GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın 2016 Yılı Ekim, Kasım ve Aralık Aylarında Beşer Birleşimi Aşan (Toplamda Genel Kurulun 47 Birleşimi) Devamsızlığı Sebebiyle Anayasa'nın 84'üncü ve İçtüzük'ün 138'inci Maddeleri Uyarınca Gerekli Değerlendirmenin Yapılması İçin Başkanlık Divanının 31.05.2017 Tarihli ve 39 Numaralı Kararı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:118
Tarih:25.07.2017

CHP GRUBU ADINA ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis çalışmalarına katılmama gerekçesine dayalı olarak milletvekilliğinin düşürülmesi Anayasa'nın 84'üncü maddesinin son fıkrasında şöyle düzenlenmiştir: "Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim günü katılmayan milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesine, durumun Meclis Başkanlık Divanınca tespit edilmesi üzerine, Genel Kurulca üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla karar verilebilir." Keza, bu Anayasa hükmünün uygulama şekliyse İç Tüzük'ün 138'inci maddesinde belirlenmiştir.

HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız hakkında 2016 yılı Ekim, Kasım ve Aralık aylarında beşer birleşimi aşan özürsüz veya izinsiz devamsızlığı olduğu gerekçesiyle milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin Meclis Başkanlık Divanınca alınan karar Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyonda oylanmış ve Genel Kurul gündemine gelmiştir.

Meclis çalışmalarına katılımı gösteren en önemli veri Genel Kurul ile komisyon toplantılarındaki yoklamalardır. Yoklama, devamsızlık, izin ve devamsızlık cetveline ilişkin hükümler Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 57/1, 151, 152, 153 ve 154'üncü maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Bu maddeleri özetlemek gerekirse, madde 57/1'e göre, Genel Kurulu yöneten Başkan birleşimi açtıktan sonra tereddüde düşerse yoklama yapacaktır. Madde 151'e göre, Başkanın yoklama yapması veya açık oylama yapılması hâllerinde Genel Kurulda özürsüz veya izinsiz bulunmayan milletvekili o birleşimde yok sayılacaktır. Yine, Başkan yazılı başvuru üzerine bir milletvekiline on günü aşmamak üzere izin verebilecektir. Daha uzun süreli izinler Genel Kurulda işaretle oylama sonucu onaya bağlı bulunmaktadır. Madde 152'ye göre, Başkanlık Divanı bir yasama yılı içinde en az üç kez yayımladığı devamsızlık cetvelini milletvekillerine gönderecektir ve bu cetvele yedi gün içinde itiraz hakkı vardır. Madde 153'e göre, bir yasama yılında izinsiz ve özürsüz olarak toplam 45 birleşimden fazla yok sayılan milletvekilinin yolluklarının üç aylığı kesilecektir. Madde 154'e göre ise, bir yasama yılında iki aydan fazla izin alan milletvekiline ödenek ve yolluk verilebilmesi Genel Kurulun kararına bırakılmıştır.

Değerli milletvekilleri, bu şekilde Anayasa ve İç Tüzük düzenlemeleri dışında bir de istikrarlı uygulama sonucu geleneksel hâle gelen ve Meclis hukukunun bir parçası olan düzenlemeler de vardır. Bunlardan biri, Genel Kurul çalışmalarında birleşimi açan Başkanın müşahede yoluyla yoklama adı verilen ve Genel Kurul gözlemine dayalı olarak toplantı yeter sayısının varlığını açıklaması hâlinde tüm milletvekillerinin o birleşim için Meclis çalışmalarına katıldığının kabul edilmesidir.

57'nci maddedeki düzenlemeye bakacak olursak asıl olan, Meclisi yöneten Başkanın ancak çoğunluğun açıkça olmadığını gözlemlemesi hâlinde yoklama yapması hususudur. Yani temel bakış açısı milletin vekilinin Genel Kurul çalışmalarına katılmalarının ana görevlerinden biri olduğuna ilişkin inançtır. Bu açıdan, müşahede yoluyla yoklama, tüm milletvekillerinin Genel Kurulda hazır bulunduklarına ilişkin ön kabul sonucunu yaratan bir teamül hâline gelmiş bulunmaktadır. Nitekim, Meclis açıldığında Genel Kurul Salonu'nda bulunan milletvekillerine kısa bir bakış hâlinde dahi 550 milletvekilinin tümünün Genel Kurulda bulunmadığı bilinen bir gerçekliktir. Bu konuda devamsızlık cetvelinin de bir anlamı yoktur, çok sayıda milletvekilinin Meclis çalışmalarına katılmadıkları ortadadır.

Bu duruma somut bir örnek vermek gerekirse: Müşahedeyle yapılan bir yoklama sonrası, talep edilen yoklama üzerine üst üste iki kez yapılan elektronik oylamalarda 184 sayısına dahi ulaşılmadan Genel Kurulun kapanışına dair işlemler elimizde somut birer örnektir. Öte yandan, Meclis Başkanına on güne kadar izin verme yetkisi verilmiş lakin üst sınır saptanmamıştır. Yani Meclis Başkanı izin verdiği sürece ve Genel Kurulda üç aylık yolluğunun kesilmesini göze alan bir milletvekilinin Meclis çalışmalarına hiç katılmaması da hukuken mümkün bulunmaktadır.

