| Konu: | Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 19.07.2017 |
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 490 sıra sayılı Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 25'inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonunun, diğer adıyla Venedik Komisyonunun yargı sisteminin bağımsızlığına ilişkin 16 Mart 2010 tarihli raporunun "Hâkimlerin bağımsızlığı" başlıklı bölümünde şu ifadelere yer verilmektedir: "Hâkimlerin atamaları ile mesleki kariyerlerine ilişkin tüm kararların, hukuk çerçevesinde objektif kıstaslar uygulanarak ve liyakat gözetilerek alınmasının mecburiyeti ilkesi tartışmaya açık değildir". Aynı raporun bu bölümünün devamında hâkimlerin atanma biçimine ilişkin şu tespitler yapılmaktadır: "Hâkimlerin mesleğe kabulü ve kariyerleri konusunda karar veren merci hükûmet ve idareden bağımsız olmalıdır. Bu bağımsızlığı teminat altına almak için getirilecek kurallarla mesela, mercinin üyeleri yargı tarafından seçilmeli ve bu merci kendi usul kurallarını kendisi vazetmelidir.
Bununla birlikte, anayasa veya diğer kanun hükümlerinin ve geleneklerin müsaade etmesi nedeniyle hâkimlerin, hükûmet tarafından atandığı hâllerde hâkimlerin atanma usullerinin uygulamada şeffaflığını ve bağımsızlığını sağlayıcı teminatlar sağlanmalı ve bu kararlar yukarıda sözü edilen objektif kriterlerin dışında hiçbir unsurdan etkilenmemelidir."
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bağımsız yargıdan söz edemediğimiz anda aslında bağımsız yargıçlardan da söz edemeyiz artık. Şimdi, Türkiye'de yargının geldiği yer, maalesef yargı ve yargıç bağımsızlığının çok uzağında olan bir noktadadır.
Bakınız, 16 Nisan Anayasa değişikliği sürecinde değişiklik yapılan ve Hükûmetin de propagandalarında çok sık kullandığı argümanlardan birisi olan, Anayasa'nın 9'uncu maddesinde yer alan, yargı bağımsızlığı ilkesinin yanına eklenen "tarafsızlık" ilkesini hepiniz biliyorsunuzdur. Şimdi, şunun altını çizmek gerekir: Hukukun üstünlüğüne dair evrensel ilkeleri ülkenin Anayasa metnine yazmak, yerleştirmek yeterli değildir. Uygulama nasıldır, asıl önemli olan husus budur.
Anayasa'ya "Yargı yetkisi bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır." ibaresini yazmak kolaydır. Ama meşakkatli olan onu uygulayabilmektir ama uygulayamıyoruz ya da uygulatamıyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakınız partimizin eş genel başkanları ve milletvekilleri, Anayasa'ya aykırı olan bir Anayasa değişikliği süreci sonucunda hukuksuzca dokunulmazlıklarının kaldırılması suretiyle tutuklandılar ve cezaevine konuldular. Bu konu başlı başına bir garabet iken, bir başka önemli konu da şudur: Örneğin Grup Başkan Vekilimiz Sayın İdris Baluken, kendisini yargılayan mahkeme heyetince, Anayasa Mahkemesince Balbay kararı referans alınarak tahliye edilmiş, ardından çok geçmeden başka bir kararla yeniden tutuklanmıştır.
Burada bir hata yaptık herhâlde. Anayasa Mahkemesince Balbay kararındaki içtihat doğrultusunda serbest bırakılmış olmasına karşın tekrar itiraz edilerek kendi mahkemesi tarafından tutuklanmış bulunmaktadır. Benzer karar biçimleri Diyarbakır Milletvekilimiz Nursel Aydoğan, Siirt Milletvekilimiz Besime Konca ve son olarak da Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Fırat Anlı için de verilmiştir. Şimdi bu kararlara ve kararlar arasındaki zıtlıklara baktığımızda bile kamuoyunda yargı bağımsızlığına, yargıç bağımsızlığına, tarafsız yargıya dair önemli şüphelerin oluşması engellenemez.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; diğer taraftan Anayasa Mahkemesi tutuklu milletvekillerimize ilişkin başvuruları aylar geçmesine karşın bir türlü gündemine almamakta ve görüşmemektedir.
Anayasa Mahkemesinin bu tutumu yine Türkiye ve dünya kamuoyunda Türkiye'de yargı bağımsızlığının durumuna ilişkin önemli veriler sunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargının bağımsızlığı bir ülkenin ekonomik bakımdan da istikrarının tespit edilmesinde de önemli bir kriterdir. Özellikle yargı alanında gerçekleşen her keyfî uygulama, gelişmekte olan bir ülke konumunda olan Türkiye ekonomisine de aslında büyük zararlar vermektedir.
Bugün itibarıyla durumları değerlendirdiğimizde, hem Avrupa kamuoyunda hem de ülkemizde yargıya güvenin gittikçe azaldığını görmekteyiz. Bu durum da Türkiye'nin itibarını zedeleyen bir durumdur.
Bu konulara bir kez daha dikkat çekerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)