GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:117
Tarih:24.07.2017

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün değişmesiyle ilgili, maddelerle ilgili konularda neler var, neler getiriyor, o konuları dinlemeyi arzu ederdim ama maalesef buradaki yapılan konuşmaların hepsi İç Tüzük'ün amacında veya İç Tüzük'ün metninde hiç alakası olmayan konuları gündeme getirerek sadece hamasetten öteye gitmeyen söylemlerden başka bir şey değil. Buradan, muhalefet sırasından arkadaşlar laf atıyorlar "Muhalefetin sözünü kesiyorsunuz." diye. "Hangi maddede sözünü kesiyoruz?" desek herhâlde verecekleri bir cevap yoktur.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Var, var.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Nedir mesela Sayın Özel?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Üç dakikalık geçmiş tutanak hakkındaki konuşma, sıfır; yanlış sevkten üç dakikalık konuşma, sıfır; on dakikalık grup konuşması, beş; on dakikalık cevap konuşması, üç.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın Grup Başkan Vekili, İç Tüzük'ün 58'inci maddesindeki geçmiş tutanak hakkındaki görüşmeyle ilgili kısım üç dakika diye yazmıyor İç Tüzük'te.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Soma konuşmasında baret elimde diye beni Meclisten çıkaracakmışsınız, maaşıma da el koyacakmışsınız. Daha ne yapacaksınız!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Üç dakika diye yazılmıyor. Bugüne kadar yapılan bütün uygulamalar beş dakikadır.

Bakın "İç Tüzük'ün 58'inci maddesi ne zaman uygulanmış?" diye Komisyonda arkadaşlar bu konuyu gündeme getirdiler, birkaç kez uygulanmış ama ne zamanki istismar edilmeye başlamış, oradan bir milletvekili kürsüdeki konuşmacıya hakaret edecek, arkasından, gelecek, geçmiş tutanak hakkında "Ben 58'inci maddeye göre bu hakkımı kullanıyorum." diyecek ve buradan tekrar hakaret edecek.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yılda bir kez kullanılmış, bir kez.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bu demokratik bir şart değildir, bu demokratik bir hak da değildir. Hakaret etmek hiçbir zaman özgürlük değildir, demokrasinin önündeki en büyük engeldir.

VELİ AĞBABA (Malatya) - 26'ncı Dönemde oldu mu Sayın Elitaş?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın değerli milletvekilleri, İç Tüzük değişiklikleriyle ilgili çeşitli zamanlarda çalışmalar yapılmış.

VELİ AĞBABA (Malatya) - 26'ncı Dönemde 58'inci madde kullanıldı mı?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Şu anda yaptığımız İç Tüzük değişikliği aslında 1877 tarihindeki Meclis-i Mebusanın 1876'da kuruluşundan itibaren ortaya çıkan bir iç tüzüktür. O da Fransa'dan tercüme edilen ve çeşitli aralarla beraber 1914 yılına kadar uygulanan, 1924 yılında da Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkardığı bir İç Tüzük. O İç Tüzük de Fransız Parlamentosunun İç Tüzük'ünden olduğu gibi tercüme edildi. Ne zamana kadar uygulanmış? 1957 yılındaki çeşitli değişiklikler yapılarak uygulanmış. O 1957 yılındaki İç Tüzük 1973 yılına kadar, 27 Mayıs darbesinden sonra da uygulanmış. 1973 tarihli İç Tüzük 1961 darbesiyle birlikte hayata geçecek 1957 İç Tüzük'ünün değişimi olarak gelmiş. Yani burada hangi maddenin nerede kısıtlandığını ifade ediyorlar?

İç Tüzük'ün 63'üncü maddesine göre usul tartışması var. Bunu grup başkan vekilleri toplantı altına almış, imzaya koymuşlar, demişler ki: "İç Tüzük'ün 63'üncü maddesine göre yapılacak usul tartışmaları iki veya üç dakika olarak anlaşılsın, uzlaşılsın." 2011 yılından bugüne kadar yapılan uygulamaların tamamı usul tartışmalarının üç dakikayla olduğudur. Bizim bu 63'üncü maddedeki fiilî uygulamayı, teamül hâline gelmiş bir uygulamayı İç Tüzük'ün maddesine ilave etmemiz nerede muhalefetin sesini kısmak oluyor?

