| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 117 |
| Tarih: | 24.07.2017 |
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bugün, muhtemelen AKP'nin Meclis gündemine ilişkin sunmuş olduğu bu önerileriyle Meclis İçtüzüğü tartışılacak ama o biraz sonra tartışılacak, elbette ona ilişkin görüşlerimizi dile getireceğiz. Ancak, bir süre önce, G20 toplantısında, AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan'ın partimiz Eş Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş'a ilişkin sarf ettiği, esefle karşıladığımız sözleri oldu. Yaptığı basın toplantısında Sayın Selahattin Demirtaş için "O bir teröristtir ve onun daha bir sürü suçları var." dedi. O günden bugüne uzun bir zaman geçti ve Sayın Erdoğan bugüne kadar ilgili savcılıklara ne bir belge ne bir kayıt ne bir delil sundu. Biz Sayın Eş Genel Başkanımızın da açıkladığı üzere, beklediği üzere varsa elinde bir delil, bir belge, iddiasını ispatlayacak bir aracı varsa bunu mutlaka kendi talimat verdiği, kendi tetikçisi rolünü oynayan savcılara iletmesini bekliyoruz. Şayet bunu yapmazsa, elinde bir delil yoksa ve sunmuyorsa, sunmayacaksa -onun deyimiyle- kendisini müfteri ilan ediyoruz, yalancı ilan ediyoruz ve iftiracı ilan ediyoruz. Eğer bu devlet bir hukuk devletiyse ve yargı bağımsız ve tarafsız ise... Ki artık bunu tırnak içine alıyoruz çünkü bu ülkede artık bağımsız yargı ve tarafsız yargı yok, reisin yargısı ve reisin mahkemeleri var. Bunu nereden çıkarıyoruz? Sayın Demirtaş'ın yargılandığı, daha doğrusu tutuklanmış olduğu davanın üzerinden bir yıla yakın zaman geçmesine rağmen henüz hakkında bir duruşma günü dahi tayin edilmemiştir. Yani Sayın Demirtaş bugüne kadar 64'ü aşkın duruşmaya çıkmıştır, bu davaların hiçbirinden tutuklu değil. Tutuklu olduğu dosyadan ise henüz bugüne kadar düzenlenmiş bir iddianame ve duruşma günü verilmiş değildir. İşte, böyle bir hukuka biz ancak "düşman hukuku" deriz. Biz böyle bir hukuka ancak "Orta Çağ hukuku" deriz, "öç alma hukuku" deriz. Ve Türkiye'de hukuk maalesef tek kişinin talimatları doğrultusunda gerçekleşiyor. Sayın Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'a işte "O bir teröristtir." sözü tam da yargıya talimattır. Anayasa'nın 138'inci maddesi açıkça bu talimatı suç saymaktadır. Sayın Erdoğan'ın iddiasını ispatlamaması, iftira atmış olması ve suç isnadında bulunması, aslında mevcut mevzuat açısından açıkça suç teşkil etmektedir. Sayın Erdoğan bu iddiasına delil göstermezse Türk Ceza Kanunu'nun 167'nci maddesinde düzenlenmiş iftira suçu, 271'inci maddede düzenlenmiş suç uydurma, 288'inci maddede düzenlenmiş yargıyı etkileme, 283'üncü madde ve Terörle Mücadele Kanunu'nun atfıyla suç ve suçluyu saklama suçunu işlemiş olmaktadır.
Şimdi, Sayın Erdoğan, Demirtaş için "Daha nice suçları var." cümlesini de sarf etti. Evet, doğrudur, daha nice suçları vardır Sayın Demirtaş'ın. Bakın, o suçları neler söyleyelim ve o suçları biz de işliyoruz. Hakikati cesurca ortaya koyma suçunu işliyor Sayın Demirtaş. Ezilenlerin sesi olma suçunu işliyor, saz çalıyor, dolayısıyla suç işliyor. Savaş isteyenlere karşı barışı savunuyor, onun için suç işliyor. Emekçilerin yanında saf tutuyor, bu suçu işliyor ama en önemlisi de Sayın Erdoğan'a muhalefet suçunu işliyor. Asıl suçları o. "Daha nice suçları" dediği suçlar tam da bu suçlar.