Teamüllerden biri de mazeret konusudur. İç Tüzük'te "özürsüz" tanımlaması yapılmasına karşın, özürlü olarak Meclis çalışmalarına katılmamanın nasıl olduğuna ilişkin bir yazılı hüküm bulunmamaktadır. Uygulamada, milletvekili Meclis dışı çalışmalarını gerekçe göstererek mazeretli sayılmasını talep etmektedir.

Başka bir teamül ise Meclis Başkanı, başkan vekilleri, idare amirleri, Divan kâtipleri, grup başkanları, grup başkan vekilleri, genel başkan yardımcıları ile komisyon başkanlarının, Başkanlık Divanının uygulama birliği hâline gelen kararlarıyla yoklama zorunluluğuna tabi olmamalarıdır. Yani bir parti grubu, milletvekilini yukarıda belirtilen bir göreve atayarak Genel Kurul yoklamalarından uzak tutabilecektir.

Tüm bu değerlendirmelerden varılması gereken sonuç, yoklama, izin ve mazeret konularına ilişkin olarak objektif ve uygulama birliğini yaratan düzenlemelerin bir türlü yapılmamış olmasıdır. Özenli yazılı düzenlemelerin yaşama geçirilmemesi sonucu, Parlamento geleneğinde uzun yılların birikimiyle oluşan teamüller de subjektif değerlendirmelerle göz ardı edilecek düzenlemeler hâline dönüşebilmektedir.

Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, hakkındaki iddialara ilişkin olarak Komisyona gelmemiş, bir başka milletvekili tarafından savunulmuş ve üç sayfalık savunmayı Komisyon bilgisine sunmuştur.

Savunmasında özetle, Meclis çalışmalarında bulunmadığına ilişkin dönemde Federal Almanya'da olduğu, hepatit B ve karaciğer yağlanması hastalığı nedeniyle üç ay süreyle seyahat etmesinin tıbben sakıncalı olduğuna ilişkin ev hekiminden rapor aldığı, başkonsolosluk onayından geçen bu raporun Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına iletilmek üzere postaya verildiği ancak Federal Almanya'dan çıkan bu postanın Meclis Başkanlığına intikal ettirilmemesi üzerine başkonsolosluktan alınan rapor fotokopisinin gönderildiği, müşahede yoluyla yapılan yoklamanın Meclis çalışmalarına katılma anlamına geldiği, vekilliğin düşürülmek istenmesinin siyasi bir girişim olduğu, yine iddiaya konu tarihlerde HDP tarafından yurt dışında parti göreviyle görevlendirildiği belirtilmiştir.

Karma Komisyonun çoğunluk oyuyla vekilliğin düşürülmesine ilişkin kararının gerekçesinde ise müşahede suretiyle yoklamaya dayanarak milletvekillerinin yoklamada hazır olduklarının kabulünün doğru olmadığı, adı geçen vekilin belirtilen süre içinde yurt dışında olduğunun açık bulunduğu, hakem hastane tarafından verilen heyet raporuyla Federal Almanya'da düzenlenen raporun fennî olmadığına karar verildiği dolayısıyla bir ay içinde beş birleşimden fazla olarak Meclis çalışmalarına katılmadığı sabit olan Faysal Sarıyıldız'ın vekilliğinin düşürülmesi gerektiği hususlarına yer verilmiştir.

Anayasa'nın 80'inci maddesine göre milletvekilleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün milleti temsil ederler. Bu nedenle, bir milletvekilinin sadece bölgesine yönelik olmadan ülkenin bütünüyle ilgili çalışma yapması, bu kapsamda seçim bölgelerine ziyarette bulunması, inceleme gerçekleştirmesi hatta üstlendiği görev gereği gerekirse ülke dışında bulunması olağan bir durumdur. Lakin bir milletvekili için asıl olan, Parlamento faaliyetlerine katılmaktır.

Meclisin yasama ve denetim görevleri milletvekillerinin Meclis çalışmalarında yer almalarını zorunlu kılmaktadır. Nitekim, İç Tüzük'te Genel Kurulun çalışma günleri salı, çarşamba ve perşembe günleri olarak belirlenmiş ve kalan günlerde de milletvekillerinin diğer işlerine gereken zamanı ayırmaları amaçlanmıştır. Bu nedenle, bir milletvekilinin uzun süredir Meclis çalışmalarından özürsüz ve izinsiz olarak uzak kalması kabul edilemez. Lakin hâl böyleyken, devamsızlık nedeniyle milletvekilliğinin düşürülmesi Anayasa'mızda yer alsa da Meclis teamüllerinde uygulaması bulunmayan bir işlemdir. Nitekim, İç Tüzük'ün 153'üncü maddesinde, bir yasama yılı içinde özürsüz ve izinsiz olarak kırk beş birleşimde yok sayılan biri için üç aylık yolluk kesintisine ilişkin hükme yer verilmiştir. Yani beş birleşim yok sayılmanın düşmeye yol açacağı bir düzenleme için de daha fazla devamsızlığa yolluk kesintisi müeyyidesi getirilmesi, aslında, milletvekilliğinin düşürülmesinin uygulanacak bir yöntem olmaması gerektiğinin göstergesidir. Bu anlamda, temel kural yasama faaliyetinin sürdürülmesi olmalı ve vekilliğin düşürülmesi işlemine başvurulmamalıdır. Tüm bu hususlara rağmen, milletvekilliğin düşürülmesi anayasal bir düzenleme olup aynı zamanda Meclis çoğunluğunun ihtiyari iradesine bağlı olması nedeniyle siyasi bir tercihtir ancak temel kural, yukarıda da belirttiğim gibi, milletvekilinin yasama görevini devam ettirmesinden yana olmalıdır.