Sayın Özel, siz 2011'den önce milletvekili değildiniz herhâlde. 2011 yılında biz bu yaptığımız şeyleri grup başkan vekili arkadaşlarla...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O zaman milletin ta kendisiydim, yine ayıplıyordum sizi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Şimdi sizin milletvekili arkadaşlarınızın bir kısmı genel başkan adaylığı içerisinde. O gün grup başkan vekili olan milletvekili arkadaşlarla Meclis Başkanı başkanlığında yaptığımız toplantıda usul tartışmalarının üç dakika olması konusunda mutabık kaldık.

İç Tüzük'ün 73'üncü maddesi, mesela, diyor ki: "Bir kanun teklifinin, tasarısının havale edildiği komisyona itiraz etme hakkı.", "Bu ne zaman uygulanmış?" diye sorulduğunda... Bir milletvekili komisyonda sordu, bir kere uygulanmış?

Bakın, değerli milletvekilleri, kanun tasarısının...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bir kere, onu da ben kullanmıştım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sen kullanmadın, Sayın Hamzaçebi kullandı.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ben, ben, ben, yanlış biliyorsunuz, 26'ncı Dönemde de, 24'te de.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri, Sayın Hamzaçebi, Sayın Güldal Mumcu'nun yönettiği bir toplantıda 73'üncü maddeye göre itiraz etti, ben itiraz ettim, arkaya geçtik.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O, Güldal Hanım'ın yanlış kullanma eylemi, 23'üncü Dönem o.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın Güldal Mumcu'yla konuşursunuz eğer aranız iyiyse, Sayın Güldal Mumcu'ya açarsınız, sorarsınız.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tabii, iyi.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Biz sizin gibi değiliz ki, biz hemen bizden olmayanı terörist yapalım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - 73'üncü maddeye göre itirazı, aslında 74'e göre kanun teklifinin sıralamasına itirazı konusunda Sayın Mumcu oradan "Ben hata yapmışım ama bu hatayı bundan sonra yapmayacağım." dedi ve ondan sonra uygulanmadı. 73'üncü maddedeki...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Biz sizin partiniz değiliz, bakanlık yapmış adamlara "terörist" diyelim. Bizde sizdeki gibi yeni yetme milletvekili yok. Bizde bakanlık yapanı kimse terörist diye suçlamaz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Düşünebiliyor musunuz değerli milletvekilleri, bir kanun tasarısı komisyona havale edilmiş, o komisyona bir milletvekili itiraz etmek için burada beş dakika konuşma yapacak. Hâlbuki İç Tüzük'ün 34'üncü maddesinde komisyonlara nasıl itiraz edileceği açık ve net bir şekilde yazılmış.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Başbakan yardımcısı yaptınız, adamı teröristlikle suçladılar, bizde olmaz öyle şey, bizde olmaz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bir komisyonun diğer bir komisyona havale edilen bir işe nasıl itiraz edeceği, kendisine nasıl geleceğiyle ilgili konu İç Tüzük'e konulmuş.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bizde çünkü dört takla atan milletvekili olmaz, bakan olmaz, asla olmaz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, bir de, "İç Tüzük'ün 37'nci maddesinde bizim sözümüzü kesiyorlar." diyorlar.

Bakın, değerli milletvekilleri, 2011 yılına kadar... Burada tecrübeli olmayan arkadaşlar var, eski grup başkan vekillerine, eski genel başkan yardımcılarına sorabilirler İç Tüzük'ün 37'nci maddesi "Kanun teklifi veren, yani kırk beş gün içerisinde komisyonda görüşülmeyen bir teklifi Genel Kurula doğrudan indirmekle ilgili konu teklifi veren milletvekili tarafından konuşulur, ona da cevap iktidar partisi milletvekili tarafından verilir." diyor.

