| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 117 |
| Tarih: | 24.07.2017 |
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Grup önerimizle, 492 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi'nin gündemin 1'inci sırasına alınmasını öneriyoruz. Temel yasa şeklinde görüşülmesini ve iki bölüm hâlinde; birinci bölüm 9 madde, ikinci bölüm 9 madde, 18 maddeden müteşekkil kanunun görüşülmesini öneriyoruz.
Evet, bu İç Tüzük'le ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. 22'nci Dönemde milletvekiliydim, 23'üncü Dönemde milletvekili olamadık, 24'üncü Dönemde milletvekili olarak tekrar geldik; 22'nci Dönemde grup önerisi nedir, gerçekten bilmiyorduk. Cumhuriyet Halk Partisi, sonradan Anavatan Partisi de Mecliste müteşekkil oldu, genelde, Danışma Kurulu kararıyla kanun teklifleri, kanun tasarıları gündeme alınır, Meclisin çalışma saatleri bu şekilde halledilirdi. Eğer Danışma Kurulunda oy birliğiyle karar çıkmazsa iktidar partisi yani AK PARTİ grup önerisiyle gündeme gelirdi. 2011 yılında 24'üncü Dönemde Meclise tekrar geldiğimde şaşırdım, gerçekten grup önerileri devamlı surette verilir hâle gelmiş, Danışma Kurulu az uygulanır şekle... Grup önerilerini de genelde muhalefet partileri veriyor. Bununla ilgili de bir örnek vermek istiyorum: Bugün saat şu an itibarıyla 17.45, 14.00'te açıldı Genel Kurul, gündem dışı konuşmalar, 15 milletvekiline ve grup başkan vekillerine söz verme, ardından Meclis araştırması önergelerinin okunması ve grup önerileri; saat 17.45, şu an geldiğimiz saat itibarıyla. Normal bir günden örnek verilecek olur ise: Meclis 15.00'te açılıyor, gündem dışı konuşmalara, milletvekillerine ve grup başkan vekillerine verilen sözler 16.00 gibi biter. Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi verdiyse 17.00'de bittiğini farz edelim, 18.00'de Halkların Demokratik Partisi, 19.00'da da Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisini oylayabilir. Peki, 19.00'da Genel Kurul kapanıyor, iktidar partisi çalışma saatlerini ve gündeme alabileceği kanunları nasıl alacak? Alamayacak, 19.00'da kapanmış olacak. Ertesi günü aynı şekilde. O zaman iktidar partisi ne yapacak?
Tabii ki muhalefet partileri siyaset belirleme adına, kanunlarla ilgili konuşabilme adına Türkiye Büyük Millet Meclisinde aktif olarak söz almak isteyecektir ve kürsüyü de aktif bir şekilde kullanmak isteyecektir, demokrasinin gereği de budur ancak toplumun beklentilerini karşılamak da iktidar partisinin üzerine düşüyor. Burada aslında bir denge kurulması lazım. Bu dengede muhalefetin söz hakkı verilmeli, iktidar partisi de rasyonel bir şekilde, verimli bir şekilde kanunları Meclisten geçirebilmeli. Eğer saat yedi, sekiz itibarıyla hâlâ Genel Kurul gündeminde kanunlara geçilemediyse... İktidar partisi de İç Tüzük'te zaman zaman bir sürü değişiklikler olmasından muzdarip olduğu için bu değişiklikleri yapmıştır. Aslında temel yasanın geliş sebeplerinden biri de budur. Temel yasa niçin geliyor? Meclisin daha etkin bir şekilde, verimli bir şekilde kullanılabilmesi için geliyor.
