa okunmasının anlamsızlığı nedeniyle 1 kere okunması düzenlenmektedir.

12'nci maddede genel görüşme ve Meclis araştırması önergelerinin milletvekillerine ve hükûmete duyurulması öngörüldüğünden ayrıca Genel Kurulda okunmaması düzenlenmektedir. Genel Kurulun ana gündemine bir an önce geçebilmesi için yapılan düzenlemelerden biridir.

13'üncü maddede açık oylama talebi, 15 milletvekili yerine 20 milletvekilinin yazılı talebine bağlanmaktadır. Açık oylama isteyebilecek milletvekili sayısına ilişkin bu düzenlemeyle İç Tüzük'ün 81 ile 143'üncü maddeleri arasında uyum sağlanmaktadır.

14'üncü maddede Türkiye Büyük Millet Meclisi bina, tesis, eklenti ve arazisine silahlı olarak girenler ve Genel Kurulun çalışma düzenini ve huzurunu bozucu döviz, pankart ve benzeri materyali getiren ve kullananlara kınama cezası verilmesi öngörülmekte ve Meclisin huzurlu çalışmasına imkân sağlanması amaçlanmaktadır.

15'inci maddede Meclisten geçici çıkarma cezası gerektirecek fiillere -birazdan ayrıntılı olarak üzerinde duracağım- ekleme yapılmıştır.

16'ncı maddede kınama cezasına çarptırılan milletvekilinin bir aylık ödenek ve yolluğunun üçte 1'i, Meclisten geçici olarak çıkarma cezasına çarptırılan milletvekilinin bir aylık ödenek ve yolluğunun üçte 2'sinin kesilmesi yönünde ilave bir müeyyide öngörülerek disiplin cezalarının yaptırım gücünün artırılması hedeflenmiştir.

17'nci ve 18'inci maddeler ise yürütme ve yürürlüğü düzenlemektedir.

Görüldüğü üzere İç Tüzük değişiklikleri, Genel Kurulda zaman kaybına neden olan uygulamalardan ve tekrarlardan kaçınılmasını, verimli ve huzurlu bir çalışma ortamının sağlanmasını öngörmektedir.

Demokrasilerde milletin umudu, parlamentodur; siyasetin merkezi de parlamentodur. Milletimizin de Meclisten beklentisi yüksektir, o nedenle Meclisin işi çok ama zamanı kıttır. Meclisin çalışması asıldır ancak Mecliste hiç kimseye yarar sağlamayan tartışmalar, hoş olmayan görüntüler, çalışma düzenini ve huzurunu bozucu eylemler, hakaretler, kısır çekişmeler ve kavgalar, Meclis çalışmalarını engellediği gibi Meclisin, siyaset kurumunun ve milletvekillerinin saygınlığına da zarar vermektedir. Milletin tüm sorunlarının çözüm yeri olarak kabul ettiğimiz Meclis, saygınlığına, güvenilirliğine ve etkinliğine mutlaka kavuşturulmalıdır. Yasama çalışmalarında asıl olan, kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla yapılan görüşmeler sonucunda Meclisin gerçek iradesinin oluşmasıdır. O sebepledir ki anlamsız tartışma, söz düellosu, sert kutuplaşma bitmeli, siyaset, millî ülkü ve hedeflerde buluşmalıdır. Türk devletinin tarihî ve ebedî sürekliliği, millî uzlaşma, anlaşma, ittifak ve kucaklaşmaya bağlıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak uzlaşmanın, sorumluluk ruhuyla millî şuuru buluşturmuş siyasi bir vicdanda vasat ve varlık bulacağına inanıyoruz.

Değerli milletvekilleri, teklifin 15'inci maddesine yönelik yoğun itirazlar bulunmaktadır. 15'inci maddeyle İç Tüzük'ün 161'inci maddesinde değişikliğe gidilmektedir. İç Tüzük'ün 161'inci maddesinin mevcut (3)'üncü fıkrası, görüşmeler sırasında Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Başkanına, Başkanlık Divanına, başkan vekiline hakarette bulunmak, sövmek veya onları tehdit etmek yahut Türkiye Cumhuriyeti'ne veya onun Anayasa düzenine sövmek hâllerinde Meclisten geçici çıkarma disiplin cezası öngörülmektedir.

Yapılan değişiklikle milletvekiline, Türk milletinin tarihine ve ortak geçmişine, Anayasa'nın ilk 4 maddesinde çerçevesi çizilen anayasal düzene hakaret etmek ve sövmek, Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasında Anayasa'da düzenlenen idari yapısına aykırı tanımlamalar yapmak, ayrıca fiilî saldırıda bulunmak hâllerine de Meclisten geçici çıkarma disiplin cezası verilmesi öngörülmektedir.

Bu düzenlemeye neden karşı çıkılmaktadır? Acaba hangi gerekçeyle, Türk milletinin tarihine ve değerlerine sövmenin cezalandırılmasına itiraz edilmektedir? Ya da hangi gerekçeyle, cumhuriyetimizin temel ilkelerine, devletimizin ve milletimizin birlik ve bütünlüğüne yönelik hakarette bulunmayı bir kürsü hakkı olarak nitelendirebilmektedir? Yapılan düzenleme açık ve net ama güya anlamadıklarını söylüyorlar. Hâlbuki, yapılan düzenlemede hakaret etme ve sövme hâllerinde disiplin cezası öngörülmektedir. "Kürsü dokunulmazlığı" diyorlar, evet; "Meclis kürsüsü özgürlüğün kürsüsü." diyorlar, doğru. Ancak, soruyorum: Hakarette bulunmak ve sövmek özgürlük olur mu? Kim hakaret etmeyi ve sövmeyi kendine hak olarak görebilir? Sövmenin özgürlüğü, hakaret etmenin dokunulmazlığı olmaz, olamaz. Soruyorum: Dünyada kendi millî değerlerine hakaret edilmesine ve sövülmesine müsaade eden bir parlamento var mıdır?