Değerli milletvekilleri, gerek Faysal Sarıyıldız'ın özel durumu ve gerekse müşahede niteliğinde yoklamaların yok sayılması sonucu oluşacak durumla ilgili bir değerlendirme yapmakta yarar bulunmaktadır. Öncelikle, müşahede suretiyle oylamayı yok saymak, ileride pek çok milletvekilinin durumunu olumsuz olarak etkileyecektir. Örneğin, beş yıl sonra, şu anda görev yapan bir milletvekilinin, müşahede yoluyla yapılan bir oylama döneminde beş birleşim Meclis dışında olduğunu gösteren sosyal medya, yerel gazete haberleri gibi kaynaklardan inceleme sonucu saptama yapılırsa, o kişinin vekilliğinin düşürülmesine ve aldığı ödenek ve yollukların iadesine Genel Kurul çoğunluğunun oylamasıyla karar verilebilecektir. Kaldı ki Meclis görüntülerinin günlük kontrolü dahi pek çok milletvekilinin vekilliğini tartışılır konuma getirecektir. Bu açıdan, müşahede yoluyla veya açık oylama tablosu getirilmeden sonuca varılmak istenmesi isabetli olmamıştır.

Değerli milletvekilleri, bu yöntem yerine, adı geçen milletvekiline tebligat yapılarak Meclis çalışmalarına çağrılması ve de elektronik oylama sonuçlarına dayanarak bir sonuca varmak daha yerinde olurdu. Öte yandan, Faysal Sarıyıldız Meclise bir rapor ibraz etmiş, bu rapor Ankara Numune Hastanesince "hakem hastane" sıfatıyla incelenmiş ve heyet raporuyla Almanya'dan verilen rapor fenne uygun bulunmamıştır. Faysal Sarıyıldız, ileride, hekim tarafından düzenlenen rapor içeriğine güvenerek seyahat yapmadığını ve bu raporun fennî bir rapor olmadığını, uzmanlığı gereği bilemeyeceğini öne sürerse, uluslararası hukuk alanında ülkemizi tazminatla karşı karşıya bırakması söz konusu olabilecektir. Bu açıdan, Almanya'dan ev hekiminin verdiği raporun var ise tahlil eklerinin istenmemesi ve de ikinci bir rapor alınarak Numune Hastanesi raporunun tevsik edilmemesi büyük bir eksiklik olmuştur. Bu yöntem, yeni hekim tarafından düzenlenen raporların uzun vadede siyasi tercihlere göre hakem sağlık kuruluşlarına gönderilerek fennî olmadığına ilişkin raporlar alınması, tüm milletvekilleri için vekilliklerinin düşürülmesi sonucunu yaratan girişimlere meydan verebilecektir. Bu, bütün milletvekilleri için kaygı verici bir tutumdur, bir davranıştır.

Müşahede suretiyle oylamalar, teamül gereği tüm milletvekilleri için devamsızlığın önüne geçen bir işlem olarak görülmektedir. Bu nedenle, hangi oylamanın açık, hangisinin müşahede yoluyla gerçekleştirildiği araştırılmadan işin Genel Kurul aşamasına getirilmesi doğru olmamıştır.

Sonuç olarak bir milletvekilinin asli görevi Meclis çalışmalarına katılmak ve gerekirse parlamento hukuku içinde kendini savunmak olmalıdır. Lakin, anayasal düzenlemeye uygun gibi görünen ve sonuçta, çoğunluğun siyasi bir tercihi niteliğinde olan bu girişimin daha özenli ve kurallara uygun gerçekleştirilmesini, bu bağlamda da müşahede ve açık oylama ayrımının yapılmasını, hekim raporu üzerinden gerekirse tahlil belgeleri istenerek ve de ikinci bir rapor almak suretiyle daha somut adımlar atılmasını uygun bulurduk.

Her şeyden öte, milletvekilinin kişiliği üzerinden bir değerlendirme yapmak yerine, bu uygulamanın gelecekte pek çok milletvekili açısından olumsuz sonuçlar doğuracağı göz önünde tutulmalıdır. Bu açıdan, Cumhuriyet Halk Partisi olarak vekilliğin düşürülmesini, objektif kriter ve düzenlemeler esas alınmadan çoğunluğun iradesine bağlanmasını uygun bulmadığımızı belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)