Konu: | Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 119 |
Tarih: | 26.07.2017 |
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Teşekkür ediyorum.
Ben başlarken, bugün Amed'de partimizin başlattığı vicdan ve adalet nöbetindeki milletvekili arkadaşlarımı, yüreği bizlerle olan milyonları, saygıdeğer halkımızı selamlayarak başlamak istiyorum. Bu nöbeti binbir bahaneyle ve elindeki yetkileri kötüye kullanarak engelleme girişiminde bulunanları kınıyorum. Bu engelleri derhâl kaldırın. Vicdan nöbeti demokrasinin kendisidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İç Tüzük maddelerine geçtik, muhtemelen, bu Meclis şimdiye kadar bu denli kişiye özel düzenlemelerin bir arada olduğu başka bir teklif görmemiştir. Her bir maddeye ayrı ayrı isimler versek yeridir. İşte, bu 1'inci madde de "Sayın Leyla Zana yemini tahammülsüzlüğü" düzenlemesidir. Sayın Leyla Zana, Parlamento tarihimizin en önemli figürlerinden birisidir. 1991'de milletvekili seçilince Kürt halkının talebini Meclise taşımış ve göreve başladığı ilk gün yemin metnini okuduktan sonra Kürtçe olarak "Bu yemini Kürt ve Türk halkının kardeşliği için okudum." demiş ve kıyamet kopmuştur. Bu sebeple Leyla Zana on yıl boyunca zindanlarda tutsak edilmişti. 2015'te tekrar bu Meclise geldiğinde ise yine bu yemin metnine dair, bu yemin metnini yaratan zihniyeti eleştirmek için siyasi bir tutum sergilemiştir. Leyla Zana gibi siyasi bir kişiliğin böyle bir eleştiri yapmasından daha doğal bir şey olması da düşünülemez. Bu yemin metnini değiştirmek, Anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında da mümkün iken sizler bu yolu tercih etmediniz. Şunu unutmayın, milletvekili, halkın seçtiği gün itibarıyla milletin vekilidir ve bu yetkiyi ancak ve ancak halk geri alabilir. Bugün tekçiliği dayatan, Kürtleri de, temsilcilerini de yok sayan bir anlayış kendisini yeniden kuruyor. Leyla Zana'yı ve siyasi tutumunu yok etmeye çalışıyorsunuz; edemezsiniz. Milliyetçi, mukaddesatçı, tekçi bir metinde kendinden tek bir kırıntı dahi bulamayan bizlere bu dayatmayı kabul ettiremezsiniz. 12 Eylül darbe metnindeki sorunları gidermek yerine, tahammülsüzlük çıtanızı da yükseltme peşine düşüyorsunuz, sorunu çözmek yerine kalıcılaştırmayı, düşmanlık tohumları ekmeyi tercih ediyorsunuz. Bir an önce 12 Eylül Anayasası'ndan, darbecilerin hazırladığı yemin metninden kurtulmak varken, İç Tüzük'le bunu kalıcı hâle getirmeye çalışıyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, bizler açısından aslında durum değişmiyor, yemin etsek de etmesek de Leyla Zana'yı on yıl hapse mahkûm eden ve bugün göreve başlatmayarak cezalandırma peşine düşenler, aynı zihniyetle davranmaya devam ediyorlar, yemin metnini okuyarak göreve başlayanlara da aynı tahammülsüzlük bugün devam ediyor. Söz konusu Kürtler olunca, söz konusu demokrasi mücadelesi olunca, aynı bariyer her alanda kendini hissettiriyor. İşte, bakın, 25 Aralık 2015 tarihinde yemin eden, bu Meclisin 3'üncü büyük partisinin eş genel başkanı olan Sayın Selahattin Demirtaş sekiz buçuk aydır tutsaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ülkenin savcıları, mevzuatı da, hukuk prensiplerini de, kendi vicdanlarını da bir kenara bırakmışlar, bir kişinin siyasi ihtiraslarını talimat bellemişler ve Sayın Demirtaş'a siyaset yaptırmamak adına âdeta bir yarışa girmişlerdir. Şu anda, Sayın Demirtaş hakkında tam 109 adet fezleke bulunuyor. Özellikle AKP'li bazı milletvekillerinin, FETÖ'cülük dâhil pek çok suçlamada bulunduğu, bir zamanların Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcı Vekili, şimdininse Fethiye Savcısı Kurtca Eker'in hazırladığı fezlekeler, hukuki hiçbir değer taşımayan fezlekeler hâlindedir.