Bakıyorsunuz, "hakaret" ifadesi sorgulanmakta, hangi hâllerin hakaret sayılacağı da sorulmaktadır. Hakarette bulunmanın, sövmenin ne olduğu bellidir. Kaldı ki hakarette bulunma ve sövmeye Meclisten geçici çıkarma disiplin cezası verilmesi hükmü, İç Tüzük'ün mevcut hâlinde de vardır. Bakınız, hâlen uygulamada olan İç Tüzük'ün 161'inci maddesinin (3)'üncü fıkrasının mevcut hükmünü tekrar, aynen okuyorum: "Görüşmeler sırasında Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanına, Başkanlık görevini yerine getiren Başkanvekiline hakarette bulunmak, sövmek veya onları tehdit etmek, yahut Türkiye Cumhuriyetine veya onun Anayasa düzenine sövmek." Dolayısıyla, hakarette bulunma ve sövme hâllerine Meclisten geçici çıkarma disiplin cezası verilmesi hususu İç Tüzük'te öteden beri yer almaktadır. Yapılan değişiklikle, milletvekiline, Türk milletinin tarihine ve ortak geçmişine, Anayasa'nın ilk 4 maddesinde çerçevesi çizilen anayasal düzene hakaret etmek ve sövmek de Meclisten geçici çıkarma disiplin cezası verilecek hâller arasına alınmaktadır.

Haddizatında, İç Tüzük'ün mevcut hükmündeki "Türkiye Cumhuriyetine veya onun Anayasa düzenine" ifadesine açıklık getirilmektedir, yapılan budur. O hâlde itiraz edilen nedir? Neye karşı çıkılmaktadır, Anayasa'nın ilk 4 maddesine mi, Türkiye devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne mi?

Unutulmamalı ki, Anayasa'mız "Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa" diye başlamaktadır. Anayasa'mızın başlangıç ve ilk 4 maddesi hükümleri de açıktır: Devletimiz, Türkiye Cumhuriyeti'dir ve kurucu önderi, Mustafa Kemal Atatürk'tür. Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı, İstiklal Marşı'dır. Başkenti Ankara'dır.

Bir milletin şerefi ve haysiyeti, millî ve manevi değerleri, ortak değerler üzerinde yükselen millî birliği ve kardeşliğidir. Millî birliğimiz yara alır, kardeşlik ruhumuz sarsılırsa bunun geriye dönüşü mümkün değildir. Millî ve manevi değerlerimiz namusumuzdur. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu değerlerimize hakaret edilmesini ve sövülmesini göz ardı edemeyiz, görmezden gelemeyiz. Yapılan düzenlemeyi milletvekillerini susturmak olarak gösterenlere diyoruz ki: Evet, millî ve manevi değerlerimize hakaret ettirmeyiz, sövdürtmeyiz.

Anayasa'mızın 95'inci maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, çalışmalarını kendi yaptığı İç Tüzük hükümlerine göre yürüteceği belirtilirken de milletvekillerinin hak ve yükümlülüklerinin kuşkusuz anayasal düzene uygun olarak tanzimi murat edilmiştir.

Her hak, bir de sorumluluk gerektirir. Türk milletini temsil eden bu yüce Meclisin üyesi olmak, bu ülkenin tarihine de milletin ortak değerlerine de saygıyı, anayasal düzenine sadakatle bağlı olmayı, bunlara ilişkin sorumlulukları da layıkıyla yerine getirmeyi zorunlu kılmaktadır. Bu sorumluluğu kabul etmeyenler ya da gereğini yerine getirmeyenlere ilişkin müeyyidelerin, Meclisin çalışma usul ve esaslarını düzenleyen İç Tüzük'le düzenlenmesi de son derece normaldir ve yerindedir.

Sonuç itibarıyla, İç Tüzük değişikliğiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usul ve esasları, etkinlik ve verimliliği esas alan bir anlayışla şekillendirilmekte, şeffaf ve huzurlu bir çalışma ortamı sağlanarak yasama ve denetleme faaliyetlerinin, aziz milletimizin beklediği ölçüde yerine getirilmesinin teminini öngörmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi, siyaseti, milletin huzur ve refahının teminine yönelik politikaların geliştirilmesinin yolu olarak görmekte, bunun için devlet hizmetlerinin vatandaşların beklentilerine uygun nitelikte sunulmasını, kurum ve kurallarının bu anlayışa göre şekillendirilmesini öngörmektedir. Devlet idaresinde milletin en iyi şekilde temsil edildiği rejim olan demokrasiyi, hukukun üstünlüğünün, insan hak ve özgürlüklerinin en geniş anlamda teminat altına alındığı bir sistem olarak benimsemekte ve demokrasinin kurumsallaşmasının hayati önemine inanmaktadır. Demokratik siyasi kültürü, uzlaşma ve sorumluluk ahlakını önde tutan bir anlayışla siyaset yapan Milliyetçi Hareket Partisi, bu anlayışın Türk siyasi hayatına hâkim olmasına da öncülük etmeye devam edecektir. Sağlıklı bir demokrasinin ancak hoşgörü, dürüstlük, tutarlılık, samimiyet gibi ahlaki değerlerle bezenmiş bir siyasi kültür zemini üzerinde yükselebileceğine inanmakta ve ilkeli, seviyeli ve temiz siyaseti demokrasinin teminatı olarak görmektedir.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.