| Konu: | Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 119 |
| Tarih: | 26.07.2017 |
SELİNA DOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis İçtüzüğü'nün 7'nci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde konuşacağım.
Sayın milletvekilleri, sanırım Türkiye'nin bu son yıllarını ileride araştıracak olan araştırmacılar, ülkenin siyasi atmosferi kadar bireylerin ve toplumun psikolojisini de masaya yatırmak zorunda kalacaklar çünkü yaşadıklarımız kocaman bir akıl tutulmasından başka bir şey değil, ben başka türlü açıklayamıyorum.
Günlerdir önce Komisyonda, ardından Genel Kurulda tartıştığımız bu İç Tüzük değişikliğinin ülkenin bir ihtiyacı olmaktan öte iktidar partisinin bir tasarrufu olduğunu benim gibi hepiniz de biliyorsunuz. Bu değişikliği her ne şekilde gerekçelendirirseniz gerekçelendirin, asıl olarak muhalefetin sessize alınmak istendiğini hepimiz biliyoruz. Demokrasilerde muhalefetin önemine ilişkin burada uzun uzun konuşmayacağım tekrar, sadece şunu söylemek istiyorum: Muhalefet susturmanın bir ülke için ne anlama geldiğini ve bunun ilerleyen yıllarda ülkeyi nasıl bir felakete sürükleyeceğini hesaplamadan hareket ediyor iktidar partisi ve paydaşı.
Bugün, AKP ve onun Genel Başkanı demokrasilerde muhalefetin kararları ve gidişatı etkileyebilme gücünü yok etmek istiyor. İktidar partisi demokratik bir ülkede olması gereken tüm kurumları tek tek susturuyor. Medya suskun, akademiler suskun, iş dünyası suskun, işçi sendikaları suskun, sivil toplum ise sessizliğe gömülmüş durumda; sırada muhalefet partileri var. Bakın, Türkiye'de çok tartışmalı bir referandum sürecinden geçtik, hile ve şaibe iddialarıyla birlikte taraflardan biri kıl payı kazandı, toplum tam ortadan ikiye bölündü. Hâl böyleyken seçimleri kazanan tarafın bu dengeyi göz önünde bulundurarak hareket etmesi beklenirken bizde tam tersi oluyor. İktidar "Ben yaptım, oldu." buna karşı çıkınca da "İşinize gelirse." diyor.
Peki, bu yüzde 50 nerede konuşacak? Yüzde 50'nin görüşleri Parlamentoda dile getirilmeyecekse nerede dile getirilecek? Geriye mecburen Parlamento dışı muhalefet kalıyor ancak sokağa çıkanlara da iktidarın neler yaptığını çok iyi biliyoruz, daha iki gün önce Ankara'nın göbeğinde polis bir vatandaşın kolunu kırdı. Burada amacınız nedir? Sokağa çekip orada tüm devlet gücünü de arkanıza alarak tüm muhalefeti imha mı edeceksiniz? Bir mafya lideri çıkıp "Cezaevini basacağız, insanları ağaçlara ve direklere asacağız." diyor ve bu ülkenin savcıları harekete geçmiyor. (CHP sıralarından alkışlar) Üstü kapalı şekilde bu mafya liderleri üzerinden toplum üzerinde korku mu yaymaya çalışıyorsunuz?
Sayın milletvekilleri, burada başka bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum. Bu Tüzük değişikliği hiçbir toplumsal talep olmadan gündeme geldi, oysa milyonlarca kadın İç Tüzük'teki cinsiyetçi söylemlerin özel bir cezai yaptırımla karşı karşıya olmasını talep ediyor. Ben bununla ilgili bir değişiklik teklifi vermiştim, bunun dikkate alınmasını talep ediyorum.
Toplumu, muhalefeti savunmasız ve suskun bırakma çabanız, esasen 20 Temmuz 2016 OHAL ilanıyla zirve yaptı. Bu tarihten sonra, adil yargılanma hakkını hukuka aykırı biçimde askıya aldınız, masumiyet karinesini yerle bir ettiniz. Keza, OHAL kapsamında, avukat-müvekkil ilişkilerini savunma hakkını da engelleyecek biçimde kısıtladınız. Tutuklu bulunan avukat meslektaşlarımın dahi sanık olarak savunma hakkını kısıtladınız. Somut bir örnek vereyim: Sizin getirdiğiniz OHAL düzenlemesine göre tutuklular, birinci derece akrabaları dışında kimseyle görüştürülmüyorlar. Tutuklu bulunan insan hakları aktivisti İdil Eser'in hayatta hiçbir birinci derece yakını yok sayın milletvekilleri. Hakkında hiçbir yargı kararı olmayan İdil Eser, büyük bir yalnızlığa mahkûm edilmiş durumda ve avukatları dışında hiç kimseyle görüştürülmüyor. Şimdi soruyorum: Tüm muhalefeti, yeni inşa etmekte olduğunuz 170 tane cezaevine mi tıkacaksınız?
Sayın milletvekilleri, bir başka husus daha var, Venedik Komisyonu'nun bir raporu var Sayın Ergun Özbudun'un da katkılarıyla hazırladığı. Şöyle söylüyor bu raporda: "Muhalefetin nasıl hareket edeceğiyle ilgili olarak mevcut siyasi kültürün rolü, onunla ilgili yasal düzenlemeden daha önemlidir. Belirli bir olgunluğa ulaşmış ve tahammül kültürünün oluştuğu demokrasilerde yasal dayanak olmasa da muhalefet geniş haklardan yararlanabilmektedir. Bunun tersi durumlarda ise yasal dayanak tahammül kültürünü geliştirmektedir." diyor. Dolayısıyla, bu açıdan, söz konusu İç Tüzük Venedik Komisyonu raporuna da aykırıdır.
Bu bir OHAL iç tüzüğüdür, bu hâliyle bu İç Tüzük'ü kabul etmemiz mümkün değildir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)