Nedeni şu: Savcı sıfatını taşıyan bu kişi, Sayın Demirtaş'ın 4 Kasım 2016 saray darbesi sonucu gözaltına alındığı operasyonda, savcıya verdiği ifadeyi dahi fezleke konusu yapmıştır. Ne demiş Sayın Demirtaş? Ben fezlekeden okuyorum, diyor ki: "Milletvekili sıfatıyla karşınızdayım. Benim temsil ettiğim bu kimliğe ve halkın iradesine saygısızlık yapılmasına izin vermem mümkün değildir." İşte bu sözleri suç sayılmış. Mecliste konuşuyoruz, suç; mitingde konuşuyoruz, suç; savcılıkta konuşuyorsun, o da suç. Erdoğan'ın en korktuğu lider olan Sayın Demirtaş'ı yine Erdoğan'ın talimatıyla tutuklayacaksın ve o da buna sesini çıkarmayacak, öyle mi, hiçbir şekilde hakkını savunmayacak? Seçilmiş bir milletvekilini, bir siyasi partinin eş genel başkanını evinden al, savcılığa çıkar, savunması nedeniyle de yeni bir fezleke düzenle; bu mudur sizin arzu ettiğiniz hukuk düzeni? İşte bu ülkede yargının geldiği durum budur. Şimdi bilmeyen de Demirtaş ne büyük suçlar işlemiş zannedecek. İşte halka suç diye yutturmaya çalıştığınız bütün dosyalar böylesi dosyalardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Sayın Başkan, sözlerimi tamamlamama izin verir misiniz.
BAŞKAN - Önergeler üzerinde uzatma olmuyor ama siz bitirin, bundan sonraki arkadaşlara da bir ikazımız olsun.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Cümlemi tamamlayayım.
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
Bundan sonra lütfen süresinde bitirsin herkes, uzatmayacağım.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
15 Temmuz 2016'da AKP'nin elleriyle büyüttüğü bir yapı darbe girişiminde bulunmuş, Sayın Demirtaş 31 Temmuz 2016'da "Darbelere hayır, demokrasi hemen şimdi" mitinginde konuşmuş, o konuşması da suç sayılmış. Altını çiziyorum, suç olan şey, darbeye karşı mitingde yapılan bir konuşma. Demirtaş suç unsuru olan konuşmasında şunu söylemiş yine fezlekeden okumak gerekirse: "Çözüm ve müzakere dediğiniz şey en erdemli yoldur; her cesaretli siyasetçinin denemesi gereken en erdemli yoldur. Bunun yolunu defalarca haykırdık, defalarca doğruyu işaret ettik. Sizler Sayın Öcalan'ı İmralı'da bir esir gibi tecrit altında tutmaya devam ettikçe işte bu yol açılmıyor." demiştir. Bu sözlerden dolayı örgüt propagandasıyla ve suçu ve suçluyu övmekle suçlanıyor.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ya, terörist o ya! Teröristin olacağı yer hapishanedir.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Konuşmasında Demirtaş şunu söylüyor ayrıca: "Çatışmalar, savaş ortamı darbelere zemin hazırlar. Darbeciler gücünü buradan alır. Bu nedenle darbeleri önlemenin en etkili yolu çatışmasızlık, demokrasi, çözüm ve müzakeredir."
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)