Bir gün grup başkan vekillerinden biri rica etti bize, dedi ki: "Böyle böyle, bir milletvekili arkadaşımıza gündem dışı söz veremedik veya şu konuda arkadaşımızın konuşması var, ne olur bu konuşmayı alıp bizim arkadaşımıza verir misiniz?" dediler. Ve o günden sonra bunlar gelenek hâline geldi. İç Tüzük 37 sizin hakkınızı gasp değil, aslında iktidarın muhalefete bir lütfuydu. Bunu açık ve net bilmeniz lazım. Ama şimdi, bakıyorsunuz, biz getiriyoruz İç Tüzük 37'yi, bir milletvekili dört yılı kapatmış, bir milletvekili dört yıllık İç Tüzük 37'yi kapatmış ama diğer siyasi partilerin de İç Tüzük 37'e göre verdikleri kanun teklifi var. O sayın milletvekili Komisyona geliyor, diyor ki: "Ne olur şuraya bir geçici madde koyun veya parantez içi bir hüküm koyun; bu 27'nci Dönemde uygulansın." Ve bunu da muhalefet partisi milletvekili arkadaşlar sanki bir hakkın savunması gibi iddiayla birden istiyorlar. Aslında şunu demesi lazımdı -demokrat bir kafa, başkalarının fikrine hürmet eden bir kafa- o partinin grup başkan vekili şunu söyleyebilmeliydi "Nasıl böyle bir şey yaparsın? Diğer siyasi partilere mensup milletvekillerinin kanun teklifini de İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre kırk beş gün geçtikten sonra Genel Kurul gündemine indirme hakkını gasbediyorsun; onu yapamazsın." diye eleştirme durumunu onlardan beklerken maalesef bunu hak gibi savunan, demokrat diye iddia eden ama sadece tırnak içinde demokrat zihniyetin var olduğunu Komisyonda gördüm. Düşünebiliyor musunuz değerli milletvekilleri, bugüne kadar sadece salı günleri yapılan İç Tüzük 37'yle ilgili düzenleme bir milletvekilinin gasbetmesiyle birlikte -bilerek söylüyorum, altını çizerek söylüyorum- bir milletvekilinin dört yıl süreyle o konuyu gaspetmesinden dolayı maalesef diğer siyasi partilere ait kanun teklifleri görüşülemiyor. O gün Komisyonda Milliyetçi Hareket Partisi ile herhâlde HDP'li milletvekili arkadaşlarımızın da... Tahmin ediyorum, yanlış olabilir rakamlar, 300 küsur tane Milliyetçi Hareket Partisinin İç Tüzük 37'ye göre sırada bekleyen kanun teklifi var. Aynı şekilde, HDP'nin 100'e yakın sırada bekleyen kanun teklifi var ama sadece bir milletvekilinin kanun teklifi bugün İç Tüzük 37'ye göre salı günleri gündeme alınıyor. Eğer biz İç Tüzük'teki bundan önceki uygulamaları dikkate almış olsaydık o süreç içerisinde İç Tüzük 37'ye uygun kanun teklifini burada konuşan milletvekilinin soracağı soruya iktidar partisinden bir milletvekilinin, "olur" veya "olmaz" hakkında cevaplarını dinleyip, Genel Kurulun o kanaat doğrultusunda, burada açıklama yapan milletvekili doğrultusunda oylarını kullanma ihtiyacı veya oylarını kullanmadaki yönleri ortaya çıkmış olacaktı.

Bakın, değerli milletvekilleri, söz kesme diye bir şey yok. İç Tüzük'ün 37'nci maddesi aynen devam ediyor, iktidarın hakkı olan 37'nci maddedeki beş dakikalık konuşma, artık, sadece kanun teklifi veren milletvekilinin Genel Kurulu ikna kabiliyetine kalıyor. Genel Kurulu ikna ederse bu iş olur. Nitekim, şu anda kırmızı gündem var önünüzde. Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar'ın kırmızı gündemde bir kanun teklifi var.

Değerli milletvekilleri, aslında, eğer İç Tüzük'ün 49'uncu maddesini okursanız, grup önerilerinin sadece salı günü verileceğini bilirsiniz.

O kanun tekliflerini iktidar partileri hep reddederler, hep "hayır" oyu kullanırlar. Niye "hayır" oyu kullanırlar biliyor musunuz? Çarşamba ve perşembe günleri sadece kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri görüşmeye ayrıldığı için o yapılabilir. Eğer bundan önceki dönemlerde, 2011 yılından önceki dönemlerde, İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre bir kanun teklifi komisyonun gündemine alındığı takdirde, çarşamba ve perşembe günleri o gündemde olan maddeyi siyasi parti gruplarının grup önerisi verme imkânları da ortaya çıkmış olur.