MURAT EMİR (Ankara) - Meclis kullanacağınız bir yer mi Sayın Can, nasıl konuşuyorsun? Meclisi kullanamazsınız.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Muhalefet partileri burada çalışmalar yaparken hakkın kötüye kullanılması sınırına dikkat ederek iktidarın da bu beklentilerine cevap verebilir ise burada rasyonel, verimli bir kanun çalışmaları, görüşmeleri olur. Aksi takdirde, muhalefetin bu tür yaklaşımlarına karşı, iktidar partisi de bir şekilde önlem alabilme adına, temel yasa gelmiştir.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Kaç tane torba yasa çıkardınız Ramazan Bey, kaç tane? 100 maddelik, 200 maddelik torba yasalar çıkardınız burada.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Şimdi örnek vermek istiyorum. Madde oylamasına geçilmedi, önerge oylaması var. Önerge oylamasında muhalefet partisi yoklama istedi ve önerge oylaması yapıldı, yoklamada sayı var, hemen akabinde, hemen anında madde oylamasına geçiliyor, yine yoklama talep edildi. Şimdi, bunlar Medeni Kanun'un 2'nci maddesindeki objektif hüsnüniyet, bir hakkın kötüye kullanılmasını kanun himaye etmez düsturundan hareketle -sağ olsun Meclis Başkan Vekillerimiz Sayın Ahmet Aydın, Sayın Hamzaçebi- bu konuyla ilgili Genel Kurulun da görüşüne başvurarak usul tartışmaları sonunda nihayet bir sonuca varıldı. Buradan şuraya gelmek istiyorum: Muhalefet partileri siyasal hayatta, demokratik hayatta, partiler vazgeçilmez bir unsursa muhalefet partisi de Meclisin ana unsurlarından biridir. Tabii ki muhalefet muhalefetliğini yapacak, yapmalı da, demokrasinin gereği budur fakat diğer taraftan, iktidarın da rasyonel bir şekilde yasa çıkarabilmesi için bir dengede buluşması lazım. Bu manada, muhalefet partisinin ihtiyaçlarını karşılar şekilde Milliyetçi Hareket Partisi grup başkan vekilinin imzasıyla, aynı şekilde iktidar partisinin de yaklaşımlarını karşılayacak bir şekilde AK PARTİ grup başkan vekiliyle birlikte imzalamış oldukları İç Tüzük değişikliği Genel Kurulun önüne geliyor. Burada, kamuoyunda yeterince tartışıldı, komisyonlarda yeterince tartışıldı, Genel Kurulda da tartışacağız. Aslında hep beraber bütün partiler bir araya gelerek sıfırdan bir İç Tüzük yazmak ana hedefimiz idi ama olmadı. Bu arada, iki partinin grup başkan vekillerinin imzalamış olduğu İç Tüzük'te eskiden görüşülmüş, HDP ve CHP sözcülerinin de katılmış olduğu platformdaki uzlaşılan maddelerin aslında buradaki değişikliklere de yansıtıldığını görüyoruz. Bir iki konuda problem var, keşke onlar da aşılabilseydi; onlar da aşılamadı maalesef.
Diğer taraftan, bir örnek vermek istiyorum: 2007'de bunlarla karşılaşmıştık biz, 2007'ye kadar. Burada uluslararası sözleşme görüşülüyor. Uluslararası sözleşme teknik bir konu ama ilinin problemleriyle ya da aktüel siyasetle ilgili konular konuşuluyor. O zaman derdi ki Meclis başkan vekili "Sayın Hatip, maddeye gel, maddenin dışına çıkma.", uyarırdı, ikinci uyarıyı da yapar, gerekirse "Mikrofonları kapatırım." der idi. Milletvekili de on dakikalık konuşmasının dokuz dakikasını kanuna ayırıyor ise bir dakikayı da aktif siyasete ayırabiliyor idi, bu tolere edilebilir idi. Örnek vermek istiyorum: Bir araştırmacı bir kanun başlığına bakarak Meclis kütüphanesine gitse, oradan tutanakları çıkarsa, Meclisteki yasa faaliyetinin başlığından devam ederek "Yahu, bu kanunla ilgili, siyasi partilerin temsilcileri ne konuşmuştur?" diye baksa inanın hayrete düşer. Madde başlığına bakıyorsun, altta konuşulanlara bakıyorsun, hiç alaka yok. Bu da hepimizin gerçekten düşüneceği bir nokta olmalıdır diye düşünüyorum.
Dolayısıyla, İç Tüzük'ün uygulanmasından kaynaklanan problemler var, fiilî durumlar oluştu, diğer taraftan da bazı maddelerin olmamasından kaynaklanan problemler oluştu. Bu sadece muhalefet partilerini ilgilendiren bir konu da değil, iktidar partisinin de bu manada üzerine düşeni yapması gerekir. Muhalefet partilerinin de -demin de söylediğim üzere- objektif hüsnüniyet, Medeni Kanun'un 2'nci maddesini ihlal etmemek kaydıyla tabii ki de hakkını arayacağı ve genel siyasetin burada yapılabileceği ancak aslolan yasama faaliyetlerinin etkin bir şekilde kullanılması, muhalefetin de yasama faaliyetlerine katılması olmalı idi. Maalesef, muhalefet partisinin hakkın kötüye kullanılması sınırlarını zorlaması karşısında iktidar da çaresizlikten, rasyonel çalışabilme adına bu teklifi getirmiştir diye düşünüyorum. Ancak, bu teklifte Milliyetçi Hareket Partisi muhalefetin taleplerini, AK PARTİ grup başkan vekili marifetiyle de iktidar partisi taleplerinin bir dengede buluştuğunu görüyoruz. Yeterli mi? Yeterli olmayabilir, tartışılabilir ama optimal bir düzeyde anlaşıldığını varsayıyoruz. Bu nedenle, İç Tüzük çalışmalarının iktidar ve muhalefetin müzakere ettiği bir ortamda, bir dengede buluşması ümidiyle Genel Kurulun takdirine grup önerimizi sunuyor, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Can.