Peki, hangi suçları işlemiyor? Sayın Demirtaş, mesela "Kadın da olsa çocuk da olsa gereği yapılır." talimatı verme suçunu işlemiyor. Berkin Elvan için "Emri ben verdim." suçunu işlemiyor. Tırlarla çetelere silah gönderme suçunu işlemiyor ve Roboski'de katledilen çocukların sivil olduğu görüntülerle, hava fotoğraflarıyla tespit edilmesine rağmen Roboski'de çocukları katletme suçunu işlemiyor. Sayın Demirtaş'ın en büyük suçları işte bunlardır ve Sayın Erdoğan'ın "Daha nice suçları vardır." dediği, az önce ifade ettiğim, haktan, emekten, ezilenden, barıştan yana olma suçlarını işlemektir.
Sayın Erdoğan G20 Zirvesi'nde "53 Kürt kardeşimin öldürülme talimatını Demirtaş vermiştir." diyor. Oysa kayıt altında olmasına rağmen 6-7 Ekim Roboski dayanışması için Sayın Demirtaş çağrıda bulunmamış, Halkların Demokratik Partisi çağrıda bulunmuştur. Ben de Halkların Demokratik Partisinin bir üyesi olarak bir kez daha Sayın Eş Genel Başkanımızın ısrarla yaptığı çağrıları tekrar ediyorum, varsa elinizde bir belge, delil, lütfen savcılıklara iletin yoksa müfterisiniz.
Şimdi değerli arkadaşlar, hukuksuzluk sadece Sayın Erdoğan'ın talimatlarıyla gerçekleşmiyor, Sayın Demirtaş'ın hakkında ortada bir fezleke, bir iddianame yokken, 6-7 Ekim olaylarına ilişkin yani kamuoyunda "Yasin Börü davası" olarak bilinen davada Meclise gelmiş bir fezleke olmadığı hâlde, savcılıklarda düzenlenmiş bir iddianame olmadığı hâlde, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kararına rağmen, ısrarla ve muhtemelen talimatla Sayın Selahattin Demirtaş'ın -hukuksuzca- bu davayla dosyası birleştirilmeye çalışılmaktadır. 19. Ağır Ceza Mahkemesi, hukuk dışı, hukuka aykırı ve hukuk teamüllerinde, hukuk uygulamalarında görülmemiş bir garabet, bir hukuksuzlukla ısrarla davayı birleştirmeye çalışmakta, iddianame ve isnat olmayan bir suçtan dolayı Sayın Demirtaş'ın yargılanmasını talep etmekte. Bu talebi 2. Ağır Ceza Mahkemesinde reddedilmesine rağmen, yine hukuka aykırı bir şekilde, yetkili ve görevli olmayan 20. Ağır Ceza Mahkemesine başvurulmaktadır.
Değerli milletvekilleri ve Sayın Başkan; Eş Genel Başkanımızın Anayasa Mahkemesine yaptığı başvuruda, Anayasa Mahkemesinin Adalet Bakanlığından istediği savunmada, Adalet Bakanlığının Anayasa Mahkemesine verdiği cevapta Sayın Selahattin Demirtaş'ın tüm yasama faaliyetlerini ve görevlerini yerine getirdiğini, sadece cezaevinde olmaktan kaynaklı bazı faaliyetleri yürütmediğini beyan ediyor.
Eş Genel Başkanımız sayın makamınıza bir dilekçe verdi ve dilekçesinde yasama faaliyetlerini yerine getirmek üzere SEGBİS üzerinden grup toplantısına katılma yönünde istekte bulundu. Başkanlığınız ve Başkanlık Divanı hem bu Parlamentonun bir üyesi olan Sayın Selahattin Demirtaş'a AKP Eş Genel Başkanının "terörist" yani yargısız infazla iftira suçu atarak "terörist" deme sözlerine ve söylemine yani Ceza Kanunu'nun masumiyet ilkelerine de aykırı bir şekilde sarf ettiği sözlere üç maymunu oynadı hem Sayın Demirtaş'ın Meclis Başkanlığına vermiş olduğu dilekçeye de bugüne kadar cevap verilmemektedir.
Bu Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak halkın iradesini mi temsil ediyor, yoksa bu Meclis AKP Genel Başkanının bir Meclisi, AKP'nin bir grubu mudur diye soruyoruz. Öncelikle Meclis Başkanlığının üç maymunu oynamadan üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek Sayın Eş Genel Başkanımızın istemine, talebine bir cevap vermesi gerekmektedir. Bunu Başkanlığınızdan bekliyoruz, Başkanlık Divanından bekliyoruz. Başkanlık Divanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının görevleri ve sorumlulukları İç Tüzük'te düzenlenmiştir, AKP Tüzüğü'nde düzenlenmemiştir diyoruz ve bu hukuksuzlukların bir an önce sona ermesi dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.