Bakın, değerli milletvekilleri, bir de 23'üncü Dönemden itibaren, 2011 yılından itibaren ve özellikle de 2012 yılına geldiğimizde, istismar edilen grup önerileri vardı. 2011 yılında, 23'üncü Dönemde 200 küsur tane grup önerisi verilmiş. Ondan önceki dönemlerde 75 tane, 50 tane, 30 tane ve genellikle iktidar grubu grup önerisi verir, muhalefet de eleştirir. Buraya çıkar, iktidar grubunun grup önerisinin aleyhinde konuşurken, "Biz bu iktidarı anlayamıyoruz, planlarını bilmiyoruz. Bugünden yarına karar değiştiriyorsunuz. Ne olur, sizin gündeminiz yok mu? Bir haftayı ne yapacağımızı bilelim, milletvekillerimizi o şekilde görevlendirelim." diye itirazları olurdu. Öyle değil mi?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Öyle.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - O şekilde itirazları olurdu.

Bakın değerli milletvekilleri, muhalefet partileri grup önerileri vermezdi çünkü salı günleri denetime ayrılmıştı, o gün çeşitli denetim konuları görüşülür, sorular cevaplandırılırdı. Bu süre içerisinde, geçmiş uygulamalarda İç Tüzük'te olmamasına rağmen, soru-cevap kısmında Meclis başkan vekili "Sorulara cevap vermek isteyen bakan şu sorulara cevap verecek." der ama soruların da esas numarasını, özetini vesairesini okur, yarım saat geçerdi.

Biz dedik ki: Bakın, değerli milletvekilleri, değerli muhalefet partisine mensup arkadaşlar, bu soruların okunmasıyla zaman kaybetmeyelim, gelin burada bakan bir saat süreyle veya iki saat süreyle sadece sorulara cevap versin. Nitekim o uygulamayla birlikte... Bunu da siyasi parti grup başkan vekilleriyle yaptığımız mutabakat çerçevesinde ortaya çıkardık. 2011 mutabakatıyla ortaya çıkan... Hatta tutanakları okursanız o zaman grup başkan vekili itiraz etmiş; Meclis başkan vekili "Sadece soruları okutacağım; bakan, şu sıralardaki -30 tane, 50 tane- soruya cevap verecek." derken oradan, oradan, oradan muhalefet partisi grup başkan vekilleri itiraz etmişler "Sayın Başkan, bu, teamül olmasın, bir kerelik bu işi yapıyoruz." diye. Hâlbuki muhalefetin yapması gereken şu: Orada soruların okunması değil, verilen sorulara cevap çok önemli bir hadise. Biz soruyu kimin sorduğunu değil, sorulan soruya verilen cevabı dinlemek üzere zaten sözlü soruları soruyoruz.

Sözlü soruyla ilgili bir cümle söyleyeyim değerli arkadaşlar: Hani "Sözlü soruyu kestiniz." diyorlar ya, "Meclisin, Parlamentonun denetimini ortadan kaldırdınız." diyorlar ya, sözlü soru nedir biliyor musunuz? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazıyla verilen soru önergesidir. Bunun tek özelliği, burada bakanın yazıyla sorulan soruya sözlü cevap vermesidir. Hiçbir farkı yok çünkü bizim yaptığımız yeni düzenlemeyle birlikte, 2019 yılında hayata geçecek yeni sistemle birlikte artık sözlü sorular, burada bakan cevap veremeyeceğinden dolayı, yazılı soru hâline gelmiş ve Anayasa'da yazılı sorulara ne zaman cevap verileceği yazılmamışken, İç Tüzük'te herhangi bir yaptırımı yokken bizim yaptığımız Anayasa değişikliğiyle birlikte yazılı soruya ne zaman cevap verileceği de açık ve net hüküm altına alınmış yani bundan önce sümen altı edilen, hiçbir müeyyidesi olmayan veya kamuoyunun bilgisi dâhilinde bulunmayan sorular artık Hükûmet tarafından cevaplanmadığı takdirde hem siyasi partilerin, muhalefet partilerinin hem de milletin eleştirebileceği bir noktaya doğru gelmiş; önemli bir değişikliği yaptığımızı ifade ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bugüne kadar kaç soru önergesi sümenaltı oldu?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri, bir siyasi parti, grup önerisi veriyor. "Sözümüzü kesiyorsunuz grup önerisinde." diyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Evet.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ama bakıyorsunuz, siyasi parti, grup önerisinde yoklama istiyor. Yoklama niye istenir?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Kapatmak için.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Evet, Türkiye Büyük Millet Meclisini kapatmak için istenir. Siyasi partinin grup önerisinde yoklama istemeyeceksin ki diğer siyasi partinin hakkına da tecavüz etmeyeceksin, öbür siyasi partinin grup önerisinin konuşulmasına da imkân vereceksin. Ama sen kalkıyorsun, yoklama istiyorsun ve birinci yoklamada diyelim ki 164 kişi bulamadık -20 tane ihtiyaç var ya yoklama için 57'nci maddeye göre- ikinci yoklamaya yoklama isteyen muhalefet partisi girmiyor. Niye girmiyor? "Meclisi çalıştırmak iktidar partisinin görevi." diyor. Hâlbuki muhalefet partisi grup önerisinde "Biz şu şu konuları görüşmek üzere, acil diye bildiğimiz, önemli diye ortaya koyduğumuz konuları görüşmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmasını istiyoruz." diyecek. Türkiye Büyük Millet Meclisinin o konuları görüşmekten kaçan bir iktidarı varsa ancak o, yoklamayı isteyebilir.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Sürekli kaçıyorsunuz, hepsi reddediliyor.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Eskişehir) - Maaş alıyoruz ya, maaş alıyoruz. Maaşımızı hak etmemiz gerekmiyor mu?

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Kaç kişi geliyorsunuz?.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ama işin gerçek tarafı, muhalefet partisi kendi sesini kısmak için, kendi sözünü engelleyebilmek için, diğer muhalefet partilerinin hakkına tecavüz edebilmek için... Hâlbuki kendisinin de değil biliyor musunuz, başka bir partinin. Ki sıralama da o şekilde oluyor, bu da 2007 yılında yaptığımız bir uzlaşma gereği.

Değerli arkadaşlar, grup önerileri İç Tüzük'ün 87'inci maddesine göre aykırılık sırasına göre okunurdu; aykırılık sırasına göre okunur, ona göre işleme alınırdı. En aykırı grup önerisi iktidar partisinin olduğundan dolayı o grup önerisi oylandıktan sonra muhalefet partisinin grup önerisi düşerdi. Kulakları çınlasın, ya Haluk Koç ya Kemal Anadol dedi ki Sayın Kapusuz'la görüşürken: "Ya Sayın Kapusuz, siz böyle böyle getiriyorsunuz. Aykırı önerge sizinki, sizin aykırı önerge görüşüldükten sonra bizimki görüşülmüyor, bizim hakkımız gasboluyor. Zaten fazla da grup önerisi vermiyoruz. Önce bizimki, sonra sizinki olsun." Buna da "Evet." dedik, teamül o oldu ve bundan sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen en küçük partiden yukarıya doğru bunu yapmaya başladık.

Bakın, değerli milletvekilleri, biz Komisyonda bunu görüşürken, grup önerilerini görüşürken 26'ncı Dönemde -bir buçuk senesini ancak tamamladı veya tamamlamadı- 321 grup önerisi konuşmuşuz; 26'ncı Dönemde 321 grup önerisi konuşmuşuz bugünkü 2 hariç.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Ülke yangın yerine dönmüş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Biz Komisyonda görüşürken çalıştığımız üç günde 2 mi verdiler, 3 mü verdiler bilmiyorum. O zaman 2 verdilerse 6; 3 verdilerse 9... 321'in üzerine 11 ilave ettiğiniz zaman 332 grup önerisi konuşmuşuz. "Bizim sözümüzü kısıyorsunuz..." Biz sizin sözünüzü kısmıyoruz, biz sizin konuyla ilgili konuşmanızı arzu ediyoruz, istiyoruz.

Bakın, değerli milletvekilleri, Anayasa görüşmelerinde saat on birde gündeme geçtik ve genellikle de saat üçte ya da ikide kapattık. Ramazan mıydı Anayasa görüşmeleri? Sen değilsin Ramazan. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler) O süreç içerisinde saat iki veya üçte Anayasa görüşmelerini burada kapattık. On birde Genel Kurul çalışmaya başladı, üçte kapattıysak dört saat görüştük.

Şimdi biz diyoruz ki: Bakın, değerli milletvekilleri, kanun tasarı ve tekliflerini eğer görüşürsek, 14.00'te de Türkiye Büyük Millet Meclisini açarsak saat 21.00'e kadar bütün meramımızı anlatma imkânımız mevcut. Kanun üzerinde her şeyi dile getirebilirsiniz. Zaten 21.00'den sonra da çalışma ihtiyacımız yok.

Yine, kulakları çınlasın -burada eski milletvekili arkadaşlar vardı- Sayın Kemal Anadol derdi ki bu uzatmalardan vesairelerden sonra: "Şu anda bu saatte çalışanlar sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile..."

MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) - Evet.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Evet, Mehmet Erdoğan biliyor, buradaki arkadaşların bir kısmı da biliyordur.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ha bizde bir kısım biliyor, sizde bir kişi biliyor, yani! Sizinkilerin hepsi biliyor, bizde bazıları biliyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, zamanı kaybettirmek değil, zamanı verimli kullanmak çok önemli. Sayın Özel dedi ki: "Anayasa Komisyonunda şu kadar zaman görüşüldü, altmış üç saat çalışıldı." Milletvekillerinin alın terini bir tarafa bırakıyorum, yapılan harcamayı, oradaki çalışanların zamanını ve yakılan elektriğin hesabını yaptı ama Anayasa görüşmeleri sırasında yedi saat, sekiz saat, on saat gündemi farklı konularla işgal ederken Türkiye ekonomisini, Büyük Millet Meclisinin zamanını ve elektrik israfını kimse hesaplamadı.

Bugün saat 19.30'da biz kanun görüşmeye başladık, İç Tüzük görüşmeye başladık. Genel Kurul kaçta açıldı? 14.00'te açıldı. Bir saat gündem dışılar ile 15 kişiye söz veriliyor ve bugün okundu tahmin ediyorum araştırma önergeleri -aslında salı, çarşamba, perşembe günleri okunurdu- o bir saat o süreyle geçti. Normal şartlarda 15.00'te bizim Genel Kurulun gündemine geçmemiz gerekirdi, 19.30'da geçtik. Hiç alakası olmayan, hiç gündemde yeri olmayan... Bir grup başkan vekili kalkıyor, yirmi dakika burada ayakta konuşuyor iki dakika usul tartışması yapabilmek için. Başkan diyor ki: "Gel seni kürsüye davet edeyim." "Bir dakika, konuşmam bitmedi daha." diyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Öyle demiyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Böyle iş mi olur Allah aşkına ya!

Bakın, arkadaşlar, kuralsızlık kural olmaya başladığı anda burada demokrasi olmaz, burada azınlığın çoğunluğa tahakkümü olur. Şu anda biz onu görüyoruz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Anayasa'yı askıya siz aldınız siz, biz almadık. Fiilî durum yaratan sizsiniz, biz değiliz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, Milliyetçi Hareket Partisinden bir arkadaş gelip Cumhuriyet Halk Partisini eleştirirken, ya arkadaş, dediği laf şu, ben de aynen katılıyorum: "Atatürk sizin şu andaki hâlinizi görse partinizi kapatmak değil, hepinizi falakaya yatırırdı." (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Medreseler kapatıldı, medreseler!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Yani bunu söylemek bir eleştiri. Ama oradan masalara vuruyorsunuz, sıralara vuruyorsunuz.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Siz falakada kalmışsınız, hâlâ, falakada.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bu eleştirilerden niye rahatsız oluyorsunuz? Eleştirilerden rahatsız olmayın. Ama en önemli mesele hakaret.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Çocukları falakaya yatırmaya başladılar.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Senin Genel Başkanın sizi falakaya yatırır, bizde öyle bir şey yok. Bakanlara tekme atmak senin Genel Başkanında var, milletvekili dövmek sizde var; bizde yok.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Falaka döneminde kalmışsınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Şimdi diyorlar ki: "İç Tüzük'ün 160, 161, 162'nci maddelerinde bir ceza getirdiniz." Getirdiğimiz bu ceza ne biliyor musunuz? Kardeşim, Türk milletine hakaret edersen, eğer bu milleti sen soykırımla suçlarsan o bu millete hakarettir, bu milletin ortak geçmişini suçlamaktır.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Falakacıların elinden geçmişsiniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Biz onun burada söylenmesine müsaade etmeyiz. Anayasa'nın 83'üncü maddesi de zaten budur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) - Soykırımı milletler değil devletler yapıyor! Soykırım yapmış millet gördün mü bugüne kadar?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Anayasa'nın 83'üncü maddesi kürsü dokunulmazlığını söylüyor ama 83'üncü maddede...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Başkanım...

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) - İttihat Terakkici oldunuz!

BAŞKAN - Bir dakikada tamamlayın lütfen.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Arkadaşlar, biz bunu 10+20 dakika diye ilave edelim dedik ama -siyasi parti gruplarıyla da konuştuk- olmamıştı. Eğer Sayın Başkan müsaade ederse, biraz sonra konuşacak arkadaştan beş dakika bana verirsiniz. 20 dakika diye anlaştık, İç Tüzük'e aykırı bu anlaşma. Gelin Danışma Kurulunu imzalayalım diyoruz, "Yok." diyorlar.

Bakın, enteresan bir şey. Dedik ki: Bu İç Tüzük görüşmeleri sırasında 20 dakika bunu yapalım, bölümleri de 10+10 yapalım, Doğru mu?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 20+10.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - 20+10.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Hayır, 10+10.

BAŞKAN - Bölümlerle ilgili.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - 10+10, bölümlerle ilgili 10+10...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ha...

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - ...geneli üzerinde 20+10 yapalım dedik, 20+10'u kabul etmemişsiniz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, biz etmedik değil, Başkan etmedi ya.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Hayır...

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Neyse, uzlaşmışsınız ya. Uzlaştınız mı?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Başkan reddetti.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Arkadaşlar, siz teklifinizi etmişsiniz, biz de 10+10'da uzlaşmışız, uzlaşma bu zaten.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) - Tamam, doğru.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Eğer senin dediğin olursa dayatma olur, "İlla ki o." dersen dayatma olur.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, reddetmedik ya.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Uzlaşma yapılmış, uzlaşma da bu şekilde olmuş.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Reddetmedik, niye reddedelim?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Eğer Başkan müsaade ederse ben bir sonraki arkadaştan... Nasıl olsa... Danışma Kurulu olması gerekir arkadaşlar bunun.

BAŞKAN - Başkan, müsaade etmiyorum, lütfen tamamlayın, toparlayın. Kusura bakmayın, İç Tüzük'e göre yönetmek zorundayız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ama Sayın Başkanım, biraz sonra yirmi dakikayı neye göre vereceksiniz?

BAŞKAN - Sayın Başkanım, lütfen toparlayın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın Başkanım, İç Tüzük'ün 60'ncı ve 81'inci maddesi bir Danışma Kurulu kararı olmadan süreleri uzatmayı engelliyor.

MURAT EMİR (Ankara) - Kürsü işgali yapmayın lütfen.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Şahıstan veriyoruz Başkanım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ya Danışma Kurulu yapacaksınız ya bana beş dakika verin, konuşayım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Buyurun, yerinize lütfen Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri, biz hiç kimsenin sözünü kesmiyoruz.

MURAT EMİR (Ankara) - Sözü kesilmek nasılmış, anladınız mı?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sadece Türkiye Büyük Millet Meclisinin verimli, etkin ve huzurlu çalışmasını arzu ediyoruz.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkanım, şahıs konuşmasından verin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Çünkü İç Tüzük değişikliği metninde 8 milletvekilinin imzası var, bu milletvekillerinin imzası... Genel başkanlara gitti, kabul ettiler.

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Elitaş İç Tüzük'e uyun lütfen.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Korsan sunum yapıyorsunuz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Arkasından ikinci toplantıyı yaptık, grup başkan vekilleriyle toplantı yaptık. Yaptığımız toplantıda, burada anlaşılan 162'nci madde dâhil sadece uzlaşamadığımız 21-22 maddeyi görüştük. Onlardan 9 tanesinde anlaştık, 5-6 tanesi kaldı. Bu İç Tüzük teklifinde imzası olan arkadaşlar, maalesef, şu anda diyorlar ki: "Bizi kandırmışsınız, bizi aldatmışsınız." Buna imza atan arkadaşlara haksızlık yapıldığını düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş, çok sağ olun.